ligin hormonlu takımına karşı çok önemli bir maça çıktık. maçın kaybedilmesi halinde ligin dibine inmenin ve hedef takım olmanın getireceği baskı ile yüzleşmek zorunda kalacaktık. hatta garip bir takım olduğumuzdan mehmet hoca'nın gönderilmesi bile gündeme gelebilirdi. geçen hafta oynayan kadro, sakatlanan doğa'nın yerine sakatlığı geçen landel değişikliği ve tekrar ilk onbire alınan irfan dışında aynıydı.
maçın başlarında top daha çok osmanlıspor'da kalsa da daha istekli ve akıllı oynayan taraf g.birliği'ydi. tipik bir orta saha mücadelesi şeklinde geçen maçta golü atanın kazanacağı bir oyun vardı sahada.
sahada her an skoru değiştirebilecek yetenekte olan irfan'ın attığı müthiş gol pasında djalma topu stancu'ya aktaramayınca mutlak bir gol pozisyonu kaçtı. daha sonra bana göre maçın adamı kulusiç kalecinin boşa çıkması ile golünü attı. sonra oyunu kilitledik ve fazla pozisyon vermeden maçı kazanmayı başardık.
kulusiç hatasız oynadı diyebilirim. landel orta sahada hem savunma, hem hücumda etkili oldu. ahmet oğuz torje'yi iyi kapattı. djalma'nın performansını beğenmedim. eski formundan çok uzakta. latovleviçi ve tomiç de mevcut form durumları ile neden sahada olduklarını sorguladığım oyuncular.
sezon başında hazırlık maçlarında atabey ve taylan antalyalı'yı çok beğenmiş ve bu iki oyuncunun bu sezonun yıldız oyuncuları olabileceğini iddia etmiştim. fos çıkan yabancı transferleri ve orta sahada yaşanan sakatlıklara rağmen bu iki oyuncunun kenarda bile olmamasına anlam veremiyorum.
maçta akıllarda kalan bir pozisyon da irfan'ın müthiş çalımlarla getirip ceza sahası ön çizgisinden iyi vuramadığı şutuydu. henüz çok genç bir oyuncu "ben artık oldum" psikolojine girmeden iyi çalışır eksiklerini giderirse çok büyük futbolcu olacak. sakatlanmaya meyilli olması en büyük dezavantajı.