tsyd maçları genellikle bende karışık hisler yaratıyor; antrenmanlar ve hazırlık maçları haricinde lig bittiğinde veda ettiğimiz takımı uzun bir aradan sonra stada gidip görebilme fırsatı sunduğu için bir neşe yaratsa da çoğunluk tarafından pek hevesle beklenmediğinden biraz sönük olabiliyor (iki sene evvelkinde tam 40 kişi saymıştım tribünde, geçen yıl biraz daha fazlaydı). bu yıl bir araya gelip passolig dolayısıyla bursaspor ile yaptığımız o şahane(!) kupa maçından beri gidemediğimiz stada gitmek ve yeni transferleri izleyebilmek yine de heyecan vericiydi.
maç biraz keyifsiz başladı, ilk 20 dakika ahmet oğuz'un ortası ve el kabir'in stancu'ya ara pası dışında pek pozisyon da olmadı, zaten sonra da welliton'un golüyle geriye düştük. sonrasında spelmann ve el kabir'le zaman zaman kaleyi yokladığımız da oldu ancak ilk yarıyı 1-0 yenik kapattık. ikinci yarı spelmann'ın kaptığı topu el kabir gole çevirdi ve beraberlik sağlandı. genel hatlarıyla latovlevici ve skulason epey umut vericiydi lakin irfan can biraz hayal kırıklığı yarattı, spelmann ise pek girişken gelmedi bana.
penaltılarda guido, taylan, berat ve spelmann'ın atışlarıyla galip çıktık, latovlevici üstten auta atarak kaçırdı fakat ferhat şaşırtıcı bir şekilde iki kurtarış yaparak gençlerbirliği'ni finale taşıdı.