maçın zamanını uygun bulunca 2 arkadaşımla birlikte maça gitmeye karar verdik. ne de olsa ankaragücü'nün süper lig'deki son maçıydı, ve en az 17 haftadır sahada mücadele veren çocuk yaştaki futbolcuları birkaç da olsa alkışlamak gerekiyordu.
geçmiş sezonlarda 19 mayıs'ı dolduran ankaragücü taraftarlarından sadece gecekondu kalmıştı (diğer gruplar parmakla sayılabilecek kadar az taraftara sahipti) ve her zamanki gibi gençlik parkı tarafında yerlerini almışlardı. maç öncesinde takıma destek olmak adına çeşitli tezahüratlar yapıp, ankaragücü'nü çıkmaza sokan yöneticileri de andılar. yenik duruma düştükten sonra ise sürekli cemal aydın ve gökçekler aleyhinde tezahüratta bulundular. maçı kapalıdan izlediğimiz için de şeref tribününde bulunan yöneticilere olan tepkileri de net bir şekilde görme fırsatımız oldu.
maça gelince. kayserispor hiç bir iddaası olmadığı halde ankaragücü'ne 5 gol attı. açıkçası ayıp ettiler. hadi, bir oyuncunun gol krallığı iddaası dahi olsa anlaşışır. fakat sırf ego tatmini için karşıdaki a2 statüsündeki takıma 5 gol atmak sportmenlik dışı bir davranış.
maç sırasında her ne kadar hırka giysem de içimdeki gençlerbirliği forması görülüyordu. formayı gören ankaragüçlü taraftarlar hiçbir tepki göstermediler. hatta desteğimizden ötürü 'eyvallah' diyenler de vardı. fakat maç sonuna doğru tribünler iyice kızıştı. 'ne olur, ne olmaz' diye maçtan biraz erken çıkmaya karar verdik.
ankaragücü eğer mevcut sıkıntılarından kurtulabilirse, süper lig'e dönmesi çok uzun zaman alacaktır. sonuç olarak "ankaragücü'nün süper lig'deki son maçını tribünden izledim." diyebilirim.