maçı izlerken aklıma euro 2008 türkiye'sinden bir kesit izliyormuş gibi hissettim.son maçında hem de kendi evinde ligin dibindeki takıma karşı büyük bir hezimet yaşanmış, skibbe'nin kellesi gitmiş, yönetimin kredisi biranda düşmüş.incecik bir ipin üzerinde dengede durmaya çalışıyor ve karşında hiç yenemediğin bir bordeaux var. en önemli iki oyuncusunu oynatmasa bile bu kırılgan yapı galatasaray için yeterince zor.üstüne bir uefa tarihinin en erken gollerinden birini yiyorsun.yetmiyor, takımın temel direklerinden mehmet topal sakatlanarak maçı tamamlayamıyor.buradan ayağa kalkıp skoru 3-1 yapmak muazzam.tarihi bir geri dönüş.kewell'ın golü bir başka. sonra 2 dakikada yenilen 2 golle 3-3 olan ve gitti denilen bir tur. on bir hamle ve 2. geri dönüş.takdire şayan.real madrid maçından bu yana ali sami yen'in böyle bir geri dönüşü ve duygu selini avrupa'da gördüğünü sanmıyorum. ve ne ilginçtir ki bu maçın kahramanı da fatih akyel gibi bir sağ bek.sabri sarıoğlu.o da fener'e gitmez umarım diyerek bağlayalım bu kısmı.
yazıma son vermeden barış özbek'i konuşmadan olmaz. belkide çok pas hatası yaptı bu yüzden kötü oynadığınıda düşünebilirsiniz ancak barış takımın itici gücü, mücadelesini izlerken gözlerime inanamıyorum. sarfettiği efor alkışa şayan. kazanırken en önemli rol onda değildi ama geride olduğumuz sürelerde takımı iten ve direnişi başlatan bir devrimci gibi ayakta kalmayı başardı. galatasaray'ın 9 yıl önce aynen böyle başlayan bir hikayesi var umarın buda aynı o hikaye gibi son bulur.