turkcell süper lig’de 2008-2009 sezonunu 71 puanla şampiyon tamamlayan beşiktaş’ın en golcü futbolcusu brezilyalı bobo oldu. bobo, bu sezon ligde 11 kez rakip fileleri havalandırırken, siyah-beyazlılar, brezilyalı futbolcunun gol attığı hiçbir maçı kaybetmedi. beşiktaş’ta bobo’nun ardından 10’ar gol atan mert nobre ile filip holosko gelirken, matias delgado ve rodrigo tello da 6’şar gol kaydetti. gollerin yüzde 81.66’sı yabancılardan siyah-beyazlılar, bu sezon ligde toplam 60 gol atarken, bunların 49’u (yüzde 81.66) yabancı futbolculardan geldi. türk futbolcular sadece 9 gol atarken, 2 golü ise rakipler kendi kalelerine attı. türk futbolcular içinde devre arasında transfer edilen yusuf 3 golle başı çekerken, ibrahim toraman da 2 golle yusuf’u izledi. ligin en golcü takımı beşiktaş, bu sezon attığı 60 golle, fenerbahçe ile birlikte ligin en çok gol atan takımı oldu. bu 60 gol 2’si rakip takım oyuncuları (denizlisporlu kratochvil ve galatasaraylı mehmet topal) olmak üzere 16 farklı futbolcudan geldi. savunmada görev alan sivok (2), zapatocny (2), ibrahim toraman (2), ekrem (1) ve gökhan zan (1) toplam 8 gole imza attı. kayserispor’dan sonra en az gol yiyen ekip ligin en çok gol atan takımlarından biri olan beşiktaş, aynı zamanda kayserispor ve sivasspor’dan sonra ligin en az gol yiyen ekibi de oldu. siyah-beyazlılar, 34 maçta kalelerinde 30 gol görürken, 26 gol yiyen kayserispor ile kalesinde 28 gol gören sivasspor’un ardından en az gol yiyen 3. ekip olarak dikkat çekti.
2008-2009 sezonunu şampiyon tamamlayan beşiktaş’ta en hırçın futbolcu tomas sivok oldu. çek futbolcu, 2008-2009 sezonunda ligde toplam 9 sarı, 1 de kırmızı kartla cezalandırıldı. savunma oyuncusu, aldığı kart cezaları nedeniyle takımını bu sezon 4 maçta yalnız bıraktı. sivok’un ardından vatandaşı tomas zapotocny 4 sarı 1 kırmızı kartla en çok kart gören futbolcular arasında yer aldı. 56 sarı, 5 kırmızı kart siyah-beyazlılar, turkcell süper lig’de toplam 56 kez sarı, 5 kez de kırmızı kartla cezalandırıldı. toplam 61 kez kart cezasına çarptırılan siyah-beyazlıların 5 kırmızı kartını sivok, zapotocny, delgado, cisse ve ibrahim toraman gördü.
ntvspor'da hıncal uluç, şampiyonluğun beşiktaş'a ikram edildiğini söyledi "beşiktaş'ın mutlu sona ulaşmasının beşiktaş dışı sebepleri var. diğer takımlar tarafından şampiyonluk ikram edildi." "sezon başında bir futbol adamı olarak türkiye'ye gelseydim ve bana deselerdi ki, 'şampiyonluğa oynayan 5 tane takım var. beşiktaş, fenerbahçe, galatasaray, trabzonspor ve sivasspor. teknik direktör olarak başına geçmek için bunlardan hangisini istersen alabilirsin.' kadrosu itibari ile beşiktaş benim beşinci tercihim olurdu. kişisel düşüncem şudur ki: kalan 4 takımın da kadrosu beşiktaş'tan iyi, ama şampiyon beşiktaş oldu. siyah-beyazlıların mutlu sona ulaşmasının beşiktaş dışı sebepleri var. diğer takımlar tarafından şampiyonluk ikram edildi. ama diğerleri bunu sadece beşiktaş'a değil kendileri dışındaki herkese ikram ettiler. galatasaray geri kalan 4 takıma ikram etti, sivasspor, fenerbahçe ve trabzonspor da geri kalan 4 takıma ikramda bulundu. bu ikramı da beşiktaş kabul etti. bu takımlar içinde kadrosunun en zayıf olduğunu hala iddia ettiğim beşiktaş niye kabul etti peki? şöyle bir örnek vereyim: bir futbol takımı için en önemli 3 adamı söyleyin desem, kaleci, orta saha ve golcü cevabına kimse itiraz etmez. artı teknik direktör. beşiktaş'ın bu dört adamı fenerbahçe'den kovulma. mustafa denizli, rüştü, yusuf ve nobre. aziz yıldırım'ın beğenmeyip gönderdiği 4 adam beşiktaş'ın şampiyonluğunun temel adamları. beşiktaş'ın kadrosu bu işte... beşiktaş'ın bu ikramları kabul etmesinin ikinci nedeni, yıldırım demirören. kendisi beni sevmez, benim de kendisinden pek fazla hoşlandığım söylenemez. futbola yönelik eleştirilere futbol dışı, hatta zaman zaman tehditsel cevap verdikleri için. ama bir de görünüşe bakın. 'ben bu kulübün başında olduğum sürece kapıdan içeri adımını atamaz' dediği mustafa denizli'yi takımın başına getiriyor. getiriş tarzı da denize düşen yılana sarılır şeklinde. o kadar baskı altında kaldı ki, yapacak başka bir şeyi yoktu. ama beşiktaş 16. haftanın sonunda ligi ankaraspor'un altında 6. sırada bitirdiği zaman, o yıldırım demirören'in mustafa denizli'yi kapının önüne koyması beklenirdi ve koysaydı kimse itiraz etmezdi. fakat 'hayır, kapıdan içeri adım atamaz dediğim adamı getirdim. beklediğim başarıyı da şimdiye kadar sağlamış değil, ama ben bu adama güvenmeye devam ediyorum' dedi. demekle de kalmadı ve pek çok beşiktaşlı'nın tepki gösterdiği transferlerin de yapılmasına izin verdi. bu başarıda mustafa denizli kadar yıldırım demirören'in de başarısı büyük. mustafa denizli, aziz yıldırım ile çalışırken böyle rahat değildi. mustafa denizli'nin pek çok maçında şansın rolü olduğunu konuştuk. bu seneki performansıyla mustafa denizli benim hayatımda izlediğim en kötü mustafa denizli'dir. gerek sahaya çıkardığı takım, gerek oynattığı futbol, gerek maç içindeki müdahaleleri... benim tanıyamadığım bir mustafa denizli vardı. ama bu mustafa denizli'nin ölüsü, geri kalanları götürmeye yetti. çünkü fenerbahçe'nin başında aragones gibi varlığı ile yokluğu belli olmayan bir adam vardı. mustafa denizli'nin bu seneki asıl dehası bence, ligin 6. haftasında geri kalan takımların şampiyon olamayacağını görmesi ve hissetmesidir. bunu sezmesi çok önemli. galatasaray'ın kadrosu bu ligin en iyisiydi. galatasaray sezon başında iki ayrı takım kurardı ve bu lige girerdi. bir tanesi birinci diğeri de ikinci olurdu. ama galatasaray, uefa kupası'na güç bela girdi. çünkü galatasaray bütün bir sezon boyunca doğru dürüst bir antrenör, yönetici bulamadı ve takım olma özelliğini kaybetti. sezon başında takımın başında skibbe vardı, o gönderildi yerine gelen bülent korkmaz ondan da kötü çıktı. gönderilen skibbe kalsa yine şampiyon olurdu galatasaray, o kadar kötüydü bülent korkmaz. peki koskoca galatasaray neden doğru dürüst bir hoca bulup getiremedi? çünkü adnan polat, adnan sezgin'e mahkum. adnan sezgin kendisini ezecek adam istemedi. mustafa denizli geldiği gün sinan engin neden istifa etti? çünkü olmayacağını biliyordu. bülent uygun, sivasspor'u taşıyamadı ve tartamadı. öyle garip konuşmalar yaptı ki, sivasspor'u antipatik hale düşürdü. aziz yıldırım, fenerbahçe'yi nasıl antipatik yapıyorsa, bülent uygun da sivasspor'u antipatik yaptı. böyle bir antipati yarattığın zaman bunun içine bilinç altı ve üstü hakemler de girer. onlar da bu ülkenin insanları. sivasspor'un hakikaten güçlü bir kadrosu vardı, ama o kadroyu iyi kullanamadı. kaç kere şampiyonluğu beşiktaş'a hediye ettiler. sivasspor şampiyonlar ligi'ne kalmadı, trabzon ve galatasaray beceremedi. trabzonsporlu futbolcular ersun yanal varken sanki oynamak istemediler. ersun ayrılır ayrılmaz bir sihirli sopa dokundu trabzonspor'a ve birden bire çok başka top oynayıp çok rahat kazanmaya başladı. bir takım bu kadar çabuk değişmez. sadri şener bunu daha önce fark etseydi ve ersun yanal'ı mesela ikinci yarının başında değiştirebilseydi, trabzon şampiyon da olabilirdi. şampiyonlar ligi'ne de rahat girerdi. aziz yıldırım yeniden başkanlığa seçildikten sonra kongrede 'bu sene soyunma odasına da gireceğim' dedi. yani 'bugüne kadar yaptıklarım az, bu sene teknik direktörlüğü bir fiil ben yapacağım'demeye getirdi. bu, şu demek: fenerbahçe bu sene kim olursa olsun gayet kişiliksiz bir teknik direktör transfer edecek ki, aziz yıldırım'ın her yaptığına evet desin. yani bu sene fenerbahçe'nin teknik direktörü aziz yıldırım."
2008-09 sezonunda avrupa’nın kalburüstü ligleri içinde bu sezon en az gol atarak şampiyonluğu kazanan takım beşiktaş oldu. siyah beyazlılar 34 maçta 60 gol atarak mutlu sona ulaşırken, en golcü şampiyon unvanını 38 maçta 105 golle barcelona elde etti. avrupa’da en çok puan toplayan ve en fazla galibiyet alarak şampiyonluğa ulaşan takım ise 38 galibiyet ve 90 puanla ingiltere’den manchester united oldu. 7 yenilgiyle bundesliga şampiyonu wolfsburg, avrupa’nın en çok mağlup olan şampiyonu, 9 beraberlikle italya’dan ınter de en fazla berabere kalan şampiyonu unvanını elde etti