salı günü çıktık yola. takım, yöneticiler, yazarlar, çeşitli firmaların sponsorluğu ile gelenler özel uçakta yerini almıştı. oyuncuların pek keyifli olmadıkları ve yerlerinden pek kalkmadıkları gözlendi. aynı gün antrenman vardı ve belki de futbolcular, uçakta dinlenmeyi tek fırsat olarak görüyordu.
salı günü, şehir gezintisinden sonra takımın antrenmanını izlemek üzere stada gittik. doğrusu stadı hiç beğenmedim. alians arena ve anfield’ı gördükten sonra bu stad düşük kalite gelmişti. ayrıca, koltukların sırtlık kısımlarının olmayışı, avrupa’nın ortasında bordeaux gibi bir şehire ne kadar yakışırdı, soru işareti!
maç günü geldi çattı. stada giderken nedense içimi bir heyecan ve umut kaplamamıştı. ancak stada varınca havaya girebildik. kale arkasında türk taraftarlar yerini almıştı. maç öncesi tepemize adeta “falsolu” yağan yağmur, bizi güzelce ıslattı. kadroları görünce eyvah dedim. cihan soldaydı, tolga-cihan-song ve sabri’den oluşan bir defansın neler yapacağı şüpheliydi.
maçı hepiniz izlediniz. değinecek şeyler belli. cihan’ı solda oynatmak hangi aklın ürünü idi merak ediyorum. madem cihan’dan vazgeçemiyorsunuz sayın gerets, sabri’yi sola alırdınız- hızına güvenerek- kendisini de sağa alırdınız. hakan şükür, yalnızları oynadı. tek top tutabilecek ve dikine pas atabilecek adam iliç, ikinci yarıyı göremedi. gerets’in teknik direktörlük meziyetlerini(!) bu maçta net bir şekilde gördük. ikinci yarıda halı saha maçlarında yenilmeyecek goller geldi. ardından, bence genç arda, her ne nedenle olursa olsun, takımını adeta “sattı” ve yalnız bıraktı. bundan sonra yapılacak zaten çok birşey yok. takım, ınamoto’nun golde gösterdiği gayretin yarısını gösterseydi, bu maç farklı olabilirdi. son 5 dakika, arkamdaki herkesin bitse de gitsek dediğine bizzat şahitim. futbol menajer oyunlarının müdavimleri bile yanlarına birer antrenör alsalar, bu takımı daha iyi seçip yönetirlerdi herhalde.
stattaki tek espri kaynağı, anonsları türkçe yapan zat-ı muhterem idi. mehmet topal için bülent dedi. hasan’ın yerine oyuna giren ergün pembe’ye hasan pembe dedi. 3 dakikalık uzatma süresi için sadece 3 dakika dedi. o üç golü, ilginç anonsları ile bir nebze unutturdu.
sabah 10 da uçağımız hareket edecek. muhtemelen yüzler asık olacak. fakat hiç kusura bakmasınlar ama o uyduruk bordeaux takımının taraftarına keyiften meksika dalgası yaptıranlar- başta teknik direktör olmak üzere, uçakta veya istanbul’a inince bu maçın muhasebesini yapmalıdır. liverpool’a kafa tutan, psv’ye bile 2 şer gol ile yenilen galatasaray, bu bordeaux’dan 3 gol yiyecek takım değildir! ve son olarak, takım 3 gol yedikten sonra oyuncularına bağırmaya başlamak da teknik direktörlük değildir!