bu sezon ikinci kez, 'çalışma seyahatleri' nedeniyle haftalık salı yazımı yazamadım. süperlig'in kazasını kılmayı ihmal etmiyorum ama! eylül sonundaki yokluğumda köln'ün 2. bundesliga'daki mücadelesine misafir oldum, bu cumartesi de bochum'da vfl bochum-wolfsburg maçındaydım.
almanya'nın en kıdemli kulüplerinden biri, vfl bochum. kökü 1848'e dayanıyor. vfl, 'verein für leibesübungen'in kısaltması: 'beden hareketleri kulübü' anlamına geliyor! mâzi uzun, lâkin hiç parlak falan değil. ruhr havzasının madenci-proleter kitlelere hitap eden heyecanlı kulüplerinin gölgesinde, 'şehrimizin takımı' kimliğine yaslanarak, 'öylesine' bir takım olarak kalmış hep. en büyük başarısı, 'kalabilmiş' olması! bir zamanların almanya şampiyonu rot-weiss essen on yıllardır sürünürken, vfl bochum, iki dev schalke 04 ve borussia dortmund'la beraber, 'havza'nın bundesliga'daki üç temsilcisinden biri bugün.
'kalabilmek', onlara bir lâkap kazandırmıştı bir zamanlar. bundesliga'da 27 yıl boyunca kesintisiz oynamışlar; ilk beşe bile girememişler ama muzaffer schalke'nin, dortmund'un aksine, hiç düşmemişlerdi. bıkkın taraftarlar, ne yapsınlar, 90'lı yıllarda 'unabsteigbaren' (asla düşmeyenler) lâkabında teselli buldular! ama bu lâkabın icadı nazar getirdi mavi-beyazlılara. 1993'te ilk kez düştüler, o zamandan beri beş kere daha çıkıp dört kere daha düştüler. yeni lâkapları: 'asansör'!
yetiştirdikleri oyuncularla övünebiliyorlar bir de. bizim iyi bildiğimiz, stefan kuntz ve darius wosz var, bir de tabii yıldıray baştürk!
vfl bochum asansörü, son olarak geçtiğimiz mayıs'ta çıktı tekrar 1. bundesliga katına. şimdi, son sırada. kimse şaşırmıyor. 1-0 yenildikleri wolfsburg maçı için toplanan 18, 650 kişilik kalabalık da, artık alışmış gibi. biteviye çiseleyen yağmur altında staddan ayrılırken, daha 9. haftada, 'düştük yine!' diye lâflıyorlar.
ben bu maçta, thomas zdebel'i izliyorum. üç yıl oynadığı gençlerbirliği'nin taraftarlarının hâlâ özlediği, pascal'ı 'delirtmesiyle' bilinen ( http://www.macanilari.com....Gol_-200220038604--.html), bu sezon başında galatasaray ve ankaraspor'un transfer etmeyi düşündüğü thomas, 2003'ten beri formasını giydiği bochum'un kaptanı. arkamdaki sırada iki küçük kızıyla oturan ve onlara autu, korneri, taçı, kartı sabırla izah eden adamcağız, 'en iyi oyuncumuz' diyor onun için. 32 yaşındaki zdebel, alman-leh melezi olarak, ruhr havzasındaki büyük polonyalı kolonisinin mahallî ikonları arasında. ertesi gün tanıştığım, ismi wajsz diye yazılan polonyalı, zdebel'le bizzat görüşüyor olmakla övünüyor. kendisini 2006 dünya kupası kadrosuna çağıran polonya millî takımının hocasını, 'futboldan anlamıyor' diye geri çevirmesini, hayranlıkla anlatıyor. zdebel'den ötürü gençlerbirliği'ni de biliyor wajsz – tabii bizim takımın adını telâffuzu, benim kendisinin adını telâffuzumdan ileri değil.
zdebel, sahiden takımın lideri. oyuna istikamet değiştirtiyor, derin toplar deniyor, araştırıyor. bildiğimiz thomaslıklar da eksik değil elbette… wolfsburg'un golünü atan millî oyuncu hanke'nin bileğine ince ince çalışmasını hakem görmüyor ama 72'de tehlikeli bir kontraya çıkan rakibin ayağını bir çelmeyle yerden keserken her ihtimale karşı bir de dirseğini bağrına saplaması, sarı kartsız geçiştirilemiyor. 88'de çarpıştığı miroslav karhan'la (bir başka tanıdık!) yerde yuvarlanırken, ayaklarının onun orasına burasına çarpmasını önlemek için pek fazla çaba sarfettiğini de söyleyemeyeceğim.
wajsz'ı, üstada selâmımızı söylemesi için tembihliyorum.