maça bir arkadaşımla bursaspor'u desteklemek üzere ankara'dan arabayla gitmiştik. ankaragücü formalı olduğumuzu görünce inanılmaz bir ilgiyle karşılandık, "hoşgeldiniz" diyerek bizi selamladılar, stada nasıl sokulduğunu hala anlamadığım ikramlarda bulundular :) herkesin umudu aynı anda oynanan akçaabat sebatspor - ankaragücü maçındaydı.
maç başladı, ancak kulaklar radyodaydı. ankaragücü gol attıkça omuzlarda tribün liderlerinin tezahüratları yönlendirdiği ön bölüme çıkartıldık. kendimi rock star gibi hissetmiştim. devre sonunda rizespor - beşiktaş maçından tartışmalı penaltıyla gelen gol moralleri bozmuştu.
ikinci yarı akçaabat'tan ankaragücü oyuncularına devre arasında silah-bıçak çekildiği haberi geldi. radyo yayınında spiker beşiktaş'ın maça hiç asılmadığını, iki takımın top çevirdiğini söyledikten sonra malum husumete neden olan galeyan başladı. herkes o an yenik durumdaki ankaragücü'nden gol bekledi, ama olmadı. bitiş düdüğüyle birlikte birkaç saniye içinde ortalık savaş alanına döndü. öfkeli çoğunluk dışında olduğu yere çöküp ağlayanlar, "eve nasıl gireceğim, babam eve almaz beni" diye üzülenler de vardı. gençten bir taraftar üzerindeki bursaspor montunu "ben bunu artık giyemem" diye zorla bana verdi.
stat çıkışı forma ile tepki çeker miyiz diye düşünürken pekçok bursalı taraftar "ayağınıza sağlık, helal olsun, zaten bir tek ankaragücü oynadı, diğerleri yattı" şeklinde destek verdi. o gün bursaspor kümede kalsaydı muhtemelen bizi zorla bursa'ya götürerek yiyip içirip ağırlarlardı :)