avrupa kupalarında genelde maç sonrası atamayana atarlar diye ağlayan biz türk taraftarların şeytanın kafasını kırdığı efsane maç... maç boyunca pozisyona girmeyen ve anca 3-5 atak yapıp da kazanan bir galatasaray, 90 dakka boyunca psikopat gibi saldırıp ziani, ahamada, armand, quint ve dalmat ile 1500 tane gol kaçırıp da anca havayı alan bir nantes.
takımların o zamanki hallerine genel olarak bakıcak olursak;
fc nantes atlantique 2000-2001 sezonunun flaş takımıydı ve o sezonu fransa'da ligue 1'in şampiyonu olarak tamamlayarak şampiyonlar ligine katılmaya hak kazanmıştı. 2001-2002 sezonunda ise ligde rezil kepaze işler yapmasına rağmen avrupada bir farklı oynuyolardı ve zaten aldığı skorlarla da bunu gösteriyorlardı.
ilk maçta psv'yi fransa'da 4-1'le bozguna uğratan "kanaryalar", ikinci maçında lazio gibi bir takıma roma olimpiyat stadında 3 tane birden sallıyordu (1-3).
galatasaray ise 1-2 sene öncesine göre oldukça güç kaybeden teknik kadrosuna rağmen(okan-emre-hagi-popescu-jardel) avrupa'nın takımı olduğunu göstermeye kararlıydı. ilk maçında a.s.y'de lazio'yu ümit karan'ın golüyle 1-0 yenerken, ikinci maçında philips stadion'da psv'ye iyi mücadele etmesine rağmen 3-1 mağlup oluyordu.
fazla uzatmadan maça geçersek, bu maçta "atamayana atarlar" kuralından yanan takım ev sahibi nantes oldu ve tek kale oynayıp, sayısız pozisyon yakaladıkları maçın 79. dakikasında bizim adamların şutlarının üstüste 2 kere kaleciden dönüp de (ümit karan-flerquin) 3. seferde sergen yalçın'ın gelişine sol yarım voleyle golü attığı pozisyon sağolsun 1-0 mağlup oldular. hele daha hemen başta dalmat denen adamın kaçırdığı bir gol vardı ki, kaleye giden şutta hepimiz televizyon başında donup kalmışken (kaleci mondragon dahil) top direğin belki de 1 santim yanından auta gittiydi. bu pozisyon nice insana kalp krizi geçirtmiştir kanımca...
evet avrupada nadir deplasman galibiyetlerinden birini almıştık ama maç boyu nantes ataklarında gözlerimizi kapadık, maç esnasında türkiye'de kaç kişinin kalpten gittiği belli değil, yemişim böle galibiyeti di mi.
iç sahada bu kadar baskılı oynayıp da dandik bi şekilde yenilmenin nasıl bir şey olduğunu aynı sezon 19 mart 2002 gecesi ali sami yen'de oynanan barcelona maçında anlayacaktık.