ilk basımı 2003 yılında olan özgür daşlı'nın "80 yıllık öykü: tarsus idman yurdu" kitabından;
nba (amerikan profesyonel basketbol ligi) nin slogan, "bu ovun, seviyorum'dur". basketbol da sevilesi bir spor organizasyonudur bütünlüklü bakıldığında, özellikle futbolun insan hayatında işgal ettiği ver göz önünde bulundurulursa nba için bu slogan pek naif kalıyor. inkar edilemez şekilde futbol, oyunların şahı payesini açık ara üstlenmiş durumda.
nedir futbolu bu kadar gerçekçi kılan, diğer bireysel ve kollektif sporlar karşısında üstünlüğünü ilan etmesinin sebebi? dünya üzerinde milyarlarca insan futbolu izliyor. insanlık tarihi boyunca ne sanatsal bir akım, ne bir siyasi oluşum, ne de herhangi bir marka böylesine nicel bir kitleye ulaşmayı başaramadı. futbol sevgisinin insanlar arasındaki sınırları ve farklılıkları kaldırarak birleştirici yönünü inkar etmek mümkün değil. futbol, içinde insanın bir şey olduğu ve kendisini olmak istediği şey gibi hissettiği bir dünyadır. o dünyaya dahil olduğunuzda, ayağının değeri trilyonlarla ölçülen yıldız sporcular artık sizden biridir. spor yazarları, düşünürleri bu sorulara kendi bakış açılarına göre yaklaşımlar geliştirmişlerdir. ama hemen hemen hepsinin ortak paydaları da bulunmakta.
öncelikle futbol son derece sade bir oyundur. gerçekleştirilmesinde fazla ekipmana gereksinim duyulmaz. basketbolda olduğu gibi bir potaya, voleybolda olduğu gibi bir fileye ihtiyaç duymazsınız. hangi futbolsever çocukluğunda top mahiyetinde kullanabildiği bir cismin arkasından koşmamıştır? mesela bir teneke kutu veya bir gazoz kapağı; çılgınca, kan ter içinde kalarak çocukluğumuzda bulabildiğimiz nadir arsa parçacıklarında, arabalardan kaçarak caddelerde simetrik olarak yerleştirilmiş iki taşın arasından hareket kabiliyeti olan bir nesneyi geçirme telaşı olmuştur.
futbol hayatın ta kendisi olması nedeniyle de kitleler nezdinde kabul görmektedir. futbolda bir taraf olmayı başarmışsanız, yaşama yeni anlamlar yükleyebilir, yeni kıtalar keşfetme şansına ulaşırsınız. gerilimli, çekişmeli bir maç esnasında ne hisseder bir futbolsever: bağırır, ağlar, panikler, rahatlar, tarifsiz bir endişe duyar, sevinçten çıldırır, içinden bir şeyler kopar, bir şeyler eklenir. insan yaşamı boyunca kaç defa bu kadar duygu yoğunluğunu veya boşalmasını bir arada yaşar? bir futbolsever her hafta sonu yaşar. kendinizi hayatınız boyunca kaç kez dünyanın merkezinde hissedersiniz? kaç kere tarifsiz mutluluk duyarsınız, kaç kere adrenalin salgınız kontrolden çıkar? kaç kere tarifsiz üzüntülere düşersiniz? on, yirmi, elli? evlendiğinizde, aşık olduğunuzda, bir yakınınızı kaybettiğinizde, çocuğunuz olduğunda. örneklendirmek gerekirse futbol tarihinden pek çok 'dakika ve skor' alabiliriz:
1983: türkiye 1. ligi'nde şampiyonluk düğümünü çözecek maç sezonun son haftalarına doğru galatasaray ve fenerbahçe arasında oynanmaktadır. maçın ilk yarısı 4-1 galatasaray'ın üstünlüğü ile sonuçlanır. artık herkes düğümün çözüldüğü konusunda hem fikir iken maçın ikinci yarısına 3 gol sığdıran fenerbahçe maçı 4-4'e getirir ve sezonu şampiyon bitrecek avantajı yakalar... rekabet!
1987: beşiktaş ile galatasaray arasında kıyasıya şampiyonluk mücadelesi yaşanıyor. beşiktaş bir adım önde. inönü stadı'ndaki denizli maçını kazanırsa şampiyonluğu kucaklayacak. siyah beyazlı takım 1-0 önde götürdüğü maçın 86. dakikasında bir gol yiyor ve galatasaray yıllar süren şampiyonluk hasretini sona erdiriyor... trajedi!
1994: galatasaray-göteborg şampiyonlar ligi maçı oynuyor. tüm maç galatasaray'ın yoğun baskısı altında geçiyor. o dakikaya kadar yirmi küsur korner kullanan sarı kırmızılılar maçı göteborg ceza sahası içerisinde oynuyorlar. 84. dakikada ilk defa yarı sahasından çıkan konuk takım ilk köşe atışında kornerden gelen topla golünü atıyor ve maç 1-0 göteborg lehine sonuçlanıyor... hüzün
1994: deportivo, ispanya ligi'nin son haftasında kendi evinde valencia'yı yendiği takdirde tarihinde ilk kez şampiyon olacak. ve 0-0 gitmekte olan maçın son dakikalarında deportivo bir penaltı kazanıyor. topun gerisine djukiç geçiyor ve bu tarihi penaltıyı kaçırıyor. şampiyonluğu barcelona'ya kaptıran deportivo ilk şampiyonluğu altı yıl daha beklemek zorunda kalıyordu... acı
1996: trabzonspor ile fenerbahçe trabzon'da karşılaşıyor. trabzonspor'un 11 yıllık şampiyonluk hasretini dindirmesine bir 90 dakika kalmıştır. beraberlik bile şampiyonluğu trabzon'a getirecektir. maçın ilk yarısını trabzonspor 1-0 önde tamamlıyor. maçın ikinci yarısında topu topu iki atak yapan fenerbahçe maçı 2-1 alıyor. trabzon'a kalan ise hüzün oluyor... ironi
1997: alman ligi bundesliga'nın son haftasında kaisersiautern ile bayerer leverkusen kaşı karşıya geliyor. her iki takımında ligde kalıp kalmayacağı bu maça bağlı. kaisersiaslautern'e galibiyet gerekiyor, leverkusen'e ise beraberlik yetiyor. maçın 83. dakikasına kadar kaiserslautern 1-0 önde oynuyor, leverkusen bu dakikada beraberliği sağlıyor ve ligde ka/ıyor. bir sonraki sezon leverkusen'in inanılmaz yükselişi yaşanıyor. lig ikinciliği, alman kupası finali, şampiyonlar ligi finalleriyle dolu yıllar başlıyor... zafer
1999: galatasaray ile milan, şampiyonlar ligi son maçında ali sami yen stadı'nda karşı karşıya geliyorlar. milan kazanırsa şampiyonlar ligi'ne ikinci tura yükselecek, galatasaray ise elenecek. beraberlik halinde milan, uefa kupası'na devam edecek, galatasaray yine elenecek. galatasaray galip gelir ise uefa kupası'na katılacak milan ise elenecek. anlaşılacağı üzere iki takımında kazanmaktan başka çaresi yok. milan, 86. dakikaya 2-1 önde giriyor, aynı dakikada hakan şükür'ün golü ile sarı kırmızılılar beraberliği yakalıyor. 89. dakikada kazanılan penaltıyı ümit davala gole çeviriyor, milan evine galatasaray uefa kupası'na gidiyor. bu sonuç bir devrin başlamasına sebep oluyor. uefa kupası'na devam eden galatasaray; bologna, borussia dortmund, real mallorca, leeds united, arsenal takımlarını namağlup aşarak kupanın sahibi oluyor... mutluluk
2001: bayern münih ile schalke 04, alman ligi şampiyonluğu için kıyasıya son haftaya giriyorlar. bayern, hamburg ile deplasmanda; shalke de kendi unterhacking ile oynuyor. maçın son dakikalarına 5-3 önde giren schalke, şampiyonluğunu ilan etmek için hamburg'dan lehlerine bir gol haberi bekliyor. ve 89. dakikada beklenen gol geliyor ve münih 1-0 yenik duruma düşüyor. schalkeli taraftarlar şampiyonluk kutlamalarına başlarken hamburg'dan bir gol haberi daha geliyor. uzatma dakikalarında beraberliği yakalayan bayern, schalke'nin kucağından şampiyonluğu geri alıyor ve 17. şampiyonluğuna ulaşıyordu... keder
yardımcı hakemler: josef zvonic (cze), otakar drastik (cze)
4. hakem: lubomir pucek (cze)
galatasaray: gintaras stauce (gk), norman mapeza, bülent korkmaz (c), sedat balkanli, mert korkmaz, yusuf tepekule (dk. 46 tugay kerimoğlu), arif erdem, saffet sancaklı, hakan şükür, suat kaya, hamza hamzaoglu (dk. 66 kübilay türkyilmaz)
yedekler: nezihi bologlu, osman akyol, hakan ünsal
teknik direktör: reinhard saftig (ger)
göteborg: thomas ravelli (gk), pontus kåmark (c), magnus johansson, joachim björklund, mikael nilsson, magnus erlingmark, stefan rehn, stefan lindqvist, thomas andersson, mikael martinsson (dk. 74 erik wahlstedt), jesper blomqvist (dk. 88 magnus gustavsson)
yedekler: dick last, johan anegrund, patrik bengtsson
teknik direktör: roger gustafsson (swe)
goller: (0-1) dk. 76 magnus erlingmark
sarı kartlar: dk. 57 saffet sancaklı (galatasaray) dk. 42 thomas andersson, dk. 55 magnus johansson (göteborg)
duran toplar savunma yapan taraf için tehlikedir. ama bu kural kasım 1994'te ali sami yen'de oynanan galatasaray-göteborg maçındaki deplasman takımı için geçerli değildi. galatasaray 21 korner atışı kullandığı maçta thomas ravelli'nin koruduğu kaleye "gol kaydına muvaffak" olamazken isveç ekibi 87. dakikada maçtaki ilk kornerini kazanıyor ve erlingmark'ın golüyle üç puanı alıyordu...