6,5 yılın sonunda gordon milne ile yollarını devre arasında ayırıp yerine daum un gelmesiyle toparlanan buna mukabil şampiyonluk yarışında herhangi bir iddiası bulunmayan, 3 gün öncesinde yine ali sami yen de 0-0 berabere kaldığımız beşiktaş ı darmaduman edeceğimizden hiç şüphemiz yoktu. güzide spor basınımız zaten hükmünü vermişti; "ligde cimbom kupada kartal"
bir önceki maçta alpay özalan tarafından burnu kırılan hakan şükür forma giyememekteydi. yine de galatasaray iyi başlamıştı. sağlı sollu ataklar ve ilk yarının sonlarına doğru sağ ayaklı sol açığımız hamza hamzaoğlu, doğal olarak sağ ayağıyla 18 üzerinden yerden şık bir vuruşla öne geçirmişti cimbom u. kapalı'nın solunda yer bulabilmemizden ötürü golü atanın hamza olduğunu sora sora öğrenmiştik. ikinci yarıda fark beklediğimizi bilen cimbom bastırdıkça bastırıyordu.başta isviçreli forvetimiz kubilay türkyılmaz olmak üzere saçma sapan goller kaçıyordu hücumcularımız. ve o bilindik "korku" sanırım benimle birlikte tribünlerin çoğuna hakim olmuştu. sonuç mu ? kaçınılmaz son elbette... küçük metin olarak bilinen soyadını bugün bile hatırlamadığım zat, 18 çizgisinin hafif sağından topa öyle bir vurdu ki kaleci hayrettin baka kaldı, daha doğrusu baka kalarak plonjon yaptı. epey sevinmişti beşiktaşlılar, ne de olsa artık istanbul içi deplasman günlerinin başladığı yıllardı...
not : golü atanın küçük metin olduğunu korkudan kimseye soramadığımızdan ancak spor programlarından öğrendik.