can kozanoğlu'nun futbol ve kültürü kitabında (ilk basım 1993) yer alan "gençler deplase olunuz!" başlıklı yazısından;
deplasmancıların içinde de misafirliğe eli boş gitmemeye özen gösterenler bolca bulunduğu için kimi zaman çok sıkı düellolar olur.
örneğin, unutulmaz bir sakaryaspor-fenerbahçe maçı vardır. kaleci yaşar oyundan atılmıştı, kaleye müjdat geçmişti, fener 2-0 yenilmişti, hafızalarda yer etmiş maçlardandır. işte o maçın sabahında sakaryalılar sıkı bir karşılama töreni düzenlediler, yağmur gibi taş yağdı. sonra fenerliler "iade-i taş"da bulundular. derken bir karşılıklı taşlaşma daha. stada girildi, sakaryalılardan bir atak, fener tribününden kontraatak. maçın bitmesine birkaç dakika kala polis bizim tribünü boşaltıyor, tam çıkarken arkamızdan bir sağanak. kaçışıldı ve fenerliler stadın dışından içeriyi taşlamaya başladılar. polis biraz cop salladı, ortalık durulur gibi oldu, ama bitmedi. stadtan istasyona uzanan caddede toplu halde yürüyoruz ve "aile tipi taşlama"ya hedef oluyoruz. taşları nereden bulmuşlarsa evlerin camlarından başımıza taş atıyorlar. bu arada birkaç evin de camı gitti ve istasyona varılıp trene doluşuldu. "sürtüşmeler" devam ederken tren kalktı, bu sefer vagonla camlarından dışarıya taş yağıyor. insanlara, evlere, boşluğa. dışarıdan da karşılık veriyorlar... yani o gün adapazarı'nda yerinden kımıldayan taşların sayısı onbinlerle ölçülebilirdi herhalde, taş gibi deplasmandı...