can kozanoğlu'nun futbol ve kültürü kitabında (ilk basım 1993) yer alan "gençler deplase olunuz!" başlıklı yazısından;
eskişehir vakası ise daha vahim. çarşamba günü, kupa maçında galatasaray fener'i 2-0 yenmiş, teknik direktör rausch istifa etmiş. alp, hilmi, ben kötü günde de takımın yanında olacağız, pazar günü kalktık eskişehir'e gittik. zaten ortalıkta hemen hiç fenerli yok, bir de stad içi geçişleri yanlış hatırladık ve dönülmez biçimde eskişehirspor tribününe düşüverdik. hem de çok ateşli bir yere. eskişehirliler maça büyük önem veriyor. amigo orhan yıllar sonra bu maç için sahalara dönmuş. herkes bağırıyor, göze batmamak için mecburen biz de bağırıyoruz. "es es es, ki ki ki..." eskişehirspor'un eski futbolcularından bahtiyar o sezon fener'de. takımlar sahaya çıktı, bütün stad "i**e bahtiyar/ girsin g**üne hıyar" diye inliyor. tam önümüzdeki sırada da orta yaşlı, ilk bakışta efendice bir insan izlenimi uyandıran bir amca var. kendisi bir bahtiyar tezahüratı hazırlamış, onu bağırtırrmaya çalışıyor. amca çevreden takdir görüyor ama eseri melodisiz bir tezahürat için hem uzun hem bir garip: "anası s**işte, babası i**e çocukları piç/ piç bahtiyar piç/ piç piç piç."
maç başladı, hemen başlarda bir gol yedik. mecburen ayağa kalktık ama hiç ses çıkarmadık. zaten millet sevinçten bizim ne yaptığımızı farkedecek halde değil. önümüzdeki amca delirmiş vaziyette. 15. dakika filandı, bu kez arif topu doksana taktı, durum 1-1 oldu. ağzımızı tutabildik ama bacaklarımızı tutamadık. bütün tribün oturuyor, biz üç kişi sap gibi ayakta kaldık. can pazarında da aklın yolu bir, aynı anda eskişehir kalecisi alptuğ'a küfretmeye başladık. "allah belânı versin, venir mi lan bu!" hele alp nasıl yırtınıyor, "yaktın ulan bizii..." aslında garibanın hiçbir suçu yok ama bizim sesimizden çevredekiler de gaza geldi, herkes alptuğ'a söyleniyor. her geri pasında "bunu da al içeri, bunu da al" diyorlar...
arifin golüyle maçın ateşi söndü, tatsız tuzsuz futbol tribünleri de susturdu. ama önümüzdeki amcayı sakinleştirmenin imkânı yok. sürekli ayakta, sürekli bahtiyara küfrediyor." anası s**işte, babası i**e, çocukları..." bir, üç,beş,amca susmuyor. artık bizde sinir minir kalmadı, adama her an bir tane geçirebilirim. galiba hilmi'yle alp de öyle. hakem düdüğü çaldı, maç 1-1 bitti ama "anası s**işte" devam ediyor. kazasız, belasız, olaysız çekip gitmenin zamanı, değil mi? ama tutamadım kendimi, ayağım sıranın tahtasına takılmış hesabı bir omuz geçirdim amcaya, iki sıra öne uçtu, yere kapaklandı. en olmayacak işi yapmışım, özür dilemem lazım. ama o adamdan nasıl özür dilerim. ağzımdan kerpetenle çıkarır gibi bir "kusura bakma" çıkarırken amca şöyle "önemi yok" dercesine bir hareket yaptı, doğruldu, artık kimsenin kalmadığı sahaya döndü, "anası s*işte, babası i*e, çocuktarı"... bahtiyar eskişehirspor'da oynarken özel bir temas geçmişti herhalde aralarında, başka bir açıklamasını düşünemedik bu öfkenin ve nefretin.