1978-79 sezonunun ilk devresinin son maçını lider gaziantep ile oynayacağız. iyi takımları var. hocaları o zamanın en iyi hocalarından eski galatasaraylı milli futbolcu, efendi, dürüst bir insan olan yılmaz gökdel. bizim hocamız da çok iyi, efendi, terbiyeli, mazlum fehmi baştüzel. liderle oynayacağımızı biliyoruz. yine herkes "3-5 yersiniz" diyorlar ama her şey iyi gidiyor. cuma akşamı yola çıkacağız. otel ayarlandı. çocuklar iyi dinlenecekler ve en önemlisi keyfimiz yerinde. takımımız iyi durumda. cuma akşamı fehmi hoca, ben ve 16 futbolcuyla "ya allah" dedik düştük yola. sabah otele yerleştik. yemekler ayarlandı. bizim de topçularımızın da keyifleri yerinde. sadece maç saatini bekliyoruz. heyecanlıyız, ürküyoruz ama ümitliyiz, inançlıyız. o yüzden kolay kolay yenilmeyeceğimizi düşünüyoruz.
maç saati geldi çocuklar soyunmaya başladı. ben de titremeye. fehmi hocam taktik veriyor, ben ise sade “aslanım koçum” diyorum. “bunlar liderse biz de gençlerbirliği’yiz” diyorum. sadece öpüp kokluyorum. bir yandan dua ediyorum. çocuklar yay gibi sahaya çıktılar. fehmi hoca, ben yedeklerle kulübelerin önüne doğru yürüyoruz. tribünlere bakıyorum. yarısı bos şaşırıyoruz. lider takıma fazla tezahürat yok. bu arada arkamdan biri rıfat diye bağırıyor. birileri de rafael abi ve tertip diye. rıfat diye bağıran ankara’dan parfümeri toptancısı. mal satmaya gelmiş. biraz soldaki tertip diyenleri rafael diye bağıranlara bir baktım asker arkadaşlarım. tellerin üstünden atlayacaklar. tellerin arasından parmaklarımızla tutuşup konuşuyoruz. biri tertip, ikisi küs, “lan dedim yüzünüzü tellere dayayın da tellerin arasından bari öpeyim” diyorum ve öptüm. tertipim “akşama bırakmayız ona göre” diyor. ben de “tamam maçtan sonra görüşürüz” diyorum. zaten kaleler belirlendi ve maç da başlıyor.
“ya allah” dedik kulübelere oturduk. hocam sigara içer, ben zaten sigarayı yerim. birer tane yaktık. maç başladı iyi gidiyor. 5-10-15 derken 20 dakika oldu. rakip lider haliyle saldırıyor ama bizim aslanlar çok iyi oynuyorlar. kaptan cemalim her zaman olduğu gibi kafadan bir top vermiyor adamlara. gol atamamanın silkintisini yaşıyorlar. bu arada seyirci çok az tezahürat yapıyor. 25-30 derken sigara da bol. takımda iyi derken devre oldu. çocukların gözü parlıyor. fehmi hocam taktik veriyor iyi dinliyorlar ben de “aslanım koçum, bunlar bizi yenemez dayanın. olmadı bir tane de yerleştirin” diyorum.
ikinci yarı başladı. haliyle lider takım saldıracak ama takım çok iyi oynuyor. zaman geçtikçe bizimkiler daha iyi oynuyor. gaziantep’de panik başladı. içimden “lan zapo şu kaleci yaşar’ı bir hoplatsana” diyorum. “niye olmasın” diye düşünüyorum. 70 oldu 80 oldu yerler izmarit doldu ama zula sağlam. maçta geliyor artık oturulmaz. zaten oturamam kalktım kulübede dolanıyorum. hocam sakin oturuyor. adamlar can havliyle saldırıyor ama kaleci hüseyin de iyi çocukların hepsi inanmış durumdalar. liderden bir puan geliyor. dakika 88: antep’in sağ tarafından bir orta geldi. santraforları topu 18 üzerinden topu aldı ama 10 metre ofsayt. yüreğim ağzıma geldi hakem çalmazsa golü atacak bir baktım yan hakeminin bayrağı havada ve kımıldamıyor. orta hakem mecburen ofsayt dedi düdüğü çaldı. anam dedim simdi bu maç bitti.
yerimde duramıyorum. bizim sağbek suat topu dikti, nereye atayım diye bakıyor. ben de “şişiiir” diye bağırıyorum. neyse suat 3-4 adim gerildi, topa vuracak, maç da bitecek ama topun 2 metre önünde antep’in solaçığı ömer, suat’a “çabuk ol” diyor. suat “çekil” diyor. isimize de geliyor çünkü vakit geçiyor. derken ömer geldi, suat’ın vuracağı topa vurdu. top kaleye gidiyor. olsun simdi maç bitti diyorum. kaleci hüseyin hemen yanından geçen topa elini bile uzatmıyor. niye uzatsın. dünyanın bütün kalecileri böyle bir maçta böyle yapar. top bizim vakit geçiyor derken top ağlara gitti. olsun gitsin arkamızdaki seyirciler gol diye alay ediyor. gözüm hakemde derken düdük çaldı anam maçı bitirdi diye sevinirken ortaya doğru koşuyor. bizim tüm oyuncular peşinden. fehmi hoca paltomun kuyruğundan tuttu “rıfat hakem gol verdi” diyor. sahaya fırladım arkamdan bağırıyor çocuklara dikkat et diyor o da arkamdan geliyor. çocuklar hakemin etrafında dört dönüyor. “aman hocam canım hocam” hakem “ortada santra yapın” diyor. bir yandan hakeme iltifatlar edip çocukları kucaklayıp sakinleştirmeye çalışıyorum. ulan bu golü veren şerefli hakem 3-4 topçumuzda atarim atar diyorum. bu arada saha komiseri ve diğer hazire kıtalar beni dışarı çıkarıyor. ne yapcaksın, takım gençlerbirliği sen de başındasın, kuzu kuzu ciftik. santra yapılacak. zapo asım topa vurdu ve maç bitti.
fehmi hoca paltomun kemerinden tutmuş ağlıyoruz. topçular yerde yatıyor. “rıfatçım çocukları toplayalım” diyor. malı götüren hakem yanlarında korumaları ve alkış eşliğinde sahayı terk ediyor. biz de sahaya girip çocukları ağlaya zırlaya toplamaya çalışıyoruz. ne yapalım çaresi yok, hakem düdüğünü oturdu. bu arada bizim puanımızı da çocukların emeğin de çaldı. soyunma odasına nasıl girdik hatırlamıyorum ama oda da ağlama sesinden başka ses yok. fehmi hocam sakin, efendi, mazlum insan. çocukları toparladı duşa bile giren yok öylece oturuyorlar ama alışkanlıktan olsa gerek kuzu kuzu duşa da girdiler giyinmeyende başladılar yapacak bir şey yok. yol hazinliği başladı. dışarı ciftim. benim uç arkadaş ellerini önlerine bağlamışlar bana bakıyorlar. sarıldım öptüm “yarına çok işim var. ankara’da olmam lazım” dedim. vedalaştık. bir baktım küs olanı ağlıyor. “ben böyle gol ne duydum ne de duydum” diyor. bana bir daha sarılıyor, beni de ağlatıyor.
çocuklar da otobüs de hazır. ankara’ya donuş başlıyor git git yol bitmez. bir ankara’ya varsak da gazeteler ne yazıyor baksak diye diye ankara.’ya geldik. herkes evine kuzu kuzu gitti. ben tozutmaya başladım. gazete arıyorum. evin altındaki bakkalın dükkanı açmasını bekliyorum. dükkân acildi bütün gazetelerden aldım. eve geldim okuyorum. sadece maç kadroları golün dakikası birkaç satır yazı, takımların yıldızları, oyuncuların yıldızları 2-3, hakemlerin yıldızları 3-4! evden fırladım.
ankara’nın büyük gazetelerinin hepsine uğradım. dakikalarca maçı golü anlattım ama aldığım cevap aynı, “muhabirler o bölgenin adamları. onlar bize ne bildirirse biz onu yazarız.” “yav” dedim “bir de bizim dediğimizi yazın. not alanlar oldu, resim bile çektiler.” “yarın yazarız” dediler. ben de iyi bari, bize yapılan haksızlıkları duyuralım diye çabalayıp duruyorum. ertesi gün oldu. gazetelerde tık yok. sadece bir tanesi g. birliği hakemden şikâyetçi diye iki satir yazmış. tepem de attı. şafakta demek ki biz başçavuşun beygiri gibi öksürüp durmuşuz. arkasından sabahın köründe doğru tff’ye kapıya dayandım. içeri daldım. bir iki kişiye derdimi anlattım. o arada bir aylık federasyon başkanı olan dürüst gazeteci güngör sayarı beyefendiye durumu anlattım. iyice dinledi. sağdan soldan gelenler, hakem raporu, hakem gözlemci raporuydu, şuydu buydu beni şutlamaya bakıyorlar. neyse ben derdimi bayağı anlatım.
derken çok sevdiğim bir abim koluma girdi. “rıfatçım işine gücüne bak. sana yazık. kendini böyle paralama. hakem raporu falan bir şeye yaramaz minareyi çalan kilifını da hazırlar. hakem gözlemci raporu da 10 üzerinden 9 gelir. olmadı 8 gelir” dedi. çıktım eve gittim. akşam oldu. biraz toparlandım. yemek falan yedik 2 oğlum yanımda, 5 aylık kızım da kucağımda oynaşırken saat 9:30 sularında bir telefon. bizim rahmetli telefonu açtı. bana döndü, “biri rıfat abi diye bağırıyor” dedi. “ulan” dedim “birilerine bir şey oldu herhalde” dedim. korkuyla telefonu elime aldım. alo dememle karşıdaki çocuk başladı saymaya. gaziantep’in hocası yılmaz gökdel, ankara gazeteciler cemiyetinin lokalinde basın toplantısı yaptı. “g. birliği’ne yapılan haksızlığa tahammül edemedim. ben böyle bir takımda, böyle bir şampiyonluk istemiyorum dedi. orada tüm ankara’nın büyük gazetecilerinin önünde istifa etti” dedi ve ben düştüm. ağlamaya başladım. rahmetli “ne oldu” dedi. ben de “başçavuşun beygiri boşuna öksürmemiş” dedim. zavallı pek bir şey anlamadı ama sonra kendime gelince anlattım.
bu maçtan sonra ligler 1ay tatile girdi. ondan sonra da 1 aylık federasyon başkanı, dürüst insan güngör sayarı istifa etti.
arkasından ne oldu biliyor musunuz? parayı veren, düdüğü çalan, gaziantepspor şampiyon, parası-pulu olmayan sadece şerefiyle sportmence top oynayan gençlerbirliği küme düşürüldü!