bu maçta göztepe adına yazı-tura atışına katılan nihat yayöz'le yapılan röportajdan:
“1969’da türkiye kupasını benim uzatmada attığım golle kazandık ama bir önceki türkiye kupasını benim yüzümden kaybettik. 1967’de altay’la oynadığımız finalin hakemi almandı. onu havaalanında karşılayan hakem komitesi başkanı hakkı gürüz altaylıydı. hakemin maç sırasında verdiği bütün kararlar altay’ın lehineydi. biz 2-0 galiptik, sonra altay iki tane attı. maç berabere bitti. o zaman yazı-tura var. rahmetli gürsel abi, ‘nihat şanslıdır, o gitsin yazı-tura atışına,’ dedi. bölge binasının olduğu taraftaki korner noktasında ben hakemle birlikte bekliyordum. altay’dan atışa katılacak oyuncuyu bekliyoruz, o gelince birlikte santraya yürüyeceğiz, orada yazı-tura atışı yapılacak. hakemin elinde bir tarafı mavi, bir tarafı kırmızı madeni para vardı. bana paranın mavi tarafını gösterdi. ben kurnazım ya, bunda bir hinlik var dedim. altay’dan atışa aydın yelken gelmişti. saha müşahidiyle birlikte dördümüz santrada toplandık. diğer oyuncular da yuvarlağın dışında toplandılar. hakem ilk önce bana sordu, ben kırmızı dedim. adam attı, biz kaybettik. sonradan düşündüm, hakem maçta hep bizim aleyhimize karar verdiği için herhalde vicdanı elvermemiş ve öyle davranmıştı.”
yine bir kupa maçıyla ilgili bir başka anısı da ilginç: “ben van erciş’te askerdim. birliğe geleli daha üç gün olmadan bana maç için izin geldi. her yerde yoğun kar vardı. van havaalanına geldim ama geç kalmıştım, uçağı kaçırdım. hemen jandarmaya gidip durumu izah ettim. bana diyarbakır’a gidecek bir tankere binmemi önerdiler. ben cesaret edip ona binemedim. akşam van gölünden tatvan’a vapur vardı. ona binip karşıya geçtim. gece tatvan’da bir otelde kaldım. diyarbakır’a gitmek için önce bitlis’e gitmem gerektiğini söylediler. bitlis’e geçtim. o zaman ramazan vardı. top patlamadan hiçbir yerde karnını doyuramazsın. ben bir bakkal buldum, ekmeğin içine biraz peynir ve bal koydurup yedim. o sırada dükkânın önü doldu. bakkal, ‘bunlar şimdi seni dövecek,’ dedi. ben topçuyum, şudur budur deyip durumu kurtardım ve bir otobüs bulup diyarbakır’a geldim. ablam o sırada diyarbakır’daydı, eniştem hava subayıydı. ablam beni gürcü bacı diye bir falcıya götürdü. kadın parmağımı suyun içine soktu, ‘sen topçusun,’ dedi. ‘ay yıldız yükseliyor görüyorum, sen çok iyi yerlere geleceksin,’ dedi. işte o kupa maçına geldiğim zaman kazanacağız inancındaydım. kadın doğru söylemişti. kısa sürede hem göztepe’yle kupa kazandım hem milli takım ve beşiktaş formalarını giydim.”