galatasaray: nihat akbay, akın aksaçlı, ali elveren, ergün acuner, muzaffer sipahi, turan doğangün, mehmet oğuz, talat özkarslı, ayhan elmastaşoğlu, uğur köken, gökmen özdenak
teknik direktörü: toma kaloperovic (yugoslavya)
spartak trnava: josef geryk, vladimir hagara, dusan kabat, vojtech varadin, kamil majernik, stanislav jarabek, anton hrusecky, stanislav martinkovic, ladislav kuna, valer svec, jozef adamec
120 dakika oynanan mücadele 1-0 türkiye şampiyonunun üstünlüğü ile sona erince o zamanki statü gereği turu geçecek olan takım kura (para atışı) ile belirlendi.
çıt çıt çetin tribünde “çıt çıt” lakabıyla bilinen çetin, 70′li yıllarda galatasaray tribünlerinin tanınan ve sevilen simalarının başında gelmektedir. her istanbul ve deplasman maçında çetin yeni açık tribünde amigo orhan’ın yanında görülürdü. ufak tefek boyuna rağmen tribüne sözünü geçirip hakim olabilen biri olduğu söylenir.
çıt çıt çetin’den 99′da ki depremden bu yana haber alınamıyor. sadece haber alınamıyor, hayatta olup olmadığına dair bir bilgi yok ve ulaşılamıyor. çetin’in arkadaşlarından erol özsu, çetin’le ilgili bir anısını şöyle anlatıyor;
“o yıllarda tribünün dışında bir de sokak amigoluğu vardı. inönü’de ki maç çıkışlarında insanlar toplu halde taksim’e doğru yürümeye başlardı. bu sırada kalabalığı yönlendirip tezahürat yaptıran sokak amigoları olurdu. 1-0′lık sparta trnava maçının rövanşıydı. maç ergün acuner’in golüyle 1-0 bitmiş, kura atışı sonrası bir üst tura geçen galatasaray olmuştu. maç çıkışı insan trafiğinin içinde ben de vardım(26 kasım 1969) teknik universite’nin önüne gelmiştim ki bir adamın orada bulunan otobüs durağının tepesine çıkmış, insanları yere çöktürdüğünü gördüm. universitenin gerisinden , askeri hastanenin üstüne kadar olan koca alanda herkes bu adamın el hareketleriyle yere çömelmişti. ‘bir baba hindiii” diye ayağa kalktığında binlerce kişi ‘heey allah’ diye gümüşsuyunu inletirdi. bu sokak amigosu tabi ki çetin’di.”
kapalının eski amigolarından zekai ağabey çetin’i şöyle anlatıyor ;
“çetin gibi enteresan bir adamı ben hayatımda görmedim. kafası iyi olduğu zaman gol atmışsak ve golü gökmen atmışsa kendini açığın üstünden alt kata atardı. biz gol olduğunda birbirimize sarılarak ve zıplayarak sevinirdik. sonra etrafımıza bakar çıt çıt’ı göremezdik. bir süre sonra kafa göz dağılmış bir şekilde çetin yukarı gelirdi. ben onun gibi adam görmedim”
rock tarihini ve müzik listelerini sallayıp yuvarlayacak olan led zeppelin, 12 ocak 1969’da efsane olma yolunda ilk adımını atıyor ve ilk albümlerini piyasaya sürüyordu. vietnam’da yaşananlara karşı hiçbir söylemi olmasa da savaş karşıtlarının ilahı jim morrison ve grubu the doors ise yayınladıkları the soft parade albümüyle hayranlarını hayal kırıklığına uğratırken; rock dünyası’nın tahtı değişim modasına ayak uydururcasına sallanmaktaydı… beatles ve john lennon’ın yolları ayrılmıştı 1969’un eylül ayında, müziği kadar politik duruşuyla da kitleleri peşine takan john lennon, 25 kasım 1969’da ingiliz hükümetinin vietnam savaşı’nda abd’yi desteklemesini neden göstererek britanya imparatorluğu nişanı’nı iade ederken beatles için hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı…
beatles için john lennon ne anlama geliyorsa galatasaray ve türk futbolu için metin oktay’ın o anlama geldiği yıllar olan 1960’ların sonudur. metin oktay, john lennon’dan önce davranıp 23 ağustos 1969’da adına yakışır bir jübileyle müsaade istese de, futbol camiası lennon’ın ayrılışını kabullenemeyen beatles üyelerine taş çıkarırcasına kral metin’i futbola döndürmeye çalışır. futboldan ve galatasaray’dan uzaklaşmasını kimsenin hayal edemediği metin oktay, büyük tartışmalar sonunda futbolcu olarak olmasa da toma kaloperoviç’in yardımcısı olarak sahalara döner.
saha içinde metinsizliğe alışma çabaları içindeki galatasaray, 1962 – 1963 sezonunda çeyrek finale yükseldiği, 1963-1964 sezonunda ise çeyrek final kapısından para atışıyla döndüğü şampiyon kulüpler kupası’nın ilk turunda irlanda’nın wateford united takımını elemiş ikinci turda çekoslavakya ekibi spartak tranava ile eşleşmiştir. adamec, jarabek ve kuna gibi önemli çekoslavak oyuncuları kadrosunda barındıran tranava karşısında ilk maçı deplasmanda 1-0 kaybeden galatasaray, istanbul’a ümitle dönerken galler’de farklı bir heyecan yaşanmaktadır…
60’lı yılların sonlarında yaptığı çıkışla türk futbolunun led zeppelin’i olan göztepe, ilk kez katıldığı kupa galipleri kupası’nda çeyrek final hesapları yapmaktadır. 1968-1969 sezonunda fuar şehirleri kupası’nda yarı finale yükselerek büyük başarı elde eden takım, fenerbahçe ve beşiktaş’ın the doors tadında hayal kırıklığı yaşattığı sezonda türkiye kupası’nı kazanarak başarısının tesadüf olmadığını kanıtlar. total futbol ve 4-3-3’ün türkiye’deki ilk uygulayıcılarından adnan süvari’nin takımında kaleci ali, fevzi, ertan, nevzat ve gürsel en göze çarpan oyunculardır. kupa galipleri kupası ilk turunda union luxembourg devre dışı bırakılırken, 2. turdaki rakip galler kupası şampiyonu cardiff city’dir. kevin keegan ile birkaç sene sonra liverpool’da durdurulamaz bir ortaklık kuracak olan john benjamin toshack’ın yıldızı olduğu cardiff’e karşı izmir’de 3-0’lık galibiyet alınmıştır. artık 26 kasım 1969’da oynanacak rövanş için britanya’ya hareket vaktidir…
26 kasım 1969’da oynanacak diğer rövanş için de spartak tranava istanbul’a ulaşmıştır. galatasaray’ın ilk maçta oynadığı futboldan çekinen antrenör jan hucko, mithatpaşa stadı’nın toprak zeminini gördükten sonra daha da derin düşüncelere dalar. galatasaray cephesi ise tüm konsantrasyonu ve metin oktay’ı saha kenarında da olsa yanlarında görmenin moraliyle maça hazırlanmıştır. hastalığına rağmen takımını yalnız bırakmayan, maçın kader adamı olacak ergün’ün sahaya çıkacak olması daha büyük moral olur istanbul’un sarı-kırmızılı ekibine. 26 kasım 1969 çarşamba günü saat 20.00’de mithatpaşa çimlerine daha doğrusu toprağına çıkar iki takımda…
galler’de hazırlıklarını tamamlayan izmir’in sarı-kırmızılı ekibinde ise amaç bir gol atarak turu garantilemektir. eğitimini ingiltere’de tamamlamış olan ve ingiliz futbolunu yerinde inceleyen adnan süvari, maçın ilk 30 dakikasının önemini her fırsatta dile getirirken cardiff’in ikinci lig takımı olması nedeniyle küçümsenmemesinin altını çizer. göztepe, 20.30’da ninian park’ın yeşil zeminine çıkar…
mithatpaşa’nin toprak zemininde maç başlamış ve hucko’nun korktuğu başına gelmiştir. toprak zemine alışık olan galatasaray maça hızlı başlar. uğur, ayhan ve ergün’ün başarılı futbollarıyla oyunu rakip sahaya yıkan galatasaray, fileleri havalandırmak hususunda muvaffak olamaz. ilk yarı 0-0 sonuçlanırken stadı dolduran 40 bin kişinin ilk yarı yorumu aynı kelimelerle başlar ‘ metin olsaydı…’
galler’de ise işler istenilen şekilde devam etmektedir. klasik ingiliz baskısına maruz kalan göztepe, kariyerine müthiş bir performans daha ekleyen ali artuner’in kalesinde devleşmesiyle 0-0’lık sonuçla soyunma odasına gider. rakip kalecilere yaptığı şarjlarla onları hataya zorlayan toshack’a karşı başarılı bir şekilde direnen ali artuner’in bu fiziksel gösterisi maçı izleyen efsane forvet, dev galli john charles’ın dahi takdirini kazanmıştır. defansif olarak adnan süvari’nin istediği olmuştur, süvari’nin maç öncesi taktiğinde kurguladığı ikinci hamlededir sıra: ‘bir gol’…
200 lambasından 36’sının yanmadığı mithatpaşa’da ikinci yarı başlamıştır. ayhan ve uğur’un kanatlardan yaptığı hücum girişimleri sonuçsuz kalmaya devam ederken sahneye hasta yatağından büyük bir azimle kalkan ergün çıkar. tranava defansından seken topu düzgün bir vuruşla geryk’in koruduğu kaleye gönderen başarılı haf, galatasaray’ı 1-0 öne geçirirken, 63.dakikada gelen bu gol mithatpaşa’yı tur havasına sokmaya yetmiştir…
ikinci yarıda da adnan süvari’nin takımı golü bulamamıştır. cardiff’in gol silahı toshack durdurulsa da 78.dakikada ronnie bird’le beklediği golü bulur galler temsilcisi. galler’de takımını yalnız bırakmayan izmirlilerin her geçen dakika ali artuner hayranlığı artmaktadır, galli forvetlere dur demeyi başaran efsane kaleci, takımına tur kapısını açar. 1963-1964 sezonunda fenerbahçe’nin çeyrek final oynadığı kupada bu başarıyı yakalayan ikinci takım olan göztepe, fuar şehirleri kupası’ndan sonra çeyrek final kapısından girdiği kupa galipleri kupası’nda da büyük bir başarıya imza atmıştır.
istanbul’da ise 90 dakika 1-0 sona erer. toprak zemin çekoslavak ekibini epey yormuştur. antrenör hucko’nun maç boyunca ağzından düşürmediği sigarası, memnuniyetsizliğini açıkça gösterirken 30 dakikalık bölümü de üstün oynayan taraf istanbul’un sarı-kırmızılı temsilcisi olur. sahadaki bariz üstünlüğünü skora yansıtamayan galatasaray’da ise yardımcı antrenör, efsane golcü metin oktay’ın stresi dakikalar ilerledikçe artmaktadır. 1963-1964 sezonunda zürih’e para atışıyla elenen takımın en büyük silahı olan taçsız kral, turu para atışına bırakmak istemez tıpkı mithatpaşa’yı dolduran on binler gibi…
1-0’lık skor uzatmalarda da bozulmamıştır. çeyrek finale gidecek takım, ne kadar adaletli olduğu o dönemde çokça tartışılan para atışıyla belirlenecektir. 1963’te aynı şekilde çeyrek final kapısından dönen metin oktay’ın stresi daha da artarken baş antrenör kaloperovic, para atışı için kaptan uğur’a son talimatını verir: ‘kaptan arkadaşlarının da fikrini al’.
kaptan uğur, talat, turan ve golün sahibi ergün’e fikrini sormak için yanlarına yaklaşsa da kimsenin fikrini alamamıştır. gerginlik son raddeye gelmiştir mithatpaşa’da. spartak tranava kaptanı jarabek ile beraber ispanyol hakem pintado’nun yanına giden uğur, hakemin elindeki iki marklık bozuk paranın ‘kartal’ olan yüzünü gösterir… pintado parayı havaya fırlattığında tüm mithatpaşa kaptan uğur’dur artık parayı takip eden gözlerle. madeni para yere düştüğünde jaraek ve uğur son bir gayretle eğilirler, tabi ki tüm mithatpaşa da…
galatasaray kazanmıştır. ne kadar adil olduğu tartışılan yöntem, turu hak edene temsil eder. şampiyon kulüpler kupasında çeyrek finale yükselen istanbul’un sarı-kırmızılılarına izmir’in sarı kırmızılılarından da destek gelmiştir. avrupa kupalarında ilk kez iki tük takımı da aynı sezonda çeyrek finale yükselir. adnan süvari’nin göztepe’si birkaç yıl daha fırtına gibi esse de istikrarını koruyamaz. galatasaray ise yaklaşık 30 sene sonra yine kasım ayında ve yine tarihe geçen bir rövanşta isviçre şampiyonu neuchatel xamax’ı eleyerek şampiyon kulüpler kupası’nda çeyrek finale adını yazdıracak ve türk futbolunun yükselişini başlatacaktır.
şampiyonlar ligi’ne hayal kırıklığıyla başlayan galatasaray ve uefa avrupa ligi’nde avantajlı bir durumda olan fenerbahçe için kasım ayı yine büyük önem teşkil ediyor. içinde bulunduğu kaostan, istanbul’un büyüklerine sarılarak kurtulmaya çalışan türk futbolu, led zeppelini göztepe gibi diğer anadolu takımlarının avrupa başarılarını arasa da bu şimdilik çok uzak gibi. zaten artık led zeppelin gibi gruplar da çıkmıyor ya o da ayrı bir konu…
kura sonucunu ancak ertesi sabah öğrenebildiğim maç.
1968-69 şampiyonluk ertesi , 1969-70 sezonuna futbolu bırakan metin oktay haricinde hemen hemen aynı futbolcu ve teknik kadro ile giren galatasaray, ligde umduğunu bulamaz iken, şampiyon kulüpler'de çeyrek finale kadar çıkabilmişti.
ilk turda irlanda'nın waterford fc takımını , 2-0 ve 3-2 skorlarla elerken, ikinci turda ise, çeklerin ünlü spartak trnava takımı sırada idi. zamanın, doğu bloku dahili orta avrupa takımları futbolumuza fena halde ters geliyordu. bir yıl önceki, 8-0'lık polonya milli maçı faciasında, kalemizi golle dolduran wlodzimierz lubanski örneğinden hareketle, çek takımındaki slovak golcü josef adamec ismi galatasaray için hayli tehlike arz ediyordu. vakit geldi, deplasmandaki ilk maç oynandı ve çekler maçı 1-0 kazandı.
on beş gün sonraki rövanş ise, büyük bir mücadele içinde geçerken, bu kez galatasaray ergün acuner'in 70.dakikadaki golü ile 1-0 öne geçti ve 90 dakika öyle bitti. sıra uzatmaya gelmişti, ve mücadele aynı şiddette devama karşın başka gol olmayınca maç 1-0 galatasaray lehine sonuçlandı. maç bitti, ama turu geçen belli değildi. eşitlik sonrası penaltı atışı kuralı henüz konmamıştı ve turu geçen takım, yazı-tura ile belli olacaktı.
işte burada benim için talihsizlik zamanı. o yıllarda şehir elektrikleri jeneratörler vasıtası ile verilirdi. genelde loş da olsa aydınlanma amaçlı kullanılan elektrik, evdeki lambalı radyoyu da çalıştırmaya yetiyordu. ama nasıl oldu ise, bu heyecanlı maçı para atışı ile sonlandırmak üzere iken, elektrik çat gitti..ve uzun süre gelmedi. merak ve üzüntü ile geçen gece sonunda, sabah kura atışının galibi radyo haberlerinde açıklanıyordu: galatasaray!