geçen sezon (2008-09) ali sami yen stadı'nda oynanan maçın son anları büyük bir kavgaya sahne olmuş ama karşılaşma sağ salim tamamlanmıştı. iki takımın altında altıncı karşılaşmasıysa 90 değil, 80 dakika oynanabilmişti! union club sahasında fenerbahçe - galatasaray bayramı adı altında oynanan maçın 80. dakikasında galatasaraylı bekir sıtkı'nın şutunu fenerbahçe kalecisi vahram mateosyan tutumuş ancak hakem raşit aydınoğlu blokajın çizgi içinde yapıldığını söyleyerek golü vermişti. fenerbahçeli fubolcuların itirazına maçı izleyenler de katılıca maç tatil edilmiş ve tarihe bir ilk olarak geçmişti.
galatasaray: ahmet robenson- adnan ibrahim, ahmet cevat- neşet, celal ibrahim, bekir sıtkı- mıgırdıç, joseph oberle, emil oberle, hasnun galip, emin bülent.
fenerbahçe: mateosyan- galip, arif- hüseyin izzi, sabri, kemal- topuz hikmet, sait selahattin, hasan kamil, otomobil nuri, miço.
gol: bekir sıtkı 1-0
not: “maç 0-0 devam ederken, bitime 10 dakika kala emin bülent (serdaroğlu)’in şutunu meteosyan tutmuş, fakat hakem aydınoğlu raşit blokajın çizgi içinde yapıldığını iddia ederek bunu gol saymıştır. fenerbahçeli futbolcuların itirazlarına halk da katıldığından hakem sahayı terk etmiş ve karşılaşma yarım kalmıştır.”
mehmet yüce'nin türk futbol tarihi - birinci cilt: osmanlı melekleri adlı kitabından;
bu müsabakadan üç hafta sonra 25 mayıs 1913 pazar günü union club çayırında futbol tarihimizin iki rakip kulübü galatasaray ve fenerbahçe arasında bir spor bayramı yapıldı. önce üçüncü takımlar yani küçük oyuncular sahaya çıktı. bu müsabaka büyüklerin maçlarının heyecanını aratmayacak surette güzel ve temiz oldu. neticede fenerbahçe küçükleri 1-0 kazandı.
ikincisi ise ikinci takımlar arasında oldu. bunda da fevkalâde oynayan sarı lacivert tim 2-0 galip geldi.
üçüncüsünü gelin yine idman mecmuasından, onun leziz lisanından okuyalım:
“... üçüncü parti yine galatasaray ile fenerbahçe birinci timleri arasındaki maç idi. bütün seyirciler pek büyük merak ile oyunu takibe hazırlandı. fenerbahçe’nin şâyân-ı takdir çevikliği, galatasaray’ın topu kaleden kaleye uçurması; kalplerde heyecanlı, şedîd bir his uyandırdı. emin’in arkadaşlarını teşvik edici feryatları, ahmed’in dört beş defa tehlikeler atlatması, timde bu hafta biraz acemi koşanların oyunlannı telâfi ediyordu. galatasaray celâliyle, adnanıyla, küçük ahmediyle, müteaddid gollerden kurtuldu. emin, tepiniyor, birçok fırsatların kaybolduğunu görünce idmansızlığına kızıyordu. son dakikalarda bekir’in kafası topu pek ümitli sürükledi ve ani karışıklıklar arasında gol sadalan yükseldi. hakemin düdüğü öttürmesi golü ilan etti. fakat fenerbahçe’nin itirazlarına karıştı. hakemin gol demesine karşı, fenerbahçe itirazlarında ısrar etti ve oyunu terk etti.
fenerbahçe bu oyunda pek çok muvaffakiyetler gösterdi. kalecinin mahareti, oyunculardan nuri, said, kemal, arifin hücumları, galatasaraylıları epeyce şaşırtıyordu. bidâyetden beri her iki tarafça da büyük bir gayret ve şâyân-ı takdir bir maharet sarfıyla devam etmekte olan bu meraklı müsabakanın hemen hemen umûmî hâzırûnun inkisarım mucip olacak (onları kıracak, paramparça edecek) vech ile müşkül bir neticeye bağlanması her halde şâyân-ı tecviz (uygun) olmasa gerektir.
burada dikkat edilecek en mühim nokta, hakemin verdiği kararın bilâ te-reddüd kabul edilmesidir...”
bu müsabaka galatasaray ile fenerbahçe arasında yanda kalan ilk müsabaka olması bakımından önem arz ediyor. bu müsabakanın sonucunun daha sonra futbol hey’eti tarafından 1-0 galatasaray’ın galibiyeti ile tescil edildiğini de söyleyeyim.
25 mayıs 1913'te iki kulüp arasındaki maç günler önceden tartışılmaya başlanmış, dönemin gazeteleri spor meraklılarını maça çağırmışlardı. kadıköy'deki maç büyük bir heyecanla başladı. fenerbahçe ilk yarı üç defa gole çok yaklaşmasına rağmen galatasaray'a gol atamadı. on dakikalık aradan sonra ikinci yarı başladı. fenerbahçe'nin kalecisi galatasaray karşısında devleşti. ikinci yarının sonlarına kadar iki takım da gol atamadılar. maçın sonlarında galatasaray'dan emin bülent bey soldan kuvvetli bir şut çekti. topu kaleci tutup, attı ama kale çizgisinin içinde mi dışında mı belli değildi. hakem reşid bey gol diyerek, topu orta saha çizgisine götürdü. işte o zaman kıyamet koptu. seyirciler çayırı istila etti. futbolcular, seyirciler, satıcılar, çoluk çocuk herkes birbirine karıştı. herkes, "gol oldu, olmadı" diye bağırıp, çağırıyordu. hakemin kararını değiştirmemesi üzerine iki fenerbahçeli oyuncu maçı terketti. ardından diğer fenerli futbolcular da sahadan çekildi.
günlerce tartışıldı sonraki günlerde hakem kararı, hakemin taraf tutup tutmadığı ve fenerbahçe'nin sahadan çekilmesi tartışıldı. galatasaraylılar hakemin iki penaltılarını vermediğini söylerken, fenerliler de hakemi suçluyorlardı. dönemin gazetelerinde şöyle bir yazı çıkmıştı: "her hakemin vereceği hüküm doğru olmayabileceği gibi bir hükmünde yanılgıya düşmüş olabilir. hakem reşid bey ciddi bir gençtir ve aynı zamanda bir sportmendir. binaenaleyh kendisini tarafgirlikle leke itham etmeyelim. ve biraz da onu dinleyelim: 'galatasaray'a iki defa penaltı vermek lazım gelirdi ki neticede gol olacağı muhakkak gibidir. hâlbuki böyle önemli bir maçta iki büyük kulübün böyle adi vesileden istifade etmelerine izin veremeyeceğimden frikik verdim ki gol yapılması kesin değildir. galatasaray benim bu hareketimden fenerbahçe'yi tuttuğuma hükmediyor' diyor".
yarım kalan karşılaşma 25 mayıs 1913'te yarım kalan bir derbi oynanmıştı. bu maçı "tasvir-i efkâr gazetesi" şöyle anlatıyor: "bu iki kulüp osmanlı spor âleminde önemli mevkiler işgal etmekte.
15 - 16 sene önce istanbul'da ticaretle meşgul olan ingilizler spor yapmaya olan ilgileri sebebiyle bazı pazar günleri kadıköy çayırında eğlenirlerdi.
daha sonra kadıköylü rumlar'dan birkaç tanesi bunlarla beraber oynamaya başladı. o zaman mekteb-i sultanî talebeleri de aradan çok geçmeden futbol ile tanışıp bu spor dalında alışkanlık kazandı. biraz sonra mekteb-i sultanî bahçelerinde top oyunları oynanmaya başladı.