ne fena yenildik! mehmet yüce tarihte bugün: 08 ocak 1932 mackolik.com
atina'da "feci" bir mağlubiyet alan galatasaray - fenerbahçe muhteliti yurda döndü.
tarihte bugün atina'da yunan karması ile iki müsabaka yapan ve ilkinde 4-1 mağlup olup, ikincisinde ise 2-2 berabere kalan galatasaray - fenerbahçe muhtelit takımı ege vapuru ile yurda döndü.
müsabakaların oynandığı 1932 senesi daha doğrusu 1931-32 futbol mevsimi, içinde barındırdığı birçok enteresanlık ile hakkında kitap yazılacak kadar mühimdir. bu mevsimin şüphesiz en büyük hadisesi galatasaray ve fenerbahçe kulüplerinin aralarında anlaşarak hem istanbul ligi'ne hem de istanbul şildi'ne katılmamaları bir nevi istanbul futbol mıntıkasını protesto etmeleridir.
ikincisi ise ilk devre müsabakalarını oynayan ve bütün rakiplerini kolayca yenen beşiktaş'ın şampiyon olmak yerine ikinci devre müsabakalarına çıkmayarak diğer iki kadim arkadaşına iştirak etmesi, boykotu genişletmesidir.
ve tabi bu durumda da bir ilkin gerçekleşmesinin yolunun açılmış olması, yani istanbul'un üç büyük takımının olmadığı bir ligde dördüncü bir takımın ilk defa şampiyon olmasıdır. bu şampiyonlukla kalmayan "sarılı siyahlı" kulübün istanbul şildi'ni de aldıktan sonra akabinde de türkiye futbol birinciliğinde şampiyon olmasıdır.
bütün bu protestolar ve boykotların yaşandığı, istanbul halkının futbola ilgisinin nispeten azaldığı bir dönemde üç kadim istanbul kulübünün atina'ya yapacağı seyahat sadece istanbul değil bütün yurtta heyecan uyandırmıştı. daha evvel istanbul'da elimizden kaçırdığımız! yunan'ı bu sefer kendi memleketlerinde mağlup edecektik.
gazeteler, spor dergileri, futbol camiası hemen herkes bu maçla yatıyor bu maçla kalkıyordu. daha on sene evvel izmir'de denize dökülen yunanistan'a husumet belli ki geçmemiş hatta artmıştı. istanbul ve diğer kentlerde bulunan rumlar bile bu işten nasibini alıyor, hatta bazıları türklerin sözlü sataşmalarına dahi uğruyordu. öyle bir yenecektik ki; akılları başlarına gelecekti.
ancak fenerbahçe kaptanı zeki rıza bey hiç de aynı görüşte değildi. esasına bakarsanız oyuncular pek de maç havasında değillerdi. zeki rıza bey slavya ile oynanan maçtan sonra devrin tek spor dergisi olan türkspor'a "gidilemez, gitmeyeceğiz, iyi hazırlanmış değiliz. ben aleyhindeyim. şimdi galatasaraylılarla görüşüp kararı tespit ettireceğim." demişti. ayrıca ligi baştan boykot etmeyip (bu boykot meselesini başka bir yazıda ele alacağız) ilk devre müsabakalarına çıkan beşiktaş da bir nevi cezalandırılmış ve atina'ya götürülmeyecekti. takım iyiden iyiye zayıflamıştı.
galatasaray da fenerbahçe ile aynı fikirdeydi. zaten lig maçları oynamayan takım idmansızdı. üstat zeki bey'in fikrini onayladılar. ama türkspor'un yazdığı gibi; "bazı seyahat meraklıları yüzünden" yusuf ziya bey'inde yunan federasyonu'na verdiği sözü tutması sebebiyle seyahat yapılacaktı.
yapıldı da. ve zeki rıza bey ile arkadaşlarının korktuğu başlarına geldi. müsabakaya çok iyi hazırlanmış yunan karması, galatasaray - fenerbahçe muhtelit takımını evire çevire yendi. müsabakanın neticesini öğrenen bütün ülke nerdeyse mateme girmişti. nasıl olurdu da yunan'a mağlup olunurdu. tıpkı şimdiki gibi bunun bir oyun olduğu asla hatıra gelmiyordu. bir milli vazife olarak telakki edilen bu müsabakanın acı neticesinden sonra bakın gazeteler neler yazmış:
cumhuriyet: "takımımız atina'da 4-1 yenildi!" manşeti ile çıkan gazete "yazık! atina'da yunanlılara 4-1 yenildik" alt başlığının altında da adet olduğu üzere hakemin tarafgirliğinden dem vuruyor, iki golün ofsayttan atıldığını yazarak havayı yumuşatmaya çalışıyordu.
türkspor: ama türkspor o kadar nazik değildi. "ne fena yenildik!" manşetinin altında çok daha enteresan bir ikinci başlık açmışlardı:
"türkiye'yi rahatsız ettiniz efendiler"
türkspor, devamla; "bu ne ruslar karşısında ademi muvaffakiyeti uğramaya, ne bulgar takımına mağlup olmaya, ne de mısır takımına büyük bir farkla yenilmeye benzemiyor. futbol temaslarımızın hiçbiri bu derece derin, içimize oturan bir tesir yapmamıştır. çünkü yunanlılara yenildik ve fena yenildik 4-1" diyordu.
türkspor takımı hazırlayanlara daha doğrusu, hazırlamayanlara ateş püskürüyor, "oyuncular ne yapsın, onlar elinden geleni yaptılar" diyordu.
diğer gazeteler de ve halkın genel havası da bundan farklı değildi. büyük bir hayal-i inkisar (düş kırıklığı) idi bu.
futbol güzel bir oyundur. çok fazla mana yüklemeden, kimliğini onunla beraber düşünmeden seyretmesi keyif veren heyecanlı bir oyundur futbol. mamafih, bizdeki tesiri 1932 senesinde de 2012 senesinde de aynı. ona çok fazla anlam yüklüyor, çok fazla bizi sevindirsin, mutlu etsin istiyoruz. ama hiç hatırlamıyoruz; biz sevindiğimizde başkaları kan ağlıyor, biz üzüldüğümüzde de rakip mutlu oluyor. bazıları mı? onlar bu güzel oyunun tadına varıyor. kazanınca seviniyor, kaybedince tebrik ediyor ve onlar çok iyi biliyor; bu oyun bazen de berabere bitiyor...
orhan berent'in altay: alsancak'ın sakini kitabından;
yurtdışına ilk gidiş
yunanistan’a ilk giden türk takımı ayvalık idman yurdu’ydu. 16 kasım 1930’da midilli ikincisi playobakos ile 2-2 berabere kalmıştı. fakat atina’ya daha doğrusu kıta yunanistanı’na giden ilk türk takımı altay’dı. altay ilklerin takımıydı. diğer izmir takımları daha sonra altay’ın açtığı yoldan geçecekti. karşıyaka 28 ocak 1931’de midilli’de mahalli şampiyon aris’i 6-1 yenmişti. istanbullular ise ilk defa 1932 ocak ayında atina’ya gitmiş, orada galatasaray-fenerbahçe karması yunan karmasına 4-1 yenilmiş, sonraki maçta 2-2 berabere kalınmıştı. atina’da ilk defa galip gelen türk takımı ise 1932 eylülü’nde eno-sis’i 4-3 yenen göztepe olacaktı. altay’m bu yolculuğu şu açıdan önemliydi. 4 aralık 1930 tarihli cumhuriyet gazetesinin yazdığına göre başlangıçta iki maç için anlaşma yapılmış ve al-taylı oyunculara bu iki maç için 1.500 dolar para ödenmişti. yine gazetenin yazdığına göre altaylı sporcular kişisel masraflarını kendisi karşılayacaktı. bundan şu anlaşılmaktadır ki 1930 yılında yunanlılar altay’ı önemsiyor ve atina yolculuğunun konaklama bedelleri, maç masrafları çıkarıldığında o zamana göre iyi bir para futbolculara kalıyordu. o yıl altınordu, göztepe, karşıyaka ve izmirspor’un da faal olduğu ve izmir liginde mücadele ettiği düşünülürse bu yurtdışı maç teklifinin izmir’i temsil etmek adına altay için ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmaktadır. şüphesiz bu durum altay’m diğerlerinden hem isim hem de tanınırlık açısından birkaç adım önde olduğunu göstermektedir.
dönemin akşam gazetesi bu 2 maça çok önem vermiş, 1 ocak tarihli gazetede spor sayfasının tümünü sırf bu maça nasıl hazırlanılacağını ve neler yapılması gerektiği hakkında yorumlar yapılmış..
1 kânunusani (ocak) 1932 tarihli akşam gazetesinden;
futbolcularımızın seyahati
atinada iki maç yapacak olan galatasaray - fener muhteliti dün atinaya hareket etmişlerdir. sporcularımız buradan yunan sporcularına dostluk hislerini bildirmişler, atinaya herhangi bir rekabet maksadile değil, mevcut dostluğu kuvvetlendirmek için gitmekte olduklarını tebliğ etmişlerdir.
1 kânunusani (ocak) 1932 tarihli akşam gazetesinden;
muhtelitle antrenör paganm’ın gitmesi çok hayırlı oldu
takımımız ilk maça slavyaya çıktığı gibi çıkacaktır
futbolcularımız dün atinaya hareket ettiler. kafileyle galatasaray namına vamuk, fener namına hayri celal beyler gittiler.
yunanistan’a giden oyuncularımız bir çok kereler seyahat etmiş gençler olduğu için kafilenin idare tarafını üzerlerine almış bulunan bu iki zata mühim bir iş düşmiyecektir. onlar nihayet mulad merasimlerde bayrak alıp verme ve nutuk söyleme gibi beşinci derecedeki işlerle uğraşacaklardır.
bu seyahatin asıl mühim tarafı olan müsabaka teferruatını takım kaptanlariyle millî takım antrenörü mister pagnam halledecektir. mister pagnam’ın futbolcularımızla hareketi bizim için çok hayırlı olmuştur.
kariler ıngiliz antrenörün öğrettiği bir (ofsayt bırakma) usulü île milli takımımızın sofyada yugoslavyayı yendiğini hatırlarlar.
yunanistanda da bulgaristanda olduğu gibi müşkil mevkiye düşersek, salâhiyyettar ve oyuncular itimadını kazanmış pagnam gibi bir mütehassısın tavsiyeleri dinlenir.
temennî edelim ki, atina'da düşeceğimiz müşkil mevki, antrenörün çare bulamıyacağı kadar büyük olmasın ...
takımın kadrosu
atinada yunan muhtelitine karşı oynıyacağımız ilk oyuna, slavyaya pazar günü çıktığımız kadro ile oynamamız takarrür etmiştir.
slavyaya karşı çok muvaffak olan o kadronun tertibini antrenör de muvafık bulmuştur.
1 kânunusani (ocak) 1932 tarihli akşam gazetesinden;
yunanlılar futbolcularımızı muazzam bir programla karşılıyacaklar
yunanlılar futbolcularımız için tahmin edilmiyecek kadar büyük bir istikbal programı hazırlamışlardır. okuyucularımız, bir haftalık merasim ve teşrifat programını aşağıda göreceklerdir.
yalnız türk misafirlerini fevkalâde bir surette ağırlamak istiyen yunanlı sporcular, futbolcularımızı birinci maçtan bir gün evel maratou’a tenezzühe götürmeği de ihmal etmemişlerdir.
maraton'a nasıl gidilir bilir misiniz?
atina'dan maraton'a dört saatlik bir otomobil yolculuğu ile varılır. yol da çok bozuktur. ertesi gün en mühim maçlarını oynıyacak futbolcularımız o dört saatlik çalkantı ile turşuya döneceklerdir. hattâ bütün merasim programında yunan futbulcuları tenezzühlerden hariç bırakılmışlardır.
ziyafetlere bile iştirak ettirilmiyen yunan futbolcuları yataklarında istirahat ederlerken bizimkiler haricî temaslardaki muaşeret mecburiyetlerini ifa edeceklerdir.
kafile ile hareket eden idarecilerin bu mahzurları gözeterek oyuncularımızı tenezzühlerden hariç bırakmaları en doğru bir tedbir olur.
bu münasebetle yunan idarecilerinin galibiyet için ne kadar etraflı ve hasas düşündüklerini görüyoruz. böyle idare edilen sporcular elbet her sene bir adım daha ileri giderler.
yunan idarecilerinin şu hassasiyetleri karşısında bizim atletlerin her sene yangından mal kaçırır [gibi alelacele götürülerek yendirildiklerini düşünmek hazin oluyor.
ertesi gün: yılbaşı münasebetile caddelerde, resmî dairelerde yapılan tertibat ve şenlikler görülecektir.
aynı gün yunan ordusunun yapacağı yılbaşı resmi geçidi muaveneti içtimaiye ve münakalat nezaretinin balkondan seyredilecektir.
resmi geçit bittikten sonra apollon takımının macar (somoki) kulübü ile yapacağı maçta hazır bulunulacaktır.
apollon maçından sonra, panatinaykos kulübünde çay ziyafeti.
cumartesi günü sabahı :
maratondaki su tesisatını görmek üzere otomobillerle maratona hareket.
cumartesi günü öğleden sora futbolcularımız serbestir.
pazar günü :
ışte merasimsiz, ziyafetsiz geçecek sabah pazar sabahıdır.
çünkü o gün ilk oyun oynanacaktır.
oyundan sonra futbolcularımıza umumî ziyafet ( bu ziyafette de yunan oyuncuları bulunmıyacak)
pazartesi sabahı, yani oyundan sonraki sabah, futbolcularımız serbesttir. öğleden sonra, atina belediyesinde resmi kabul...
5 kânunusani salı günü:
akropol ve müzeleri ziyaret
6 kânunusani çarşamba:
ikinci maç. maçtan sonra grand bretany otelinde ziyafet. (ışte yunan futbolcuları yalnız bu ziyafete iştirak edecekler. yani iki maçı da oynadıktan sonra).
7 kânunusani perşembe :
ıstanbula avdet. vapura kadar bütün yunan futbolcuları ve idarecileri tarafından teşyi...
tekrar ediyoruz ; idarecilerimiz şu çok hesaplı yapılmış merasim programının bir kısmına olsun oyuncularımızı iştirak ettirmemelidir.
1 kânunusani (ocak) 1932 tarihli akşam gazetesinden;
avrupa meydan okuyor
ingiliz milli takımının ispanyolları feci bir hezimete uğratmaları avrupada bilhassa futbolun çok ilerlemiş olduğunu avusturyada bir türlü hazım edilmemiştir. ıspanyol takımının büyük farkla yenilmesini avrupa futbolunun yediği bir tokat gibi telekki edip intikam almağa heveslenen avusturyalılar ıngilizleri ısviçrede karşılaşmak şartile bir maça davet etmişlerdir.
avusturya mutahassıslarının fikirlerine göre, ingiliz millî takımını kendi topraklarında yenmek ihtimali yok gibidir. mamafih avrupaya gelecek ıngiliz üstadlannı mağlûbiyete düşürmek imkânı daima mevcuttur.
oyuncuların haleti ruhiyelerile alâkadar olan memleket değiştirme tesirinin iki takıma da müsavi surette taksim edilebilmesi için avusturyalılar ıngilizleri isviçre gibi bitaraf bir yere davet ediyorlar.
avrupanın en iyi mili takımına sahip olan avusturyalılarla ıngiliz millî takımının karşılaşma tarihi olarak mayıs ayı teklif olunmuştur.
ıngilizler avasturyalıların bu meydan okumalarına, müstehzir bir gülüşle mukabele ederek, ingiliz futbolünün böyle bir boy ölçüşmeğe ihtiyacı olmadıkı ccvabını vermişlerdir.
ıngiliz münakkitleri biz ısrar etmiyoruz, bizim futbolumuz kendimize yeter. fakat imtihan arzusunda bulunanlar bize teşrif edebilirler, diyorlar.. bakalım, bu hâdise ne netice verecek?..
2 kânunusani (ocak) 1932 tarihli akşam gazetesinden;
futbolcularımız atinada
atina, 1 (a. a.) — atina’da
iki maç yapmak üzere gelen türk futbolcuları kafilesi bu sabah saat 9 da pire’ye çıktılar. sporcular, muhtelif spor mümessilleri ve spor teşekkülleri tarafından samimiyetle karşılandılar. muhtelif klüpler namına birer büket takdim edilerek ve türkçe olarak beyanı hoşâmedi edildi. badehu hazırlanan otomobillerle atinaya hareket edilerek akropol oteline inildi.
türk sporcuları, saat on buçukta yılbaşı münasebetile yapılmakta olan resmigeçide davet edildiler. öğleden sonra apollon takımile bir macar takımı arasında yapılacak maçta hazır bulunacaklardır. sporcuların burada kalacakları bir haftayı mükemmel bir şekilde geçirmeleri için iyi bir program hazırlanmıştır.
4 kânunusani (ocak) 1932 tarihli akşam gazetesinden;
beklenilmiyen netice : atinada 4-1 yenildik
galatasaray - fener muhteliti ile yunan muhteliti arasındaki ilk maç dün atinada yapılmış, takımımız 4-1 mağlûp olmuştur. slavyaya karşı çok güzel bir oyun oynıyan ve beraberliği temin eden takımımızın böyle bir netice alacağı hiç ümit edilmiyordu. bu sebeble gelen telgraflar herkesi şaşırtmıştır.
takımımızın bu maçta çok durğun olduğu ve iyi oynamadığı anlaşılıyor. maatteesüf ekseriyetle takımımızda bu hal görülmektedir. bu durgunluğun ikinci maça kadar geçmesini ve çarşamba günü muvaffakiyetli bir netice alınmasını temenni ederiz.
4 kânunusani (ocak) 1932 tarihli akşam gazetesinden;
gelen telgraflar takımımızın fena oynadığını bildiriyor
atina, 3 (a.a.) — galatasaray fenerbahçe muhteliti - yunan muhteliti arasındaki maç bu gün 3 de 20 binden fazla seyirci müvacehesinde yapıldı. stadyomun içi dışı hıncahınç dolu idi. polis intizamı müşkilâtla temin edebiliyordu. türk futbolcuları sahaya büyük bir yunan bayrağını uçlarından tutarak çıktılar. şiddetle alkışlandılar. mutat merasimden sonra muzika türk ve yunan millî marşlarını çaldı. ayakta dinlendi.
oyunu bulgar hakem m. doşef'in idaresinde tam saat 3/07 geçe başladı. parayı biz kazandık, türk muhteliti slâvyaya karşı oynıyan takımdı. ilk hücumu yunanlılar yaptılar. bir müddet türk kalesini sıkıştırdılar.
türk kalesini sıkıştırdılar.
3 dakika içinde yunanlılar arka arkaya iki akın yaptılar. ikinci akın tehlikeli bir vaziyet ihdas etti. ulvi tam yerinde vaziyeti kurtardı. top uzaklaştı. bunu bizim güzel bir alanımız takip etti. soldan rebiinin çok seri bir kayışı yunan müdafaası önünde kaldı.
bu sırada yunanlılar aleyhine bir korner oldu. fakat neticesiz kaldı. top türk kalesi önüne geldi. karışık bir vaziyet hasıl oldu. yunanlı muhacim ofsayt vaziyette aldığı topu türk kalesine attı. hakem ofsayt cezası verdi.
mithatın ortaladığı topu alan türk muhacimleri güzel bir akınla yunan kalesi önüne indiler. fikret ve rebii arasında güzel bir kombinezon. top zekinin ayağında. yunan müdafaasının yerinde bir müdahalesi akını akim bıraktı. ve buna bir yunan akını takip etti.
yunan sağ açığının uzaktan çektiği bir şutu ulvi kurtardı. akınlar karşılıklı tevali ediyor.
fakat sahaya yabancı ve heyecanlı oldukları aşikâr olan türk oyuncuları bir türlü açılmıyorlardı.
yunan muhacimlerinden birinin türk kalesi önünde ıska geçmesi ve burhanın seri bir şekilde yetişmesi türk kalesini büyük bir tehlikeden kurtardı. türk muhtelitinin bunu takip eden akını korner ile neticelendi. korner boşa gitti.
bunu anî bir akın daha takip etti. fakat ofsayt ile kırıldı. karşılıklı akınlar tevali ediyor ve fakat ekseriyetle yunan takımı türk kalesini sıkıştırıyordu. bu sıralarda yunanlılar aleyhine verilen bir firikik neticesiz kaldı. yunan merkez rnuhacimi iyi bir akın neticesi çektiği kuvveli bir şutu kale üzerinden geçti. bunu bir türk akını takip etti. muzafferin güzel bir şutunu yunan kalecisi plonjonla kurtardı. bu sırada yunan kalesi tehlikeli anlar geçirdi.
buna rağmen türkler bir türlü açılamıyor. reşat canla başla çalışıyor, tehlikeli bir akını durdurdu. dakikalar geçiyor bir netice alınamıyordu. her iki taraf asabiyet içinde? türkler hiç te kendilerinden beklenen oyunlarını gösteremiyorlar.
otuzuncu dakika da yunan merkez muhacimi sakatlanarak oyundan çıktı. yerine simonidis girdi. top türk kalesi önünde olaşıyor, tehlikeli bir şutu ulvi yere yatarak kurtardı ve alkışlandı. türk kalesi çok tehlikeli anlar geçiriyor, aleyhimize bir korner, yunan sağ açığı çekti, kale önünde çok karışık vaziyet 38 inci dakikada top simonidis’in ayağından türk kalesine girdi.
ilk gol, türkler mukabil akın yapıyorlar, fakat hepsinde bir durgunluk ve tutukluk var? fikretin bir şutu avta gitti. fikret, zeki, rebii arasında iyi bir kombinezonla top yunan kalesi önüne geldi. tehlikeli bir vaziyette yunan müdafii topu elile tuttu. frikiki zeki çekti, avt. birinci haftaym 1-0 neticelendi.
ikinci haftaym
ikinci haftaymda mehmedin yerine niyazi girdi, ilk akını türk muhteliti yaptı. niyazinin bir şutu kalecinin elinde kaldı. her iki kaleye mütekabil akınlar devam ediyor. bilhassa türklerin şutleri hep avt oluyor. 5 inci dakikada top türk kalesi önünde dolaşırken ofsayt vaziyetinde türkler aleyhine ikinci bir gol oldu. hakem ofsaydı görmedi.
ulvi kolundan hafif surette sakatlandı. yerine avni geçti, ıı inci dakikkda bir yunan akını esnasında ikinci ve bariz ofsaydı hakem gene görmedi, sağ içleri üçüncü golu atıyor, yunanlılar türk kalesini sıkıştırıyor.
akınlar birbirini takip ediyor. 14 üncü dakika kemal faruki oyundan çıktı yerine reşat geçti. reşadın yerine fikret, fikretin yerine de cevat girdi. karşılıklı akınlar şiddetlendi. türk oyuncuları yavaş yavaş açılmağa ve yunan kalesine tehlikeli anlar yaşatmağa başladılar. bu vaziyet uzun müddet devam etti.
yunanlılar ayni faaliyetten geri kalmayorlar. muzaffer ve zekinin birer şutu avta kaçtı. yunan kalesi tekrar tehlikeli anlar geçirdi. bu aralık türk kalesi de bir iki tehlikeli vaziyet atlattı. yunanlılar mütemadiyen ofsayt vaziyetinde kalıyorlar. bu sırada burhanın bir ıskası soliç avni ile karşı karşıya kaldı.
türkler aleyhine 4 üncü gol oldu. bundan sonra tehlikeli bir şütü avni kurtardı. son dakikalar türk muhacimler yunan kalesini sardılar. zeki güzel bir şüt çekti. top kale direğine çarptı. geri gelen topu cevat güzel bir vuruşla yunan kalesi ağlarına taktı.
türklerin bu ilk golu şiddetle alkışlandı. türk oyuncuları hakim bir vaziyet almışlardı. fakat vakit bitti. hakemin oyunun bittiğini ilân eden düdüğünü 20 bin kişinin tufan gibi kopan alkışları takip etti.
hakem oyunu hiç te iyi idare edemedi. ofsayt ve favulleri görmedi. yunanlıların yaptıkları ikinci ve üçünçü gollere ofsayt çalmadı.
türk takımı heyeti umumiyesi itibarile çok durgun ve tutuk idi. bu da oyuncuların fazla heyecana kapılmalarından ileri geliyordu, hemen hemen bütün oyuncular çok sinirli ve gayrı şuuri oynıyorlardı.
ancak ikinci devrenin sonlarına doğru türk takımı biraz düzeldi ve hakikî oyununu göstermeğe başladı. 20 dakika mütemadiyen güzel hücumlar yaptılarsa da yunanlıların defansı bir golden fazla yapılmasına mani oldu.
4 kânunusani (ocak) 1932 tarihli akşam gazetesinden;
patris gazetesinin açtığı anket
futbolcularımız atinada kazanacaklar mı ?
şu satırları atinadan muhtelitin yaptığı maçın neticesi gelmediği bir zamanda yazıyoruz.
g. s - f. b muhtelitinin yapacağı ilk maç için yunanistanda çıkan ( patris) gazetesi bir anket açmıştı; karilerine, hangi takımın kazanacağını soruyordu . patris gazetesinin açtığı anket bütün yunanistanda müthiş bir alâka tevlit etmiştir.
gelen binlerce çevap içinde, türk takımının kazanacağını tahmin edenlerin adedi , 25 kişiyi geçmiyor. cevap verenler içinde bizim muhtelitin 10-1 ve 9-0 yenileceğini tahmin edenler ekseriyeti teşkil ediyormuş ...
yunanlıların bu itimadı nereden geliyor ?.. halk tabakaları arasındaki bu kanaat atletizm temasile başlamıştır.
yunanistandaki ahali spor şubelerinin farkını anlamadan atletlerimizi ölçü alarak spor küvetlerimiz hakkında toptan bir hüküm vermiştir.
yunan takımlarının burada aldıkları neticeler de halk arasındaki spor itibarımızı düzeltememiştir.
yunan muhtelitinin yüzde yüz galibiyetini alkışlamak üzere atinadaki futbol sahasına dolan yunanlılar bizimkilerin oyunlarını gördükleri vakit her halde bir hayret devresi geçireceklerdir. mağlupta olsak futbolcularımızın yunan oyuncuları karşısında baştan sonuna kadar mahkûm olmuş bir takım halinde gözükmiyecekleri muhakkaktır.
patris gazetesinin anketine verilen cevapların neticelerini anladıktan sonra, atina maçlarını mutlaka kazanmak lazımgeldiğini daha ziyade anladık.
futbolcularımızın galibiyetleri yunanlılar nezdindeki spor itibarımızın düzelmesini mucip olacaktır.
patris gazetesinin anketine cevap verenleri hayrette bırakacak neticeyi beklediğimiz bu dakka-larda futbolcularımızın galibiyetlerini en kuvvetli ilişlerimizle istiyoruz.
4 kânunusani (ocak) 1932 tarihli akşam gazetesinden;
kafile reislerinin ilk hatası
geçen günkü spor sahifemizde yunanlıların futbolcularımıza hazırladıkları merasim programından bahsederken ; oyuncular bir gün evvel dört saatlik otomobil yolculuğu ile yapılacak maraton tenezzühünden bahsetmiştik.
yunan oyunculan iştirak etmedikleri halde bizim futbolcuların öyle yorucu bir tenezzühe çıkmalarının doğru olmıyacağını, kafile ile gidenlerin oyuncularımızı resmikabule ait bazı teşrifattan uzak bulundurmalarını temenni etmiştik.
atinadan gelen telgraflar, futbolcularımızın (maraton) tenezzühüne iştirak ettiklerini bildiriyor. şimdi maçtan bir gün evvel dört beş saat otomobillerde çalkanmış olan oyuncularımızın halini düşünüyoruz.
ne olursa olsun, maraton tenezzühü birinci maçın neticesine tesir etmese bile, bunu idarecilerin ilk hatası olarak telâkki ediyoruz. çünkü yunan takımı kuvvet itibarile istihfaf edilecek bir takım olmadığını ıstanbulda da göstermiştir.
5 kânunusani (ocak) 1932 tarihli akşam gazetesinden;
atinadaki maç
pazar günkü maçta neden mağlûp olduk?
yunanlıların atletik mezayası bu hususta en büyük âmil olmuştur.
atinaya giden galatasary - fenerbahçe muhtelitinin tutuk ve durgun bir oyun neticesinde, atina muhtelitine 1-4 gibi büyük bir farkla nasıl yenildiğini dün telgraf havadisi olarak yazmıştık.
hakemin ofsayt ve favulları görmemek hususundaki ihmâl ve lâkaydisile beraber takımımızın oynadığı fena oyunun bu mağlûbiyette en büyük tesiri olduğunu itiraf etmek lâzımdır.
azansın verdiği tafsilâttan öyle anlaşılıyor ki, muhacim hattımız, hiç müessir bir oyun oynıyamamış, sağ cenahımız felce uğramış, sol cenahtan yapmak istediğimiz akınlar da netice vermemiştir.
takımımızın diğer bîr hatası da buradan giderken kaleci müstesna olmak üzere, muhacim ve muavin hattı için ihtiyat oyuncu götürmemiş olmasıdır. muavin reşad’ın ikinci haftaymda sağ iç kemal farukinin yerinde , fikretinde hücum haltından alınarak muavin hattında oynntılması hücum hattımızın müessiriyetini azaltan amillerden addolunabilir. takımımızın mağlûbiyetinde üçüncü bir sebep, oyuncularımızın verilen ziyafetlere tertip edilen otomobil tenezzühlerine iştirak ettirilerek lüzumsuz yere yorulmuş olmasıdır. maamafih yunanlıların atletik mezayasının, bizden daha fazla seri olmalarının mağlûbiyetimizde en büyük rolü oynadığı muhakkaktır.
ıstanbulda yapılan maçta, yunan takımının daha kuvvetsiz halde bizimle beraber kalmağa muvaffak olması buna en büyük delildir.
maça tekaddüm eden merasime dair atinadan gelen şu mütemmim tafsilâtı da neşrediyoruz:
atina, 4 (hususî) — türk -yunan maçı, şimdiye kadar misli görülmemiş derecede müthiş bir kalabalık huzurunda cereyan etmiştir. maçı görmeğe giden halkın miktarı 50,000 kişi talimin edilebilir. fakat zabıta tarafından alınmış olan takayyüdat ve sahanın bu kadar kalabalığı istiap edememesi neticesi olarak sahaya ancak 20,000 kişi girebilmiş mütebakisi civar tepelere yayılmıştır. saha türk-yunan bayraklarile donatılmıştı .
maça başvekil m. venezilos ta davet edilmişti. fakat mazereti hasebile kendisi gelemediğinden yerine başvekâlet müsteşarı m. papadatosu göndermiştir. türk sefiri enis bey ile sefaret erkânından başka bir çok nazırlar da maçı takip etmişlerdir.
saat 2,45 geçe evvelâ türk takımı sahaya girdi. türk futbolcuları mavili beyazlı gömlekler giymiş, ellerinde de büyük bir yunan bayrağı tutuyorlardı. halk kendilerini şiddetle alkışladı.
beş dakika sonra yunan takımı beyazlı kırmızılı gömlek giymiş ve ellerindede büyük bir türk bayrağını tuttukları halde sahaya girdiler, ve dakikalarca süren alkışlarla ve zitolar ile selâmlandılar.
8 kânunusani (ocak) 1932 tarihli akşam gazetesinden;
atinada iki maç yapan futbolcularımız evvelki akşam ege vapurile pireden hareket etmişlerdir. futbolcular dün ızmire vâsıl olmuşlar, izmirli sporcular tarafından karşılanmışlar, verilen öğle ziyafetinde hazır bulunmuşlardır. ege vapuru bugün saat dörtte limanımıza gelecektir. ıkinci maç hakkındaki tafsilât spor kısmımızdadır. yukandaki resim futbolcularımızı akropolda mihmandarlarile bir arada gösteriyor.
8 kânunusani (ocak) 1932 tarihli akşam gazetesinden;
atinadaki maçlar
zeki futbol hayatının son senesini yaşıyor
«biz artık unumuzu eledik, eleğimizi astık, vazifemizi yaptık» diyor
atina 5 (hususî muhabirimizden) — galatasaray - fenerbahçe muhtelitinin ilk maçta 4-1 mağlûp olmasının akisleri burada hâlâ devam edip duruyor. yunan muhtelitinin oyuncuları anform bir halde idiler. fakat uzun zaman yanyana oynamış olmamaları ve takıma şimdiye kadar tecrübe edilmemiş bazı oyuncuların alınması, yunan efkârı umumiyesinde, ümitsizlik doğurmuş, takımı teşkil edenlerin şiddetli bir surette tenkit edilmesine sebebiyet vermişti. eğer ilk maç takımımızın tutukluğu ve muhacim hattımızın, nasıl diyeyim, korkak ve çekingen oyunu neticesinde, yunanlıların galebesile neticelenmeseydi, muhakkak ki takımı teşkil edenler halktan dayak yiyeceklerdi.
yunanlıların da, bizde olduğu gibi, bir takım şöhretli oyuncuları vardır. çolinas, mesaris piyarokos, ıpofantislere herkes âdeta kahraman nazararile bakar. bunlara bize karşı oynayan takımda yer verilmemiştir.
fakat halkın tahminleri hilâfına olarak yunan takımının kazandığı ilk muvaffakiyet, takımı teşkil edenlerin hesaplarında aldanmadıklarını gösterdi ve yapılan şiddetli tenkitleri de susturdu.
takımımızın ilk maçta, mağlûp olmasının yegâne sebebi, dün yunan gazetelerinin bildirdiğim mütaleatında, pek haklı bir surette kayıt ve işaret edildiği gibi, muhacim hattımızın beceriksizliği ve korkakça bir oyun oynamasıdır. yunan müdafi ve muavinleri, bu çekingen oyunu görünce, daha sert oynamağa başlamışlar, ve muhacimlerimizi kalelerine yaklaştırmamağa muvaffak olamamışlardır. tabiî, bu şerait tahtında, uzaktan yunan kalesine havale edilen şutlar, ya hedefi bulamıyor, kaleye isabet etse bile, kalecinin elinde kalıyordu.
ilk maçta diğer bir hatamız, bütün hücumlarımızı soldan yapmağa ısrar etmemiz ve sağ cenahımızı bütün oyunun devamı müddetince muattal tutmamız oldu. bu tabiyemiz, hem yunan müdafaasını şaşırtmıyor, hem de yalnız bir cenahtan yaptığımız bücümların daha kolay kırılmasına ve oyuncularımızın asabibiyete düşmelerine sebep olıyordu.
yunanlılarla bu temasta yüzümüzü agartan yegâne nokta, müdafaamız oldu. ilk maçta dört gol yemiş olmamıza rağmen müdafaamız kendisine terettüp eden vazifeyi yapmıştır, daha büyük bir farkla yenilmemizin sırrını, müdafilerimizin fedakâr oyunlarına medyunuz.
bize karşı oynıyan muhtelit takıma beş oyuncu veren fnosis takımının kaptanı negropontis, vaktile fenerbahçede sağ açık olark oynamıştı. takımımıza mihmandar tayin edilen bu zat, zekinin eski bir arkadaşıdır. iki arkadaş futbolcunun karşılanması pek heyecanlı oldu. iki emektar futbolcu, akropol otelinde yanyana oturarak eski hatıralarını yadettikten sonra mesele futbolcuların yaşına intikal etti. fnosis kaptan,ihtiyarlığından bahsle kendisine artık takımda yer verilmek istenmediğinden zekiye dert yanarak:
— daha 34 yaşına gelmediğim halde bana ihtiyar diyip duruyorlar. halbuki başka memleketlerde bir futbolcu, ancak bu yaşta kemale gelir.. dedi ve zekiden yaşını sordu.
zeki biraz düşündükten sonra 33 yaşında olduğu cevabını verdi.
negropoutis devamla:
— ben düşmanlarımın tenkitlerine rağmen daha üç sene oynıyacağım. çünkü beni istihlâf edecek bir oyuncu göremiyorum.
zeki de, arkadaşına cevap vererek:
— ben futbol hayatımın son senesini yaşıyorum, dedi. ıhtiyarladım, bu günkü oyunu muhafaza edemiyorum. ben de senin gibi, teknika, zekâya müstenit, tecrübeye mühtaç bir oyunun oyuncusuyum. halbuki bu günkü oyun atletlerinin mezayaya, vücuda, sürate lüzum gösterir. bu gün sürate ve atletlerinin meziyetlere malik bir genç, yukarıda saydığım meziyetlere hacet kalmadan daha çabuk temeyyüz edebilir.biz unumuzu eledik, elğimizi astık, vazifemizi yaptık. artık gençlere yerimizi terketmeliyiz....,,
9 kânunusani (ocak) 1932 tarihli akşam gazetesinden;
futbolcularımızın avdeti
nisan sonunda ıstanbula bir yunan takımı gelecek
muhtelit kaptanı zeki, atinadaki maçlar hakkında ne diyor?
atinada iki maç yapan galata saray - fenerbahçe muhteliti dün akşam eğe vapurile şehrimize gelmiştir. futbolcularımız atinada çok iyi bir kabul gördüklerini söylemekle beraber maçlardan pek memnun görünmiyorlar. ilk maçta yorgunluk ve fazla asabiyet yüzünden mağlûp olduğumuzu, ikinci maçta hakemin idaresizliğinin halkı bile kızdırdığını söyliyorlar.
maamafih bütün oyuncular yunanlıların büyük bir gayretle çalıştıklarını, bir kaç sene sonra
balkan futbolünde çok mühim bir mevki işgal edeceklerini beyan etmektedirler.
takımın kaptanı zeki iki maç hakkındaki fikrinişu suretle hulâsa ediyor.
ılk maçta asabî oynadık, acemi bir takım tesirini bıraktık. o günkü maçı kazanmak yunanlıların tamamile hakkı idi. ikinci maçta herkesin bizden beklediği, slavyaya karşı muvaffak olmuş oyunumuzu gösterdik. ogünkü maç büyük farkla lehimize neticelenmeli idi.
fakat hakemin bilgisizliğine inzimam eden tarafgirliği, yunan müdafilerinin kale çizgisi içinde bile mütemadi favullu oynamalarına ve bunların cezasız kalmasına sebebiyet verdi. biz de hakkettiğimiz bir galibiyeti hakem uğruna memleketimize tepşir edememek vaziyetine düştük.,,
9 kânunusani (ocak) 1932 tarihli akşam gazetesinden;
bir yunan takımı gelecek
varilen malûmata göre yunananistanda rum muhacirlerinin teşkil ettikleri enosis takımı nisan nihayetinde, yahut mayısta ıstanbulda maç yapmak arzusunu izhar etmiştir. yunan futbolcuları ile birlikte atletler de gelecektir, ilk maç kadıköyde fenerbahçe stadında yapılacaktır.
28 kanunuevvel (aralık) 1931 tarihli cumhuriyetten;
muhtelit takım atina’ya gidiyor
muhtelit takım perşembe günü atina’ya hareket edecektir. kafile riyaseti, takımla beraber atina’ya arzu eden seyircileri de götürecektir. dün galatasaray kulübü erkânından vamık bey, atina’ya gitmek istiyen seyircilerin maelmemnuniye götürüleceğini ve bunun için de zeki rıza beye müracaat edilmesini söylemiştir.