ilk basımı 2003 yılında olan tanıl bora'nın "ankara rüzgarı: gençlerbirliği tarihi" isimli kitabından;
1946’da, yine maarif kupası adıyla bu kez sadece 6 takımın katılımıyla düzenlenen millî küme klasmanında gençlerbirliği yine sonuncuydu. ve türkiye futbol birinciliği yine gençlerbirliği’nin oldu!
tek devreli lig usülü oynanan türkiye futbol birinciliği finallerindeki ilk rakip beşiktaş’tır. gençlerbirliği beşiktaş’ı 2-1 yener. eskişehir demirspor’la oynanan ikinci maç, final hüviyetindedir. gençlerbirliği bu maça şu kadroyla çıkar: erdal kocaçimen, sait ozan, rafet olgaç, mehmet ali, selim atak, hasan polat, hamdi ülgen, ali anul, mustafa kökçam, izzet. maçın akışını dönemin basınından aktaralım: “dün 19 mayıs stadyumunda türkiye futbol birincilikleri son karşılaşmaları yapıldı. bu maçlarda sayın başbakanımız saraçoğlu, çalışma bakanı dr. sadi ırmak ile istanbul milletvekili ali râna tarhan ile bazı milletvekilleri hazır bulunuyordu. (...) bir saat gecikmeden sonra şampiyonluğu tayin edecek gençlerbirliği demirspor karşılaşması sabırsızlıkla bekleniyordu. takımlar on dakika gecikmeden sonra taraftarlarının alkışları arasında sahaya çıktılar. her iki takımın forması kırmız olduğundan gençlerbirliği mavi beyaz forma giymişti. galip takımdan bilhassa hasan, erdal, m. ali ve hamdi iyi oynadılar. 2-0 mağlup vaziyetten sonra beraberliğe ulaşan demirsporluların temiz ve süratli oyunları seyirciler üzerinde çok iyi bir tesir bıraktı.” ilk devre 2-2 sonuçlanır, ikinci devre oyuna ağırlığını koyan gençlerbirliği maçı 4-2 kazanır. şampiyonluk kupasını, başbakan saracoğlu verir.
takımın aslarından burhanettin doğançay, bu şampiyonluk maçı oynanırken hasta yatağındaydı: “şampiyon kadrodayım ama şampiyonluk maçında yoktum. o maçtan evvelki hafta antrenmanda hava sıcak, çıplak oynadım, eve geldim, muazzam bir ateş. maç pazar günü. ateş, 40. orhan şeref zavallı, deliye döndü, hergün geliyor, ben feci haldeyim. sonradan çıktı ki, sıtmaymış. orhan şeref geliyor, gidiyor. orhan şeref'in ikna kabiliyeti korkunçtu. beni bir avusturya takımıyla yapılan maçta oynattı, o sabah dişim çekillmişti, kan geliyordu ağzımdan, ona rağmen oynattı beni.” ama bu sefer doğançay, orhan şeref apak’ın ikna kabiliyetiyle bile yatağından kalkamayacak kadar hastadır. onun yerine emektar serçe münür çıkar sahaya. şampiyonluğu kazanan kadro maçtan sonra doğançay’ın evine “geçmiş olsun”a koşar. kulübün şampiyonluk mükâfatı da o devrin ve gençlerbirliği’nin tevazu ölçülerini yansıtır: birer siyah-beyaz kravat!
gençlerbirliği, 1944’ten itibaren millî küme şampiyonu ile türkiye birincisi arasında oynanan başbakanlık kupası maçını ise fenerbahçe’ye 4-0 yenilerek kaybetmiştir.
29 mayıs 1946 tarihli kırmızı-beyaz dergisinden; (416. sayı)
türkiye futbol şampiyonluğunu gençler birliği kazandı...
g. birliği - e. demirspor: 4-2 stad: 19 mayıs seyirci: 20.000 goller: ali, hamdi, sait (kendi kalesine), mehmet, hamdi, hamdi. en iyi oynayan: hasan, erdal
her iki takımın da ayni renk forma giymeleri yüzünden gençlerbirliği lâcivert - beyaz formalarla sahaya çıktılar. ilk akın ankaralılarda... sağdan yapılan bir hücumda ali, müdafi mennanın hatasından istifade ederek ilk golü yaptı (d. 2). bu gol üzerine demirsporlular hemen hücuma geçtilerse de bilhassa kaleci erdalin güzel oyunu sayı fırsatı vermiyordu. 26 inci dakikada alinin sağa kayarak verdiği pasa hamdi yine mennan hatasından istifade ederek ikinci golü yaptı. birkaç dakika sonra yapılan bir demirspor akınında ortadan çekilen şüt gençler müdafii saidin kafasına çarparak kaleye girdi ve bu suretle ankaralılar kendi kendilerine ilk golü yapmış oldular. gençler iki iç oyuncularını geri çekerek müdafaa oynuyorlar. 44 üncü dakikada santra civarında olan bir serbest atışta demirspor müdafii mehmet çok sıkı bir şütle topu kaleye sokarak beraberliği temin etti.
ikinci devrede gençler daha canlı oynuyorlar. hasanın hücum hattını bilerek idare edişi bu hâkimiyette en büyük âmil. nitekim bunun semeresini 26 ve 44 üncü dakikalarda hamdinin yaptığı iki golle gördüler ve oyun 4 - 2 ankara şampiyonunun galebesi ve türkiye birincisi olmasile nihayet buldu..
maçtan sonra sayın sporcu başbakanımız şükrü saraçoğlu sahaya gelerek oyuncuların birer birer ellerini sıkmış ve mev'ut mükâfatı takım kaptanına vermiştir.
ankaranın kara-kırmızılılarını kırmızı-beyaz samimiyetiyle tebrik eder.
tutku buharlaşıp yok olduğunda sevecen tunç – socrates dergi / ağustos 2015
“burhan doğançay, resimlerinde hayatı anlatmadan çok önce gençlerbirliği formasıyla yeşil sahalarda boy gösteriyordu.”
1946 sezonu türkiye futbol birinciliği, eskişehir demirspor ve gençlerbirliği karşı karşıya. maç 4-2 gençlerbirliği’nin galebesi ile bitiyor. ankaralı futbolcular başbakan şükrü saraçoğlu’nun elinden şampiyonluk kupasını alıp gururla havaya kaldırıyor. sonrası mı? kupayı kaptıkları gibi doğru takım arkadaşları burhan’ın evine. o burhan ki hasta yatağında bekliyor onları. o burhan ki bu başarıda en az onlar kadar payı var. o burhan, kırmızı-siyahlı ekibin efsane sağ içi; sanat dünyasının ise burhan doğançay’ı.
“ben girdikten sonra takım toparlandı, 1946’da türkiye şampiyonu olduk. ben paris’e gidince takım dağıldı, kötüleşti.”
böyle diyordu bir röportajında doğançay. babasına “bir, resim yapmayacağım; iki, futbol oynamayacağım!” diyerek gitti fransa’ya. sözlerinden yalnızca birisini tutabilecekti. nantes’a , nancy’ye, hatta racing’e gitme ihtimali belirdiğinde dahi itibar etmedi. futbol yaşantısını bir süre daha amatör olarak sürdürdü; empresyonist sanatçılarıyla ünlü honfleur kasabasının takımında forma giydi. sonrasında eski aşkı futbolun sıkı bir takipçisi olarak kalmayı tercih etti. peki sadece futbolun mu?
“spor çok önemlidir benim için. askeri milli takımlarda senelerce futbol oynadım. gençlerbirliği’nin kaptanlığını yaptım, iki defa türkiye, beş defa ankara şampiyonu oldum. hala çok ilgiliyim futbolla, sporla, finlandiya’da kayak şampiyonası varsa skorları bilirim, new york’ta basket maçı oynanıyorsa sorun, sonucunu söyleyeyim” diyordu bir başka röportajında.
burhan doğançay, çalışmalarında sürekli tekrarlayan bir motif olarak kent duvarlarını seçti. hayatı boyunca 100’ün üzerinde ülke, 500’den fazla kent gezdi. kent duvarlarına yansıyan insan ve insan hikayelerini , kültürel sembolleri, pop-art imgelerini , grafitilerde, posterlerde dile gelen siyasi fikirleri tuval üzerinde yeniden yarattı. o fısıldayan duvarları, yüksek perdeden konuşturdu. yok yok, duvarlara insanlığın en güzel şarkılarını söyletti. doğançay’a “duvarların ressamı” denmesi sebepsiz değildi.
burhan doğançay gençliğinde tam anlamıyla bir komple atletti. “gayet iyi pinpon, tenis oynardım. basket, atletizm, futbol, yüzme hepsini yaptım bunların” diyen, spora bu kadar meraklı bir sanatçının çalışmalarında sporun etkisini görmemek mümkün olabilir mi? doksanların başında imza attığı iki önemli seriden birinin adı formula 1 duvarları. duvarların ressamı bu serisini, yarışçıların dikkati dağılmasın diye kısmen siyah plastikle kaplanan monaco duvarlarından etkilenerek hazırlamış. rengarenk olimpiyat halkalarının üstüne siyah bant çekilmiş şekilde resmedildiği olimpiyat halkaları, bu serideki tablolardan biri. buz hokeyi , 1993’te imza attığı bir diğer yapıtının adı. sonra, muğla milas’tabir lastik tamircisi dükkanından esinlenerek hazırladığı taş duvar çalışması. eşi angela doğançay tarafından istanbul modern’e bağışlanan tabloda yer alan beşiktaş takımı posterleri , sadece muğlalı lastik tamircisi için değil, ünlü ressam için de futbolun önemini anlatıyor.
clive giboire, doğançay’ın eserlerini analiz ettiği bir yazısında ressamın uzun zaman önce gerçekleşmiş faaliyetleri betimleyerek, tutku buharlaşıp yok olduğunda ya da basitçe hayat devam ettiğinde geride neler kaldığını gözler önüne serdiğini söyler. farklı dönemlere ait ve şeritleri yoğun olarak kullandığı the great breakthrough, trojan horse , saratago dreaming ve opening of red and black gibi eserlerine bir bakın. ressamın bir zamanlar tutkuyla giydiği çubuklu formaya gönderme yaptığı izlenimine kapılabilirsiniz.
mehmet yüce'nin, "idmancı ruhlar: futbol tarihimizin klasik devreleri: 1923-1952, türkiye futbol tarihi - ikinci cilt" kitabından;
kırklı senelerin ortaları, ulusal şampiyonalar bakımından hayli yoğun. milli küme’den sonra türkiye futbol birinciliği de tertip ediliyor. grup müsabakaları sonucu birinciliği alanlar gruplar şampiyonu’nu belirlemek için yarışıyorlar. neticede eskişehir demirspor bir kez daha türkiye gruplar şampiyonu olarak ankara’daki türkiye futbol birinciliği’ne katılmaya hak kazanıyor.
türkiye futbol birinciliği (1946) puan cetveli
kulüp...o...g...b...m...a...y...p
1. gençlerbirliği...3...3...0...0...7...3...9 2. beşiktaş...3...2...0...1...7...4...7 3. eskişehir demirspor...3...1...0...2...11...9...5 4. altay...3...0...0...3...2...10...3
türkiye futbol birinciliği final müsabakalarrına istanbul şampiyonu beşiktaş, ankara şampiyonu gençlerbirliği, izmir şampiyonu altay ve gruplar şampiyonu eskişehir demirspor kulüpleri iştirâk etti. 25-28 mayıs tarihleri arasında ankara 19 mayıs'ta icra edilen müsabakalar sonucu bütün rakiplerini mağlup eden gençlerbirliği, türkiye şampiyonu oldu.
mehmet yüce'nin, "romantik yürekler: futbol tarihimizin yeni devreleri: 1952-1992, türkiye futbol tarihi - üçüncü cilt" kitabından;
gençlerbirliği'nin "efendi kaptanı" hasan polat'la, daha federasyon başkanı olmadan önce, 1951 senesinde neşredilen gençlerbirliği mecmuası ir röportaj yaptı. dönemin meşhur entellektüel yazarlarından salvo azuz bey'in imzasını taşıyan bu nadir röportajı naklediyorum...
(...)
- spor hayatınızda unutulmaz bir hâtıra bırakan vak’a var mıdır?
polat, biraz düşünerek;
- evet var. 945-946 sezonunda hem ankara hem de türkiye birincisi olmuştuk. o zaman başbakan bulunan şükrü saraçoğlu, gençlerbirliği idâreci ve oyuncularını makamında kabul ettiği zaman, hâlâ kulağımda olan şu sözleri söylemişti:
‘sizi evvelâ birinciliğiniz için tebrik ederim. fakat sizi tebrik etmeden önce şunu söylemeliyim ki; efendice oynadınız, efendice kazandınız.’
ankara 28 (hususî surette giden arkadaşımız şazi tezcandan telefonla) — türkiye futbol birinciliklerinin son karşılaşmaları bugün 19 mayıs stadında kalabalık bir seyirci önünde oynandı. maçı başbakan b. şükrü sarocoğlu çalışma bakanı b. sadi ırmak'la birçok milletvekilleri takibetmişlerdir.
ikinci karşılaşmayı gençler ile demirsporlular yaptılar. her iki takım bir gün evvelki kadrolarını muhafaza ediyorlardı. oyun başlar başlamaz, gençlerin ağır bastığı görülüyordu. ikinci dakikada gençler birinci gollerini yaptılar. bunu 26 ncı dakikada ikinci gol takibetti. bundan gonra demirsporlular çok açıldılar ve ilk gollerini yaptıktan sonra 44 üncü dakikada beraberlik gollerini de yaptılar. ilk devre 2 - 2 bitti.
ikinci devrede gençler bütün gayretlerile oynuyorlardı. bundan sonra gençler üçüncü gollerini yaptılar. bu sayıdan sonra yağmur başladı. yağmura rağmen devam eden oyunda gençler birliği dördüncü gollerini de yaparak maçtan 4 - 2 galip çıktılar ve bu suretle türkiye futbol birinciliğini aldılar. maçtan sonra başbakan bizzat gençler birliğine türkiye birincilik kupasını verdi ve kendilerini tebrik etti.