galatasaray ile güneş arasında ki ilk maç bir intikam maçı gibi olur... bir gün önceden galatasaray lisesinde hummalı bir hazırlık başlar. sınıflardaki tahtalara ve camlara 'galatasaraylı kardeş, yarınki maçta hazır ol' yazılır. ayrıca etütlerde, özellikle yatılılar,pankartlar hazırlarlar. elebaşı, soğan nazım'dır. her hareketi o yönlendirir, her direktif ondan çıkar... iki küfe ayva götürülecektir stadyuma... soğan nazım dışarı çıkan her öğrenciye ayva getirmesi için talimat verir. bunların nasıl toparlanacağını izah eder... neden ayva? bunun açıklaması ise şudur: önce ateş-güneş namıyla kurulan güneş kulübünün rumuzu a ve g harflerinden oluşur. muzip bir galatasaraylı da buna 'ayva g.t' deyiverir. bu isim kısa sürede yerleşir...hem de öylesine yerleşirki a ve g'den ibaret yaka rozetleri çıkartılır. adil giray kendi adının baş harflerinden oluşan şövalye yüzüğünü bile takamaz olur... soğan nazım maç günü iki küfe ayvayı toparlayıp taksim stadına sevk eder. küfelerin turnikelerden geçmesi mesele olur ama halledilir. nazım önde küfeler arkada, giriş kapısının sol tarafındaki galatasaray tribününe taşınır. stat hıncahinç dolar. takımlar sahaya çıktıklarında galatasaray meşhur cim bom bom 'u ile taraftarlarınca desteklenir..azınlık ateş-güneş seyircisinden çıt çıkmaz. maç boyunca rakibinden üstün oynayan galatasaray, ateş-güneş'i 6-2 mağlup eder.
maç esnasında, zaman zaman ayva yağar sahaya.özellikle galatasaray tribününün önünden taç ya da korner atan ateş-güneşliler nasiplenirler bu ayvalardan. bir ayva da eşref şefik'in kafasında patlar. galatasaray'ın bir taç atışı sırasında eşref şefik tribünden 'ofsayytt' diye bağırınca, soğan nazım 'taçtan ofsayt olur mu? bir ayva da sen hakettin' der ve ayvayı hedefe ulaştırır... maç sonrası ise galatasaraylı gençler sıraselviler'de ki ateş-güneş kulubünü basar,binayı ayva yağmuruna tutar ve dağılırlar.
internette bulduğum bir bilgiye göre, maçtan önceki günlerde lise öğrencilerinden okula ayva getirmeleri istenmiş, toplanan ayvalar küfeler içinde stada sokulmuş ve sahaya atılmış.
bu maçtan sonra hakem nuri bosut, kötü yönetim gösterdiği gerekçesiyle gazeteler ve her iki takımın yöneticileri tarafından yoğun bir baskı uygulanmış.
bu maçta hakem galatasaray’dan 2 – ki bazı gazetelerde bu sayı 3 kişi olarak gözükmekte–, güneş takımından da 1 oyuncuyu saha dışına yollamış. galatasaray takımından nihat asım bekdik ‘‘nihat bekdik’’ durum 6–2 iken sakatlanıp oyundan çıkınca takımı sahada 7 kişi kalmış.
galatasaray'dan güneş'e geçen futbolcuların cezaları nedeniyle forma giyemediği karşılaşma, galatasaray taraftarının sahaya attığı ayvalar nedeniyle tarihe "ayvalı maç" olarak geçmiştir.
bu maçtan önce tribünlerde yer alan 11 genç talebe, her biri bir harf taşıyan kırmızı sarı-levhaları yanyana getirip büyük bir ‘‘ galatasaray ’’ kelimesi yazarlarken; bir taraftan da bütün tribündeki galatasaraylı taraftarlar «re re re, ra ra ra!» bağırtılarile etrafı inletmişler.
mehmet ali gökaçtı'nın "bizim için oyna": türkiye'de futbol ve siyaset kitabından;
galatasaray-güneş savaşı başlıyor
galatasaraylıların, yeni kurulan güneş kulübü'nün birinci küme'ye çıkmasına engel olamamaları üzerine mücadele, siyasetin kulislerinden ve masa başından futbol sahasına kaymış bulunmaktaydı. güneş'in arkasına aldığı siyasal gücün desteği ile en üst lige çıkması ve bunu yaparken ülke futbolunun yönetimine de ağırlığım koyması galatasaray tarafında ciddi endişelere sebep olmuştu. sahip olduğu maddi güçle istediği oyuncuyu transfer edebilmesi, bu arada özellikle galatasaraylı oyunculara el atması, güneş'le ilgili endişeyi, endişe ile birlikte de öfkeyi artırıyordu elbette.
nitekim iki kulüp arasında 1 aralık 1935 günü oynanan ilk lig maçı bu öfkenin yansımasına sahne olmuş ve galatasaray'ın 6-2 kazandığı bu ilk güneş maçı tarihe geçmişti. galatasaraylıların sahaya yağdırdıkları ayvalardan dolayı sonradan "ayvalı maç" olarak anılan bu karşılaşmada yaşananlar stattaki olaylarla sınırlı kalmamış, gösteri ve protestolar maçtan sonra güneş kulübü'nün önünde de sürmüştü- bir grup galatasaray lisesi öğrencisinin gazetelerden meşale yaptığı gösteride kulübün camlarının atılan ayvalarla kırılması, gerginliğin boyutunun sanılandan da ciddi olduğunu göstermişti
bunun üzerine toplanan hakem encümeni, olayların önüne geçemediği için maçın hakemi nuri bosut'a boykot cezası vermişti. ayrıca lig fikstürü değiştirilmiş ve bir sonraki galatasa-ray-güneş maçının seyircisiz oynanması kararlaştırılmıştı. bu karann alındığı toplantıda, futbol federasyonu'nun güneşli olarak bilinen başkanı hamdi emin çap, istanbul futbol heyeti reisi ve güneş kulübü kurucusu kemal rıfat kalpakçıoğlu ile yine güneş üyesi olan fethi tahsin ile adil giray da bulunmuştu. bu arada kaymakamlık polis raporlarına dayanarak soruşturma başlatmış, ancak bu soruşturmanın sonunda, galatasaraylıların güneş kulübü'ne yönelik saldırıda bulunduklarına dair bir tespit yapılamamıştı.
hem saha içinde hem de saha dışında yaşanan olaylara kıyasla, alman kararların oldukça hafif kaldığı ve en azından bu aşamada gerginliği fazla büyütmeme yoluna gidildiği görülmüştü. siyasal çevrelerin olaya açıkça taraf olmak istemedikleri ve muhtemelen son dönemlerde kamuoyunda fazlasıyla kayırıldığı düşünülen güneş kulübü'ne arka çıkar gibi görünmek istemedikleri anlaşılabiliyordu. kamuoyunda galatasaray ile güneş arasındaki havanın yumuşamaya başladığı, hatta iki kulübün birleşme yoluna girdikleri konuşulur olmuştu.
nitekim, 1936 yılının ilk aylarında iki kulübün yöneticileri bir araya gelmişler, birleşme üzerinde çalışmaya başlamışlardı. yusuf ziya öniş iki kulübü tek çatı altında birleştirecek yeni bir tüzük hazırlama işini üstlenmişti. iki kulübün en kısa zamanda kongrelerini toplayıp birleşme sürecini başlatmaları karara bağlanmıştı. yakınlaşmayı sağlamak amacıyla galatasaray ve güneş oyuncularından muhtelit bir takım oluşturularak maç yapılmış, bir anlamda taraftarın da bu yeni duruma alışması amaçlanmıştı. ne var ki, bütün bu hazırlıklara ve birleşme yolunda atılan adımlara rağmen, birleşme süreci galatasaray'ın içinden gelen tepkiler dolayısıyla kesilmişti. bu, 1936 yılının ilk yansında iki kulüp başlayan yumuşama döneminin de sona ermesi anlamına geliyordu. gerilim yeniden başlıyordu. artık sürece siyaset, hatta kimi zaman doğrudan başbakan vasıtasıyla hükümet müdahil olacaktı.
galatasaray taraftarı kendinden kopan ve camiayı zayıflatan “ateş güneş” hareketini sahaya ayva atarak protesto etmişti.
tarihte bugün futbol tarihimizin en entereasan tepkilerinden birini galatasaraylılar vermişti. tam da mevsiminde aldıkları ayvaları bir iki ısırık alıp, maç sonunda sahaya havale etmişlerdi.
bunun sebebini tetkik etmek için 1933 senesine gitmemiz gerikiyor. 1932 -33 futbol mevsimi galatasaraylılar için deyim yerindeyse tam bir kabus olmuştu. ligde küme düşmekten son maçta kurtulmuşlar, ezeli rakipleri fenerbahçe’den iki maçta on, beşiktaş’tan ise sekiz gol yemişlerdi. bu vaziyet kulüpteki ağır topları rahatsız etmiş, hatta bir nevi isyana sürüklemişti.
bu isyanın ilk ateşini gazetede galatasaray yönetimine yazdığı çok ağır bir eleştiriyle eşref şefik bey başlatmıştı. galatasaraylıları fevkalede üzen ve inciten bu yazının cevabı gecikmedi. eşref şefik haysiyet divanına verildi. bununla kalınmadı kulüpten çıkartılması gündeme geldi. işte bu noktada değişimin mimarı, evvelki yazılarımızda da sık sık bahsettiğimiz, kalemimizden düşmeyen yusuf ziya bey devreye girdi. “esrarengiz adam” yanına topladığı kalburüstü devrimcilerle galatasaray’ın hiç bitmeyen “mektepli mektepsiz” kaosunu su yüzüne çıkardı.
muhafazakar kanadın özellikle muslih hoca’nın başını çektiği grubun galatasaray’ı yükselteceği yerde gerilettiğini savunarak, takımın mektep takımı hüvviyetinden ziyade, profesyonel, bütün ülkeyi kucaklayan bir takım olmasının altını kalın bir çizgiyle çiziyordu.
türkiye futboluna ancak 1952’de ikmal edilebilmiş profesyonelliği yaklaşık yirmi sene önce galatasaray lisesi’nde yaptığı konuşmada anlatıyor, bu acı mağlubiyetlerin ancak bu yolla tersine dönebileceğini öngörüyordu. ancak onca duayen galatasaraıylıya rağmen ‘ki içlerinde kulübün ikinci reisi kemal rıfat, sedat rıza, sadun galip, nüzhet öniş ve galatasaray'ı bombardımana tutan gazeteci eşref şefik vardı' yusuf ziya kazanamadı. o da takımın yarısını alarak, arkadaşlarıyla birlikte kulüpten ayrıldı.
aslına bakarsanız bu bir devrimdi. hiç yıkılmayacak kalelerin bile iskambil destesi gibi devrildiği o devirlerde, inkılapçı hükümet de bu oluşuma destek verdi. önce sarı krmızı, sonra ateş güneş adını alan bu ayrılıkçı ama bir o kadar da ilerici olan gücün nihai adını en büyük devrimci mustafa kemal atatürk koydu: güneş
galatasaray'ın müessisi ali sami bey, yazdığı hatıratlarda bu oluşumun kendilerine çok zarar verdiğini söyler ve der ki;
“en eski spor arkadaşımız olan fenerbahçe kulübü'nün ilk adımlarında da takımımızda çalışmış olan galatasaraylılar emek vermiştir... fenerbahçe ilk kurulduğunda bizim için yabancı memlekette rastlanılmış bir vatandaş gibiydi. ona manen ve maddeten ihtiyacımız vardı. ondan dolayıdır ki fenerbahçe'yi takviye etmek ve bir rakip yaratmak için bizden ayrılan hasan fuat, hamit hüsnü, hasan kamil (sporel), galip (kulaksızoğlu), ismet (uluğ), hikmet (topuz) gibi arkadaşlarımıza gücenmedik ve onları sevmeye devam ettik. hâlbuki ondan sonraki bölünmeler ve ayrılmalar aynı tesiri bırakmadı...”
ali sami bey’in “ondan sonraki bölünmeler” diyerek kastettiği, galatasaray’dan koparak kurulan ve ömürleri uzun olmamasına karşın sarı kırmızılı takıma hatırı sayılır darbeler vuran yıldız, progres ve güneş kulüpleriydi. ama en muazzam yarayı güneş açmıştı.
öyle bir yara ki; galatasaray, tarihinin en ağır lig mağlubiyetini yine galatasaraylıların kurduğu güneş’ten aldı. nerdeyse “arada aldığı bir milli küme hariç” tam on sekiz sene belini doğrultamadı. bu ahval ve şerait altında çok uzun seneler acı çekti galatasaray. ta ki baba gündüz, devamında profesyonelliğe geçiş ve izmir’den gelen metin oktay’a kadar...
otuz beş senesi kanunevvel'in birinci gününde sahaya atılan ayvalar esasında sadece güneş’e atılmamıştı. güneş’e atılan ayvalardan kayda değer bir bölümü de muhafazakar galatasaray yönetiminin hisesine düşüyordu. o ayvalar ki; galatasaray’ı bölenler ve böldürenlere, canı yanmış taraftarların çektiği acılardı....
1.aralık.1935 - 81 sene önce bugün, meşhur "ayvalı maç" olarak tarihe geçen istanbul ligi maçında galatasaray güneş'i 6-2 mağlup etti. sahaya sürekli atılan ayvalar, maç esnası ve sonrasında çıkan olaylar sonucunda sezon sonuna kadar iki takım arasındaki maçların seyircisiz oynanmasına (ki ikinci yarı galatasaray-güneş maçı sakıncalı bulunmuş veoynanmamıştır) ve hakem nuri bosut’un yine sezon sonuna kadar maç yönetmekten men edilmesine karar verilmiştir. bu tarihi karşılaşmada galatasaray avni kurgan - lütfü aksoy, osman alyanak - fahir bekdik, nihat bekdik, kadri dağ - danyal vuran, fazıl özkaptan, gündüz kılıç, selahattin almay, mehmet salim şatıroğlu güneş ise safa özyurt - tevfik baha, hristo kostanda - alaaddin, necdet türel, daniş turanlı - münir, baroka canbaz, melih kotanca, kefere, ismail dinç kadrolarıyla mücadele ettiler. 19.dakikada osman alyanak, 30 ve 61.dakikalarda mehmet salim şatıroğlu, 42.dakikada danyal vuran, 49.dakikada da ggündüz kılıç'ın golleriyle galatasaray 5-0 öne geçti. 63.dakikada penaltıdan necdet türel güneş'in ilk golünü attı. 65.dakikada gündüz galatasaray'ın altıncı, 79'da da melih kotanca güneş'in ikinci golünü attılar ve karşılaşmayı galatasaray 6-2 kazandı. galatasaray takımında 69.dakikada kadri dağ, 75.dakikada da danyal vuran hakem tarafından ihraç edildiler. maçtan sonra galatasaraylılar güneş kulübünün önünde gösteri yaptılar.
taksim stadı: alan gözcüsü: muhtar uygur. halic - anadoluhisar a takımları saat 11 hakem h. g. ezgü vefa - süleymaniye a takımları saat 12,45 hakem: suphi batur. yan hakemleri: talât özışık, halid galatasaray - güneş a takımları saat 14,30 hakem: nuri bosut. yan hakemleri mehmed ali, bahaeddin.