ahmet çakır'ın "taçlı kral metin oktay" kitabından;
top beni bırakmadan..
izmir'de göztepe'ye 1-0 yenildiği maçla ikinci jübilesini de yapar. bu karşılaşma için göztepe kulübünün herhangi bir maddi talepte bulunmayışı ilginç bir noktadır. kuşkusuz ki bu, metin oktay'a duyulan büyük saygı ve sevginin sonucudur.
göztepe takımında izmirspor, altay ve altınordu takımlarından birer oyuncu yer alır. böylece metin oktay bütün izmir tarafından uğurlanmış olur. kral karşılaşmanın 50. dakikasında yerini çeloviç'e bırakarak aktif futbolculuk yaşantısını noktalamış olur. göztepe'ye maçı kazandıran gol 57. dakikada ertan'dan gelir.
izmir'deki jübilede ilginç bir olay yaşanmıştır. 18 yaşındaki göztepeli bir futbolcu metin'i çok iyi marke eder ve maçı göztepe 1-0 alır. özer adlı bu genç koşarak metin'in yanına gelir ve "ben sizin hayranınızım metin abi, bir fotoğraf çekilsek lütfen" der. metin ise "hayır, maçın kahramanı sensin. ben seninle fotoğraf çektirmek istiyorum asıl" diyerek isteğini yerine getirir.
metin oktay'ın yaşamı boyunca para-pul hesaplarıyla hemen hiç işinin olmadığı çeşitli nedenlerle defalarca vurgulanmıştır. bu, elbette ki doğru bir değerlendirmedir. onu yakından tanıyan kişiler, ölçüsüz cömertliğini her zaman dile getirmişlerdir.
o günlerde metin oktay'la ilgili olarak gazetelerde yer alan çeşitli haber, röportaj, yorum ve değerlendirmelerden birinde futboldan en çok parayı kazanan oyuncunun kendisi olduğu yolunda bir haber vardır. taçsız kral 17 yılda 3 milyon 200 bin lira kazanmıştır. bunun bugünkü parayla ne kadar ettiğini hesaplayabilmek için epeyce çalışmak gerekiyor ama o çaptaki bir yıldız için pek büyük bir para olduğunun söylenemeyeceği açıktır.
aslında metin oktay'ın jübilesinin 3 büyük kentte yapılması kararlaştırmıştır. ancak başkent'teki maç teknik direktör kaloperoviç'in isteği üzerine iptal edilir. yugoslav hoca hem lig hem avrupa şampiyon kulüpler kupası maçları nedeniyle takımın yorgun olduğunu belirterek bu maçtan vazgeçilmesini ister, metin oktay da kabul eder.
metin oktay'ın futbolculuk yaşantısının bu şekilde kapanmasının ardından yaşanan en ilginç ve önemli olay, onun eylül'de kaloperoviç'in yardımcısı olarak galatasaray teknik heyetine dahil olması ve sonrasında yeniden futbola dönmesinin istenmesidir. tartışmalara yol açan bu durumla ilgili gelişmeler 1970'in ilk ayında hızlanmış ve yine aynı şekilde noktalanmıştır.