ilk basımı 2009 yılında olan mehmet yılmaz'ın "samsunspor: kırmızı beyaz siyah" kitabından;
salih çakır ve mehmet yılmaz'ın "tek başına direnen adam" başlıklı ismail uyanık röportajından;
ismail uyanık ile yaptığımız görüşmede bize kendi dönemine yakından şahitlik etmiş bazı futbolcu ve yönetici isimleri verdi. biz de onlar arasında bir tercih yaptık ve ismail uyanık yönetimlerinde uzun süre görev almış ve ismi şehirde samsunspor yöneticiliğiyle özdeşleşmiş bir isim olan tarık kaptan ile görüştük. kendisi bize ismail uyanık dönemi ile ilgili tamamlayıcı bilgiler verdi.
- sizin yöneticilik hayatınız ismail uyanıktan önce başladı sanırım.
evet, ben ilk olarak 1990-91 sezonunda yönetime girdim. o sezonu ikinci lig'de şampiyon olarak tamamlamıştık. ben de hayatım boyunca başka bir takıma sempati duymadım, çocukluğumda samsunspor kurulmuştu ve 1980'e kadar iyi bir samsunsporlu idim ama samsun'a gelip de bir samsunspor maçı izlemişliğim yoktu. 1980 sonrası ise samsunsporluluğum perçinlendi adeta. okulu bitirip geldim ve samsun'da diş hekimliğine başladım. hatta şimdinin gazi belediyespor'u eskinin çiftlikspor'unu da kurduk burada arkadaşlarla. daha önceden faal olan ama sonraları kapanan bir takımmış çiftlikspor.
kadromuz gayet iyiydi, mesela bir milinkoviç vardı. onu bir sene önce almıştık ve takım kastamonu'da kampta idi. gidip seyredelim dedik idmanı. yahu adam bir şut atıyor ama anlatılmaz. biz şampiyonluğa bile oynarız bu adamla demiştik; acayip serbest vuruş kullanırdı. gerçi o sezon küme düşmüştük. benim yönetime girdiğim sezon olan 1990-9l'de rize'de ilk yarısını 2-0 geride kapattığımız, sonra da 3-0 olan bir maç oynadık. bence en unutulmazı oydu. ramazan ayıydı lakin biz o sırada oruç tutmuyor, sigara içiyorduk. rizeliler önce "ula onlar misafirdur," diye ses etmediler bize. ama maç 5-3 olunca "ula bunlar gavurdur da," demişlerdi. o maçta hoca inat etmiş ve yücel uyar ile uğur terzi'yi yedek soyundurmuş tu, onlar girdikten sonra son yanm saatte beş gol atmıştık.
ertesi sezon takım küme düştü yine ve 1992 yazında ismail uyanık başkan oldu. gencecik bir iş adamıydı. bizim kadromuz çok iyiydi, o takıma kimi getirsek şampiyon yapardı. ertuğrul, ercan, kasım, bünyamin, imdat, rahmetli müjdat, osman, orhan kaynak... biz önce kamuran soykıray hocayla görüştük, onunla anlaşmak istiyorduk ama o para konusunda biraz inat etti. biz de zeynel soyuer hoca ile anlaştık; ona dedik ki, "eldeki kadro bu, bizi şampiyon yapabilir misin?" "olur," dedi ve anlaştık. çok beyefendi, zarif bir insandı zeynel hoca. nitekim şampiyon da olduk o sezon.
- o sezon yanılmıyorsam finli yıldız sami hyypia'yı da denemiş ama almamışız...
evet, gerede kampında denenmiş hyypia. multescu biraz daha denemek istemiş. finlandiya ümit milli takımının kaptanıymış ama o denenmek istememiş ve ayrılmış kamptan. sonra da aldı başını gitti hyypia ama asıl bomba ne biliyor musun? hasselbaink...
- yani bizim bildiğimiz jimmy floyd hasselbaink mi?
evet ta kendisi. burada bir hafta idmanlara çıkmış ama gigi multescu olumsuz rapor vermiş onun hakkında. onu o zaman bizde yönetici olan iş adamı nihat yılmaz getirmiş. hollanda'dan arkadaşıymış. (nihat yılmaz bize şöyle naklediyor hadiseyi: "hollanda'da yaşıyorduk. burada ikinci lig'de oynayan bir komşumuz vardı -ki ikinci lig'deki takım da şimdinin başarılı ekibi az aalkmar'dır. biz ona ' ceri' derdik. samsunspor'la olan yakınlığımızı da biliyordu. her seferinde 'beni samsunspor'a alm,' derdi ve nihayet 1994 ekim'inin başında samsun'a getirdik. samsunspor'un başında ise romen teknik adam multescu vardı. çeri, bir hafta tesislerde kalıp idmanlara çıktı. hatta yarım türkçesi ile idmanların neşe kaynağı olmuş. antrenman aralarında ise ilkadım sanayi sitesi'ndeki fabrikamızın civarında bolca çay içip esprili muhabbetler yapmıştık. ancak multescu, ceri'yi beğenmemiş. ayağında daha önceki bir operasyondan kalan dikiş izlerini bahane göstererek sakat olduğunu söylemiş. aynı dönemde menajeri romen olan iki ganalı futbolcu eben dugbatey ve benson owusu da idmanlara çıkmaktaydı; belki de ceri'nin menajersizliği de beğenilmemesinde bir etken olmuştur...
samsunspor'un petrolofisi'yle cezası nedeniyle çorum'da oynadığı ve 8-2 kazandığı maç günü ipler koptu. istediği ortamı bulamayan çeri, 'abi, ben çok iyi futbolcuyum; onlar bunu göremedi; ama herkes görecek!' deyip geri döndü.")
[hasselbaink, v. setubal, leeds, a. madrid, chelsea, m'borough, gibi takımlarda yüzlerce gol attı. fransa '98 de dahil olmak üzere 23 kez giydiği hollanda formasıyla da 9 gole imza attı. henry'den sonra en golcü yabancı futbolcusudur premier lig'in. ayrıca 1998-99 ve 2000-01'in gol kralı, 2001-02'nin ikincisi olmuştur. atletico madrid forması ile de takımı küme düşerken, la liga gol kralı olmuştur. fuleli, sağlam ve etkili bir golcüdür; serbest vuruşlarda da tam bir ustadır. 2008'de bıraktı futbolu.]
iyi yabancı futbolcular listesine sonraki sezon kamerunlu allum buker'i ekledik. ilk yıllarında çok iyi maçlar çıkardı bizde. 1998-99'da ise yazın dünya kupası'nda oynamış olan nijeryalı wilson oruma'yı kiraladık. metin türel hocaydı o zaman. ilk idmanda tipine falan baktı, "bu nasıl adam?" demişti; hiç unutmam. ama müthiş bir futbolcuydu. fransa'dan getirmiştik, ertesi sezon da tutmak istedik ama çok para istedi kulübü. zaten sonraları marsilya'da falan oynadı.
ilk basımı 2009 yılında olan mehmet yılmaz'ın "samsunspor: kırmızı beyaz siyah" kitabından;
hakkı yeşilyurt'un "deplasman tribününden basın tribününe..." başlıklı yazısından;
dakikalar 97'yi gösteriyor... gereğinden fazla uzatılmıştı maç. bize kalsa, hakem kafasına koymuş bir kere! gol attırmadan bitirmeyecek. o dakikaya kadar sadece takımının değil, sahanın en başarılı ismi rumen kaleci stelea büyük bir hata yapmış, sedat balkanlı da kafayla skoru tayin etmişti: 2-2. 1994-95 sezonunda oynanan galatasaray maçından söz ediyorum. sonrası malum! yaygın bir dille ifade edildiği gibi, sahalarımızda görmek istemediğimiz olaylar.
bir maç kapatılmıştı samsunspor'un sahası. petrolofisi maçı, çorum'da oynanacaktı. gideceğiz. boynumuzun borcu! sadece biz değil, büyük çoğunluk böyle düşünmüş olmalı ki, çorum'a akın etmişti. sanki samsun'dayız. önce şehirde... sonra statta... nereye baksak bir tanıdık. çorum'da da samsunspor'a karşı sempati hayli yüksektir. mezara kadar olmasalar da arkamızdalar.
petrolofisli topçular ise şaşkın! elleri ayaklarına dolanmıştı. ne de sevinmişlerdi oysa maçın tarafsız bir sahada oynanacak olmasına. sevinçleri kursaklarında kalmıştı. samsunspor gol rekoru kırarak kazanırken, kendi tarihini de değiştirmişti: 8-2.
bir resmî maçta tam sekiz gol atarak.
"böyle sürgüne can kurban," demiştik dönüş yolunda.
"keşke hep çorum'da oynasak. şampiyon bile oluruz!"
sonra aklımıza gelmişti papazın her zaman pilav yemeyeceği!