1943 yazını oldukça iyi dinlenerek geçirdim. yaz bitiminde 1943-44 sezonu lig maçları başladı. o dönemde vefa’nın sahası olmadığından antrenmanları şeref stadı’nda yapıyorduk. doğal olarak birtakım zorluklarla karşılaşıyorduk. bazen duşlar akmadığından terli terli giyiniyor, bazen beşiktaş ile yapacağımız maça rastlarsa stat kapı duvar oluyor, idman yapamadan dönüyorduk. istanbul ligi maçları çok hareketli geçiyordu. 14 kasım 1943’te kasımpaşa ile yaptığıma maçta ismet ile çarpışan muhteşem kural’m ayağı kırılmıştı. o gün ben sağbek, muhteşem ağabey sağhaf olarak oynuyorduk. iki oyuncunun birbiriyle çarpışması hemen önümde meydana gelmişti. kırılan kemiğin sesi hâlâ kulaklarımda çınlar. statta cankurtaran olmadığından saha kenarında bir saate yakın dışarıdan gelmesini bekledik. bu uzun bekleyiş yüzünden muhteşem ağabeyin ayağı mikrop kaparak kangrene yol açtı ve sonunda kesilmek zorunda kaldı.
maçlar bütün hızıyla devam ederken benim çıkışım da sürüyordu. spor yazarları oynadığımız maçlarda beni en iyi oyuncu olarak gösteriyorlardı. kırmızı-beyaz mecmuası bir galatasaray - vefa maçından sonra şöyle yazıyordu: “yeşil-beyazlı müdafaa oyuncuları hakikaten şaheser bir oyun tutturarak galatasaray hücumlarına nefes aldırmıyorlar. bilhassa santrhaf galip fevkalade teknik ve o nispette enerjik oyunu ile bütün seyircilerin haklı takdirini kazanıyor.”