bu sezonun ikinci yarısının sonunda 1. lig’e çıkacak takımlar belli olurken 3. lig’e düşecek spor kulüpleri arasında da ciddi bir rekabet yaşanmaktadır. kendi maçlarının yanı sıra, rakiplerinin diğer takımlarla yaptıkları karşılaşmaları da yakın takibe alan, düşme potasındaki takımlardan biri de urfaspor’du. düşme hattında kırşehirspor ile yanşan urfaspor’un ligde kalması için diyarbakırspor’un desteğine ihtiyacı vardı. kırşehirspor kendi evinde diyarbakırspor ile karşılaşırken, urfaspor ise rizespor’u ağırlayacaktı. urfaspor’un sahasında alacağı galibiyet ligde kalmasına yetmiyordu: urfa’nın 3. lig’e düşmemesi için 2 puanı alması, kırşehir’in ise sahasında mutlak suretle yenilmesi gerekiyordu. maçtan birkaç gün önce diyarbakırlı yöneticilerle görüşen urfaspor kulübü yöneticileri avukat mehmet tüysüz ve sabahattin cevheri, diyarbakırspor kulübü başkanı dr. polat’tan yardım talebinde bulundular. aslen urfalı olan dr. abdulkadir polat, ellerinden gelen desteği sunacaklarını söyledi. bunun karşılığında urfalı yöneticiler de di-yarbakırsporlu futbolculara teşvik primi vereceklerinin sözünü verdiler.
maçtan önce nevşehir’de kampa giren diyarbakırspor’a urfalı yöneticiler ziyarette bulunarak kırşehir maçı için “şans” dilerler.
sahaya güçlü kadrosuyla çıkan diyarbakırspor, çetin’in attığı golle kırşehir karşısında 1-0 öne geçer. urfa’daki maçta ise henüz gol sesi çıkmamıştır. ilk devreler bu skorlarla tamamlanır. kırşehir’deki maçın devre arasında diyarbakırspor’un soyunma odasına gelen kırşehirli yöneticiler, diyarbakırsporlu yöneticilere, çok yanlış bir şey yaptıklarım ve maçı kendilerine vermemeleri halinde stattan canlı çıkamayacaklarını ve ortalığın savaş alanına döneceğini söylerler. ellerinde bulunan bond çantayı açarak 20 milyon lira (bugünkü 20 bin lira) teklifinde bulunurlar. parayı getiren kişi kırşehir emniyet müdürü olduğunu söyler.
dönemin kırşehir emniyet müdürü’nün para teklifini kabul etmeyen diyarbakırspor maçın 2. yarısına daha bir hırsla çıkar. bu sırada maçı izleyen urfaspor yöneticisi sabahattin cevheri, urfa’yı telefonla arayarak diyarbakır’ın 1-0 önde olduğunu iletir. rize’yi mutlaka yenmeleri gerektiğini ifade eder.
kırşehir’deki maçı diyarbakırspor 1-0 galip bitirir. urfaspor da 80’li dakikalarda bulduğu bir golle 2. lig’de kalır.
urfa’da sevinç gösterileri yaşanırken, kırşehir’de maç sonrası kırşehirspor yöneticilerinin dediği gibi “tam bir savaş” yaşanır. diyarbakırlı 16 futbolcu ile birlikte bütün yöneticiler dövülerek hastanelik edilir. statta bulunan mavi bereliler ateş ederler. polis olaylara uzun bir süre seyirci kaldıktan sonra, diyarbakır taraftarını sıra dayağından geçirir.
urfalılar, diyarbakırspor için kentlerinden geçeceği düşüncesiyle urfa girişinde karşılama ve ayak üstü bir “teşekkür programı” hazırlarlar. ancak, diyarbakırspor kırşehir dönüşü malatya yolunu kullanınca bu tören suya düşer. kırşehirspor-diyarbakırspor maçının devre arasında, aralarında il emniyet müdürü’nün de bulunduğu kırşehirspor yöneticilerinin rüşvet teklifini kabul etmeyen takımın genel kaptanı kenan özbek ile irtibata geçen urfa asayiş şube müdürü, diyarbakırspor için bir projeye sahip olduğunu ve diyarbakırspor’u daha iyi bir yere getirmeyi düşündüğünü ifade eder. urfaspor ile de yakın ilişkilerde bulunan bu isim yıllar sonra diyarbakırspor’un kaderini değiştirecek ali gaffar okkan’dan başkası değildir.
diyarbakırspor kulübünde kısa süreli başkanların dönemi devam ederken, 15 ağustos 1984’ten sonra bölgede farklı bir siyasal tarih işlemeye başlamıştı. türkiye tarihine, pkk (kürdistan işçi partisi) gerillalarının 12 eylül askerî darbesinden sonra yaptıkları ilk silahlı eylemler olarak geçecek “eruh-şemdin-li” baskınlarından sonra, kürtler yeni bir siyasal bilinçle tanışacak ve bölge günümüze kadar devam edecek bir savaşa sahne olacaktı.
bu eylemlerden sonra bölgede başlayan düşük yoğunluklu savaşla birlikte, sanatta, siyasette, sporda ve kültürde birçok şey değişecekti. bugüne kadar savaşta 50 bini (asker-sivil-militan) aşkın insanın hayatını kaybettiği yazılıyor. türkiye’nin ekonomisini ve sosyal yapısını derinden sarsan savaşta, 3 binin üzerinde köy güvenlik gerekçesiyle yakıldı ya da boşaltıldı. beş milyon insan göç etmek zorunda kaldı. bölgedeki kentlerde nüfus patlamaları yaşanırken, 30 bine yakın kişi pkk ile ilişkili oldukları gerekçesiyle tutuklandı. bölgede işlenen faili meçhul cinayetler, gözaltında kayıplar günlük yaşamın bir rutini haline geldi. savaşla birlikte, haber bültenlerinde tarlalara serilen ceset görüntüleri sıkça görülür oldu. 1987 temmuz’undan itibaren başta diyarbakır olmak üzere birçok ilde olağanüstü hal ilan edildi. 15 ağustos eylemleri ile tırmanan gerilimi resmi bakış açısıyla haberleştiren medya, çatışmalar şiddetlenip ölümler artınca bile bu bakış açısını terketmedi.
bölgede bu gelişmeler yaşanırken diyarbakırspor, uzun yıllar bir idare boşluğu içinde kaldı. yönetime gelen isimler kulüpte fazla kalamadı. sanki savaşla birlikte sporun da tadı kaçmıştı. bu süre içinde diyarbakırlı olmayanlann kulüpte yöneticilik yapması olağan bir hal aldı. diyarbakırsporlu seyirci ve taraftarlar takımları içindeki gelişmelerden çok kendi can güvenliklerinin derdine düşmüştü. bölgede yaşam silahlarla birlikte artık değişiyordu. şiddetin kol gezdiği savaş sürecinde tribünleri doldurmak ise diyarbakırspor için hiç de kolay değildi. yönetim sorununun yanı sıra, kulüp maddi bir çöküşle de karşı karşıya kalacaktı.
kısa süren “doktorlar dönemi”nin ardından diyarbakırspor başkanlığına “kalıcıyım, iddialıyım” sloganıyla gelen ihsan özbek yönetimi de başarı gösteremez. milli selamet partisi geleneğinden gelen ihsan özbek döneminde takım 2. lig’de mücadele vermeye devam etti. ancak ihsan özbek ve ekibi sadece bir sezon yönetimde kalabildi.