orhan berent'in altay: alsancak'ın sakini kitabından;
ankara yolculuğu ve bölünme
altay ilklerin takımıydı. cumhuriyet’in ilanından sonra deplasmana çıkan ilk türk takımıydı. o zamanın kötü şartlarında savaştan çıkmış harap haldeki demiryollarıyla neredeyse birkaç gün süren bir tren yolculuğundan sonra ankara’ya vardıklarında bayraklarla süsledikleri vagonlarıyla dikkat çekmemeleri mümkün değildi. eski ankara garı’nda kafileyi karşılayanlar arasında kuruculardan o zamanın bayındırlık bakanı mustafa necati ve izmir milletvekili vasıf çınar da vardı. üstelik kafilede futbolcuların yanı sıra atletler, bisikletçiler de bulunuyordu. komple bir sporcu ordusu gibiydi altay kafilesi. ankara’da 16 kasım’da idmanyurdu ile karşılaşan ve 2-1 mağlup eden altay, 16 kasım’da karpiç lokantası’nda büyük kurucu ve arkadaşlarıyla karşılaşır. istisnasız her futbolcu ve idarecinin takım elbise giyip kravat taktığı altay kafilesi izmir’in en rafine bireylerinden oluşuyordu ve mekânda bulunan atatürk’ün dikkatini çekmemeleri olanaksızdı. büyük kurucunun futbolcuları masasına çağırıp onlarla sohbet etmesinden sonra bugünden bakıldığında ilginç ve son derece önemli bir olay yaşanır. kuruculardan vasıf çınar bir konuşma yapar. ilginç olan konuşması değildir şüphesiz. ilginç olan vasıf çınar’ın devlet büyükleri önünde alsancak stadı’nın altay kulübüne devri için ricada bulunmasıdır. o zamanlarda karşıyaka ile birlikte izmir’in iki takımı olduğu düşünülürse körfezin güney yakasındaki izmir’i temsil eden ve kendisini panionios’un doğal mirasçısı olarak gören altaylıların bu isteği gayet normaldi. ancak bu devir işlemi aradan 100 yıl geçmesine rağmen gerçekleşemeyecek ve yukarıda uzun uzun anlattığımız ilk ayrılık yolculuk sonrası gerçekleşecekti. (*)
altay kaynaklarına göre kuruculardan vasıf çınar’ın futbolcuların birkaçının kravatsız olmasına sinirlendiği ve gece yapılacak bir konuşmada yine vasıf çınar’ın konuşma yapmak için futbol takımı kaptanı hamit aslan’ı işaret etmesi gerginliğin sebebiydi. yine altay kaynaklarına bakılırsa o zamanki kulüpte bir genel kaptanlık makamı mevcuttu ve kaleci edip aynı zamanda kulübün genel kaptanıydı. özetle yolculuk dönüşünde bazı futbolcuların takımdan ayrılması ve bunların içlerinde edip’in de olması birtakım sorunların olduğunu göstermesi bakımından önemlidir. başta edip olmak üzere alaeddin, neşet, mazlum ve birkaç futbolcunun izmir’e dönüldükten sonra hemen altay’dan ayrılıp akabinde altınordu’nun kurulması daha derinlerde nedenler olduğunu düşündürmektedir.
fakat bir başka kuruluş hikâyesi de bir yolculuk sonrası gerçekleştirilmiştir. 1909 yılında galatasaray’ın macaristan dönüşünde ayrılan futbolcular ve idareciler kırmızı-lacivert renklere sahip istanbul progres international kulübü’nü kurmuşlardı, 1924’te altınordu adını almışlardı ve ittihat ve terakki partisi’nin büyük ağırlığı vardı. 1914’te kulübün başkanlığına talat getirilmişti. osmanlı imparatorluğu’nu her savaşta mağlup ettiren, hıristiyanlara karşı büyük katliamlar düzenleyip bir anlamda memleketin ekonomik ve sosyal açıdan da batmasına sebep olan bu parti, şüphesiz cumhuriyet kurulduktan sonra da çeşitli yerlerde faaliyetlerine tekrar başlamış ve kemalist kadrolara karşı yeni bir siyasi oluşumun hesaplarını yapıyordu. (**)
ayrılık sonrası altay’da ikinci takımdan bazı futbolcular birinci takıma alındı. bunların arasında vahap özaltay da vardı. bu bölünmenin ve yeni bir kulübün izmir’de kurulması futbolcu bazında altay’a fazla bir etkide bulunmadı. sonuçta kuruluşundan beri özellikle okullarla ilişkisi kuvvedi olan altay’ın geniş bir altyapısı o zamanlar da mevcuttu. ancak bölünmenin ve 1925’te göztepe’nin kurulmasının ve altay haricinde 1923’te kurulmuş sakarya ile altınay’ın 1930’da izmirspor’u oluşturması, tartışması günümüze kadar gelen üst kademe tesislerin kullanımı konusunda sıkıntı yarattı. ilerleyen yıllarda da sporu yönetenlerin tesis konusunda adil bir paylaşım ya da yeni tesis yaratmadaki yetersizlikleri göz önüne alındığında bir tür paylaşamama duygusu her zaman camiaların içinde yaşadı.
(*) altınordu’nun kuruluş öyküsünde anlatılan altay’dan bir ankara yolculuğu sonrası kopmanın bu tarihte olup olmadığı kesin olarak işaret edilmese de altay kaynaklarına göre bu yolculukta vuku bulmuştur.
(**) devrin izmir gazetelerinde altınordu daha kurulmadan geçilen bir haber, istanbul altınordu’nun izmir’de bir şube açacağı şeklindedir. haber mealen şöyledir: “izmir’de alnnordu şubesi mi açılacak? altaylılar izmir’e gelir gelmez arkadaşlarından bazılarının su-i tehditlerine maruz kaldılar. kaleci edip, muavin hüsameddin, muhacimlerden ziya beylerle izmir’in maruf atleti hüseyin efendi ansızın altay’dan istifa ettiler. bir iki gün sonra maksatları anlaşıldı. altaylılarla beraber istanbul’dan gelen feyzi beyle altınordu’nun izmir şubesini tesis edeceklermiş. henüz kulübün müsa-i şerahiyesi alınmamış ise de müessisler şimdiden göğüslerini mavi-kırmızı rozetlerle süslüyorlar. demek ki izmir yeni bir kulüp daha kazanacak. allah muvaffakiyet versin.” (osmanlıcadan çeviren mehmet yüce, maçkolik.)