mark boyacı ve barış kılıç'ın "boz baykuşlar: bize her yer deplasman" kitabından;
gittik kayseri’ye 1500 kişi…
beşiktaş – istanbul bbsk 11.05.2011 – kayseri kadir has stadyumu ziraat türkiye kupası final maçı
27 ekim 2010 tarihinde dardanelspor mücadelesiyle başlayan 7 aylık zorlu süreç nihayet 11 mayıs 2011 tarihinde beşiktaş ile oynanacak olan ziraat türkiye kupası finali’ne ulaşıyordu. gruplarda bursaspor, kasımpaşa gibi zorlu ekipleri geride bırakan istanbul bb, çeyrek finalde tekrar kasımpaşa ve yarı finalde gençlerbirliği’ni eleyerek sonunda büyük finale, kayseri kadir has stadyumu’na gitmeye hak kazanıyordu. 1990 senesinde kurulan istanbul bb takımının, şanlı mazisindeki bu zirve noktası boz baykuşlar’ın kurulduğu seneye denk geliyordu. bu durum karşısında boz baykuşlar, haklı olarak gururlanıyor ve “demek ki yıllardır bizi bekliyorlarmış” demekten kendilerini alamıyorlardı. büyük finalin diğer ekibi beşiktaş ise gaziantepspor, trabzonspor gibi ekipleri geride bırakmıştı. ligde geçirdikleri kötü günleri kupada başarı yakalayarak unutturmak isteyen siyah beyazlı ekibin avrupa kupaları’na gitmek için elinde kalan tek şans bu kupa finaliydi. kupa şampiyonunun direkt olarak avrupa ligi’ne katılacak olması, istanbul bb ekibi ve dolayısıyla boz baykuşlar’ın da iştahını kabartıyordu. “everywhere is away for us”, “guys, referee is right” pankartları hazır bekleyen grup, avrupa’ya açılacak olmanın hayaliyle yanıp tutuşuyordu.
ankara’da oynanan gençlerbirliği deplasmanından 0-3 galibiyetle dönen istanbul bb ailesi, ilk iş olarak yaklaşık 1 ay sonra kayseri kadir has stadyumu’nda oynanacak olan ziraat türkiye kupası finali’ne hazırlanmaya başlıyordu. boz baykuşlar bu süreçte ilk adım olarak, kulüp yönetimiyle iletişime geçmeye karar vermişti. yarı final karşılaşmasından 2-3 gün sonra langa tesislerinde yönetimle buluşan grup üyeleri, önlerindeki büyük organizasyonun planlarını yapmaya başladılar. özellikle yarı final mücadelesindeki beklenmeyen yoğun destek sonrası heyecanlanan kulüp yöneticileri de bu organizasyon için oldukça hevesliydi. ancak karşılaşmanın istanbul’a oldukça uzak olan bir şehirde oynanacak olmasının ulaşım açısından sıkıntılar yaratabileceği de ortadaydı. her ne kadar “uzak” kavramını atatürk olimpiyat stadyumu sayesinde en az nuri bilge ceylan kadar irdelemiş olsalar da, yaklaşık 12 saatlik uzaklık boz baykuşlar’ın bile gözünü korkutuyordu. çoğunluğu öğrenci olan grup, bu organizasyona katılımdaki maddi yükümlülükleri nasıl yerine getireceği konusunda kara kara düşünmeye başlamıştı bile. bu noktada ise dönemin istanbul bbsk başkanı göksel gümüşdağ devreye giriyor ve grup üyelerine, “o tribünü turuncu görmek istiyorum, fedakârlıktan kaçınmayacağız” diyordu. kulüp tarihindeki bu zirve noktasını değerlendirmek isteyen göksel gümüşdağ, boz baykuşlar’a kayseri’ye ulaşım konusunda gerekli desteği sağlayacağının sözünü veriyordu. başkanın, vereceği bu destek karşılığında istediği tek şey ise yaklaşık 2000 kadar boz baykuş’un o gün tribünleri doldurmasıydı. bunu sağlayabileceklerini düşünen grup üyeleri bu teklifi kabul ediyorlardı. bunun üstüne maç biletlerinin de kulüp tarafından karşılanmasını öneren göksel gümüşdağ’a, boz baykuşlar karşı çıkıyor ve zaten 20 tl olan maç biletlerinin kendileri için uygun olduğunu belirtiyorlardı. görüşmeler sonucunda verilen karar, türkiye’nin dört bir yanından kaldırılacak otobüslerle kayseri’ye ulaşım sağlanacak ve organizasyona katılan boz baykuşlar maç biletlerini kendileri karşılayacaklardı. artık grubun önünde organizasyona, zorlu bir hazırlık süreci vardı.
o güne kadar tribünlerdeki maksimum sayısı 400 olan boz baykuşlar’ın önünde, 2000 kişi toplamak için 3 haftalık bir zaman vardı. tabii ki, böyle büyük bir organizasyon için yüz binden fazla üyesi olan ve boz baykuşlar’ın çıkış noktasını oluşturan inci sözlük’ten başka bir yer düşünülemezdi. inci sözlük yönetimi ile irtibata geçen grup üyeleri, farklı şehirlerdeki katılımı da üst düzeyde tutmak için hummalı bir çalışmaya giriştiler. istanbul, ankara, izmir, eskişehir, konya, adana, antalya, bursa, kocaeli ve sakarya olmak üzere 10 farklı şehirde organizasyon ekipleri kurularak koordineli bir çalışma yürütülüyordu. maç organizasyonlarında gelenekselleştiği üzere facebook, twitter ve boz baykuşlar’ın kendi web siteleri üzerinden de duyurular ile kurulan iletişim ağı ile örgütlenmeye başlıyorlardı. farklı şehirlerdeki boz baykuşlar’ın bir araya gelme sürecinde ilk olarak otobüsler için isimler ve t.c. kimlik numaraları toplanmaya başlıyordu, yaklaşık 25 otobüslük bir liste oluşturulurken her otobüs için bir ekip lideri belirleniyordu. hayatı tiye almakla meşhur inci sözlük üyelerinin, aldıkları görevi üst düzey bir ciddiyetle yerine getirmeleri herkesi duygulandıracak nitelikteydi. ilk başlarda hedeflenen 2000 kişilik sayının yakalanamayacağı korkusu oluşurken, ekip liderlerinin maç gününe kadar yürüttükleri hummalı çalışmalar sonucu büyük organizasyon için gerekli sağlam temel oluşturuluyordu.
kupa finali için bir başka önemli hazırlık çalışması boz baykuşlar’ın bilinirliğini sağlayan pankartlar ve koreografi için fikirler üretme bölümüydü. yarı final sonrası şimdiye kadarki en büyük ilgiyi toplayacak olan maçta açılacak pankartlar ve tribünlerde oluşturulacak görüntüler için önlerinde uzun bir süre vardı. ilk defa bir maç öncesi 3 hafta boyunca mesai harcayan grup, “başyapıtlarını” ortaya koymak için beyinlerinin tüm kıvrımlarını tam kapasite çalıştırmak niyetindeydiler. bu düşünme süreci sonucunda ortaya çıkan fikirler oylanıyor ve en çok beğenilen 2 pankart kayseri’ye götürülmek üzere basıma veriliyordu. bastırılan pankartlar ve hazırlanan malzemeler maçtan bir gün önce kayseri’ye giden bazı grup üyeleri tarafından tribünlere yerleştiriliyordu. pankartların yanında tüm dünyada daha önce denenmemiş bir koreografi fikrini de hazırlamaya karar veren boz baykuşlar, kupa finalinde büyük ses getirmeye kararlılardı. ancak ilk kez böyle büyük çaplı bir organizasyon yapmanın eksikliği ile koreografi hazırlıkları sekteye uğruyor ve büyük ilgi çekmesi beklenen organizasyon bir başka büyük organizasyonda kullanılmak üzere rafa kaldırılıyordu.
grubun çekirdek kadrosu son günlere doğru hedeflenen sayının altında kalma korkusu yaşıyordu. ancak inci sözlük, twitter, facebook ve kendi internet siteleri üzerinden yürüttükleri çalışmalar ile yakaladıkları sayı sonrası rahatlıyorlardı. final maçına günler kala otobüsler ayarlanmış ve her otobüsün ekip başı, kayıt yaptıran kişilerin otobüslere dağılımını sağlamışlardı. bu aşamada yaklaşık 1500 kişi tek tek telefonla aranarak buluşma noktaları bildiriliyor ve kayıtları teyit ediliyordu. adeta bir call-center gibi çalışan ekip, kendi aralarında dahi bir bant kaydı havasında konuşmaya başlıyorlardı. bu çapta bir kalabalığın kontrolünü sağlamak için maç öncesi titiz bir çalışma yürüten boz baykuşlar, rakip takım tribünleriyle de sorun yaşamamak adına beşiktaş tribünleri ile iletişime geçiyordu. buluşma noktaları ve otobüslerin mola yerlerinde istenmeyen durumlar yaşanmaması için gerekli fikir alışverişleri yapılıyordu.
organizasyonun istanbul ayağının buluşma noktası, taksim meydanı’ndaki atatürk kültür merkezi önü olarak belirleniyordu. gece yarısı hareket edecek olan otobüsler için boz baykuşlar akşam saatlerinde toplanmaya başlıyorlardı. yaklaşık 400 kişilik turuncu-lacivertli kalabalık akm önünü hınca hınç doldururken, yaptıkları tezahüratlar ile final coşkusunu istanbul’dan yaşamaya başlıyorlardı. görenlerin şaşkın bakışları arasında otobüslerine binen ekip, türkiye’nin dört bir yanında benzer görüntüler oluşturan diğer boz baykuşlarla birlikte kayseri’ye doğru yola çıkıyorlardı. rakip takım tribünleri ile kurulan iletişime ve emniyetin tüm önlemlerine rağmen bazı mola yerlerinde boz baykuşlar ile beşiktaşlı taraftarları taşıyan otobüsler karşılaşıyordu, ancak korkulanın aksine birbirlerini alkışlarla karşılayan gruplar beraber hatıra fotoğrafları çekiliyorlardı ve dostluk mesajları veriliyordu. öyle ki bazı beşiktaş taraftarları boz baykuşlar’ın gönlü olsun diye “çarşı boz baykuşlar’dan kaçıyor” içerikli bir piyes ortaya koyuyorlardı. bu samimi görüntüler sonrası her iki takım taraftarları da kayseri’de karşılaşmak üzere yollarına devam ediyorlardı. birçok taraftar grubunun yaptıkları deplasman organizasyonlarında oluşan ambiyansı, boz baykuşlar kupa finali öncesi kayseri il sınırına yakın bir mola yerinde yakalıyorlardı. aynı bölgede molaya denk gelen 20’ye yakın otobüsten inen turuncu-lacivertli taraftarlar, dinlenme tesislerini adeta bir karnaval alanına çeviriyorlardı.
gün boyu medyanın da ilgisi beklendiği üzere boz baykuşlar’ın üzerindeydi. kuruldukları günden beri maçlarda açacakları pankartları maç saatine kadar sır gibi saklayan ekibin, kupa finalinde açacakları pankartların bir kısmı içlerindeki bir köstebek tarafından bir şekilde basına sızdırılıyordu. yayın akışlarında boz baykuşlar’ın hazırlıklarına ve eğlenceli deplasman yolculuklarına yer veren medya, görüntüler eşliğinde maçta açılacak pankartları da paylaşmaya başlamışlardı bile.
otobüslerin yola çıktığı saatlerde kulüpten gelen bir telefon ile önceden anlaşıldığı üzere bilet paralarının toplanmasından vazgeçilmesi isteniyordu. boz baykuşlar ilk etapta son anda gelen bu talebe itiraz etseler dahi kulübün ısrarlı tavrı üzerine mecburen para toplamaktan vazgeçiliyordu. o güne kadar korunmaya çalışılan maç organizasyonları giderlerinin tümünün grup üyeleri tarafından karşılanması durumundan, kulübün bu maça özel olarak ısrarla boz baykuşlar’a destek verme isteğinden dolayı taviz veriliyordu. bu noktada ekibin asıl düşüncesi toplanan paraların kulüp tarafından kabul edilmemesi sonucu, ellerinde nasıl iade edeceklerini bilemedikleri binlerce liranın birikmesi durumuydu.
maçtan bir gün önce kayseri’ye gelen organizasyonun başındaki ekip tarafından şehre ulaşan otobüsler karşılanıyordu. ilk etapta dağıtımda sorun yaşanmaması için otobüs içinde verilmesi planlanan biletler, uzun yolculuklarda bunalan boz baykuşlar’ın otobüslerden aniden inmeleri ile birlikte bir kargaşa ortamının oluşmasına sebep oluyordu. binlerce taraftara bilet dağıtımını üstlenen ekip, sıkıntılı anlar yaşıyordu. maç saatinin yaklaşması ile birlikte ellerindeki biletlere gelen para tekliflerinin giderek artması sonucu nasıl bir sorumluluk altına girdiklerini hisseden ekip, bir boz baykuş’un bile dışarıda kalmaması için duruşlarından taviz vermiyorlardı. sonuç olarak biletlerin dağıtımında ufak problemler yaşansa da kimse dışarıda kalmıyordu, yalnızca bazı boz baykuşlar planlananın dışında farklı bir tribüne girmek zorunda kalıyorlardı. bu hengâme ortamının bir başka sonucu da ilk kez bu yoğunlukta bir organizasyon yapılmasının tecrübesizliğinin de etkisiyle önceden hazırlanan koreografilerin tam olarak düzenlenememesiydi.
takımların sahaya çıkması ile birlikte grubun her maç ses getiren ve ilgiyle beklenen yaratıcı pankartları yavaş yavaş açılıyordu. tarihinde ilk kez kupa finaline çıkan istanbul bbsk takımını, istatiksel olarak daha önce hiç başarısız olmamalarını hatırlatarak motive etmeye çalışan grup, bir yandan da olası bir türkiye kupası sonrası gelecek avrupa macerasının nerelere varabileceğini ütopik bir şekilde anlatıyordu. maçın başlama düdüğü ile birlikte tribünlerde oluşan turuncu-lacivertli renk cümbüşü yönetimin ve boz baykuşlar’ın beklentilerini karşılayacak orana yaklaşıyordu. istanbul bbsk takımına ayrılan 2 tribünden birisi hınca hınç doluyordu. kurulduğu günden beri takım, ilk kez bu denli bir taraftar desteğini arkasında hissediyordu. grup üyeleri uzun ve yorucu bir çalışmadan sonra tribünlerde oluşan bu görüntü ile emeklerinin karşılığını alıyorlardı. takıma ayrılan tribünlerde boz baykuşlar’ın dışında, ilk 18’de yer bulamayan istanbul bbsk takımı futbolcuları da taraftarlarıyla birlikte maçı takip ediyorlardı.
ziraat türkiye kupası’ndaki 4 aylık zorlu mücadele sonucu finale yükselen her iki takım da maça asılıyordu. bu maç öncesi her iki ekibin de ligdeki durumlarına bakılacak olursa, fazla bir beklentileri kalmamıştı ve avrupa’ya gitme konusunda tek tutunacakları dal türkiye kupası haline gelmişti. bu şartlar altında maç öncesi, mücadelenin çekişmeli geçeceği öngörülebiliyordu. ilk yarı beşiktaş’ın etkili olduğu dakikalarda rakip takım quaresma’nın ayağından bir gol buluyordu. beşiktaş tribünlerini hareketlendiren bu gol sonrası boz baykuşlar ise ilerleyen dakikalarda takımlarının oyundan kopmaması ve oyuna tekrar ortak olması için tezahüratlarına devam ediyorlardı. ancak ilerleyen dakikalarda gol sesi çıkmayınca ilk yarı, istanbul bbsk takımının böyle büyük bir maçtaki tecrübesizliği ve heyecanının da etkisiyle 1-0 beşiktaş lehine bitiyordu.
devre arasında kendine gelen turuncu-lacivertli ekip ikinci yarıya daha dinç bir şekilde başlıyordu. abdullah avcı’nın öğrencileri lig boyunca sergiledikleri göze hoş gelen futbolu oynamaya başlıyor ve ikinci yarının ortalarında ibrahim akın’ın ayağından penaltıdan gelen golle maça tekrar ortak oluyorlardı. gol sonrası tribünleri dolduran boz baykuşlar da heyecanlanıyor ve takımlarına verdikleri desteği arttırarak takımın motivasyonunu ve inancını yüksek tutmaya çalışıyorlardı. özellikle gol sonrası dakikalarda heyecanını üzerinden atan turuncu-lacivertli ekip, dengeli bir futbola geçiyordu. ikinci yarı karşılıklı ataklarla devam ederken istanbul bbsk takımı 2. golün sinyallerini vermeye başlıyordu. beklenen oluyor ve gökhan ünal’ın ayağından 2-1’lik üstünlük sağlanıyordu. bu gol ile birlikte boz baykuşlar tribünlerdeki varlıklarını yoğun bir şekilde hissettirmeye başlıyorlardı. artık ziraat türkiye kupası ve dolayısıyla avrupa hayalleri kurulmaya başlanıyordu. ancak maçın son dakikalarına girilirken bu hayalleri yıkan gol beşiktaş’ın savunma oyuncusu sivok’tan geliyor ve maçın 90 dakikası 2-2’lik beraberlikle sonlanıyordu.
tahmin edildiği üzere avrupa kupaları’na katılma yolundaki bu son sınav oldukça zorlu geçiyordu. 90 dakika geride kalırken tribünlerde en az sahadaki oyuncular kadar ölüp ölüp dirilen grubun önünde heyecan dolu bir 30 dakika daha vardı. yaş ortalaması 20 civarı olan boz baykuşlar, istanbul bbsk takımı sayesinde giderek erken bir kalp rahatsızlığı başlangıcına doğru ilerliyorlardı. uzatmaların ilk devresinde 90 dakikanın da verdiği yorgunlukla bir tiyatro izleyicisi sakinliğinde tribünlerde duran grup, devrenin sonlarına doğru istanbul bbsk takımının ataklarını sıklaştırmasıyla kendine geliyordu. susmak bilmeyen beşiktaş taraftarının tezahüratlarını bastırmak her ne kadar mümkün olmasa da, boz baykuşlar en azından seslerini istanbul bbsk yedek kulübesine duyurabiliyorlardı. uzatmaların ilk devresinde iki takım da temkinli oyunu elden bırakmayınca skorda bir değişiklik olmuyordu. artık heyecan katsayısının en üst düzeye ulaşacağı penaltılara sadece 15 dakika kalmıştı…
ikinci uzatma devresi başladığında boz baykuşlar artık maçın böyle sonuçlanıp penaltılara gideceğinden neredeyse emindi. tribünlerde penaltıları kimlerin atması gerektiği, istanbul bbsk kalecisi hasagic’in nasıl bir performans göstereceği konuşulmaya başlanmıştı. istanbul bbsk yedek kulübesine ellerini uzatsalar dokunacak yakınlıkta olan grup, abdullah avcı ve teknik heyetin olağanüstü heyecanını gördükçe o kupayı her geçen dakika daha fazla istiyorlardı. ancak son 15 dakikada da iki takım aynı oyun düzenini koruyor ve risk almadan maçı penaltılara taşıyorlardı.
penaltılar söz konusu olduğunda boz baykuşlar’ın en büyük güvencesi kuşkusuz tecrübeli kalecileri kenan hasagic oluyordu. 120 dakika boyunca oldukça iyi bir performans gösteren hasagic, penaltı atışlarına da moralli bir şekilde çıkacaktı. yaklaşık 2000 kişi tribünlerde yerini alan boz baykuşlar, penaltı atışları için bireysel totemler bulmuşlardı. atkılarını yiyenler, sahaya arkasını dönenler, el ele tutuşanlar hatta stat tuvaletlerine gidip orada bekleyenler bile vardı.
seri penaltı atışlarının ilkini istanbul bbsk takımı adına cihan haspolatlı kullanacaktı. cihan’ın şutunun direğe takılması, atışlar boyunca yaşanacak şanssızlığın habercisi gibiydi. ancak her şey daha yeni başlıyordu ve önlerinde 4 atış daha vardı. beşiktaş adına hugo almeida ilk penaltı atışını gole çevirirken ikinci penaltı atışları için istanbul bbsk takımından ekrem ekşioğlu topun başına geçiyordu. boz baykuşlar’ın sevgilisi ekrem, taraftarını yine mutlu etmeyi başarıyor ve topu ağlara gönderiyordu. ekrem’e cevap ise beşiktaşlı manuel fernandes’den geliyordu. ilk 2 penaltı atışları sonucunda beşiktaş’ın 4-3’lük üstünlüğü oluşsa da boz baykuşlar’ın umudunu devam ettiren penaltı golü gökhan ünal’ın ayağından geliyordu. oldukça tecrübeli futbolculardan oluşan beşiktaş takımı ise hata yapmamaya devam ediyor ve mehmet aurelio ile tekrar öne geçiyordu. bu kez içleri rahat bir şekilde penaltı atışını izleme sırası boz baykuşlar’daydı. samuel holmen topun başına geçtiğinde tüm boz baykuşlar topun ağlara gideceğinden adeta emindi. holmen de bu beklentileri boşa çıkarmıyordu. beşiktaş takımının 4. penaltısı için topun başına geçen roberto hilbert, tam da boz baykuşlar’ın istediği gibi vuruş yapıyor ve topu kale arkasındaki beşiktaş tribünlerine gönderiyordu. böylece istanbul bbsk takımı penaltı atışları süresince ilk kez öne geçme fırsatını elde ediyordu. 5. penaltıyı atmak için topun başına geçen metin depe, şüphesiz çok çok iyi bir savunma oyuncusuydu. ancak yaratana sığınarak, “allah, allah” nidaları eşliğinde çektiği şut, üst direği sallıyor ve kaleci rüştü’nün sırtından sekerek tekrar oyun alanına dönüyordu. böylece maç boyunca ilk kez boz baykuşlar, türkiye kupası’nın ellerinden kayıp gittiğini içten içe hissediyorlardı. beşiktaş’ın 5. penaltı atışını kullanacak isim tekniği ve tecrübesiyle ön plana çıkan simao sabrosa’ydı. beklenildiği üzere bu kritik atışı rahat bir vuruşla gole çeviren simao, takımını ve taraftarlarını sevince boğuyordu. 2010-11 ziraat türkiye kupası, beşiktaş’ın oluyordu.
bir internet sitesinde başlayan, eğlenme amacıyla ortaya çıkan bu oluşum yaklaşık 1 sezon sonucunda takımlarının arkasında binlerce kişiyle bulunurken, belki de ilk kez gözlerinden istanbul bbsk takımı için yaşlar dökülüyordu. 2 haftalık organizasyon süreci, 120 dakikalık mücadele ve ortada geçen penaltıların da biriktirdiği duygu yoğunluğuyla mağlubiyet sonrası yıkılan boz baykuşlar bir süre tribünlerde sessizce oturup kaldılar. zaman geçtikçe grubun misyonunu hatırlayarak, takımlarını bu mükemmel mücadelelerinden dolayı tribüne çağırarak alkışlarken bir yandan da türkiye kupası şampiyonu beşiktaş’ı kutluyorlardı. beşiktaş gibi oldukça güçlü bir ekip karşısında 120 dakika başa baş mücadele eden, şanssızlıklar sonucu son anda kupayı elinden kaçıran istanbul bbsk takımı boz baykuşlar’ın gönlünde zaten en büyük kupayı kazanmışlardı.
kupa ve madalya seremonisini de buruk bir şekilde ancak alkışlarla izleyen boz baykuşlar nihayet evlerinin yolunu tutmaya hazırlanıyorlardı. organizasyon ekibini, böylesine zor bir mağlubiyetten sonra tekrar yoğun bir mesai bekliyordu. binlerce kişinin tekrar geldikleri otobüslere yerleştirilmesinin, bir otobüs şoförünün maç sonunu beklemeyip kaçması sonucunda bazı ufak aksaklıklarla da olsa altından kalkılıyordu.
boz baykuşlar şehirlerine döndüklerinde, içlerinde kupayı kaybetmenin burukluğu, böylesine büyük bir organizasyonu gerçekleştirmenin gururu ve takımlarının tarihindeki en büyük başarısına tanık olmalarının sevinciyle tarif edilemez bir duygu yoğunluğu yaşıyorlardı. basın ve sosyal medya üzerinde de büyük takdirler aldıklarını gören grup üyeleri artık içleri rahat bir şekilde bu yorucu serüvenin yorgunluğunu atmak üzere bir süreliğine dinlenmeye çekiliyorlardı. istanbul bbsk yönetim kurulu da boz baykuşlar üyelerinin bu özverili çalışmalarını takdir ederken, gruba tebriklerini iletiyorlardı.
mark boyacı ve barış kılıç'ın "boz baykuşlar: bize her yer deplasman" kitabından;
-istatistikler yalan söylemez, kupa finalinde hiç kaybetmedik-
11 mayıs 2011 / beşiktaş – istanbul bb (ziraat türkiye kupası final karşılaşması) fikir: barış kılıç
en büyük sınav gelip çatmıştı. boz baykuşlar kurulduğu günden beri ilk kez böylesine büyük bir maça çıkacak ve böylesine büyük bir organizasyona imza atacaklardı. tabii ki bu organizasyon için hazırlanacak pankartlar da aynı derecede önem içeriyordu. slogan bulmak için aylar öncesinden başlayan beyin fırtınasından çıkan en uygun sonuç maç günü hayata dökülüyordu. istanbul bb, tarihinde ilk kez yükseldiği kupa finalinde doğal olarak daha önce hiç maç kaybetmemişti. takımın bu yenilmezlik serisi, bakış açınıza göre önemli bir veri olabilirdi aslında.