fatih uraz'ın "adamın abdalı kaleci olur" kitabından;
turtaları kim yedi?
futbol tarihinin en büyük trajedilerinden birisini, sahaların gördüğü en renkli sima, öyle ki, onun adının geçmediği futbol kitaplarının mutlak anlamda eksik kalacağı fatty foulkes yaşamıştır. "who ate all the pies?" (turtaları kim yedi?) özdeyişinin kahramanı foulkes'ın sadece 42 seneye sığan inanılmaz bir hayat hikâyesi vardır, ne yazık ki gözyaşı ve hüzünle sonlanan.
1874 senesinin nisanı'nda yeryüzüne merhaba, 1916 mayısı'nda ise dünyaya, yemeklere ve o çok sevdiği futbola elveda diyen, 1.93 cm boyunda, 140-kg ağırlığında (ki futbolu bırakmasına yakın 150 kg olmuştur) chelsea'nin ilk kalecisi ve kaptanı unvanlarına sahip fatty foulkes, şaşaalı bir kariyerin ardından blackpool plajında küçük cep harçlığı karşılığında kumların üzerinde topa atlayarak yaşama tutunmaya çalışmış ama zatürre ve siroza karşı oynadığı maçı kaybederek hayat sahnesinden ayrılmak zorunda kalmıştı. oysa futbol sahalarında onu mağlup edebilmek ne kadar zordu! burton maçında kalesine çekilen iki penaltıyı da kurtardığında rakip oyuncu kendisini eleştiren menajerine çıkışarak şöyle demişti: "tamam da canına yandığım topu nereye atacaktım? adam tüm kaleyi kaplıyor!"
boyu ve kilosu hakkında muhtelif rivayetler olan bu değerli kaleci, kendisi hakkında küçük bir dev benzetmesini chelsea'de oynarken alır, kulüpte ona uyan tek forma bulunduğu ve o forma renginin de o gün rakiple aynı olduğu bir maçta banyo havlusuyla oynamak zorunda kaldığı zaman... yine başka bir gün giyecek kazak bulunamadığında çareyi üzerine çarşaf geçirmekte bulmuştur. allahtan o gün kendisine iş düşmemiş de çarşaf kirlenmemiş!
antrenman esnasında o heybetli fiziğiyle ilgili yapılan şakalara karşı geliştirdiği yöntem de tıpkı kendisi gibi sıradışıdır büyük foulkes'ın. yakaladığı oyuncunun üzerine oturmak ve özür dileyene kadar oradan kalkmamak! o koca gövdeyi göğsünde hisseden bir fani sanmam ki bir kez daha onu makaraya almaya kalkışsın!
maç esnasında takım arkadaşlarının oyunu yeterince ciddiye almadığını hissettiğinde kimseye bir şey söylemeden sahayı terk eden, kendisini kızdıran karşı takım oyuncularını tuttuğu gibi kalenin içine fırlatıp atan fatty foulkes, hayatının futbolla ilgili her kesitiyle efsane kaleciliği hak eden tek isimdir.
chelsea'ye 20 pound karşılığında transfer olan, topu orta saha çizgisine kadar yumruklayabilen, golü kurtarırken üst direği kırarak oyunun durmasına sebebiyet veren fatty, kafasına bozuk para atan rakip takım taraftarlarının yanma gidip onlan birer birer yere sererek şu kısacık ömründe tüm kalecilerin yapmak isteyip de yapamadığı bir şeyi daha gerçekleştirmiştir.
bir başka gün maçı katleden hakeme duyduğu öfke, maç bittikten sonra da dinmeyince yıkanmaktan vazgeçmiş ve direkt hakemin odasına dalıvermiş. o esnada duş almakta olan hakem birden karşısında fatty'i görünce can havliyle odadan çıkıp sahaya fırlamış ve haliyle tribünden inmek için stadyumun iyice boşalmasını bekleyen taraftarlara da fatty'nin çıplak halde hakemi nasıl kovaladığının hikâyesini sonraki nesillere aktarmak düşmüş.
1897 yılında ingiltere'nin galler'i 4-0 yendiği maçta milli formayı sırtına geçiren fatty foulkes'un eğer gerçekten gastronomiyle ilgili bir lig veya yarışma olsa; orada da dünya karmasına gireceğinden eminim!
hoş, kaleciler arasında yemeğe sevdalanmamış isim bulmak kolay değil yal ayıptır söylemesi, benim de kale ağlarına top değdirmemeye çalıştığım dönemlerde içine bir kilo "peynir, sucuk ve pastırma" koyduktan sonra üzerine de 6 yumurta kırılan 6 porsiyon samsun pidesini bir oturuşta yediğim günler olmadı değil... ancak fatty'nin yedikleri yanında bizim menü olsa olsa aperatif kalır!
yedek oyuncuların henüz bulunmadığı, futbol takımlarının 11 kişiden ibaret olduğu günlerin birinde maç bitiminin ardından otele erken dönen fatty, 11 kişinin yemeğini birden bitirerek herkesi aç bırakmış ve ondan sonra da "bana istediğin her şeyi söyleyebilirsin yeter ki, akşam yemeğine geç çağırma" özdeyişi onun adıyla anılır olmuş.
kollannı havaya kaldırdığında rakip oyuncuların "sanki güneş batıyor, hava kararıyor" benzetmesini yaptığı fatty foul-kes gibi karizmatik bir kalecinin bir daha futbol sahalarına gelip gelmeyeceğini bilemem ama onu her hatırlayışımda, bir balina cüssesine sahip olduğu halde yeri geldiğinde ufak tefek birisi kadar çevik de olabilen bu muhteşem adamın ruhu hiç olmazsa öteki alemlerde huzurla dolaşsın diye temenni etmekten de kendimi alamam.
onunla ilgili hayati bir ayrıntıya daha vurgu yapmadan geçemeyeceğim.
fatty öne doğru çıkarak 11 penaltı kurtarmayı başardıktan sonra kalecilere atış yapılmadan kımıldamama kuralı getirilmiştir. yani anlayacağınız büyük foulkes sadece oynamakla, eğlendirmekle, futbola renk vermekle kalmamış; bir de kural değişikliğine katkı sağlamıştır. gerçi yakın geçmişte değiştirilen "atıştan önce oynamama kuralı"na şimdiye kadar yüzde yüz uyan tek kaleci dahi görmedik ama olsun, biz yine de "kural kuraldır" demekle yetinelim.