the guardian gazetesinin haberine göre, rumen yıldız, 5 yıl önce tottenham forması altında arsenal kalecisi seaman'a attığı golü finalde de atmayı planladığını belirtti.
ingiltere'de popescu tedirginliği... ada basınının önde gelen gazetelerinden the guardian, galatasaray'ın rumen savunma oyuncusu gica popescu konusunda yazılmış geniş bir yazıya yer verdi. gazete, popescu'nun 5 yıl önce tottenham hotspur formasıyla arsenal'in kalesini koruyan seaman'a attığı golü hatırlatarak, ‘‘ünlü oyuncu, kupa finalinde bu golü yinelemeyi düşlüyor’’ dedi.
the guardian, popescu'nun arsenal ile yapılacak maça ilişkin görüşlerine de yer verirken, ünlü savunma oyuncusunun maçın sonucundan umutlu olduğunu bildirdi.
gazetede yer alan haberde, popescu'nun, gerek galatasaray, gerekse arsenal taraftarlarına sukunet çağrısında bulunduğuna da dikkat çekildi. popescu'nun, istanbul'da yaşanan olayların artık unutulması gerektiğini söylediğini de belirtti.
g.saray öldürmedi
gazete, ünlü futbolcunun, ‘‘bu olay geçmişte kalması gereken çok kötü bir olaydı. taraftarlar şunu bilsinler ki, o 2 insanı galatasaray öldürmedi. bizim bu olayla hiçbir ilgimiz yok. biz futbolcuyuz, katillerle ilişkimiz yok, tek görevimiz futbol oynamak’’ biçimindeki sözlerine yer verdi. bu arada ingiliz basını, leeds ile oynanan yarı final maçı öncesindeki tutumlarının aksine sessiz bir tutum içine girdi.
sessiz basın
ingiliz gazeteleri, yayınladıkları haberlerde yalnızca danimarka'da maç öncesinde polisin aldığı geniş güvenlik önlemlerine dikkat çekmekle yetiniyor. the guardian gazetesi dün yayınladığı bu yöndeki bir haberde, kopenhag'daki dev maça hazırlanan danimarka polisinin, adeta ‘‘kırmızı alarma’’ geçtiğini belirtti, karşılaşma için de 2 bin polisin görev alacağı ifade edildi.
avrupa fatihi g.saray, kopenhag'a çıkartma yaparken, final maçına özel yemekle hazırlanıyor. sarı kırmızılı futbolcular, masör rıza erat'ın öğle ve akşam yaptırdığı yemekleri gönül rahatlığı içinde yiyiyor. bu arada futbolcuların dopingli içecek ve yiyeceklerden uzak durması için de özen gösteriliyor.
böylesi ne görüldü, ne işitildi... galatasaray aşkına adını değiştirdi. cim bom taraftarı italyan üniversite öğrencisi walter verani, veysel veren oldu. televizyonda seyrettiği ilk galatasaray maçı ile sarı kırmızılı renklere bağlanan veysel veren, her sabah bilgisayarını istiklal marşı ile açıyor. türk futbol tarihini ezbere bilen fanatik taraftarın tek isteği uefa kupası'nı kaptan bülent'in havaya kaldırması.
veysel, 1. lig dışında 2. ve 3. lig istatistiklerine de ilgi gösteriyor. türkiye 1. ligi'nde ki tüm oyuncuların adlarını, soyadlarını, hatta kilolarını bile ezbere bilen italyan fanatik, milli takımımızın da koyu bir taraftarı. fanatik cimbomlu, 11 haziran'da oynanacak türkiye-italya, avrupa futbol şampiyonası finalleri grup maçında türkiye'nin hakan şükür'üngolü ile kazanacağını öne sürüyor.
galatasaray-arsenal maçı, yurdun dört bir yanında, meydanlarda dev ekranlardan izlenecek, konser ve şenlikler düzenlenecek. g.saraylı futbolcular yarın havaalanından üstü açık otobüsle taksim'e getirilecek.
galatasaray şenliği
kopenhag'da bu akşam oynanacak g.saray-arsenal maçını soluğunu tutarak bekleyen türkiye, uefa kupası şölenine de hazır. yurdun dört bir yanında dev ekranlar kurularak izlenecek karşılaşma sonrası şölen programları yapıldı. başta istanbul olmak üzere birçok şehir merkezinde konserler ve kutlamalar düzenlenecek.
taksim'de kutlama
yarın istanbul'a dönecek olan g.saray kafilesi havaalanından üstü açık otobüslerle edirnekapı, fevzipaşa caddesi, saraçhane, tepebaşı, tarlabaşı yönünden taksim'e gelecek. büyükşehir belediye başkanı ali müfit gürtuna burada bütün oyuncu, yönetici ve teknik adamlara birer ‘şükran’, yabancı futbolculara ise ‘fahri hemşehrilik’ beratı verecek.
galatasaray teknik direktörü fatih terim, bu akşam sarı kırmızılı takımın başında 37. avrupa kupası maçına çıkıyor. bugüne dek 36 maçta g.saray teknik direktörü olarak görev yapan terim, 18 galibiyet yaşadı, 11 maçta ise sahadan yenilgiyle ayrıldı. dört sezondur sarı kırmızılı takımın başında bulunan terim aynı zamanda avrupa kupası'nda final maçına çıkan ilk türk teknik direktör.
g.saraylı arif erdem ve bülent korkmaz, bu akşam 60. kez avrupa kupası maçına çıkıyorlar. avrupa kupalarında en fazla forma giyen türk futbolcular olma rekorunu ellerinde tutan iki futbolcu, arsenal'i yenip kupayı kaldırmak istediklerini söyledi. galatasaray'ın yıldız futbolcusu hakan şükür de bülent ve arif'in ardından avrupa arenasında 59. kez sarı kırmızılı formayı giyecek.
uefa kupası'nda g.saray-arsenal final maçını izlemek isteyenler ceplerini boşalttı. sarı kırmızılı renklere gönül veren gurbetçiler ve türkiye'den giden taraftarlar kopenhag sokaklarında karaborsadan bilet almaya çalışıyor. taraftarların 5 bin danimarka kronu'na bilet aldığı belirtildi (yaklaşık 400 milyon lira).
meclis bugün yola çıkıyor!
galatasaray'ı uefa kupası'nda yalnız bırakmak istemeyen 12 bakan toplam 192 parlamenter bugün danimarka'ya gidiyor. özel bir uçakla kopenhag'a gidecek olan meclis üyelerini özel güvenlik ekibi koruyacak. parlamenterler maçtan hemen sonra yurda dönecek.
cimbom için özel pul
uefa kupası final maçı anısına, özel gün damgası hazırlandı. türkiye milli olimpiyat komitesi'nden yapılan açıklamada, tmok olimpik filateli komisyonu'nun önerisi üzerine ptt genel müdürlüğü'nün, final maçı anısına özel gün damgası uygulayacağı bildirildi.
nefes kesen maçta uefa kupası'nı türkiye'ye getirdiler
aslanlar gibi mücadele ettik... 120 dakika arsenal'e nefes aldırmadık... hagi kırmızı kart görüp oyundan atıldı. 10 kişi, sahada devleşti ve penaltı atışlarında kupa, hak eden takımın ellerinde yükseldi...
ve galatasaray, 1999-2000 sezonunun uefa kupası şampiyonu... danimarka'nın başkenti kopenhag'daki finalde avrupa'nın devi galatasaray vardı. önce 90 dakika, ardından gerilimi yüksek 30 uzatma dakikası, hagi'nin kırmızı kart görmesi, hiçbiri galatasaray'ı hedefinden uzaklaştıramadı. penaltı atışlarında hiç fire vermeyen sarı kırmızılılar, bütün bir sezon verdikleri emeğin karşılığını uefa kupası'nı kaldırarak aldı. işte dev maçın dakikaları.
dakika 3: dev finalde ilk tehlikeli atak g.saray'dan geldi. soldan gelişen atakta hagi, ceza alanına ortaladı, arsenal savunmasından dönen topa arif vurdu, top rakip oyuncuya çarparak kornere çıktı.
dakika 16: g.saray'ın sağ çaprazda kazandığı serbest vuruşta hagi, solundaki arif'e çıkardı. arif'in mükemmel vuruşunda arsenal savunmasına çarpan top kornere çıktı.
dakika 27: arif, sağ kanatta aldığı topu, penaltı noktası üzerindeki hakan şükür'e gönderdi. sırtı kaleye dönük duran hakan'ın röveşata denemesinde meşin yuvarlak üstten auta çıktı.
dakika 43: sağdan gelişen atakta, arsenal ceza alanı önünde hakan şükür, ümit'e pas çıkardı. ümit, solundaki arif'e verdi. arsenal savunmasının ofsayt beklentisi sırasında bomboş pozisyonda kalan arif, inanılmaz bir vuruş yaparak topu auta gönderdi. ve kaçan bu pozisyondan sonra ilk yarı golsüz berabere sona erdi.
dakika 48: okan'ın ara pasında ceza sahasına giren hakan şükür kaleyi gördüğü anda sert vurdu, top yan direkten döndü.
dakika 69: galatasaray atağında topla son buluşan capone kaleye yöneldi, uzak mesafeden sert vuruşunda meşin yuvarlak kaleci seaman'ın müdahalesiyle kornere çıktı.
dakika 85: maçın en önemli pozisyonunda hakan şükür, sağdan ümit'in verdiği topla buluştu. ceza alanında kendisini takip eden adams'ı geçti, ancak tam bu sırada ayağı kayınca vuruşunu yapamadı ve seaman topa sahip oldu.
dakika 90: g.saray'ın, arsenal ceza alanı sağ çaprazında kazandığı serbest vuruşu hakan şükür kullandı, şutunda top yan ağlarda kaldı. ve normal süre golsüz sona erince uzatma dakikalarına geçildi.
dakika 91: arsenal atağında henry, sol kanattan sıfıra kadar indi, kale alanına ortasında kanu topa vuramadı. altın gol kuralının uygulandığı uzatmada da ilk yarı 0-0 berabere sona erdi.
dakika 108: galatasaray kalesinde yaşanan tehlikede parlour sağdan ortaladı, henry altıpasın köşesinden yükselerek kafayı vurdu, taffarel mükemmel bir kurtarışla gole izin vermedi.
dakika 112: soldan hakan şükür sıfıra kadar inip kale önüne ortaladı, topa kimse dokunamayınca galatasaray, altın golden oldu. ve maçın uzatma dakikaları da golsüz bitince penaltı atışlarına geçildi.
ilk penaltıyı kullanan ergün, topu ağlara gönderdi. ardından suker'in vuruşunda top yan direkten döndü. g.saray'da ikinci vuruşu hakan şükür gole çevirdi. arsenal, parlour'la durumu 2-1 yaptı. ümit, çok soğukkanlı kullandığı vuruşla g.saray'ı 3-1 öne geçirdi. ve arsenal'de vieira'nın penaltı atışı üst direkten döndü. son kez topun başına gelen popescu skoru ilan etti: 4-1. ve galatasaraylı futbolcular, uefa kupası'nı kaldırdı.
ingiliz, italyan, ispanyol, alman kulüpleri, başta fatih terim olmak üzere, uefa kupası'nı kazanan g.saraylılar'ı transfer etmek için yarışıyor. ünlü menajerler final maçında izledikleri cimbom'a teklif yağdırmaya hazırlanıyor.
uefa kupası'nı kazanan galatasaray'da başta teknik direktör fatih terim ve futbolcular, şu anda avrupa'nın transfer borsasında en değerli isimler... uefa kupası final maçında g.saray'ı izlemek için kopenhag'a akın eden avrupa'nın ünlü menajerleri, terim ve galatasaraylı futbolcuların transferi için yarışıyor.
italyan basını, terim'in, uefa finali arifesinde napoli kulübü'nün teklifine ‘‘olur’’ yanıtı verdiğini öne sürdü. terim'in italya'daki menajeri moreno roggi aracılığı ile yapılan öneriye napoli başkanı giorgio corbelli'nin yardımcılarının da tanık olduğu belirtildi. terim'i isteyen kulüpler arasında milan, roma, valencia ve r.madrid de bulunuyor.
ve futbolcular...
hakan şükür, roma, milan, juventus, torino, napoli, chelsea, r.madrid, valencia, h.berlin, b.leverkusen, b.dortmund, schalke, a.villa takımlarının transfer listesinde. ümit'e de juventus, milan, inter, b.dortmund, valencia ve a.madrid talip. almanya'ya transferine mutlak gözüyle bakılan fatih akyel için b.dortmund, schalke 04 devrede. ergün'le de monaco kulübü ilgileniyor. final maçında oynayamayan emre'yi ise barcelona, real madrid, atletico madrid, milan, juventus, fiorentina, inter istiyor.
şimdi sıra süper kupa’ya geldi
uefa kupası şampiyonluğunu kazanan galatasaray, şimdi gözünü süper kupa'ya dikti. süper kupa, statü gereği, şampiyonlar ligi şampiyonu ile uefa kupası şampiyonu arasında oynanıyor. sarı kırmızılılar, real madrid ve valencia arasında oynanacak şampiyonlar ligi finalini kazanan takımla ağustos ayında süper kupa için karşı karşıya gelecek.
uefa kupası'nın
anıtı dikiliyor
bahçelievler belediye başkanı saffet bulut, galatasaray'ın kazandığı uefa kupası'nın anıtını dikeceklerini açıkladı. bulut, daha önce de efes pilsen'in kazandığı koraç kupası'nın anıtını inşa ettirmişti.
10 bin euro ödüllü ‘‘maçın adamı’’ unvanını elde eden brezilyalı file bekçisi, ‘‘ingiliz basını, istanbul'da iki taraftarın ölmesi üzerinde çok durdu. bu olay, galatasaray'ın başarısına gölge düşüremez’dedi
süper oynadı
arsenal maçında yaptığı inanılmaz kurtarışlarla, galatasaray'ın şampiyon olmasında büyük pay sahibi olan kaleci taffarel, ‘‘uefa kupası finalinin en iyi sporcusu’’ seçildi. nissan firmasının sponsorluğunu üstlendiği, 10 bin euro (yaklaşık 5 milyar lira) ödüllü ‘‘maçın adamı’’ ünvanı, galatasaray'ın başarılı file bekçisi taffarel'e verildi. taffarel, ödülünü muhtaç çocuklara bağışladı.
yarayı kaşıdılar
ödülünü fatih terim'in elinden alan taffarel, duygularını şöyle dile getirdi: ‘‘kendim, ülkem ve takımım adına teşekkür ediyorum. ingiliz basını, taksim'de, bizim de istemediğimiz kötü bir olay sonunda, iki taraftarın ölmesi üzerinde çok durdu ve hep bunu gündeme getirdi. biz dostluk mesajı verdikçe onlar o yarayı kaşıdılar. galatasaray'ın ve türkiye'nin iyi niyetini gölgeleyebilir mi bu meselele, onu sormak isterim?’’
avrupa basını cimbom'u göklere çıkardı. fransız afp ajansı ‘‘türk futbolunun zaferi’’ derken, raı 3 televizyonu ‘‘g.saray şampiyonluğu hak etti’’ yorumunu yaptı. ap de aslan'ın başarısını ‘‘türk spor olayının en önemli günü’’ olarak dünyaya duyurdu.
g.saray-arsenal maçını, naklen yayınlayan raı-3'e yorumlayan italyanların eski ünlü futbolcusu fulvio collavati, ‘‘g.saray kupayı kazandığı için mutluyum. milan'ı eleyen g.saray'ın şampiyon olması gerekirdi. ve oldu da’’ dedi. raı-3 ayrıca, ‘g.saray’ın kupayı alması, biz italya için büyük bir uyarı. belçika'daki türkiye-italya maçında karşımızda bu futbolcuları göreceğiz. zoff'un işi zor'' yorumunu yaptı.
fransız haber ajansı afp ‘‘bir türk takımı ilk kez uefa kupası'nı aldı. iki takım da kaliteli bir oyun için elinden geleni yaptı. hagi atılınca denge biraz bozuldu ama g.saray dayandı. kaderin cilvesi, penaltı atışları da türk taraftarların önünde yapıldı. ergün, hakan ve ümit'in dizleri titremedi. popescu'nun attığı dördüncü gol türk futbolunun zaferi oldu’’ yorumunu yaptı.
associated pres ajansı, galatasaray'ın kupayı, iki arsenal oyuncusunun penaltı kaçırması sonucu penaltılarla 4-1 kazandığını bildirdi. ajans, galatasaray'ın uefa kupasını kazanmasını, türkiye spor tarihinin en önemli olayı olarak niteledi. ajans ayrıca g.saray'ın arsenal karşısında 10 kişi kalana kadar iyi bir futbol oynadığını da belirtti.
reuters, g.saray'ın uzatmaların büyük bülümünü 10 kişi oynamasına karşın uefa kupası'nı penaltılarda arsenal'ı 4-1 yenerek kazanan ilk türk takımı olduğunu belirtti. ajans, galatasaray kalecisi taffarel'in uzatmaların ikinci yarısında oynadığı usta oyunla maçın kaderine etki ettiğini yazdı.
inanılmaz olanı yaptılar. bize, gerçek bir ‘‘zafer’’ bağışladılar. sporun ‘‘kazanmak kadar kaybetmek de var’’ kuralını bilmesek, kendimizi 9 eylül 1922‘nin coşkusuna benzer bir coşkuyu hak etmiş sayacağız.
evet... kazanmak kadar kaybetmek de var...
ama itiraf edelim ki onlar sadece önemli bir kupayı kazanmakla kalmadılar.
onlar tüm dünyaya bir mesaj verdiler:
‘‘biz uygarlığı kendi tekelinde sayanların en azından eşitiyiz. hatta kendi dalımızda onlardan da ilerideyiz!’’ dediler.
bunu üstelik, futbol aleminin tanrı katındaki takımlardan arsenal efsanesini yıkarak ve elinden uefa kupasını alarak ispat ettiler.
türk bilim aleminin en parlak isimlerinden prof.dr. celal şengör, amerika birleşik devletleri bilim akademisi'ne üye seçilen ilk türk bilim adamı olması nedeniyle kendisine ‘‘ne diyeceğini’’ soran gazetecilere geçenlerde unutulmaz bir yanıt vermişti. kelimeler aynı olmayabilir ama dediği şuydu:
‘‘ben büyük atatürk‘e olan borcumuzun (çağdaş uygarlık düzeyini yakalama borcunun) bana düşen kısmını ödemeye çalışıyorum.’’
şengör‘ün o sözlerinde biraz da ‘‘herkes laf etmesin de kendisine düşeni yapsın. o zaman çağdaş uygarlığı yakalar ve geçeriz’’ mesajı vardı.
galatasaray futbol kulübü işte bunu yaptı. çağdaş uygarlık düzeyini yakalama görevinin kendine düşen kısmını tamamladı.
yoksa arsenal gibi, futbolu bilen -ve bu satırların yazarı gibi bilmeyen- herkesin efsane takım diye tanıdığı bir rakip karşısında, üstelik son 30 dakikayı en kıymetli oyuncularından biri kırmızı kart görüp oyundan çıkarıldığı için 10 kişiyle oynadığı halde galatasaray‘ın, yine de beraberliği koruyabilmesini başka türlü açıklamak herhalde mümkün değildir.
helal olsun galatasaray‘a!
helal olsun onları bu başarıya ulaştıran hocaları fatih terim‘e!
ve helal olsun kopenhag‘daki stadyumu doldurup onları bir saniye bile yalnız bırakmadan coşturan türkler'e...
galatasaray orada bir futbol kulübü renkleriyle oynadı. ama hepimiz biliyoruz ki formalarındaki gerçek renk kırmızı-beyaz idi.
zaten stadyumu dolduranların önemli bir kısmı da fenerbahçe, beşiktaş gibi galatasaray‘ın ezeli ve ebedi rakibi kulüplerin, dün galatasaray‘ı milli takım gibi gören ve o yüzden kopenhag‘a koşan taraftarlarıydı.
galatasaray‘ı binlerce defa kutlasak azdır...
göğsümüzün onlar sayesinde ne büyük bir gururla dolduğunu anlatmaya hiçbir kelime, hiçbir cümle, hiçbir üslup yetmez.
gerçekten çok büyük bir zafer kazandılar. ama bu zaferin onları sarhoş etmemesini bekliyoruz. çünkü onlarla sadece bugün değil, kuşaklar boyu iftihar etmek istiyoruz.
g.saraylı futbolcular, insan selinin aktığı atatürk havalimanı'ndan konvoy eşliğinde taksim'e gitti. taksim'deki kutlamada yer yerinden oynadı.
g.saraylı fubolcular, danimarka'nın başkenti kopenhag'dan istanbul'a dönüşünde muhteşem bir törenle karşılandı. saat 15.00'te atatürk havalimanı'na inen sarı kırmızılı kafile binlerce coşkulu taraftarın arasında uçağın merdivenlerinden inip üstü açık bir otobüse bindirildi. konvoy eşliğinde, sarı kırmızılı bayraklarla donatılan otobüste şehir turu yaparak taksim'e giden galatasaraylılar burada düzenlenen törende şampiyonluğu kutladı. istanbul büyükşehir belediye başkanı ali müfit gürtuna, taksim'deki törende sarı kırmızılıları kutladı.
uefa, önceki gece kopenhag'da oynanan final maçı öncesinde çıkan olaylarla ilgili soruşturma açıyor. uefa genel sekreteri gerhard aigner, olayların gerçek boyutunun öğrenilmesi ve bundan sonra bu tip olayların çıkmaması için önlemler alınması açısından, soruşturma açılacağını söyledi. aigner, uefa'nın, karar almadan önce türk ve ingiliz futbol federasyonları ile de görüşeceğini bildirdi.
zamanlar ötesi yolculuk yapabilen siyah bir limuzin kullanıyordum ben. krem, keten bir takım giymiş zarif bir bey tıpkı düşümdeki geldi yanıma. “hazır mısın?” dedi. “hazırım efendim” diye yanıtladım kendisini. kapıyı saygıyla açıp limuzinin arka tarafına buyur ettim, yerleşti, sonra da nazik bir biçimde seslendi: - gidelim… ikiletmedim emri. “gidelim” dedim…
taksim, 11 temmuz 1937
- tebrik ederim bülend bey, muazzam bir maç çıkarttınız! - teşekkür ederim muslih hoca. sadece bendeniz değil, bütün takım iyiydik. - orası öyle ama kulübümüzün zor günler geçirdiği bu dönemde sizin gibi karakterli ve başarılı oyuncuların olması beni nasıl mutlu ediyor bilemezsiniz. bu arada sizi ve bülent davran’ı stadyumun kapısında bir zat bekliyor dediler. - öyle mi, kim acaba?
1937 senesi milli küme’nin son maçına tanıklık eden galatasaray yandaşları oldukça neşeli bir biçimde çıkıyorlardı taksim stadyumu’ndan. içlerinden biri stadyum’un ana kapısının hemen önüne park etmiş siyah bir arabanın içinden maçtan çıkanlara bakan bir çift gözü fark etti. aracın yanına doğru giderek burnunu nerdeyse cama değdirecek kadar yaklaşarak içerde oturan adama baktı. adam başını hafifçe eğerek selamladı bu meraklı taraftarı. beriki telaşlanarak bağırdı:
- siz, o’sunuz!
krem, keten bir takım giymiş, camları sıkı sıkıya kapalı aracın içinde kavurucu temmuz sıcağının alnında biriktirdiği teri beyaz mendiliyle silen adam, diğer eliyle küçük bir jest yaparak uzaklaştırdı yaşlı taraftarı. akabinde araçtan inip stadyumun kapısında sağa sola bakınarak onları bekleyenin kim olduğunu anlamaya çalışan iki sporcunun yanına giderek bir şeyler söyledi. bekleyenler derhal arabaya doğru yürüdüler. kapı açıldı, içeri girdiler. yolcularını alan siyah limuzin hızla uzaklaştı stadyumun önünden.
selanik, 26 eylül 1951
selanik stadyumu’nun konuk takım soyunma odasında zafer çığlıkları atılıyordu. recep öken yanında gülümseyen abisine dönerek, biraz da gururla “dört maçı da kazandık baba!” dedi. sonra da cevabını bildiği bir sorunun dayanılmaz kışkırtıcılığına kapılarak sordu:
- bu yurt dışında kazanılan ilk kupa değil mi?”
gündüz kılıç başıyla onayladı arkadaşını: “lakin son olmayacak.” birkaç dakika sonra soyunma odasının kapısı aniden açıldı. kapıdan başını uzatan bir polis son derece düzgün bir türkçeyle: “bay varol, size bir not var” diyerek elindeki yeşil kâğıt parçasını odaya doğru uzattı. odadaki bağrış çağrış aniden kesilerek yerini sessizliğe bıraktı. kapıya yakın olan turgay şeren notu polisin elinden aceleyle aldı ve heyecan içinde okumaya başladı:
- bay varol stadyumun kapısında ivedi bekleniyor.
selanik fuar kupası’nda oldukça başarılı maçlar oynamış olan bülent varol hızlıca giyinerek kaptanına baktı. gündüz kılıç başını hafifçe sallayarak “gidebilirsin” dedi. sonra da turgay’a dönerek “sen de git bir bak, çocuğun başına bir şey gelmesin ” dedi. turgay şeren, odadan koşar adım çıkan bülent’in arkasından seğirtti.
kadıköy, 18 ekim 1942
- aferin bülent, hep böyle göreyim seni. - sağ ol cemil ağabey! - ilk maçında ilk golünü attın, herkese nasip olmaz.
katır cemil’den işittiği iltifatlara oldukça sevinen bülent eken stadyumun kapısında kardeşi reha’yı bekliyordu. öyle sevinçliydi ki; önünde duran siyah limuzine o ana kadar dikkat etmemişti; ta ki; limuzinin camı yarıya kadar açılarak bir el kendisini işaret edinceye kadar. ister istemez arabaya doğru hareket etti. camın yarı açık boşluğundan içeri bakarak takım arkadaşı bülent eralp’le göz göze geldi. tereddüt etmeden arabaya bindi.
dolmabahçe, 18 aralık 1960
tarihi stadyum yıkılıyordu. başta metin ve suat olmak üzere candemir, ahmet, bahri, mete, niyazi sevinç içinde birbirlerine sarılıyorlar, ezeli rakipleri karşısında alınan farklı galibiyeti kutluyorlardı. metin hem kutlamalara iştirak ediyor hem de gözleriyle kalabalığın içinde birini arıyor ama bir türlü bulamıyordu. sonunda dayanamayarak yüksek sesle sordu:
- bülent ağabey nerede?
kalabalığın içinden sıyrılıp metin’in yanına gelen samim uygun biraz mahcup cevap verdi: “demin gıcır gıcır bir limuzin geldi. bülent gürbüz de atlayıp gitti. acelesi var gibiydi” dedi.
bursa, 8 mart 1981
galatasaraylı oyuncular hakemin bitiş düdüğü ile birlikte başları önde soyunma odasının yolunu tutmuşlardı. galatasaray’ın tek golünü atmasına rağmen takımını yenilgiden kurtaramayan bülent alkılıç’ın yanına top toplayıcı çocuklardan biri yanaştı. ikibuçukluk, formasını isteyeceğini düşünerek üzerindekini çıkarmaya hazırlanan bülent’i durdurarak: “hayır ağabey, formanı çıkartma, seni dışarıdan bülent ünder diye biri çağırıyor. ‘acele etsin bekliyoruz’ dedi. onu haber vermeye geldim” diye gülümsedi. bülent biraz şaşkın stadın çıkış kapısına doğru hızlı adımlarla yöneldi.
moda, 25 kasım 1906
siyah bir otomobilin içinden kendisine bakan bülent ünder’i fark eden bülent alkılıç adımlarını sıklaştırarak arabanın yanına kadar yürüdü. bülent ünder kapıyı açarak seslendi eski takım arkadaşına “haydi atla badi, üşüyeceksin, hava soğuk.” eski model, geniş karoserli aracın içi oldukça kalabalıktı. bülent alkılıç’ın şaşkınlığını gören yolcular bir kahkaha patlattılar. hepsi arabaya ilk bindiklerinde en az onun kadar şaşırmış ve korkmuştu. hala daha yaptıkları bu zamanlar ötesi buluşmaya inanamıyorlardı. inanmak da kolay değildi. aracın sol arka koltuğunda oturan krem keten takım elbiseli ali sami bey’i kanlı canlı görmek hiç de kolay baş edilir bir travma değildi. alkılıç’a durumu kısaca anlattılar. biraz sakinleşen oyuncunun elinden tuttu ali sami bey ve sonra sordu:
- ne oldu maçınız? - maalesef yenildik efendim. - ziyanı yok. sonraki maçları kazanırsınız. biz şimdi yola çıkalım. bir yolcumuz daha var. onu alacağız.
ali sami bey’in bana yolculukla ilgili verdiği liste buraya kadardı. bundan sonra nereye gideceğimi bilmiyordum. arkaya yarım dönerek sordum: “nereye gidiyoruz efendim?” ali sami bey gülümseyerek bana doğru eğildi ve “nereye ve hangi zamana diye sorman gerekmez mi?” gözlerimi kısıp, başımı önüme eğdim ve sessizce: “haklısınız” dedim. ali sami bey başını sağa çevirerek bursa stadyumu’na doğru bir süre baktı. sonra da yavaşça istikameti söyledi:
- 25 kasım 1906’nın moda’sına götür bizi.
siyah limuzinin içinde bülend davran, bülend ediz, bülent eken, bülent varol, bülent eralp, bülent gürbüz, bülent ünder, bülent alkılıç dışında ingiltere’nin bolton kentinden arabamıza binen bülent akın, bir sezon galatasaray forması giymiş bülent şahinkaya ile bülent erem de vardı. düşler arabasının içi bülentlerle doluydu. kadranımı 1906 senesinin 25 kasım’ına ayarladım. moda’yı hep sevmişimdir.
siyah limuzinin yolcuları bir süre sonra arabanın yavaşlayarak geniş bir çayırlığın karşısında durduğunu fark ettiler. oldukça kalabalık bir izleyici önünde nohudi sarı ve kraliyet laciverdi formalı bir takım ile denizci oldukları anlaşılan mavi beyaz formalı bir takım maç yapıyorlardı. arabayı terk edemediklerinden camlara yanaşarak maçı izlemeye koyuldular. seyircilerin arasından ince yapılı bir genç, gür bir sesle destek oluyordu takımına:
- dayan galatasaray!
ali sami gülerek yanında oturan bülend ediz’e “ruşen bey” dedi. bülent ediz’in yüzündeki şaşkınlık ve soru dolu manayı da çözerek gülümsemesini sürdürdü: “hayır, ben yurt dışındaydım. bu maçta oynamadım.”
sonra birden ruşen eşref’in olduğu tarafta kıyamet koptu. türkler ve galatasaray’ı destekleyen azınlıklar sevinç içinde galatasaray’ın golünü kutluyordu. hem oyuncular hem de izleyiciler golü atan gence koşarken, maçın golf pantolonu giymiş ingiliz hakemi elinde tuttuğu bastonu sallayarak sahanın içine giren seyircileri “go back the line, back the line” diyerek sahayı sınırlayan çizgilerin dışına davet ediyordu. berabere biten maç sonunda coşkulu kalabalık nihayet dağıldı. ali sami bey kapıyı açıp dışarı çıktı. golün pasını veren kızıl saçlı bir gencin koluna girerek onu sessizce arabanın içine davet etti. sonra da arabanın içindeki meraklı yüzlere dönerek: “arkadaşlar, emin bülend bey’i tanıştırmak isterim. biraz önce galatasaray’ın ilk resmi maçında oynadı.”
kopenhag, 17 mayıs 2000
son yolcusunu da alan siyah limuzin hızla moda çayırı’ndan ayrılarak yeni istikametine doğru yola koyuldu. gittikleri yer kopenhag, tarih ise 17 mayıs 2000 idi. çok geçmeden vardılar menzillerine. stadyum’un içindeki sarı kırmızı tribünler sevinç içindeydi. ali sami bey ve galatasaray’ın bütün bülentleri uefa kupasını kaldıran galatasaray kaptan’ı bülent korkmaz’a bakıyor, hepsinin gözlerinden yaşlar akıyordu. ali sami bey, karşısına oturttuğu emin bülend’e sarılmıştı. o sıra kucağındaki defteri yere düştü. şoför mahallinden kafamı uzatıp defterin yarım açılmış sayfasında yazılanları okudum:
“maksadımız ingilizler gibi toplu halde oynamak, bir renge ve isme malik olmak, türk olmayan takımları yenmek”
galatasaray 4–0 süleymaniye 18.ekim.1942 istanbul ligi yer: fenerbahçe stadı seyirci: 1.500 kişi hakem: sami açıköney galatasaray: osman incili- faruk barlas, mahmut kefeli- musa sezer, enver arslanalp, kemal öngü- muzaffer tokaç, mustafa gençsoy, cemil erlertürk, bülent eken, gazanfer olcayto. süleymaniye: hadi – burhan, mehmet – abduş, saim, kemal – hızır, tayyar, ibrahim, fethi, ismail. goller: ilk yarıda cemil erlertürk 1–0, mustafa gençsoy 2–0 / ikinci yarıda cemil erlertürk 3–0, bülent eken 4–0 http://www.macanilari.com...etir.php?fid=194219434667
Galatasaray 5–0 fenerbahçe 18 aralık 1960 pazar milli lig saat : 14.00 yer: mithatpaşa stadı hakemler : semih zoroğlu, muvahhit afir, ahmet bagatır galatasaray: bülent gürbüz, candemir berkman, ahmet berman, suat mamat, ergun ercins, mustafa yürür, samim uygun, mete basmacı, bahri altıntabak, metin oktay, niyazi tamakan fenerbahçe: şükrü ersoy, nedim günar, ismail kurt, naci dirimlili, avni kalkavan, şeref has, mustafa güven, lefter küçükandonyadis, yüksel gündüz, kadri aytaç, hilmi kiremitçi goller: 1–0 metin oktay* 1, 2–0 metin oktay 9, 3–0 bahri altıntabak 25, 4–0 metin oktay 61, 5–0 metin oktay 68 galatasaray'ın beş golünden dördünü atan metin oktay, galatasaray-fenerbahçe debilerinde en çok gol atanlar içine girdi. daha önce celal ibrahim (gs) (12 şubat 1911'de 7–0), cemil erlertürk (gs) (24 eylül 1939'da 4–0), zeki rıza sporel (fb) (19 eylül 1918'de 4–0), bir maçta 4 gol atmışlardı. http://www.macanilari.com...etir.php?fid=196019611606
Bursaspor 2–1 galatasaray 08.mart.1981 türkiye 1. ligi yer: bursa atatürk stadı hakem: ekrem yenci galatasaray: eser özaltındere- fettah dindar, ali çoban, fatih terim, metin yıldız- cengiz yazıcıoğlu, mustafa ergücü, müfit erkasap- orhan akyüz (bülent alkılıç), mehmet özgül, reşit kaynak (turgay inan). sarı kart: muzaffer (bursaspor) goller: sedat ııı 1’ 1–0, muzaffer 73’ 2–0, bülent alkılıç 85’ 2–1 http://www.macanilari.com...etir.php?fid=198019812107
Galatasaray 1–1 hms ımogene 25.kasım.1906 constantinople ligi yer: yoğurtçubaşı çayırı, moda, istanbul saat: 2 p.m (14:00) hakem: james la fontaine galata sarayı efendileri: ahmet robenson – milo bakic, mazhar bey – abdüluttalip (javalı), bekir sıtkı bircan, celal ibrahim bey – ali tümay 'küçük ali', boris nikolof, hüseyin 'dalaklı hüseyin', hasan basri bey, emin bülend serdaroğlu goller: ? (hms ımogene) 0–1, boris nikolof (galatasaray) 1–1 http://www.macanilari.com...etir.php?fid=190619064601
Galatasaray 0–0 arsenal fc london 17.mayıs.2000 uefa kupası finali yer: kopenhag, parken stadyumu galatasaray: claudio taffarel, carlos alberto de oliveira-aka "capone", gheorghe popescu, bülent korkmaz, ümit davala, gheorghe hagi, suat kaya (94' ahmet yıldırım), okan buruk (84' hakan ünsal), hakan şükür, arif erdem (94' hasan şaş), ergün penbe arsenal: david seaman, lee dixon, martin keown, tony adams, silvinho, ray parlour, patrick vieira, emmanuel petit, marc overmars (115' davor suker), dennis bergkamp (75' nwankwo kanu), thierry henry penaltılar: ergün penbe 1–0 1–0 davor suker hakan şükür 2–0 2–1 ray parlour ümit davala 3–1 3–1 patrick vieira gheorghe popescu 4–1 galatasaray penaltı atışları sonucu 4–1 kazandı. - bu maçtayız -
galatasaray’ın ‘bazı’ bülentleri
serdaroğlu, emin bülend (1886 – 28 kasım 1942): galatasaray’ın 2 numaralı iki kurucu üyesinden biridir. 1908 – 1911 yılları arasında 3 sene üst üste istanbul ligi şampiyonu olan takımın oyuncusu ve ilk türk kaptanıdır. fenerbahçe takımına ilk iki golü o atmıştır. galatasaraylılığın ne olduğunu anlamak için onun kızıl saçlı siluetine bakmak yeterlidir.
ediz, bülend (1915 – 1972): yakışıklılığı nedeniyle “taylor bülend” lakabını almıştır. yüzünün güzelliği, ruhunun temizliği sanki futboluna aksetmişti. denk kuvvette iki ayağı ve rüzgâr gibi sürati ile kaleye akışı, sağ-sol şutları, hasmı kolayca geçişi seyredilmeye doyulmazdı. bütün bir lig boyunca gol yemeyen fenerbahçe kalesine attığı gol güzel olduğu kadar anlamlıydı da…(süleyman tekil’in eşsiz anlatımıyla)
eken, bülent (1924 - ): galatasaray’ın gelmiş geçmiş en iyi santrhaflarından biridir. kale hariç her mevkide oynadı. 1948 – 49 sezonunda 18 yıl sonra istanbul şampiyonu olan galatasaray takımının en önemli oyuncularından biriydi. 1951 – 52 sezonunda palermo takımında oynamak üzere italya’ya gitti. kardeşleri reha eken ve danyal vuran gibi uzun boyu, yakışıklılığı ve zarif kişiliği ile galatasaraylıların gurur duyacağı bülentlerinin başında gelmektedir.
varol, bülent (1924 - ): 1947 – 48 ve 1950 – 54 yılları arasında galatasaray takımında sol açık mevkiinde görev yaptı. fuleli koşuları, topa hâkimiyeti yanında sert ve isabetli ortalarıyla gündüz kılıç’ın gözdelerinden biriydi. fenerbahçe’yi 4–2 yenerek (beş maçlık seride üst üste üçüncü galibiyeti alarak) kazanılan maarif vekâleti şildi maçının kadrosunda yer aldı.
gürbüz, bülent (1934 – 2004): galatasaray’a beşiktaş’tan geldi. efsane kalecimiz turgay şeren 'in yedeği olarak transfer edildi. uzun yıllar turgay şeren'in yedeği olarak kaldı. turgay'ın futbolu bırakması ile galatasaray kalesini devraldı. 8 yıla yakın süre ile galatasaray kadrosunda yer aldı.
ünder, bülent (1949 - ): 19 ocak 1980 tarihinde inönü stadyumu’nda fenerbahçe ile oynanan jübilesinde gol atarak tarihe geçen bülent ünder, galatasaray’ın 1996 – 2000 yılları arasında kazandığı bütün başarıların altına teknik adam olarak da imza attı.
alkılıç, bülent (1962 - ): 1980’li yılların başında galatasaray’da oynayan “badi” bülent, kıvrak zekâsı ve fair play ruhuyla birçok galatasaraylının gönlünde yer almıştır.
korkmaz, bülent (1968 - ): kopenhag’da uefa kupasını kaldıran unutulmaz galatasaray kaptanıdır. 1984 yılında giydiği sarı kırmızılı formayı 2005 yılına kadar hiç çıkartmayan korkmaz, galatasaray’ın istikrarlı futbolcularının başında gelmektedir. cesur yürek bülent korkmaz, kendisinden önce oynayan emin bülentlerin, edizlerin ve ekenlerin bayrağını gururla taşımıştır. bayrağı tıpkı onlar gibi asil bir bülent’e devretmesi en büyük dileğimizdir.
yazarın notu: bu yazıdaki bütün tarihler, sonuçlar, mekânlar ve kişiler gerçek, bütün diyaloglar ise hayal ürünüdür. efsane sporcularımız arasında kurgulanan diyaloglar bu satırların yazarının muhayyel mahsulüdür. yüz yıldan uzun zamandır bizlere tarifi mümkün olmayan mutluluklar yaşatmış bütün bülentlerin önünde saygıyla eğiliyorum efendim…
galatasaray’ın uefa kupası maçlarını oynadığı günlerde takımın fanatik tutkunlarından karıncaezmez şevki" yaşama gözlerini yumdu ...
1905 yılının kasım ayında rüzgâr, sonbahar’ın sarı yapraklarını, edebiyat öğretmeni mehmet ata bey’in galatasaray lisesi’nde ders anlattığı sınıfın pencerelerine doğru savurur... bir kaç öğrenci, rüzgârın pervazdaki cam çivisine takılan bir yaprağı titreştirmesi gibi, kendi aralarında heyecanlı ve fısıltı halinde konuşmaktadır. aralarında “kamus - u alemöin yazarı şemseddin sami bey’in oğlu ali sami de vardı. dersin bitiş zili çaldığında mehmet ata bey çantasını, ali sami ile futbol takımı kurmaları konusunda arkadaşlarını toparlamıştır.
gelişi güzel...
edebiyat dersinde kurulan takım, ilk maçı kadıköy frerler mektebi’yle (saint josephe) oynamak üzere sahaya çıktığında henüz bir adı yoktur! rakip takımın oyuncuları kendilerine “galatasaraylılar" diye seslenince futbol takımına aranılan ad konulur. galatasaray?.. o yıllarda en güzel kumaşlar sultanahmet’teki “şişman yanko’nun mağazasında satılmaktadır. ali sami ve arkadaşlarını kumaş toplarını raflardan indirtirken görürüz. futbol takımına renk olarak kırmızı ve beyazı seçmiş olsalar da, devrin yönetimi, sarayın adını taşıyan bir okul öğrencilerinin milli renkler ile sahaya çıkıp top oynamalarından rahatsızlık duymuştu. öğrencilerden birinin, tezgâhların gelişi güzel indirdiği iki kumaş topunu “şuraya bakın" diye bağırarak göstermesiyle takımın rengi de bulunmuş olunur. istiklal caddesi’nin çift yönlü olduğu yıllarda kimi gün trafik kilitlenirdi. bunun nedeni, arabasının üstüne çıkarak sağ eli yukarı kalkık halde hiç kımıldamadan duran karıncaezmesi şevki’dir. sarı - kırmızı renklere en tutkulu insan olan şevki güney, ali sami bey ve arkadaşlarının anısına galatasaray lisesi’nin önünden her geçişinde, içi futbolcu resimleriyle kaplı 1948 model arabasını durdurur ve kendine özgü selamını verirdi. galatasaray’ın maçlarında da aynı hareketi yapardı tribünlerde.
kupaya uzanan el
galatasaray’ın uefa kupasına uzandığı günlerde, 23 mart 2000’de yaşamın bitiş düdüğü çalar karıncaezmez şevki için. kupaya selam verdiği sağ eliyle dokunmak kısmet olmaz. gerçi, yaşasaydı da dokunamazdı: fenerbahçe’ye yenildikleri bir maç sonrasında uğursuz sayılarak tribünden aşağı itilir şevki bey. kırık koluyla uzun süre stadyuma sokulmaz. ama o yine de inönü stadyumu’nu gören yamaçta, sağ eli havada yağmur çamur demeden izler, galatasaray’ın her maçını... kırılan kolu iyileşmez ve kangrene dönüşerek kesilir! eminim ki, uefa kupası galatasaraylı futbolcuların ellerinde havaya kalkınca karıncaezmez şevki’nin acısı dinmiş, kesilen kolu yerine gelmiştir. deniliyor ki, uefa şampiyonu olan takımın anıtı dikilsin. dikilsin elbette, ama kupaya uzanan yalnızca bir el yer alsın bu anıtta... ve o el, karıncaezmez şevki’nin kesilen eli olsun. bir heykel gibi kımıldamadan dururdu karıncaezmez şevki... onun bedeninin değil, kesilen elinin heykeli yapılsın. böylelikle hem karıncaezmez şevki’nin diyeti ödenir, hem de anıt fanatizmin, saldırganlığın lanetlendiği bir anıta dönüşür. başarı bizim için avrupa’da söz sahibi olmaktı. bu yüzden, yapıldığı yıllarda boğaz köprüsü avrupa’ya uzanan bir el gibi görüldü. galatasaray’ın unutulmaz golcüsü metin oktay’ın, çocukların dinledikleri andersen masallarıyla uykuya daldıkları bir gecenin geç saatlerinde, bu köprüdeki bir trafik kazasında ölmesi de unutulmamalı! o yıllarda, galatasaray andersen’in kenti kopenhag’da final oynayacak deselerdi, bu söz herkese masal gibi gelirdi!..
uefa zaferinin mimarlarından biri olan arif erdem sabah spor'a çarpıcı açıklamalarda bulundu.
bugün 17 mayıs 2011... galatasaray'ın uefa kupası finalinde ingiliz devi arsenal'i penaltılar sonucunda yenerek kupanın sahibi olmasından bu yana tam 11 yıl geçti. biz de uefa zaferinin mimarlarından biri olan arif erdem'e o günü bir daha yaşattık. arif erdem'den uefa finali anıları...
arsenal'de bir kaç futbolcu bizim takıma bedeldi -uefa finalinde arsenal'a karşı oynadığımız maç ise galatasaray ve türk futbol tarihinin en önemli maçıdır. arsenal takımının o kadar çok yıldızı vardı ki, birkaç futbolcusunun değeri bizim takım kadardı.
kupayı alamasak kendimi affetmezdim -benim arsenal maçıyla unutamadığım an ilk yarının 44. dakikasıydı, o dakikada karşı karşıya pozisyonda çok net bir gol kaçırmıştım. eğer o gün kupayı alamasaydık kaçırdığım o gol için kendimi ömür boyu affetmezdim. sonrasında henry'nin kafa vuruşunu taffarel'in kurtardığı an var. bu iki pozisyon hala hatıramdadır, bunları anlatmak için kelimeler yetersiz kalır. taffarel o pozisyonun sonrasında kurtardığı gol için 'tanrının eli' yardım etti demişti.
hagi atılınca çok korktum -final maçında hagi atıldıktan sonra çok korktum. hagi çıkınca fatih hoca beni oyundan aldı, yerime orta saha için suat'ı oyuna sürdü. aslında ben değil bütün takım 'artık buraya kadarmış' demeye başlamıştık fakat allah nasip etti maç penaltılara kaldı. penaltılara kalınca rahatladım çünkü kalemizde taffarel vardı, en azından 1-2 tane kurtaracağını tahmin ediyordum nitekim öyle oldu, arsenal'den viera ve suker kaçırdı.
popescu'nun peşinden koşmaya başladık -son penaltı atışında topun başına popescu geçti, en heyecanlı an buydu, popescu'nun penaltısını neredeyse hatırlamıyorum bile çok heyecan verici bir andı, sadece topun ağlarla buluştuğu anı gördüm ve sonrasında hep beraber sahaya girip, popescu'nun peşinden koşmaya başladık.
okan'ın terlikleri ayağından çıktı -uefa finalinin en komik anı kupa sevinci sırasında okan'ın koşuşuydu, ayağında terlikler vardı, popescu penaltıyı atınca hep beraber sahaya girip koşmaya başladık ama okan ayağında terliklerle rahat koşamıyordu, terlikler çıkıyordu, bir yandan terlikleri kontrol edip, bir yandan hızla koşmaya çalışması çok komikti.
dikkat et kupa senin kadar ezilme -kupa töreninde de ilginç bir olay yaşandı. biz hepimiz kupanın bizim lig kupaları kadar olduğunu sanıyorduk nereden bilelim o kadar ağır olduğunu, kupayı kaldıranın kolu yoruldu, sıra bana geldi kaldırdım fakat fazla tutamadım çok ağırdı, benden sonra suat aldı, 'dikkat et, kupa senin kadar, altında kalma' dedim, gülüştük."
bir anket yapılsa ve “mehmet ağar ismi size neyi çağrıştırıyor?” diye sorulsa, büyük olasılıkla katılımcıların yüzde yüze yakını “derin devlet” yanıtını verecektir. son yirmi yılda derin devlet, çete ve mafyayla ilgili yazılan her kitap ve makalede mutlaka ağar’ın adı yer alıyor. bu nedenle burada ağar’ı anlatmaya gerek yok; ama ağar’ın futbol dünyasıyla ilişkileri, futbolu nasıl çete ilişkilerini aklamada kullandığı hakkında çok az şey yazıldı.
sıkı bir galatasaray taraftarı olan ağar’ın en yakınındaki isimlerden biri korkut eken. emekli yarbay eken, uzun yıllar mehmet eymür’le mıt’te çalıştı. daha sonra ağar, eken’i emniyet’e transfer etti. hem de düşmanı mehmet eymür’ün elinden alarak. ve eken’e, özel timcileri eğitmek görevi verildi.
derin devletle ilgili tartışmalarda adı eken’den fazla anılan mehmet ağar’ın dokunulmazlığı nedeniyle yargılanmadığı susurluk çetesi davasında eken, çete yöneticisi olmak suçundan altı yıl ağır hapse mahkûm oldu.
çetenin siyasi ayağını oluşturan siyasi ve üst düzey isimler yargılanamayınca yöneticilik suçu da eken’e kalmıştı.
işlediği suçlar sorulduğunda eken, mahkemede hep devlet sırrı diyerek konuşmaktan kaçındı; ama ceza almaktan kurtulamadı.
ağar, dava süresince eken’e sahip çıktı; eken’in cezaevine girmemesi için elinden geleni yaptı. paşalara eken lehine açıklama yaptırdı; yargıtay’a baskı yaptı; bu baskıyı yazan gazetecileri tehdit etti; ama başarılı olamadı. eken cezaevine giderken bile yanındaydı. sonunda eken çete suçundan mahkûm olmuş, cezaevine konulmuştu.
ağar ise eken’in bir kahraman olduğunu söylüyordu. bunun için korkut eken adına futbol turnuvası düzenledi. üstelik eken’in yattığı ayaş cezaevi’nin yanındaki halı sahada.
turnuvanın başlama vuruşunu mehmet ağar yaptı. açılış maçına eski futbolcu, şimdilerde çete lideri sedat peker’in danışmanlığını yapan bülent uygun, o dönemde gençlerbirliği’nde oynayan daha sonra beşiktaş’a transfer olan okan koç, ankaragücü’nden haşan keleş de katıldı.
turnuvaya galatasaraylı arif erdem’in de katılması bekleniyordu. ama arif erdem, turnuvaya katılmak yerine eken’i cezaevinde ziyaret etmeyi tercih etmişti.
eken’i, fatih terim ve mehmet ağar aracılığıyla tanıdığını söyleyen arif erdem, eken’le ilişkisini “fatih hoca zamanında mehmet abi (ağar) sürekli bizim maçlarımıza gelirdi. eken de ağar’ın yanındaydı. orada güzel muhabbetler ettik. arada bir sevgi alışverişi oldu. onun oğlu gibiyim. bizim takımdan çoğu insan onu çok sever. insanların çoğu da onu çok sever” diye açıklıyor.
arif erdem ve arkadaşları futboldaki bir yargıyı da değiştiriyorlardı. artık yalnızca futbolcu değil, aynı zamanda sağcıydılar. çete liderleriyle birlikte görünmekten, aynı masada oturmaktan rahatsızlık duymuyorlardı. aksine onur duyuyorlardı.
arif erdem’in anlattıkları mehmet ağar’ın fatih terim döneminde galatasaray’daki etkinliğini ortaya koyuyor.
mehmet ağar deyince insanların aklına nasıl derin devlet geliyorsa, fatih terim denildiğinde de mehmet ağar geliyor. türkiye’de biri futbolda diğeri siyasette birbirini çağrıştıran başka bir ikili yok. zaten fatih terim’in yükselişinde mehmet ağar’ın izlerini bulmak mümkün.
terim, teknik direktörlük kariyerinin başında başarılı bir grafik çizmemesine karşın, önce milli takım antrenörlüğüne, ardından da takımın teknik direktörlüğüne getirildi. terim’in önü bundan sonra açıldı.
mehmet ağar’ın asıl istediği terim’in galatasaray’ın başında olmasıydı. bunu da yaptı. terim’in galatasaray’ın teknik direktörü olmasıyla ağar’ın yeni karargâhı florya tesisleri oldu. arif erdem’in anlattığı gibi ağar yalnızca maçlara gitmiyor, antrenmanları bile kaçırmıyordu. yanında da susurlukçu ekibiyle. hatta ağar bu dönemde basın toplantılarını bile galatasaray’ın florya tesisleri’nde yapmaya başladı.
galatasaray’ın uefa ve süper kupa’yı almasından sonra terim, italyan takımları fiorentina ve milan’a transfer oldu. milan’ın başkanı aynı zamanda ülkenin de başbakanı olan silvio berlusconi’ydi. aslında berlusconi ile ağar’ın ortak özellikleri vardı: her ikisi de ülkelerindeki derin devletin simgeleriydi.
buna karşın terim’in milan’daki görevine bir süre sonra son verildi. türkiye’ye geri gelen terim, ağar’m devreye girmesiyle 2002 yılında yeniden galatasaray’ın başına geçti. ersun yanal’ın ayrılmasıyla da bu kez milli takım’ın teknik direktörlüğüne getirildi.
silah kaçakçılığı ve terim
2004 yılında tbmm’de futboldaki şike, mafya ve haksız rekabeti araştırmak amacıyla meclis bir araştırma komisyonu kurdu. komisyon, futbol-mafya ilişkisi üzerine yazdığım yazılar, yaptığım röportajlar nedeniyle beni de bilgi vermeye çağırdı. 15 mart 2005 tarihinde mafyanın futboldaki etkinliğiyle ilgili olarak beni, tuncay özkan’ı ve adil serdar saçan’ı dinledi.
komisyon toplantısına ilk önce ben katıldım ve bildiklerimi anlattım. sıra komisyon üyesi milletvekillerinin sorularına gelmişti. ilk soruyu komisyon başkanı akp ankara milletvekili haluk ipek sordu: “fatih terim’in italya’da görev yaptığı dönemde italya ile azerbaycan arasındaki silah ticaretinde rol oynadığı konusunda ne biliyorsunuz?"
bu konuda bilgi sahibi olmadığımı söyledim. ama biraz da şaşırmıştım. terim’in adı ilk kez bir araştırma komisyonunun gündemine gelmişti.
kendi kendime “bunu araştırdıklarına göre ellerinde belge var” diyordum. bu nedenle komisyonun çalışmalarını tamamlamasını ve raporun hazırlanmasını dört gözle bekledim. sonunda komisyon çalışmalarını bitirdi ve hazırladıkları raporu bana da gönderdiler.
içinde bana sorulan soruyla ilgili tek bir cümle yoktu.