anadoludan bir takımın şampiyon olması meyvelerini vermeye başladı. yayıncı kuruluş daha önce haftada sadece 4 takımın maçlarını verirken 2010-11 sezonunda tüm maçları canlı olarak yayınlayacak. böylece anadolu takım taraftarlarının pazar geceleri saat gece 1'e kadar bekleyip sadece 3 dakika özet izleme devri de sona ermiş olacak...
bursaspor teknik direktörü ertuğrul sağlam, fenerbahçe başkanı aziz yıldırım'ın "şampiyonluk yolunda galatasaray ve beşiktaş'tan sonra bursaspor'u hesaba katmamıştık" sözlerine göndermede bulundu.
ertuğrul sağlam yaptığı konuşmada, şampiyonluk sırasında ulu önder mustafa kemal atatürk'ün dediği gibi 'zeki ve çevik' davranmalarının yanı sıra 'ahlaklı' bir mücadelede verdiklerini belirtti.
sağlam, "sayın yıldırım, bundan sonra bursaspor'un yanı sıra sanırım tüm anadolu takımlarını da hesaba katacaktır" dedi. tecrübeli teknik direktör, aynı ritimle ve daha dikkatli olarak mayıs ayı sonunda aynı coşkuyu tekrar yaşayabileceklerini belirtti.
süper lig'de geçen sezonu şampiyon olarak tamamlayan bursaspor ile ilgili olarak da değerlendirmelerde bulanan mehmet yozgatlı, diğer bütün takımların geçen sezon yeşil-beyazlı ekibi ''küçümsediğini'' söyledi. fenerbahçe kulübü başkanı aziz yıldırım'ın ''bursaspor'u hesaba katmadık'' şeklindeki açıklamasını hatırlatan tecrübeli futbolcu, yeşil-beyazlıların yaşadığı şampiyonluk için ''bursaspor, geçen sezon gerçekten inanılmaz futbol oynadı. kimsenin beklemediği puanlar kazanarak ipi göğüsledi. müthiş taraftarı ve teknik direktörüyle hak ettikleri bir şampiyonluk yaşadılar'' değerlendirmesini yaptı.
memet zencirkıran'ın "beşinci şampiyon bursaspor" kitabından;
her şey bir rüya gibiydi: bursaspor şampiyon
her şey genç bir teknik adamın yolunun bursaspor ile kesişmesiyle başlar. genç teknik adam, yıllar öncesinde kayserispor'u çalıştırırken uefa'nın resmi dergisi champions'un ocak 2006 sayısında "gelecek vaat eden yirmi teknik adam" arasında gösterilmiştir. kayserispor'u çalıştırırken oynattığı güzel futbol, futbolcuyken görüşü bile alınmadan emrivaki yapılarak gönderildiği beşiktaş kulübüne, henüz 39 yaşında teknik adam olmasını sağlar. genç teknik adamın mayıs 2007'de başına geçtiği beşiktaş macerası, uefa kupası'nda metalist kharkiv takımına elenilmesiyle ekim 2008'de son bulur. yönetimin yeni hoca arayış lan üzerine, hiçbir hak talep etmeden istifa eder. "adam gibi geldim adam gibi gidiyorum," sözleriyle beşiktaş'a veda ettiği basın toplantısı unutulmazdır, istifa ettiğinde beşiktaş ligde altı maçta dört galibiyet ve iki beraberlikle gayet iyi bir durumdaydı. futbol kamuoyunda genç teknik adamın haksızlığa uğradığı kanısı hakimdir.
ertuğrul sağlam, bursaspor özlüce tesisleri'nde çok kalabalık bir taraftar topluluğu tarafından "adam gibi adam ertuğrul sağlam" tezahüratları eşliğinde karşılanır. burada, taraftar şarkılarla ertuğrul sağlama olan inançlarını ve ondan isteklerini dile getirir: "40 seneden beri / yüzümüz gülmedi / yeter artık duy bu sesi / onurlu duruşunla / hoş geldin bursamıza / al kupayı ertuğrul hoca...'
bursaspor un başına sezon ortasında gelen ertuğrul sağlam, hemen farkını ortaya koyar ve günü kurtarmak yerine, takıma bir futbol sistemi yerleştirmeye çalışır. maçlar kaybedilse bile sahada, ne oynadığı belli olan bir takım vardır. bursaspor, avrupa kupalarına katılma iddiasını son maçta kaçırır. sezon 58 puanla 6. sırada tamamlanır.
sezon sonunda yapılan bursaspor kongresine arkasına ertuğrul sağlam rüzgârını alarak giren ibrahim yazıcı, kaostan bıkmış olan bursaspor taraftarından da medyasından da büyük destek görecektir. seçimin yaklaştığı süreçte taraftar grupları "istikrardan yanayız" pankartlarını stada asacak ve ibrahim yazıcı tribünlere çağrılarak "büyük başkan" tezahüratları eşliğinde alkışlanacaktır. 8 haziran 2009 tarihinde yapılan kongrede başkan yazıcı, -aynı zamanda iktidarın güçlü bakanlarından faruk çelik'in kardeşi de olan- rakibi osman çelik'i büyük bir oy farkıyla geçerek bursaspor başkanlığına tekrar seçilecektir.
yeni sezon için, son derece mütevazı bir bütçeyle, alternatifli bir kadro oluşturulmaya çalışılır. futbolcu seçiminde bonservis maliyeti olmayan, özellikle takım oyununa uyum gösterecek, sorunsuz, tecrübeli ama başarıya aç futbolcular tercih edilir. trabzonspordan hüseyin çimşir, beşiktaş'tan zapotocny, kariyerinde juventus etiketi de bulunan ivan ergiç, kayserispor'dan turgay bahadır, arjantinli pablo batalla getirilir. sezon başında belirlenen hedef, ilk beş içerisinde yer alarak avrupa kupalarına katılmaktır.
bursaspor başarılı bir ilk yarı geçirir ve ligin ilk yansını, 37 puanlı fenerbahçe ve 36 puanlı galatasaray'ın ardından 35 puanla üçüncü sırada tamamlar. sercan yıldırım, volkan şen ve ozan ipek gibi futbolculara önemli transfer teklifleri gelmektedir. özellikle sercan yddmm'm satılması konusunda, başkan ibrahim yazıcı ile bursa şehrinin güçlü ismi cavit çağlar'ın karşı karşıya geldiği, kamuoyuna da yansımıştır. yazıcı, sercan yıldırım'ın satışına bir türlü izin vermezken çağlar, bu borç krizinde sercan yıldırım'ın iyi bir fiyata satılmasından yanadır. yazıcı ekonomik krize rağmen hiçbir futbolcuyu satmak istememez. ama kriz nedeniyle takıma devre arasında güç kazandıracak takviyeler de yapılamaz. ara transfer yapmak yerine, takımdaki futbolcuların alacaklarının ödenmesi tercih edilir. bu durum futbolcular üzerindeki iyi bir etki yapar. ara transferde sadece tek bir isim, o da bonservis bedeli ödenmeden transfer edilir: ertuğrul sağlam'ın kayserispor'dan da öğrencisi iglesias...
ikinci yarıda da takım, mücadeleci futboluyla üst sıralara tutunmaya devam eder. 17. hafta istanbul'da oynanan beşiktaş maçında. bursaspor son 6 dakikaya 2-1 yenik girer. ertuğrul sağlam, son derece sürpriz bir değişiklikle takımın golcüsü sercan yıldırım'ı 84. dakikada oyundan çıkarıp, yerine stoper ömer erdoğan'ı forvet olarak sokar. bursaspor, 85. dakikada ömer erdoğan'ın yaptığı asisti son derece şık bir vuruşla ağlara gönderen ivan ergiç'in golü ile önce beraberliği yakalar ve maçın 89. dakikasında ozan ipek'in sol kanattan yaptığı ortaya yükselen zapotocny'nin kafa golüyle karşılaşmayı 3-2 kazanır. ertuğrul sağlam'ın bu hamlesinin, yılın en spektaküler oyuncu değişikliği olduğu söylenebilir. bursaspor, bu galibiyetle 15 yıl aradan sonra inönü stadında beşiktaş'ı mağlup eder.
sezonun 22. haftası, yine istanbul, rakip bu sefer fenerbahçe. senaryo çok farklı değil: fenerbahçe'nin bulduğu çok erken iki gole bursa batalla'nın tek golüyle cevap verir ve ilk yarı 2-ilik fenerbahçe üstünlüğüyle sona erer. ikinci yarıda bursa çok çabaladığı halde sonuca ulaşmakta güçlük çeker. nihayet, ozan ipek 85'te beraberlik golünü atar. maç böyle biter derken, fenerbahçe'nin maçı kazanmak için aldığı riskleri de fırsat bilen bursa, 90'da yine ozan i pekin golüyle durumu 3-2 yapıp şampiyonluk yarışındaki belki de en önemli galibiyeti alır. ertuğrul sağlam ve öğrencileri "şampiyon olacağımıza o maç sonrası inandık," diyecektir. fenerbahçe maçından sonra bursa, üst üste beş maç daha kazanarak şampiyonlukta çok iddialı bir konuma gelir. 26. haftada en yakın rakibinin 5 puan önündedir. hakikaten şampiyonluk bir hayal olmaktan çıkmış, zihinlerden dillere geçmiştir. bitime sekiz hafta kala lider geldiği istanbul'da, bu sefer rakip istanbul belediyesi'dir (o belediye ki, bir sezon evvel aynı şekilde şampiyonluk rüyaları görmeye başlayan sivasspor'a son haftalarda 2-l'le en ağır çelmeyi takmış takımdır). bursa maçın çok başında yediği iki golle maçın sonuna kadar cebelleşir ama bu sefer üç değil, tek gol bulabilir ve ağır bir yenilgi alır. ivmeyi kaybettiği bu süreçte, içeride antalya'yı yense de deplasmanda, bu sefer 0-0'la gençlerbirliği'ne puan verir. bursa deplasman maçlarında bu değerli puanları bırakırken fenerbahçe, güçlü adımlarla yaklaşmaktadır. o haftaki maçlarla fenerbahçe'yle fark l'e düşer. bir sonraki hafta bursa gaziantepli yenerken beşiktaş fenerbahçe karşısında umulan başarıyı göstermez ve fenerbahçe kazanır. bursa istanbul'a, galatasaray'ın karşısına fenerbahçe'nin sadece 1 puan önünde gelmek zorunda kalır. bu zor maçta gösterdiği gayet iyi performansa karşın alabildiği skor yine 0-0'dır. sonuçta fenerbahçe kasımpaşa'yı 1-0 yenerek liderliği ele geçirir. sonraki hafta bursa, hükmen kazanacağı ankaraspor maçı nedeniyle rahattır; kulağı, kalbi, her şeyi fenerbahçe'nin ankaragücü deplasmanındadır.
maalesef iyi haber gelmez. böylece, ligin son haftasına 1 puan fenerbahçe avantajıyla girilir.
tesadüf, son hafta bu çok kritik koşullardaki iki takım da tarihlerinde özel rekabete tutuştukları takımlarla karşı karşıya gelecektir. bursa beşiktaş'ı, fenerbahçe ise trabzonspor'u ağırlayacaktır. her ne kadar şampiyonluk büyük ölçüde kaçmış gibi gözükse de bursa'da beşiktaş maçına ilgi muazzamdır. hafta içerisinde, başkan ibrahim yazıcı da teknik direktör ertuğrul sağlam da ikinciliğin de şampiyonluk gibi kutlanacağına yönelik açıklamalar yapar. bilet almak için taraftarlar gişe önünde sabahlar. kombine sahiplerine bu bir maç için, senelik kombine tutarını karşılayan paralar teklif edilir. kulüp, tarihinin en büyük bilet talebiyle karşı karşıya kalır.
memet zencirkıran'ın "beşinci şampiyon bursaspor" kitabından;
16 mayıs 2010: türk futbol tarihinde unutulmaz bir gün. bursaspor şampiyon
bursaspor taraftarları, maç günü tribünlere asılan pankartlarla şampiyonluğa şartlanmadıklarını belli eder. kapalı kale arkasında, teksas tribünü yakınında asılan pankartlar bunu ifade eder: "öyle mutluyuz ki bu sene, şampiyonluğun canı cehenneme", "seni şampiyon olasın diye sevmedim"... maraton tribününe asılan sarı lacivert, siyah beyaz, sarı kırmızı, bordo mavi renklerde "kupalara tapsaydık, bursasporlu olmazdık" pankartı en ilgi çekici olandır.
sonunda maçlar başlar. bursaspor, beşiktaş karşısında kontrollü bir oyun oynar. bursa'da eşitlik devam ederken istanbul'dan fenerbahçe'nin 1-0 öne geçtiği haberi gelir. bu durumda, bursaspor artık beşiktaş'ı yense de şampiyon olamayacaktır. fakat maçın 24. dakikasında, trabzonspor'un attığı beraberlik golünün haberi, bursa tribünlerinde bir heyecan yaratır. bu arada bursaspor batalla ve ibrahim toraman'ın kendi kalesine attığı gollerle öne geçince, dışa vurulmasa da yine o şampiyonluk rüyası başlar. zira maçlar. o an bitse bursaspor şampiyon olacak. ama fenerbahçe'nin iddiasız rakibine muhakkak gol atacağı ve maçı alacağı düşüncesiyle, umutsuz ama umutlu, tuhaf bir gerginlikle yüklü bekleyiş başlar.
ikinci yarıda, bursaspor'un lehine olan bu durum değişmedikçe, gerginlik doruğa çıkar. taraftar için zaman bambaşka bir anlama bürünmüştür. fenerbahçe'nin beklenen ama istenmeyen golü bir türlü gelmiyor, zaman gittikçe daralıyor. muhtemelen istanbul'da fenerbahçeli futbolcular trabzon kalesini dövüp duruyor, top direklerden dönüyor, çizgiden çıkıyor, ama kaleye girmiyor... nereye kadar?
özellikle 60'lı dakikalar geçilirken, umutlanmamaya yemin etmiş herkesin otokontrolü yavaş yavaş boşalmaya başlar. geçen her saniye bir ömür götürmektedir. derken 85 de geçilir, hâlâ gol sesi yok istanbul'dan! 88. dakikada beşiktaş uğur inceman'ın golüyle durumu 2-1 yapar. şaşkınlık! fenerbahçe atamaz ama beşiktaş bir tane daha atar ve şampiyonluk öyle kaçarsa bu çok daha ağır bir darbe olacak bursa taraftanna. son dakikalar inanılmaz bir stres içinde geçer. daha doğrusu geçmez. zaman durur, bir dakika 10 yıl gibi geçer. artık heyecandan kimse yerinde duramamakta, stres yüzlere yansımakta, dizler titremekte, bilinen bütün dualar okunmaktadır. sonunda bursaspor-beşiktaş maçı 2-1 biter. iş istanbul'a kalır. radyolular istanbul'daki maçta son 1 dakikaya girildiğini bildirir. o, bursa şehrinin yaşadığı en uzun 1 dakika olacaktır. sahada ertuğrul sağlam ve futbolcular, tribünlerde yönetim ve taraftarlar, evlerde bütün bir şehir o 60 saniyenin her birini heyecan içinde yaşar ve sonunda, kadıköy'deki maçın son düdüğü çalar.
kadıköy'deki son düdüğün sesiyle bursa karışır. herkes bağırıp çağırmaya, birbirini kucaklamaya başlar. bursalıların hayadan boyunca bekledikleri bir hayal gerçeğe dönüşmüştür. yeni şampiyon, bursaspor'dur. bir tarih değişmiş, süper lig'de dört büyükler dışında bir takım ilk kez şampiyon olmuştur.
bursaspor'un genç teknik direktörü, şampiyonluğun kazanılması üzerine gözyaşlarını tutamaz. şaşkınlık, heyecan, coşku iç içe geçmiştir. o gün statta bulunanlar, belki de hayadan boyunca sadece bir kez yaşayabilecekleri bir duygu seline tutulurlar. ilk coşkunun ardından on binlerce insan saha içine girerek yaşanan anı ölümsüzleştirmeye çalışır. kimi fotoğraf karelerine sardır, kimileri ise çimlerden ve kale filelerinden bir parça alarak geleceğe bir kanıt taşıma peşine düşer. futbol takımı ise sahada yaşanan ilk coşkunun ardından soyunma odasına gider ve "inandık başardık 2009-2010 türkcell süper lig şampiyonu bursaspor" yazılı yeşil tişörtlerle tekrar sahaya döner. statta meşaleler yakılır, lazer gösterileri yapılır, şampiyonluk sarkılan söylenir. bursalılar hayadan boyunca bekledikleri şampiyonluğun tadım doya doya çıkarırlar.
bütün bursa sokaklara dökülmüştür. altıparmak, heykel, santral garaj, setbaşı, fatih sultan mehmet bulvarı yüz binlerin katıldığı kutlamalara tanıklık eder. büyükşehir belediyesi itfaiye daire başkanlığı, bursasporun kuruluş yılını temsilen 63 top atışı yapar. havai fişek gösterileri, günlerce süren eğlencelerin ortak özelliği olacaktır. pazartesi günü valilik kararıyla okullar tatil edilir ve yediden yetmişe her bursalının kutlamalara katılması sağlanır. şampiyonluk gecesinin başka bir hoş görüntüsü ise ankara'dan gelir. ankaragücü taraftarları, sanki takımları şampiyon olmuşçasına büyük bir kalabalıkla kızılay meydanı'na çıkarak, bursaspor'un şampiyonluğunu kutlar. türkiye'nin dört bir yanında bursasporun şampiyonluğu kutlanır.
şampiyonluk kutlamalarına, ertesi gün şehirde ve statta büyük bir coşkuyla devam edilir. kupa töreni, şampiyonluğun kazanılmasından bir gün sonra, 17 mayıs pazartesi günü statta düzenlenir. takım, üstü açık bir otobüsle kulübün özlüce tesislerinden stada kadar yaptığı şehir turunu, büyük kalabalık nedeniyle yaklaşık üç buçuk saatte tamamlar. statta ise tam anlamıyla bir izdiham yaşan maktadır. mahşeri bir kalabalık tribünleri ve sahanın içerisini doldurmuş, yaklaşık otuz bin insan ise stada girememiştir.
sahaya akan insan seli nedeniyle kupa ve madalya töreni saha içerisinde hazırlanan platform yerine, şampiyonluk turu için özel hazırlanmış üstü açık otobüste gerçekleştirilir. futbolcular madalyalarını ve şampiyonluk kupasını, otobüsün üzerine çıkan futbol federasyonu başkam mahmut özgener'in elinden alır. bu sırada stadın içinde de havai fişek gösterileri ve ışıklı lazer gösterileri düzenlenir. on binler hep bir ağızdan şampiyonluk tezahüratlarıyla bütün stadı inletir. bursa şehri, tarihinin en güzel ve en coşkulu günlerinden birini yaşar.
memet zencirkıran'ın "beşinci şampiyon bursaspor" kitabından;
şampiyonluk sürecinden kısa birkaç not
sezonu biraz da rakamlarla değerlendirelim. bursaspor 65 golle ligin; en fazla gol atan takımı oldu, yediği 26 gol ile 25 gol yiyen beşiktaş'ın ardından, ligin en az gol yiyen ikinci takımı oldu. bursaspor ligin en iyi averajına sahip takımıydı.. bursaspor şampiyonluktaki rakibi fenerbahçe ile birlikte ligin en fazla galibiyet alan takımı olurken aynı zamanda ligde en az yenilgi alan takım oldu. gol krallığının ilk on ismi arasında, bursasporlu tek bir futbolcunun olmaması, bursaspor'un takım olarak gol attığının da bir ispatıdır. ertuğrul sağlam, türkiye'de hem futbolcu hem de teknik adam olarak şampiyonluk yaşayan tek isim oldu. bursaspor üç istanbul takımı karşısında da başarılı bir performans sergiledi. beşiktaş karşısında 6, galatasaray karşısında 4, fenerbahçe karşısında 3 puan alındı. bursaspor, sezon sonunda kendi tarihinin rekorlarım da altüst etti, 75 puanla tarihinin en fazla puanını toplarken, ligde ilk kez 65 gol atti. takımın en golcü isimleri attıkları sekizer gol ile pablo batalla ve ozan ipek oldu. stoper ömer erdoğan da 6 golle takımın en golcü isimlerinden biri oldu.
sezonun en dikkat çeken noktalarından birisi, duran top organizasyonlarındaki başarıydı. genelde ali tandoğan'ın kullandığı duran toplar, bursaspor'un sezon boyunca en büyük silahlarından birisi oldu. serbest vuruşlarda rakip ceza sahası içerisine giren defans oyuncuları, kritik anlarda takıma goller kazandırdı. kaptan ömer erdoğan 6, tomas zapotocny 3, ali tandoğan 2 gol attı. kaleci ivankov ise kullandığı dört penaltıyı da gole çevirirken takımın golcüsü sercan yıldırım kadar gol atmış oldu.
ertuğrul sağlam'ın teknik kadrosunu oluşturan menajer adil cenkçiler, antrenörler mutlu topçu, birol berkem, erzel uzgur, ibrahim bakır ve öztürk tanrıbilir'in de şampiyonluk yolundaki katkılarını unutmamak lazım.
bu şampiyonluğun ardından, sezon sonunda milli takımın hazırlık maçlarını oynadığı abd kampına, dört bursasporlu futbolcu çağrıldı ve milli formayı giydi: sercan yıldırım, ozan ipek, volkan şen ve turgay bahadır... dört futbolcu da sene içinde gösterdikleri performansla milli formayı fazlasıyla hak etmişlerdi. süper lig'in neredeyse en başanlı birkaç performansından birisini sergileyen ve şampiyonlukta büyük katkısı olan kaptan ömer erdoğan ise hak ettiği milli takım formasını, avrupa kupası eleme grup maçlarında giydi.
kazanılan şampiyonluğun bursaspor'a önemli ekonomik getirileri. oldu. ligdeki ekonomik pastanın büyümesi, performansa dayalı kaynak dağıtımı, sportif başarıların takımlar için son derece önemli bir gelir kaynağı haline gelmesini sağladı. bursaspor şampiyonlukla birlikte 7 milyon lira sıralama, 9,2 milyon lira ligdeki performans geliri, 5 milyon lira da dayanışma primi ile yaklaşık 21 milyon lirayı kasasına koydu. şampiyonlar ligi'nden yaklaşık 15 milyon avroluk gelir elde etti. bursastore ürünleri yenilendi ve önceki yıllara göre talepte büyük bir patlama yaşandı.
memet zencirkıran'ın "beşinci şampiyon bursaspor" kitabından;
futbolcuların ağzından, şampiyonluk
* kaptan, 2006-2007 sezonu öncesinde bursaspor'a transfer oldun. şampiyon olunan sezonda farklı olan neydi, diğer sezonlarla karşılaştırabilir misin?
ömer erdoğan: sezon başlamadan önce kendimize büyük bir hedef koymuştuk. bu oldukça önemliydi. örneğin bursaspor'a ilk geldiğim dönem yeni bir takım kurulmuştu ve takımın hedefi ligde kalmaktı. gerçekten de o yıl ligde kalmak için çok zor bir mücadele verdik ve sonunda da ligde kalmayı başardık. sonraki yıl yönetim ve hoca değişikliği yaşadık. yeni gelen hoca da çok büyük ümitler vaat edemedi ve büyük hedefler ortaya koyamadı. hedef, ligde ilk on-oniki arasında yer almaktı. yani hedef küme düşme tehlikesinden uzak kalmaktı. tabii hedef bu olunca ona göre takım kuruluyor ve futbol anlayışınızı da ona göre belirliyorsunuz. yani deplasmanda bir puan için mücadele ediyorsunuz. evimde de kazanabildiğim kadar kazanayım ve ligde bir an önce küme düşme tehlikesinden uzaklaşacak puanlan toplayayım anlayışını benimsiyorsunuz. ertuğrul hocamızla çalışmaya başladıktan sonra, hedefler büyüdü ve hoca buna bize inandırdı. bizde hem antrenmanlarda, hem maçlarda bunun karşılığını verdik. hoca devre arasında gelmişti. altı aylık beraberlikten sonra futbolcuların da, şehrin de kafasına bu takımın daha büyük şeyleri başarabileceği inancı yerleşmişti. o sezon avrupa'ya gitme şansını son maçta kaçırmıştık, ama herkesin kafasına takımın yeni sezonda üst sıraları zorlayan bir ekip olabileceği düşüncesi yerleşmişti. kadronun korunması ve yeni gelen arkadaşların da takıma çok çabuk uyum sağlaması işimizi kolaylaştırdı. sezon başında ilk beşi hedeflemiştik ama ilerleyen her haftayla birlikte daha da iyisini yapabileceğimizi gördük. ertuğul hoca takım toplantılarında ve bireysel görüşmelerde bize çok daha iyisini yapabileceğimizi söyledi ve buna bizi inandırdı. kendi aramızda konuştuğumuzda da daha iyisini yapabileceğimizi dile getiriyorduk ve bu inanç bize şampiyonluğu getirdi. başa dönmem gerekirse takımın sezon başında ortaya koyduğu hedef ve buna yönelik yapılanması çok önemlidir. şampiyon olunan sezonu önceki sezonlardan farklılaştıran önemli noktalardan birisi buydu.
* sercan, diğerlerine sonra soracağımız soruyu sana başta sorayım. bursaspor'un neredeyse bütün takımlarında oynadın. bursaspor kökenli bir futbolcu olarak şampiyonluk senin için ne ifade ediyordu, neler hissettin?
sercan yıldırım: tabii ben öncelikle bursa çocuğuyum. senelerdir bursaspor'un içindeyim ve küçük yaşlardan itibaren maçlara da gidiyordum. önceki dönemlerde hep küme düşmemeye oynayan bir takım vardı. biz türkiye'de belki de bir devrim yaratarak, taraftarlarımıza çok güzel duygular yaşattık. bunun devamını getirmeyi de çok istiyoruz. çünkü bursa'da o coşku, o potansiyel hep vardı. bir tek basan eksikti. dediğim gibi ben nice kupalar yaşamak istiyorum. aynca galatasaray, fenerbahçe, beşiktaş gibi takımlarda değil de bursaspor'da bunu yaşamak çok güzel bir duyguydu, bunun mutluluğu benim açımdan bambaşka ve anlatması da zor...
* takımda önceki yıllardan farklı olan neydi? şampiyonluk neden daha öncem yıllarda değil de, 2009-2010 sezonunda geldi?
sercan yıldırım: ertuğrul hoca'nın gelmesiyle takımda çok önemli değişimler yaşandı. önümüzde bir sivasspor örneği de var. onların başarısında, takım içindeki arkadaşlığın da büyük etkisi oldu. takım olma duygusu sivasspor'da çok ön plandaydı. ertuğrul hoca geldiği ilk günden itibaren bunu sağlamaya çalıştı. o arkadaşlık zamanla oturdu, güzel oynamaya başladık ve birbirimize kenetlendik. başarı da bunun önemli etkisi olduğunu düşünüyorum. eskiden takımda büyük, küçük ayırımı vardı. takımda küçük yaştaki oyuncular rahat hareket edemiyorlardı. birçok olumsuzluklar oluyordu bu nedenden dolayı. bunun altını çizerek söylüyorum; bu durumun hem saha içinde, hem de saha dışında çok olumsuz yansımaları görülüyordu. hem saha içerisinde, hem saha dışında bir iletişim sorunumuz vardı. saha içindeki durum hocadan da, yaşça büyük oyunculardan da kaynaklanabilir. bunu çok önceden hem gördüm, hem de yaşadım. genç oyuncular yeteneklerini sergileyemiyordu. saha dışında da önemli sorunlar oluyordu. futbolcular arasmda iletişim çok önemlidir. saha dışında da bir araya gelmek, görüşmek. ertuğrul hoca'yla birlikte belirttiğim sorunlar ortadan kalktı. takımımızdaki iletişim ve hava çok iyiydi.
• ali, bursaspor'a 2008-2009 sezonunun devre arasında geldin ve sahaya çıktığın ilk maçtan itibaren, sanki uzun süredir takımda oynuyormuş gibi uyum sağladın. defansı toparladın. liderliğini kabul ettirdin. bursaspor'a bu kadar çabuk adapte olmanı sağlayan şeyler nelerdi?
ali tandoğan: beşiktaş'tan ayrılırken beşiktaş'ı kafamda bitirmem bunda çok etkili oldu. futbolcuların büyük sıkıntılarından birisi, bir takımdan ayrılırken kafalarının o takımda kalmasıdır. o zaman istedikleri performansı sahaya yansıtamıyorlar. beşiktaş ile sezon sonu sözleşmem bitiyordu, ama devre arasında ayrıldım. birçok takımdan teklif vardı. ama bursaspor'u zaten takip ediyordum. teklif geldiğinde de tesisler, internet sayfası, antrenman sahaları vb. konularda ayrıntılı bir inceleme yaptım. bunlar beni çok etkiledi. bir de takım içerisindeki arkadaşlık ve dostluğun iyi olduğundan haberim vardı. taraftarın da çok etkili olduğunu bilmem, bursaspor'u tercih etmemde etkili oldu. daha çıktığım ilk maçta taraftarın bana gösterdiği sevgi ve ilgi de beni çok mutlu etti. ben bunu yanlış bulsam da taraftarların sevip sevmeme huyu vardır. taraftar bir futbolcuya sevgisini ve güvenini gösterdiğinde başarılı bir performans da ortaya çıkıyor.
* sizce şampiyonluğu getiren etkenler neler oldu?
ömer erdoğan: birlik ve beraberlik duygusunun çok önemli etkisi oldu. taraftarın, şehrin bize inanması ve büyük destek olması da önemliydi başkanıyla, yönetimiyle, teknik kadrosuyla, futbolcusuyla, tesislerde çalışanlarıyla çok güzel bir birlik ve beraberlik duygusu içerisinde çalıştık. herkes birbirine sevgi ve saygıyla yaklaştı. takam içerisinde de büyük bir sevgi ve saygı vardı. birlik, beraberlik ve takım ruhu bize bu şampiyonluğu getirdi.
ali tandoğan: saha içerisindeki disiplin önemliydi. geldiğimde, ertugrul hoca birçok kural koymuştu. bunu söylerken hocanın bizi çok serbest bıraktığını söylemeliyim ama özellikle saha içine yönelik, yapmamızı istediği şeyler vardı. herkes çok disiplinli oynadı. ayrıca hepimiz başarıya aç oyunculardık. belirli bir yaşa gelmiş, benim gibi oyuncular bile başarıyı çok istiyordu. hocaya benim zaten bir borcum vardı. beşiktaş'tan ayayrıldığımda beni hemen transfer etmek istedi. sahada her şeyimizi yansıttık. bir de takım içinde arkadaşlık ve takım olma olgusu çok iyiydi. açıkçası çok da maç kaybetmediğimiz için başarı geldi.
* sahada birbirinin eksiğini kapayan, müthiş savaşan bir takım vardı. takım ruhunu sağlamak için neler yaptınız?
ali tandoğan: çok bir şey yapmaya gerek kalmadı açıkçası. herkes sorumluluğunun bilincindeydi. o bilince sahip olmak önemli. bir de hepimiz kendimize çok iyi baktık.
ömer erdoğan: şampiyonluk sürecinde herkes gerçekten büyük özveride bulundu. maddi sıkıntılar da yaşadık ama hiçbir zaman ne bunu dile getirdik ne de saha performansımıza yansıttık. herkes özel hayatındaki sorunlarını, hedefe ulaşma sürecinde bir kenara bıraktı. saha içinde de dışında da çok iyi bir diyalog vardı.
* takım, şampiyonluk sürecinde son derece kritik maçlar oynarken hakemlere ve rakibe en ufak saygısızlık yapmadan ligi tamamladı. bu gerilimi nasıl aşabildiniz?
ömer erdoğan: biz, son haftalara kadar puanlan nasıl topladığımızın bilincindeydik. hocamızın da bu süreçte, fair ploy'e dikkat edilmesi konusunda kesin uyardan vardı. açıkçası kendi aramızda yaptığımız konuşmalarda da "şampiyon olacaksak böyle olalım, olmayacaksak da böyle olmayalım," dedik. şampiyonluğun yanında, fair-play liginde de şampiyon olduk. eğer şampiyon olamasaydık bile, türk futbolseverinin kalbinde farklı bir yer edinecektik ve mücadelemizin hakkı verilecekti. son hafta allah da bizim yanımızdaydı. son maçta sadece bursa dan değil, tüm türkiye'den bizi destekleyenlerin dualarım yanımızda hissettik. biz hem kendi maçımızı kazandık hem de istediğimiz sonuç istanbul'dan geldi.
ali tandoğan: birincisi, bunda hocamızın çok büyük katkısı oldu, ikincisi ise benim hayattaki en büyük tecrübelerimden birisi şu oldu: bir futbolcu sahada hakemle, rakip futbolcuyla, kendiyle kavga etmeye başladığı an, o futbolcu seneyi çok kora geçirmeye başlar. o yüzden futbolcu sahada sadece kendi işine konsantre olmalı. arada sırada hakeme pozisyon icabı bazı itirazlar olabilir ama bunlar anlık ve kısa süreli olmalıdır. futbolda olay çeneye vurmaya başladığı zaman korkacaksınız. ben çok eskiden beri agresif bir futbolcuyum, haksızlığa tahammülüm yoktur. ama bursasporda, açıkçası geçmiş hatalarımızı düzelttik diyeyim.
sercan yıldırım: ben kendi açımdan değerlendireyim. oyuncunun karakteri iyi olduğunda ve bunu sahaya yansıttığında, bu konularda hiçbir sorun yaşanmayacağını düşünüyorum. ben altyapıda şampiyonluklar yaşadım, 15 yaşımdan itibaren değişik yaş gruplarında milli takımlara gittim ve a milli takıma kadar yükseldim. ben bu tecrübeyi kazandığımı düşünüyorum, çünkü işin altyapısı çok önemli, özellikle bursaspor açısından değerlendirmem gerekirse bursaspor'un alt yapısı tam bir futbolcu fabrikası. o altyapıyı aldım. sahaya çıktığımda ise fair play'in yanında, taraftara seyir zevki yaşatmayı çok seviyorum. hem gol atmak hem de attırmak çok güzel bir duygu...
* kaptan, çok başarılı bir savunma performansının yanında, altı golle takımın en golcü isimlerinden birisi oldun. en keyif aldığın golün hangisiydi?
ömer erdoğan: güzellik açısından belki başka gollerim sayılabilir ama bence en önemli ve değerli golüm, ligin 28. haftasında, antalyaspor'a attığım goldü. maç 1-1 devam ediyordu. son haftalar yaklaşıyordu ve puan kaybına tahammülümüz yoktu. ozan ipek, ceza sahası sol çaprazından kaleye doğru bir şut attı ve ben son anda ayağımı sokup golü attım. maçın son dakikalarında golü atıp galip gelmemiz, şampiyonluk sürecinde çok önemliydi.
* en keyif aldığınız maç hangisiydi?
ömer erdoğan: fenerbahçe karşısında deplasmanda 2-0'dan çevirip 3-2 kazandığımız maç, 2-0'a kadar çok kötü oynayıp, bize hiç yakışmayan bir futbol sergilerken ikinci yarıda, sahada bambaşka bir bursaspor vardı, bir de doksanıncı dakikaya kadar maçı çevirebileceğimiz inancına sahiptik, bunu başarabilmek çok farklı bir duyguydu,
sercan yıldırım: deplasmanda 3-2 kazandığımız beşiktaş maçı çok zevkliydi. maçı çok kritik bir noktadan çevirdik. çok güzel bir maçtı.
* ali, 11 asistle bursaspor'un asist kralı oldun ve süper lig'in de asist kralları arasındaydın. çok başarılı bir performans sergiledin. bunu neye bağlıyorsun?
ali tandoğan: ben bu tip performanslarımı daha önce de gösterdim. gençlerbirliği'nde bundan çok daha iyiydim. o dönemde 9 tane gol attım, 13 tane asist yaptım. o sezon sonu değil ama bir sonraki sezon, o performansım beşiktaş'a girmeme sebep oldu. sonraki senelerde de çok sayıda asistim vardı. bursaspor da 2 tane gol attım, 11 asist yaptım türkiye'de asist krallığı deniliyorsa ilk üç arasında gösterilmem gerekiyordu. bursaspor'da bu performansı göstermemde, birlikte oynadığımız oyuncuların da büyük etkisi var. orta yapağımda turgay'ın, ömer'in, diğer arkadaşların durdukları yer ve beni anlamaları da çok önemli.
* sözü şampiyonluk gününe getirmek istiyorum. şampiyonluk anını ve sonraki iki günü anlatabilir misiniz? neler hissettiniz?
ali tandoğan: şampiyonluktan beş hafta kadar önce bir rüya gördüm. rüyamda biz maçı 2-1 kazanıp şampiyon oluyorduk. ben, daha önceki maçlarda bunu yaşarız, diye bekliyordum. son hafta oynadığımız beşiktaş maçında rüyam gerçekleşti. o maça denk gelmesi de çok güzeldi. benim eski takımımdı. benim yaptığım bir orta gol oldu. benim için unutulmayacak bir gündü. gelecekte, geriye dönülüp şampiyon olduğumuz maç verilirken benim ortam ve atılan gol de gözükecek. şampiyonlukta neler hissettiğime gelince, açıkçası ben sevinçlerimi çok belli eden bir insan değilim. ama uzun süre anlayabildiğimi de söyleyemem. zaten o dönem bize, bunu çok uzun yıllar sonra anlayacaksınız demişlerdi. tamam sevindik, eğlendik, çok güzeldi. duruşunuz, davranışlarınız değişiyor. daha bir kendine güvenli, daha bir başınız dik dolaşıyorsunuz. ama bunların hepsi çabuk unutuluyor. önemli olan şey şu; tarih yazılırken yaptıklarımız bir yere not alındı. o kadroda da ben ve takım arkadaşlarım var. futbolu bıraktıktan sonra bugün bursa'ya geldiğimde, şampiyon olan kadroda bir ali tandoğan vardı dediklerinde, beni asıl mutlu edecek olan şey odur.
ömer erdoğan: açıkçası o günler şampiyonluğu doğru düzgün algılayamadık. çünkü içimizde ne kadar umut beslesek de gerçekte, fenerbahçeliler kadar umutlu değildik, fenerbahçe'nin elli bin seyircisi önünde maçı kazanacağını düşünüyordum. maçtan sonra da sonraki günlerde de şampiyonluğu algılamakta zorluk çektik. futbol hayatımda daha önce hiç yaşamadığım, inanılmaz güzellikte bir mutluluktu. açıkçası bu duyguları anlatmak da pek mümkün değil, sonraki süreçte gittiğim her yerde ilgi gördüm. ayrıca insanların şampiyonluğumuzu şansla değil de hak ederek kazandığımıza yönelik ifadeleri de beni çok mutlu etti.
* ne kadar büyük bir şey başardığınızın farkında mısınız?
ali tandogan: açıkçası değiliz. ama bir sitem olarak bu başarıya karşı bursa'dan beklediğimiz desteği göremediğimizi de söyleyeyim. sadece parasal anlamda da kastetmiyorum, yanlış anlaşılmalın. ama onore edilme anlamında, büyük firmaların futbolculara yaklaşımında, reklam anlamında işadamlarından ve şehirden, gereken desteği göremedik onu belirteyim. bunu kimseyi kötüleme, karalama anlamında da söylemiyorum ama takımın arkasında beklediğim kadar durulmadığını da ifade etmeliyim.
* son olarak bursaspor taraftarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
ömer erdoğan: şampiyonluğumuzda çok önemli katkıları vardı. bizi hem içerde hem deplasmanlarda inanılmaz desteklediler. taraftarın desteğini arkamızda hissettiğimiz maçlarda, çok daha farklı oynuyoruz. sağ olsunlar bu zamana kadar bize olan desteklerim sonuna kadar gösterdiler. bizim de bu desteğin karşılığını verdiğimizi düşünüyorum.
ali tandoğan: futbolda taraftar desteği çok önemlidir. geldiğim ilk andan itibaren taraftar beni sahiplendi. böyle olunca performansımın da yükseldiğini söyleyebilirim. onların istediği futbolu sergiledim. beşiktaş'tan ayrılırken ben sevildiğimi hissettiğim zaman futbol oynayabilirim demiştim. ben sevilmediğimi hissettiğim zaman top oynayamam. bursaspor taraftarı, bana büyük destek olan, beni anlayan bşr taraftar grubu.
sercan yıldırım: taraftarın maç öncelerinde ve maçlarda büyük etkisi oluyor. daha fazla motive edip, hırslandınyorlar. taraftarımız takım açısından çok büyük bir güç ve takıma da büyük destek veriyor...
memet zencirkıran'ın "beşinci şampiyon bursaspor" kitabından;
ertugrul sağlam: bir hayali gerçeğe dönüştürdü
* son haftalara girildiğinde bursaspor, şampiyonluk potasında şansını devam ettiriyordu. takımda tecrübeliler kadar, genç futbolcular da ağırlıktaydı ve neredeyse şampiyonluk gören futbolcu yoktu. şampiyonluktan haftalar öncesinde turgay'ın "şampiyonluk rüyalarıma geriyor, 2-3 saat uyuyamıyorum" açıklaması var. ali tandoğan ve çok sayıda futbolcunun da buna benzer açıklamaları oldu. psikolojik açıdan çok zor bir süreçti. son haftalara girildiğinde şampiyonluk stresini azaltmak için neler yaptınız?
- bundan önce çalıştırdığım bütün takımlarda psikolojik destek aldım ve psikologla beraber çalıştım. bir tek burada çalışmadım. tabii çalışmak istedim ama şartlar oluşmadı ve biz o yoğun dönem içerisinde, olaya fazla yüklenemedik. oyunculara güvendik ve bu işi biz kendimiz halledebiliriz dedik. şampiyonluk yarışının son döneminde, medyanın üzerimize çok geldiği, bunlar bu stresi kaldıramazlar, bu strese yenik düşerler dediği ve üzerimizde gerçek anlamda baskı oluşturmaya çalıştığı dönemde, biz oyuncularımızla şunu paylaştık: "arkadaşlar biz şu anda lideriz ve önemli bir başarının arifesindeyiz. tabii şampiyonluk çok önemli ama biz, sezona ilk beş ve avrupa kupaları hedefiyle girdik. yani, şu anda biz şampiyonlar ligi'ni garantiledik. dolayısıyla biz ikinci olsak da kimsenin çıkıp bize niye ikinci oldunuz diyecek durumu yok. biz, sizin ürettiğiniz başarıyı kimsenin değersiz hale getirmesine izin vermeyiz," dedik. açıkçası bizim üzerimizde ille de şampiyon olmalıyız stresi, baskısı oluşmadı hiç. böylece bir başarısızlık durumunda oluşabilecek baskıyı ortadan kaldırdık. bunu söylerken şampiyon olmamız durumunda neler kazanacağımızı da oyuncularımıza anlattık. onlar da akıllı insanlar. şampiyonluk durumunda neler kazanacaklarını iyi biliyorlar.
ayrıca, insanların zirve mücadelesi verirken baskı ve strese dayanamayıp agresif olduklarını ve çirkef davrandıklarını belirtip, bunu yapmayalım dedik. sonucu bize neye patlarsa patlasın, kendi değerlerimizden taviz vermeden, futbolun güzelliklerini ortaya çıkarmayı konuştuk. gördüğümüz kart sayısıyla da ligin en az kart gören takımı olduk. dolayısıyla bu da bizim için bir avantaj oldu. sonuçta oyuncularla bire bir görüşmemiz bunda çok etkili oldu. oyuncular zaten buna hazırlıklı oldukları için hem şampiyonluk hem de sporun gerçek kalitesine uygun bir sonuç çıktı ortaya.
* son maç öncesi, ligi ikinci bitirmenin de önemli bir başarı olduğuna ve şampiyonluk gibi kutlanacağına yönelik açıklamalarınız oldu. şampiyonluktan fazla ümitli değil gibiydiniz. maç öncesi duygu. larınız nasıldı?
- ben son haftaya kadar, hatta son maç öncesi yaptığım basın toplantısında da şampiyonluğa olan inancımı çok net bir şekilde dile getirdim. nihayetinde fenerbahçe'nin de bir gün puan kaybedeceğini ve bursaspor'un şampiyon olacağını da söyledim. ben ikinciliğe yönelik sözlerimle şunu engellemeye çalıştım: kötü bir sonuç olabilir. nihayetinde senin beşiktaş'ı yenme garantin yok, berabere de bitebilir o karşılaşma. fenerbahçe, bizim o çok merakla beklediğimiz bir dakikada, şampiyon da olabilirdi. burada toplum psikolojisi var. insanların üzerindeki o baskıyı azaltmak için, dışarıya karşı o sözleri söyledim. ama içeride oyuncularımızla çok farklı şeyler konuşuyorduk.
bir de altı hafta sürdürülen ve kaybedilen liderlikten sonra, ikinciliğin birçok insanı mutsuz etmeye ve insanları tatmin etmemeye başladığını gördüm. buna da izin vermek istemedim. bu tekimin tarihinde elde ettiği en önemli başarıyı, değersiz hale getirmemek için söyledim o sözleri. o oyuncuların, o yönetimin, o teknik kadronun, o taraftarların emek verip bu takımı şampiyonlar ligi'ne taşımasını, bu kadar emek verip de sahadan mutsuz bir şekilde ayrılmasını istemediğimden o şekilde dile getirdim. o şekilde bitmesine izin de vermezdim. bu takım, tarihinde kaç defa ikinci oldu, kaç defa şampiyonlar ligi'ne katıldı? o yüzden, bizim için en az şampiyonluk kadar da önemli bir neticeydi ikincilik.
* bursaspor-beşiktaş maçı tamamlandığında fenerbahçe-trabzonspor maçının son dakikası oynanıyordu. son bir dakikayı anlatabilir misiniz? o bir dakika sizin için nasıl geçti?
- o bir dakika, bir sezon gibi, bir ömür gibi geçti. şu anda ben o bir dakikayı hatırlamıyorum. sadece adil (cenkçiler) bey'in bitti dediğini ve sevincimizi hatırlıyorum. ama allah kimseye -sonucunda nasıl bir mutluluk, nasıl bir başarı olursa olsun- öyle bir dakikayı yaşatmasın.
* şampiyonluk nasıl bir duyguydu, neler hissettiniz?
- iki gün falan anlayamadım ben, şampiyon olduk mu, olmadık mı? hele o kutlamalar, o curcuna, o heyecan, o karmaşa. mesela, otobüs turunu, hani bir insan rüya görür, kalkar ve rüyasını hatırlamaya çalışır ya. öyle hatırlıyorum o turu. şampiyonluk gününde stattaki o atmosferi, simdi hayal meyal hatırlıyorum. dolayısıyla bir-iki gün kendime gelemedim. ama hakikaten ne kadar büyük basan elde ettiğimizin, ne kadar önemli bir basarının altına imza attığımızın, hangi imkanlarla, hangi rakiplerle yarışıp nasıl bir mucizeyi gerçekleştirdiğimizin farkına sonradan vardım.
* şampiyonluğun kazanılmasından sonra sizi en çok mutlu eden olaylar neler oldu? bir de sezon içinde tamam biz şampiyon olacağız duygutuna kapıldığınız anlar oldu mu?
- her şey ile mutlu oluyorum inanın. bir yerde bir bayrak görüyorum mutlu oluyorum. şehrin girişinde; "şampiyon şehir bursa'ya hoş geldiniz" yazısı beni çok mutlu ediyor. gazeteyi açıyorum, şampiyon bursaspor işte şu futbolcuyu transfer etti yazıyor, mutlu oluyorum. şampiyonlukla ilgili ne görsem inanın muttu oluyorum. sezon içerisinde fenerbahçe'yi 3-2 yendikten sonra, çok inandım şampiyon olacağımıza.
* son olarak şampiyonluğu getiren unsurların neler olduğunu sormak istiyorum?
- iyi niyetli, başkaları hakkında kötü düşünmeyen, tamamen kendi işini yapmaya odaklanmış bir grubun sinerjisinin ürünüdür bu şampiyonluk. bununla beraber şehrin valisi, belediye başkam, ileri gelenleri, taraftarı ve medyasının bütünleşmesinin bir eseridir kazanılan şampiyonluk. bunun yanında biz çok düzgün davrandığımla ve işimizi çok doğru yaptığımız için bütün ülkede, çok önemli bir saygınlık oluşturup, manevi anlamda birçok insanın bize destek vermesini, yani yapılan dualan da söyleyebiliriz. bir insanın, birine karşılık beklemeden dua etmesi çok önemlidir. sonuçta nisanların dualarının da bize katkısı oldu. bunu da göz ardı edemeyiz. ama tabii bu dualann da yerini bulabilmesi, gerçekleşebilmesi içini burada işini çok iyi yapan bir grup vardı. çalışan, emek harcayan, iyi niyetle mücadele eden, birbirini seven ve sahiplenen, yani futbolda başarı için bütün kriterleri yerine getiren bir grup vardı. buradaki bizim kalitemizle, insanların manevi desteği bir araya gelince böyle bir başarı ortaya çıktı.
memet zencirkıran'ın "beşinci şampiyon bursaspor" kitabından;
bursaspor-beşiktaş: teksas ve çarşı'nın bilek güreşi
sezonunun son haftasında bursa'da oynanan maç ise oldukça ilginç bir döneme rastlar. maçın kazanılması ve istanbul'da fenerbahçe'nin puan kaybetmesi halinde, bursaspor şampiyon olacağı için, bursa taraftarı açısından gündem bambaşkadır. beşiktaş ile gerginlik tamamen gündemden kalkmıştır. taraftar tamamen şampiyonluğu ya da ikinciliği kutlamaya hazırlanmıştır. maç başladıktan sonra bir grup taraftarın beşiktaş'a yönelik birkaç küfürlü tezahürat girişimi, diğer tribünlerce protesto edilince kesilir. bütün tribünler coşkuyla bursaspor u desteklemeye başlar ve bu destek, maç boyunca da devam eder. maçın sonunda da şampiyonluk gelir.
şampiyonluğun kazanılmasının ardından bursa kamuoyunda, yeni sezon için artık iki kulüp taraftarları arasındaki gerilimin bitmesi ve rakip taraftarların statlara alınması, yaygın olarak dile getirilir. bursaspor başkanı ibrahim yazıcı, 2010-2011 sezonu fikstürü çekilmeden önce, beşiktaş yönetiminin de kabul etmesi halinde, iki takım taraftarlarının rakip sahada yapılan maçlara gelmesini istediğini, beşiktaş yönetimi bu teklifi kabul ederse ilk maçın bursa'da oynanması durumunda, beşiktaş taraftarlarının stada alınacağını kamuoyuna açıklar. fikstür çekiminde ilk maçın istanbul'da oynanacağı belli olur. futbol kamuoyunda olduğu kadar iki kulüp yönetiminde de taraftarlar arasında, yaklaşık yedi sezondur devam eden gerilimin artık sona erdirilmesi, iki kulüp arasında oynanacak maçlara rakip takım seyircisinin alınması düşüncesi öne çıkar. beşiktaş yönetimi, 5 aralık 2010 tarihinde inönü stadında oynanacak maça, bursaspor taraftarlarının alınmasına sıcak baktığını açıklar. 11 güvenlik kurulu da bursaspor taraftarlarının maça gelmesini onaylar. iki kulüp yönetimi, federasyon, medya ve futbol kamuoyu iki takım arasında oynanan maçlara rakip takım taraftarının alınmasını dile getirse de denklemin sorunlu ayağını; teksas ve çarşı'nın birbirleriyle karşılaştığında nasıl bir tavır sergileyeceği oluşturmaktadır. maç öncesi iki taraftar grubu arasında yaşananlar ise kamuoyunda oluşan gerilimin azaldığı düşüncesinin ne kadar yanlış olduğunu ortaya koyar. stat önünde iki taraftar grubu arasında büyük kavgalar başlar. emniyetin yeterli tedbirleri almaması nedeniyle maç öncesinde, iki taraftar grubu arasında önce sözlü sataşma, sonra birbirlerine taş ve şişe atma olayları yaşanır. beşiktaşlı bazı taraftarların bursasporlu taraftarların olduğu bölüme saldırmaları ile iki taraftar grubu arasında çatışma çıkar. yaşanan olaylar sonrasında üç bursasporlu taraftar, değişik yerlerinden bıçaklanarak yaralanır. daha sonraki olaylarda başka taraftarlar da yaralanır. maç içerisinde ise iki taraftar grubu arasında birbirlerine yönelik son derece ağır, küfürlü tezahüratlar yapılır.
a milli takım basın sözcüsü ve spor adamı yiğiter uluğ'un bursaspor'un şampiyonluğu üzerine, spor kültürünü ve bursaspor sevgisini miras aldığı rahmetli babası yaşar uluğ'a yazdığı mektubu yayımlıyoruz
hatırlıyor musun babacığım, o akşam eve geldiğinde gözlerinin içi gülüyordu. "bugün sevinmek hakkın çünkü bursaspor gerçekten çok iyi bir takımı eledi. yine de abartma, mahalledeki göztepeli arkadaşlarınla alay etme sakın," demiştin. 70'lerin hemen başıydı. izmir'de oturuyorduk ve bursaspor, bir yıl öncenin kupa galibi göztepe'yi yarı finalde penaltılarla elemiş, türkiye kupası'nın finalinde eskişehirspor'la buluşmuştu. hafta sonlarımız altay'ın, göztepe'nin, bazen de karşıyaka'nın maçlarında geçerdi ama sen bursaspor'u tutar, bu arada adnan süvari'nin göztepesi ile abdullah gegiç'in eses'ine çok özel bir hayranlık beslerdin. o takımlar modern futbolu türkiye'ye tanıtmaya çalışan devrimcilerdi, senin gözünde... ama yeşil-beyaz'ın yeri ayrıydı. 'ışıklar askeri lisesi'nin kalecisi' olarak tanındığın bursa'da, sonraları da amatörce futbol oynamış, 60'ların başlarında akınspor, acar idmanyurdu, demirçelikspor, istiklâlspor ve pınarspor adlı beş amatör kulübün bir araya gelerek oluşturduğu bursaspor'un ilk heveskârları arasında pınarspor'da yer almıştın. sonradan okuyup öğrenince anladım ki, o devir, yani sizin bursa'yı futbol alanında temsil edecek birliği kurduğunuz günler, bambaşka günlermiş. hem dünyada hem türkiye'de... bugünkü ab standartlarını ta o zamanlarda gündelik yaşamın erişilebilir çıtası haline getirmeye çalışan 61 anayasasıyla özgürlük rüzgârları esmeye koyulmuş, anadolu'da kendini daha iyi ifade edebilme ve haritanın üzerinde bir yerlere koyma gayreti içinde olanlar, sporda, tiyatroda, müzikte, folklorde bir araya gelmeye başlamışlardı. sen de askeri liseden sivil hayata dümen kıranlardan biri olarak, tutkunu olduğun oyunun, yaşadığın kenti anlamlandıran, aidiyet duygusunu güçlendiren bir şey olmasını arzuluyordun. 'şehirli' ve 'sporcu' bir gençlik ateşiymiş sizinki...
üç büyüklere içerlerdin kurulmasının ardından, bursaspor'un ikinci ligde geçirdiği sezonların sayısı bir elin parmaklarını bile bulmadı zaten... mesut'lu, ersel'li, ahmet tuna'lı ve çubuklu formalı takım kısa sürede birinci ligin de renkli ekiplerinden biri oluverdi. sen en çok mesut'a hayrandın, mesut şen'e... onun çizgi üzerinde attığı çalımlara, yürür gibi adam geçişine, kalenin içine falsolu gönderdiği toplara... milli takım'ın bir irlanda deplasmanında mesut'un, bozuk parayı önce kösele ayakkabısının üzerinde sektirip, sonra da cebine sokması ve adamların aklını başından alması, en favori öykülerinden biriydi. onun, futbol yaşamının sonbaharında beşiktaş'a transfer olması, nasıl da üzmüştü seni, hatırlıyor musun? üç büyükler'in hemen hiç oyuncu yetiştirmeden, büyük bir açgözlülükle genç yetenekleri anadolu kulüplerinin elinden koparıp almasına, sonra da onları büyük hoyratlıkla futbol tarihimizin çöp tenekesine göndermesine müthiş içerlerdin. yetiştirenlere, kendi toprağından fışkıranlara, kısıtlı olanaklara karşın derleyip, toparlayıp takım edebilmişlere büyük saygın vardı. bunun içindir ki trabzonspor, şampiyonluk kupasını ilk kez istanbul dışına kaçırdığında pek keyiflenmiştin. ve durup durup, "bir gün trabzon'un arkasından başkaları da gelecek," derdin. kimi kastettiğini anlar ama pek üstüne varmaz, ağzından bursa'nın b'sini bile almaya çalışmazdım. iddialı bir adam değildin çünkü...
kazanmak değil, adam gibi oynamak önemliydi herkes doğup büyüdüğü toprağın takımını tutmalı, sokağından, mahallesinden çıkan adamları gidip alkışlamalıydı sana göre... kazanmak değil, oynamak, ama adam gibi oynamak önemliydi. ter dökmek, bedenin sınırlarını, dayanışmanın insana getirdiği olanakları sonuna kadar zorlamak ve tüm bunlara rağmen yine de başaramıyorsa kendisinden daha üstün olanın elini sıkmak, sporun alfabesinde ilk harfti. senden hiçbir şeyi öğrenemediysem de, bunu öğrendim babacığım; yenilmeyi... her seferinde daha iyi, daha güzel yenilip, yendiğim gün yenilenin halinden anlamayı... senin ve 1971'de izmir'de yapılan akdeniz oyunları'nın sayesinde sporun sadece futbol olmadığını çok erken bir yaşta öğrendim. beni elimden tutup voleybol, basketbol maçlarına, atletizm yarışmalarına götürmüştün. tabii bir de kule ve tramplen atlamaya... klaus dibiasi'yi gösterip, "bak, bu adama dikkat et. olimpiyat şampiyonu. sırf o başarılı olabilsin, olimpiyatlarda madalya alabilsin diye italyan hükümeti onun yaşadığı küçük kasabaya kapalı yüzme ve atlama havuzu yapmış," diye çocukluk yıllarımın inci tanesi öykülerinden birini bir çırpıda anlatıvermiştin bana... italya'da bolzano diye bir yer olduğunu ve oradan çıkan dibiasi'nin, 1968'den 76'ya kadar olimpiyatlardan zengin bir madalya koleksiyonu yaptığını böyle öğrenmiştim. onun heykelsi vücudunu, kuleden atlayıp bir zıpkın gibi suya gömülüşünü hayretle izlerken... belki de bu yüzden, mıh gibi kaldı aklımda...
futbolun kısır günleri bursaspor'un avrupa kupaları'ndaki ilk ve en unutulmaz macerayı yaşadığı 1974-75 sezonunda, memleketi kıbrıs'ta esir düşen kaleci osman uçaner'in yerine oynayan rasim kara ile yarattığı küçük çaplı mucizeler, koskoca andy gray'in takımı dundee united'ı deli vahit'in inanılmaz füzesiyle geçmesi, ardından dönemin bileği bükülmez markası dinamo kiev karşısında ezilmeden top oynaması, 'ingiliz' diye bilinen kemal'in döktürdüğü avrupa kupa galipleri maçları, "işte bak oldu. bizim temelini attığımız takım, çıktı türkiye'yi dışarıda temsil etti. turlar geçti, devlerle başa baş oynadı," dedirtti sana... sonra sedat ııı ile kıvanç duydun, izmir atatürk stadı'nın milli maçlara ev sahipliği yaptığı dönemde, bursa'dan milli takıma çağrılan her futbolcuyla birlikte heyecanlanıp, kafanda "acaba coşkun özarı falancayı oynatacak mı?" sorusuyla tribünlere koştun... türk futbolunun kısır günleriydi. sevinecek, gururlanacak pek az şey vardı. bursaspor da ligde başaltı takım sayılmanın dışında bir şey üretemiyordu. o yüzden seninle şöyle doyasıya sevindiğimiz, havalara uçtuğumuz bir kare bulamıyorum. bir büyük mehmet'in son dakikalarda gelen golüyle izmir'de isviçre'yi devirişimiz var, o kadar... 'yemyeşil' kente nejat biyediç'in getirdiği heyecana, musisi'nin başlattığı timsah yürüyüşüne, toprağı bol olsun, macar tulipan'ın golüyle kazanılan kupaya tanık olamadın. ne tuhaf, ben çocukluk sevgilim bursaspor'u tam da o kupayı kaldırdığı gün bıraktım babacığım, biliyor musun? kupanın finali tarafsız bir saha yerine bursa'da oynanınca... seyirci avantajı yetmezmiş gibi, o dönemin başkanı cavit çağlar maçı acayip bir şova çevirince... başlama vuruşundan önce sahanın ortasına helikopterle bursalı maliye bakanı inince... ruhumun kirlendiğini hissettim ve "babam olsa o da bunları kaldıramazdı," dedim. dört yıl kadar önce bir gün hasbelkader saracoğlu stadı'nda bir locadan maç izledim. fenerbahçe ağırlıklı bir gruptu haliyle... bir sezon önce denizli'de, son maçta kaçan şampiyonluğu tartışıyorlardı. memleketin anlı şanlı, çok saygın, artık usta mertebesine erişmiş reklamcılarından biri, purosunun dumanını savurarak "onu bunu anlamam arkadaş," dedi: "suç bizimkilerde. maç 16 dakika uzatılmış, o arada o maçı satın alamayan yönetime ben yönetim demem."
bilirsin hiç içmem aslında... "peki öyle alınmış maça, öyle kazanılmış şampiyonluğa utanmadan sevinebilecek miydiniz?" diye sormadım. bana kulak vermeyeceği besbelliydi. insanların, hatta takımların dakikalar içinde kiloyla alınıp satıldığı bir dünyadan geliyordu üstat... ve onun gözünde sahada canını dişine takarak ter dökenlerin birer böcekten farkı yoktu aslında... ağzında purolarla localarda oturanları eğlendiren, onları muktedir kılan zavallı gladyatörler... sen bana böyle anlatmamıştın babacığım... muhtemelen senin arkadaşların da böyle anlatmadılar çocuklarına... onun için bülent ortaçgil'in dediği gibi "biz hiç kaybetmedik desem yalan..." ama güzel kaybettik be babacığım, adam gibi kaybettik. sonunda geçen pazar, 16 mayıs gecesi, ruhun yukarıda, bulutların üzerinde bir yerlerde bayram ederken, belki de çok sevdiğin vedat okyar'la kadeh tokuştururken, sessiz bir çığlıkla sevindim ben de... senin bursaspor'un, trabzon'dan sonra -ama çeyrek asır sonra- şampiyonluğu istanbul'dan kapan anadolu takımı olarak tarihe geçmişti artık. etrafımdaki fenerli dostları, en çok da saf bir sarı-lacivert aşkı babasından miras almış yol arkadaşımı üzmemek için, bağırmadan, çağırmadan, abartmadan bir selam göndermek istedim sana... vaktin gece yarısını geçtiği dakikalarda, el ayak çekilince bir kadeh şarabın yanında bir sigara yaktım -bilirsin hiç içmem aslında. günün anlam ve önemine uysun diye bir bafra bulabilseydim keşke... yoktu. filtresiz bulmak çok zor artık. derin bir nefesle kutladım seni babacığım.
biletler bugün satışta! 14/05/2010 08:59 beşiktaş maçının biletleri bugün saat 17.00’de atatürk stadı gişelerinde satışa çıkacak.
1 kişinin sadece 1 bilet alabilecek olması nedeniyle taraftarın izdiham oluşturması bekleniyor. bilet satışı sırasında emniyetin gerekli önlemler alacağı bildirildi.
bilet fiyatları şöyle: vıp a-b: 250, kapalı a-b-c: 175, vıp c: 175, maraton ve yeni maraton: 60, kapalı kale arkası: 40 tl, açık kale arkası: 30 tl.
şampiyon bursaspor 19/05/2010 11:44 47 yıllık tarihimizde ilk kez şampiyonluk kupasına uzandı. ligin son haftasına fenerbahçe`nin 1 puan gerisinde giren bursasporumuz evinde beşiktaş`ı 2-1 yendi. fenerbahçe ise evinde trabzonspor ile 1-1 berabere kalınca bursasporumuz lig tarihinde anadolu`dan çıkan 2.şampiyon olmasını başardı.
çok mutlu ve gururluyum 19/05/2010 12:43 süper lig`de sezonu şampiyon olarak tamamlayan bursaspor`da, teknik direktör ertuğrul sağlam, yaşadıkları mutluluk ve gururu dile getirdi.
futbol plus yılın futbol oscarları ödül törenine katılan ertuğrul sağlam, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, "şampiyon olduğumuz için çok mutlu ve gururluyuz. uzun yıllar sonrası bir anadolu takımının şampiyon olması çok güzel bir duygu. bunun tabii ki mutluluk ve gururunu yaşayacağız" dedi.
elde ettikleri başarının üzerlerine ayrı bir sorumluluk yüklediğini belirten sağlam, bu şampiyonluğa layık olmaya ve türkiye’yi avrupa’da başarıyla temsil etmeye çalışacaklarını ifade etti. sağlam, "artık bu başarıyı devamlı hale getirmeye çalışacağız. kimsenin şüphesi olmasın, ülkemizi başarıyla temsil edeceğiz. onun için çalışmalara başladık. ekonomik olarak girdilerimiz de olacak. bunu da iyi bir şekilde değerlendireceğiz" diye konuştu.
"kimseyi bırakmıyoruz"
elde edilen başarıyla birlikte bursaspor’da birçok oyuncu transfer gündeminin zirvesine yerleşirken, teknik direktör ertuğrul sağlam, hiçbir oyuncularını bırakmayacaklarını söyledi.
yeni sezonda yeni başarılar için mücadele edeceklerini bildiren sağlam, "kadromuzdaki hiçbir oyuncuyu bırakmayı düşünmüyoruz. onların yanına çok önemli isimler alacağız" ifadelerini kullandı.
trabzonspor kalecisi onur’a ve trabzonspor takımına da teşekkür eden ertuğrul sağlam, "çünkü maçımızı kazanmak bize yetmiyordu. onların yaptığı maçtan gelen netice bizi şampiyon yaptı" dedi. sağlam, sözlerini şöyle tamamladı:
"fenerbahçe ile büyük bir yarışa girdik. onlar da kazanabilirdi. kazansalardı biz çok üzülürdük. bu kadar uzun süre şampiyonluk yarışını sürdürdükleri için ben onların taraftarından şunu istiyorum; takımlarını şampiyon olarak görsünler ve öyle davransınlar."