herr stumpf: 16 yıl gibi gelmişti hakikaten. uzun zaman top oynadım, uzun zamandır antrenörlük yapıyorum. maçın 3-4 dakika uzadığını bilirim ama 16 dakika eklendiğini söylediklerinde buna inanamadım. buna benzer bir olay bir kere de almanya'da yaşanmıştı. schalke 04 ile bayern münih arasında. schalke 04 evinde galip gelmiş ve hakem maçı bitirdiğinde şampiyon olmuştu. ama daha bayern'in maçı bitmemişti. oyunun bitmesine iki dakika kala serbest vuruştan bir gol attılar ve asıl şampiyon bayern münih oldu. 16 dakika boyunca hep bu aklıma geldi. siz maçı bitiriyorsunuz ve denizli'den gelecek haberi bekliyorsunuz. saçlarınız ağarıyor, ağarıyor... ama bana göre beşiktaş maçının son saniyelerinde attığımız gol bize bir sinyal vermişti. bu golden sonra kendi kendime"% 100 şampiyon olacağız"demiştim.
- peki ağladınız mı? herkes ağlıyordu...
herr stumpf: hayır, ağlamadım. bu bir şov. şimdi ağlarsan sevdiğin bir insanı kaybedince ne yapacaksın diye düşündüm. öyle zamanda ağlarsın. bu bir oyun, bana göre bir şov...
serdar erbaşı, istanbul'daki maçlarda misafir takım tribünü olmasını çok önemsiyor: "takımınızın fenerbahçe ile oynadığını düşünün. statta 50 bin kişi hep birlikte evsahibi ekibi destekliyor. siz 100-200 kişi ses çıkartamıyor olsanız bile takımınızdaki oyuncular oraya baktıklarında sizi görüyorlar, stadın o bölgesi evsahibi için bağırmıyor." böyle diyor ama istanbul'daki maçlara girişin hiç de kolay olmadığını da ekliyor. rakip seyircilerinin inönü stadı'nda bir sorunla karşılaşmadığını ama şükrü saraçoğlu stadı'na gidip de misafir takım tribününün girişi sorulduğunda bilinçli olduğuna inandığı bir biçimde yanlış yönlendirilme yapıldığını iddia ediyor.
geçtiğimiz sezonun son haftası ali sami yen stadı'nda yaşadıkları ise apayrı bir hikaye: "15 kayserispor taraftarı olarak saat 11 'de stada gidip misafir takım tribün biletlerini sorduk.'saat üçte gelin'dediler. üçte gittiğimizde 'dörtte satışa çıkacak', dörtte gittiğimizde ise 'beşte satacağız' dediler.
bir karaborsacıyla konuşunca bize ayrılan yerdeki biletlerin ultraslan grubuna verildiğini öğrendik. karaborsacı bize misafir takım tribününün biletlerini bulabileceğini getirdi, 50 ytl fiyat çektiği biletleri arkadaşlarımızın kendisiyle yaptığı görüşme (!) sonrası normal fiyattan aldık ve tribün girişine yöneldik. ama içeri girerken polis kayserispor formalarımızı görüp, 'sizi içeri alamam. güvenliğinizi sağlayamam' dedi ve bizi dışarı çıkardı. biz de dışarıda derdimizi anlatacak insan aramaya başladık. ben gazetecilerle konuşmaya çalışırken, kayseri'den gelen arkadaşımız tekin, özhan canaydın stada girerken,'biz neden içeri giremiyoruz' diye feveran etmiş, başkanın ilgisiz tavrı sonrası korumalar kendisini uzaklaştırmaya çalışırken orada bulunan maç gözlemcisi olayı duyunca, stat müdürü bizi içeri almak zorunda kaldı. numaralı tribünün yanındaki özel bir bölüme girdik.
kayserispor maçın ikinci yarısı için sahaya çıkarken alkışlamaya başlayınca her yerden birşeyler atmaya başladılar. biz birbirimize sarılmış bir biçimde gelen yabancı cisimlerden korunmaya çalışırken stat hopörlerinden, 'arkadaşlar lütfen meşale atmayın, kendi taraftarlarımıza geliyor' şeklinde bir anons yapıldı. galatasaray bu sezon da bize yer ayırmamaya kararlıydı ama bu kez kulübü devreye sokarak sistemli çalıştık ve tribündeki yerimizi aldık."
bu maçta görev alan hasan şaş'ın bu maçla ilgili anısı;
ali sami yen’le ilgili gözümün kapattığımda ilk olarak 2005-06 sezonundaki şampiyonluk gelir. kayserispor karşısında 3-0 öndeydik ama şampiyonluğun geleceğinden hiç umudum yoktu. derken büyük bir gürültü koptu. denizlispor’un golündeki gibi bir gol sesini hiçbir statta duymadım. bir bomba patlamış gibiydi. bir de real madrid maçı var ki, gol attıktan sonra lucescu’ya koşuyordum. o an sosyete tribününde ikinci kattan aşağıya bir adamın atladığını gördüm ki, sözün bittiği yerdi!
hayatımı değiştiren maçlar | necati ateş by fourfourtwo on 7 şubat 2018
galatasaray’da fatih terim’in yeni ekibine katılan necati ateş, hayatını değiştiren maçları anlattı
04 galatasaray 3 kayserispor 0 14 mayıs 2006 süper lig
“şampiyonluk için fenerbahçe’nin denizli’de puan kaybetmesi lazımdı. 2-0’ken oyuna girmiştim. hasan şaş bana pas atmıştı, öyle bir uğultu oldu ki topu ayağımın altından kaçırdım! ‘daha topa vurmadım ki!’ diye düşünüyordum. hasan’ın kendini yerden yere attığını görünce denizlispor’un gol attığını anladım. tribünde beklemek çok zordu, maç bitmek bilmemişti!”