boluspor: ilker çelik, alaattin yolaçan, ibrahim desticioğlu, erdem acar, şahap pakal, nuri artış, ibrahim sarıkaya, selaattin konrat (dk. 75 ahmet taber), minas asa, çetin erdoğan (dk. 69 mehmet akdülger), halil ibrahim eren
1981'deki kupa finalini ankaragücü ve boluspor oynadı. evren statüyü değiştirmişti; kupayı alan 1. lig'e çıkacaktı. rövanşta boluspor'a kupayı getirecek golü minas 35 metreden attı ancak hakem iptal etti. minas, "çünkü askerler böyle istedi" diyor
12 eylül 1980 darbesi nedeniyle yargılanan kenan evren'den, "kunta kinte" lakaplı eski futbolcu minas asa da şikayetçi. asa, "1981'de takımım boluspor, ankaragücü ile türkiye kupası finali oynadı. k upayı alan birinci lige çıkacaktı. tribündeki üst rütbeli askerlerin baskısıyla attığım nizami golü iptal ettiler. ankaragücü'nün kupayı almasını sağladılar. o gol verilseydi heykelim dikilecekti. bolu'da efsane olacaktım. evren'i allah'a havale ediyorum" diyor. 1980-81 sezonuydu. kunta kinte lakaplı minas asa; rıdvan, sercan ve halil ibrahim gibi efsane isimlerle birlikte 1. lig takımı boluspor'da oynuyordu. boluspor tarihinde ilk kez türkiye kupası finaline yükselmişti. rakibi ise, 12 eylül darbesini yapan kenan evren ve arkadaşlarından 'torpilli' olduğu iddia edilen ankaragücü'ydü. bu iddianın arka planında evren'in talimatıyla yapılan yeni bir düzenleme yatıyordu. türkiye kupası'nı alan takım otomatik olarak birinci lig'e çıkacaktı. ankaragücü ise bir süredir 2. lig'de mücadele ediyordu. o dönemin tek söz sahibi askerler ise bu duruma müdahale ederek statüyü değiştirmişti. kupa finalinin ilk maçı 6 mayıs 1981'de ankara'da oynanmıştı. maçı boluspor 2-1 kaybetmişti.
golü verdi ama... o maçta boluspor adına atılan tek golü ermeni futbolcu minas kaydetmişti. ikinci maç ise 13 mayıs'ta, bolu'da oynandı. bolu'ya tek gol yetiyordu. 17 bin kişilik stadyum hıncahınç dolmuştu. maçın 84'üncü dakikasında 35 metreden attığı şutla takımını öne geçirdi minas asa. hakem sadık deda önce golü verdi, ardından yan hakemin ısrarla yanına çağırmasıyla iptal etti. herkes şoktaydı. iddiaya göre, tribünde oturan üst rütbeli askerler, yan hakeme "iptal ettir golü" diye baskı yapmıştı. böylece kenan evren, türkiye kupası'nı ankaragücü'ne verdi. 3 haziran'da devlet başkanlığı kupası'nı da alan takım birinci lig'e yükseldi.
onu allah'a havale ediyorum minas asa, aradan yıllar geçip de 12 eylül darbecilerine dava açılınca, ilk kez konuştu. asa, o gün yaşananları şöyle anlattı: "bolu'da oynanan maçın ilk yarısı 0-0 bitti. ikinci yarıda iki takım da gol için bastırıyordu. nihayet aradığımız golü benim ayağımdan bulduk. dakikalar 84'ü gösteriyordu. bizim kaleci uzun bir degaj yaptı. top havadan gelirken, yere düşmesini beklemeden, kafamla halil ibrahim'e pas verdim. o da hiç beklemeden topu önüme düşürdü. önümdeki defans oyuncusunun dengesi bozuldu. yaklaşık 35 metreden, çok sert vurdum. kaleci adil topu ancak ağlarda görmüştü. hakem sadık deda orta sahaya koştu. bizde bir sevniç ki sorma, taraftarlar çığlık çığlığa. ne olduysa golden sonra oldu. tribünlerdeki komutanlarla konuşan yan hakem, sadık deda'yı yanına çağırdı. golün üzerinden 3-4 dakika geçmişti. deda düdük çaldı ve pozisyonun ofsayt olduğuna karar verdi. gol iptal oldu. maç berabere bitti ve anakaragücü, kupayı kenan evren'in elinden aldı. attığım nizami gol geçerli sayılsaydı bolu'da efsane olarak anılacaktım. kenan evren heykelimin dikilmesine engel oldu. evren'i allah'a havale ediyorum..."
buyurun dostlar buyurun, 80’li yılların unutulmaz futbolcusu halil ibrahim eren’in sofrasına.
bugünlerde doğum günü vesilesiyle barış manço’yu yâd ederken onun o güzel şarkısını anmadan olmaz: ‘halil ibrahim sofrası’. bereketin sofrası…
ikinci adı halil olan ibrahim peygamberin sofrasından hiçbir zaman misafir eksik olmazmış. hiç misafiri olmasa bile yoldan geçen kervanları misafir eder, onlara bol bol ikramlarda bulunurmuş. yani sofrası hep bereketliymiş. bu yüzden ‘halil ibrahim sofrası’ deyince akla bereket gelir.
gelin biz bereketli bir başka halil ibrahim sofrasına misafir olalım. 3 türkiye kupası finali, bir türkiye kupası zaferi, 3 gol krallığı yarışı, 100’ler kulübü üyeliği, adına marşlar yazılan bir kariyer, unutulmaz goller… buyurun dostlar buyurun, 80’li yılların unutulmaz futbolcusu halil ibrahim eren’in sofrasına.
türk futbolunun unutulmaz topçularından halil ibrahim eren, 20 ocak 1956 tarihinde tekirdağ’da dünyaya geldi. dört çocuklu bir ailenin üçüncü çocuğuydu. futbola ilk adımını şehrin amatör takımlarından yılmazspor’da attı. altın saçlı çocuk bir yıl sonra şehrin büyük abisi tekirdağspor’a transfer oldu. daha 17 yaşındaydı… ardından marmara denizi’nin karşı kıyısına geçti, bandırmaspor macerası başladı. abisi, onu oraya aldırmak için çok uğraşmıştı. artık abi kardeş aynı takımdaydılar. buradaki futboluyla hemen birinci lig takımlarının dikkatini çekti halil ibrahim. artık birçok takım onu kadrosuna katmak için can atıyordu.
1976-1977 sezonunda, o tercihini köroğlu’nun memleketinden yana kullandı. o dönem en üst lig olan birinci lig’in iyi takımlarından boluspor ile profesyonel sözleşme imzaladı.
kırmızı-beyazlı takımda geçirdiği dört yıl boyunca 37 golün yanı sıra birçok başarıya da imza attı. en büyük başarısı da 1980-81 sezonunda arkadaşlarıyla beraber takımını türkiye kupası’nda finale çıkarmasıydı. boluspor önce çeyrek finalde galatasaray’ı eledi. sarı kırmızılılarla oynanan iki maçı da kazanan halil ibrahim ve arkadaşları, galatasaraylı taraftarların yoğun alkışları arasında yarı finale çıktı. bu turda da bursaspor’u geçen batı karadeniz takımı tarih yazıyor ve kulüp tarihinde ilk kez türkiye kupası finaline yükseliyordu. rakip ikinci lig takımı ankaragücü idi. ilk maçı ankara’da 2-1 kaybeden boluspor, ikinci maçta da gol bulamayınca kupayı başkent takımına kaptırıyordu. aslında 0-0 giden maçta, 81. dakikada bir gol bulup ümitleri ilerleyen dakikalara taşımışlardı ama hakem golü ofsayt gerekçesiyle iptal etmişti. o gün kupayı kaldıramadı halil ibrahim. o gün sofraya hüzün katıldı.
biz anlatanların yalancısıyız... ama o günlerde babıâli’de o kadar çok şey söylenmişti ki... cumhurbaşkanı (o zaman devlet başkanı) kenan evren, türkiye kupasını kazanan bir takımın ikinci ligde oynamasına gönlünün razı olmadığını söyleyince, bu işin uzmanları, yetkili ve sorumluları, «bizim de olmaz, ama lig ile kupa iki ayrı şey. bunları birleştirmenin'büyük mahzurları var» diyeceklerine hemen, «baş üstüne»yi yapıştırmışlar, ankaragücü de birinci lige tepeden inme alınmıştı. hem de öyle alınmıştı ki, kurallar gereği yönetmeliklerin bir yıl önceden duyurulması gerekliyken, bu bir yıl bile beklenmeden, evren’in niyeti (emri değil), derhal uygulanmıştı.
işte bu olay üzerine nazlı ılıcak’ın bir «evrenspor» başlıklı başyazı yazdığı, daha sonra bu yazının gazete üst yönetimi tarafından, sıkıyönetimce kapatılma endişesi üzerine gazeteden çıkarıldığı söylenmişti.
şimdi, sayın ılıcak, bursaspor’un kümede aynı yöntemle kalışı üzerine «ikinci evrenspor» diye yazarsa, ilkinin de doğru olduğunu öğrenmiş oluruz.
bu girişi niçin yaptık?
bugün, türkiye'de politika, futbolun içine, dibine kadar gömülmüş, bu politika yüzünden kimsenin spora inancı kalmamıştır.
olaylar, şablonun içine tam oturduğu zaman, kamu vicdani, hüküm vermek için delil aramaz. kamunun yargısı ile, mahkemenin yargısı bu yüzden farklıdır. bu yüzden çok kişi «delil yetersizliğinden» beraat eder, ama kamu vicdanında hep suçlu kalır.
kamu vicdanı, bugün devlet bakanı mesut yılmaz’ı mahkûm etmiştir. mesut yılmaz rizelidir.
rize de oynanan, galatasaray - rize maçı sırasında, rize seyircisi, mesut yılmaz aleyhine ve tuncay mataracı lehine tezahürat yaparak, küme düşmekte olan takımlarına karşı, devlet bakanına gözdağı vermişlerdir.
şimdi planlara bakalım.
futbol federasyonu başkanı erdenay oflas, başkanlığa mesut yılmaz’ın ataması ile gelmiştir, metin emiroğlu’nun değil. bu bir. geldiği günden bu yana da, ne tesadüf, hep rize lehine kararlar almıştır. örneğin rize’yi yakından ilgilendiren tüm önemli maçlara, mesut yılmaz’ın memuru coşkun kutay hakem atanmış, tüm bu maçlar, rize’nin işine gelecek şekilde bitmiştir.
futbolun evren yasası ile, kupayı kazanan takım ligde kalacağından, şike hesapları, kupa üzerine yapılmaya başlayınca, türkiye kupasına gölge düşürmek istemeyen federasyon, kupa tarihini ligin bitimine almış, ancak, bu sırada amerika’da olan devlet bakanı mesut yılmaz dönünce, bu tarih gene değişip, bir kez daha ligin son haftasının önüne getirilmiştir. bu maça da coşkun kutay hakem atanmış ve kazanması ile rize’ye hiçbir şey sağlamayacak altay yenilmiş, kupayı alan bursa, sonucunu herkesin daha çarşamba gecesi bildiği bir maçın ardından sakarya’ya yenilip, rizespor’u kümede bırakmıştır.
şimdi gelecek yıl ligde ikinci evrenspor olarak bursa, yılmazspor olarak da rize oynayacaklardır.
sanırız sayın cumhurbaşkanı, tamamen iyi niyete dayalı bir fikir açıklamasının sonuçlarının bugün nereye vardığını görmüş ve o gün görüşlerini açıkladığı için çok üzüntü duymuştur. ama biz eleştirilerimizi evren’e yöneltmiyoruz. düşünce özgürlüğü olan bir ülkede, her vatandaş gibi, sayın evren de düşüncelerini açıklayacaktır. açıklamalıdır da. ama yapılması gereken, bu düşünceleri emir telakki edip, uygulamaya koymak değil, değerlendirmeye almak, gerektiğinde cumhurbaşkanına işin iç yüzünü çekinmeden anlatıp, «olamaz efendim» diyebilmektir. bu ülkenin tarihi hep bu, «evet efendimciler» tarafından yıpranan, yıpratılan liderlerle doludur. bugün sayın evren’in adı, türkiye ligine giren ve sporu karartan politika ile birlikte anılıyorsa, bunun sorumlusu o değil, işte o «evet»çilerdir.
sayın evren’in âdının, küçük politik hesapların içinde, yıllar yılı sakız olmasını önlemenin yolu, federasyon kupası ile lig arasındaki bağlantıyı, gelecek sezondan itibaren kesin olarak kaldırmaktır. yoksa her ligin sonunda bu oyunlar sahney e çıkacak ve herkes hep evren’i hatırlayacaktır.
başbakan turgut özal, bakanlarının futbol ile bu kadar yakından ilgilenmelerini, onların sporu politikaya alet etmelerini önlemelidir. bu ülkede halk keyifle spor izleyecekse, izlemesi isteniyorsa, politika spordan elini çekmelidir.
bunu sağlamak için yeni yasa, iyi bir fırsattır. bu yasa ile birlikte, bugün boğazına kadar politika içine gömülmüş spor kadroları tümü ile değiştirilmeli, yeni geleceklere, bakan ve milletvekillerinin müdahaleleri de, başbakanın alacağı ve aldığına kamuoyunu inandıracağı önlemlerle durdurulmalıdır.
bu arada oflas federasyonuna bir önerimiz var. bursa’nın ligde kalması, gelecek yıl ligi, gene 19 takımlı, gene topal yapacaktır. bir takımın haftayı boş geçirmesinin zararlarını bu yıl gördük, ama yaşamadık. zonguldak’ın ligi bir hafta önce bitirmesi, bu puanı eksik olsa, ne hesaplara yol açardı biliyoruz. gelecek yıl aynı çirkinliği yaşamak istemiyoruz.
oflas federasyonu, sezon sonu kararı ile, üçüncü ligde play-off'u nasıl kaldırdı ise, gene sezon sonu bir karar ile, birinci ligi 20 takıma çıkarabilir. 20 takımlı ligle, 19 takımlı ligin süre bakımından farkı olmadığı için bir kayıp olmaz.
20’nci takımın seçimi ise, alman örneği bir play-off ile yapılır. ligden düşen en yukardaki takım, sakaryaspor ile, ikinci lig ikincileri tarsus idman yurdu, adanaspor ve adana demirspor arasında (yani şike söylentilerine meydan vermemek için lig usulü değil), kupa usulü bir play-off oynanır. çekilen kura ile takımlar cumartesi günü yari final, pazar final oynarlar, kazanan 20’nci takım olarak lige girer.
federasyon bu kararı derhal toplanıp alır ve açıklarsa, uygulayabilir. bunu başaramazsa, takımlar dağılacağından, uygulama fırsatı kalmaz.
biz, arkalarında bakanları olduğu için ligde kalanlara karşılık, olmadığı için birinci ligde oynayamayacaklara bir fırsat daha verecek bu uygulamanın adaleti bir ölçüde sağlayacağı düşüncesindeyiz. bundan ötesini izlemek, adını andığımız kulüplere, karar, federasyona düşmektedir.
paşa talimat verdi… bu takım üst lige çıkacak, hakan doğan haz 09 2020 12:07, ahvalnews.com
12 eylül askeri darbesi sonrası -şu an adı süper lig olan- 1. lig’de bir ankara takımı yer almıyordu.
galatasaray, fenerbahçe ve beşiktaş gibi 1. lig’de yer alan büyük takımlar ankara’ya gelmiyor, ankara’daki karargâhlarında kalan paşalar da büyük bir seyir zevkini kaçırıyordu.
kenan evren, bir ankara takımının 1. lig’de olmasını ısrarla istiyordu. ama bunun emirle yerine getirilmesi zordu. o dönem türkiye kupası maçları devam ederken "kupayı alan 1. lige de çıksın” fikri akıllara geldi.
milliyet’in 22 mayıs 1981 tarihinde çıkan haberinde evren’in açıklamalarına yer veriliyordu:
“1. lig’i 20 takımlı yapın ve ankaragücü’nü lige alın.”
dönemin beden terbiyesi genel müdürü albay yücel seçkiner ne zaman kenan evren'in yanına gitse ankaragücü konusunu duyduğunu söylüyordu.
seçkiner, o günleri verdiği bir mülakatta şöyle aktarıyordu:
“birçok kez ankaragücü'nün 1. lig'e çıkması için ne yapılması gerektiğini soran evren paşa, emir verilerek bu işin çözülemeyeceğini biliyordu. yakın zamanda türkiye kupası finali vardı. aklıma 'kupayı kazanan takım hangi ligde olursa olsun 1. lig'de oynama hakkı tanınsın' fikri geldi. bunun alt liglerdeki takımlara da teşvik oluşturacağı düşünülüyordu. ankaragücü de finalde boluspor'u yenerek kupayı kazandı. bu, yönetmeliğe işlendi. evren, ankaragücü'nün devlet başkanlığı kupası'nı almasını da çok istiyordu. "kupayı kazansınlar da kararımız sağlam olsun" diyordu. başkentin sarı-lacivertli ekibi, trabzonspor'u yenerek devlet başkanlığı kupası'nı da müzesine götürmüştü.”
kenan evren’in elinden kupayı kaldıran takımın kalecisi adil eriç ise o günleri şu sözlerle anlatıyordu:
“darbe olduğunda ankara tandoğan'da kamptaydık. dışarıda tanklar vardı. askerlerin izniyle evlerimize gittik. ankara valisi mustafa gönül'ün kenan evren'le arası iyiydi. 1. lig'e çıkmamız için bir şeyler yaptılar; ama biz de hak etmiştik. 2. lig'deydik ve türkiye kupası'nı boluspor'u yenerek kazandık. böylece 1. lig'e yükseldik. bolu'dan dönüşte kupayı evren'e götürüp hediye ettik. evren paşa, devlet başkanlığı kupası'nı da istediğini, hatta avrupa'da başarılar beklediğini söyleyince epey gülüşmüştük.”
39 yıl önce darbe yönetiminin talimatıyla 1. lig’e çıkarılan ankaragücü’nün hikayesi böyle başlamıştı. bu yafta kulübün peşini de bırakmadı.
o günkü maçların mücadelesini cumhuriyet yazarı arif kızılyalın, geçtiğimiz yıllarda kaleme almıştı.
13 mayıs 1981’de bolu şehir stadı’nda boluspor ile ankaragücü, türikiye kupası final rövanş maçında karşı karşıya gelmişti. boluspor birinci lig, ankaragücü ise ikinci lig’de oynuyor.
ilk maçı 2-1 kazanan başkent ekibi, avantajını korumak için geriye yaslanmış durumda. 0-0, sarı-lacivertliler’i kupa şampiyonu yapacak. kızılyalın, maçtaki kritik hakem hatasını şöyle özetliyor yazısında:
“dakilalar 81’i gösterirken, boluspor’un ermeni asıllı oyuncusu minas, yarı alanı geçtikten sonra vuruyor, top kaleci adil’in üzerinden ağlara gidiyor. nizami bir gol. bu skor bolu’yu şampiyon yapacak. ama birden yardımcı hakem baki özcan bayrağı kaldırıyor. orta hakem sadık deda ise önce verdiği gol kararından vazgeçip, ofsayt atışı ile maçı başlatıyor, ankaragücü de 0-0’la mutlu sona ulaşıyor.”
yazara göre, “başkent ekibi, aralarında beşiktaş ve fenerbahçe’nin de olduğu güçlü rakipleri, “hakem desteği” ile geçti. 12 eylül darbesinden çekinen birçok gazete, ankaragücü’nün bu kupa macerasını alkışlarken, özgür basın da yaşanan haksızlıkları gözler önüne sermekten kaçınmadı. özellikle a.gücü’nün f.bahçe ve beşiktaş maçlarında düdük çalan sadık deda’nın finale de atanması dikkat çekiciydi.”
ankaragücü’nün ‘başarısını’ perçinlemek isteyen kenan evren’in bir arzusu daha vardı. ankaragücü'nün trabzonspor'la yapacağı devlet başkanlığı kupası'nı da kazanmasını istiyordu. ona göre bu galibiyet 1. lig'e yükseltilme kararını sağlamlaştıracaktı.
o yıl yasa çıkarılmasa bile evren’in desteğini arkasına alan ankaragücü o sezon 1. lige çıkacaktı. sezonu sakaryaspor’un ardından ikinci sırada bitirip üst lige yükselmeye hak kazanmıştı.
o dönem fırtına gibi esen trabzonspor'u da geçip devlet başkanlığı kupası'nı da kazanan ankaragücü için 1. lig vakti gelmişti. sarı-lacivertli ekip o yıldan 2012-2013 yılına kadar ligde kaldı.