balkan kulüpleri futbol kupasının ilk maçı 8 ocak pazar günü şehrimizde fenerbahçe ile bulgaristan ikincisi levski takımları arasında oynanacaktır. levski kulübü dün fenerbahçe kulübüne çektiği bir telgrafta 5 ocak perşembe günü istanbula geleceğini bildirmiştir. karşılaşmayı üç romen hakemi idare edecektir.
balkan ikincileri turnuasına büyük bir ehemmiyet veren fenerbahçeli futbolcular bugünden itibaren maç hazırlıklarına başlayacaklardır. levski ile ayrıca ankarada hususi bir karşılaşma yapılması istenmektedir. ancak 19 mayıs stadı henüz fenerbahçe kulübüne tahsis edilmediği için maçın yapılıp, yapılmayacağı belli olmamıştır.
pazar günü mithatpaşa stadında fenerbahçe ile balkan kupasındaki ilk maçını yapacak olan bulgaristan ikincisi levski takımı bugün trenle şehrimize gelecektir.
sarı-lâcivertli idareciler levski takımı için bir program yapmış ve ağırlama komitesi kurmuşlardır. bulgar takımıyle ankara’da hususi bir kar ılaşma yapılmasından vazgeçilmiştir.
8 ocak pazar günü mithatpaşa stadında bulgaristan ligi ikincisi levski ile balkan ikincileri futbol turnuva sının ilk maçını yapacak olan fenerbahçe profesyonel takımı dün sabah 10 da kendi stadında antrenör szekelly nezaretinde sıkı bir antren man yapmıştır.
ikinci reis ismet uluğ tarafından takip edilen çalışmaya ismail ve ameliyat olan necdet iştirâk etmemişlerdir. sarı – lâcivertli idareciler levski maçı için, merkez ceza heyeti tarafınoan cezalandırılan hilmi ve yüksele izin aldıklarını söylemislerdir. ismet uluğ, levski ile ikinci bir maç yapmıyacaklarını fakat baksa bir takım bulamadıkları takdirde levskinin sarı – lâcivertli b takımı ile karsılastırılacağını söylemistir.
dün aksam sehrimize gelmesi beklenen levski takımının pasaport muamelerinin yetiştirilememesi sebebi ile hareketi gecikmiştir. levski takımı muhtemelen bu sabah 7.30 da şehrimizde olacaktır.
fenerbahçe idarecileri yarın yapılacak olan levski maçı için futbol federasyonundan cezalı bulunan futbolcularından yüksel ve hilmiye izin almıslardır. her iki futbolcu yarın yapılacak olan fenerbahçe – levski maçında takımdaki yerlerini alacaklardır .
altı millî futbolcusu bulunan bulgar ikincisi karşısında sarı-lâcivertliler zorlanacak.
balkan ikincileri arasında tertiplenen futbol turnuasının ilk maçı bugün saat 14 te mithatpaşa stadında fenerbahçe ile levski arasında oynanacaktır.
kadrosunda 6 milli futbolcu bulunan levski takımı hâlen bulgaristan liginde averajla ikinci durumda bulunmaktadır.
levski, müdafaada kuvvetli, orta sahayı rahatça doldurabilen, neticeyi ise kontrataklarla alan bir takımdır. bu sebeple fenerbahçe defansına bugün büyük vazifeler düşecektir.
sarı – lâcivertli takım som haftalardaki durumu ile müdafaa ve forvet hattı arasında istenilen bağı kuramamış olan dağınık bir ekiptir. kaldı ki kulüpteki idarî kriz takıma da intikal etmiş ve futbolcuları moralman çökertmiştir. ümit kapısını açan tek husus, sarı – lâcivertlilerin, ecnebi takımlara karşı an’anevi oyunlarını çıkarmalarıdır.
her iki takım da bugün sahada şu kadroları ile yer alacaklardır:
balkan ikincileri turnuasının dünkü ilk karşılaşmasında sarı – lâcivertliler, güzel oyunlarına rağmen bulgar levski’yi yenemediler
balkan ikincileri turnuası birinci sınıf futbolle başladı. golsüz bir maçın da, böylesine canlı ve heyecanlı, böylesine zevkli ve renkli geçmiş olmasının başka sebebi yoktu.
«0-0» lık sonuç, belki takımlardan birini veya diğerini memnun etmemişti, ama bu iki takımın karşılaşması stadı dolduran onbeş bini ziyadesiyle tatmin etmişti. şu futbol güzel oynandığı zaman nasıl da zevkle serediliyordu…
ve hemen kaydetmek gerek: maçın bu derece «seyredilir» çapa ulaşması, futbol dünyasında adını geçirten bulgarların kudretli temsilcisi levskiden çok, daha dün saat 14 e kadar formsuz ve morclsiz tanınan fenerbahçe takınıının ereriydi. bundan dolayıdır ki, maçın tek eksiği olan «gol», ayni zamanda sarı – lâcivertlilerin de tek eksiğiydi. fenerbahçe bütün hatları ile «takım oyunu» na yanaştığı anlarda, hem rakibini zorluyor, hem de tribünleri okşuyordu. nihayet hâkimiyet ölçüsünde de, ibre daima sarı – lâcivertli renklere kaydı. işte canlı delili: bütün maç boyunca bulgarlar sadece dört korner kazanmıştı. fenerbahçenin kazandığı korner sayısı ise on dört’tü… levski müdafaa_ıgol tehlikesinden kurtulmak için topu, fenerbahçelilerden on defa fazla kornere çıkarmak zorunda kalmıştı.
bir de hakem vardı ki… yalnız isim olarak değil, cisim olarak da «hakem» di işte… hattâ hak yemeden ilâve edelim: mükemmel bir hakem triosu idare etti maçı… üç romen hakemi, kaideleri gereği gibi tatbik ederken, maçın zevkini arttırmakla kalmıyor, oyunun dizginlerini hor an ellerinde tutuyorlardı.
hızlı başlangıç
fenerbahçe oyuna öylesine hızlı girmişti ki, daha 2. dakikada üstüste iki kornerle levski kalesini tehdit ediyordu. dakikalar ilerledikçe kombine akınlarla inen sarı – lâcivertli ftin yarattığı tehlikeler cirbirini kuvalarken, son haftalarda trafik kursu hâline gelmiş fenerbahçe müdafaasının da bu hükmü unutturacak kadar başarı’ı oynadığı görülüyordu. nitekim 12. dakikada bulgarların milli soliçi sökolov, gole giderken şeref yetişti ve kornerle önledi. sarı – lâcivertli defansın bu gedik vermezliğ, maçın sonuna kadar devam edecekti.
maçın 26. dakikasında «gol» diye, bağırmaya hazırlanan ağızlar, vazifesini eiere bırakıyordu: lefterin nefis frikiki direkleri yalarken tribünlerden alkışlar yükseldi. galiba kaç haftadır alkışa hasret fenerbahçeli futbolcular da bu teçci ile büsbütün gayrete gelmişlerdi.
birer oyuncu değiştirmek hakkı ilk devreye mahsus olduğundan, iki takım da bu müsaadeden faydalandı ve ergunun yerine mikro, levski’de de giorglev’in yerine pasov alındıktan az sonra maçın ilk yarısı kapandı.
gol kokusu
ikinci devre kesif bir gol kokusu ile başladı. daha 2. dakikada nacinin hayli uzaktan şahâne volesi, bulgarların muvaffak kalecisini zorladı: bojılov topu ancak karşılayabildi. fakat yetişen hilminin aşırtması, isâbetsiz gitti.. ve gol de gitti…
fenerbahçe forvetleri korner atmağa devam oerken, levski santrforveti osmanın yüzüne dirsek atmayı tercih ediyorcu. hakemin anıda ve yerinde müdahalesi, herhangi bir hâdiseye fırsat vermedi.
maçın tam 70. dakikasında top nihayet ağlarla kucaklaşıyordu. ne vardı ki, topu filelere yollayan lefter âşikâr ofsayt durumundaydı ve romen hakem ile yan hakem bu ofsaytı atlayacak cinsten değillerdi.
sarı – lâcivertli kalenin, hattâ bütün oyun boyunca atlattığı en büyük tehlike, maçın bitimine dört dakika kala yordanov’un kale ağzında topu yakalamasiyl, doğdu. bunda da şükrü vazifesini en iyi şekliyle başaracak ve plonjonu meşin yuvarlağın üstüne yapacaktı.
levski kalesi sağlı, sollu kornerlerle bunalırken, hep «gol» ün kokusu geliyor, fakat kendisi gelmiyordu. hakem maçın bitiş düdüğünü çaldığı anda da hâlâ gelmemiş olacaktı… sayı tabelâsı «0-0» ı gösteriyordu. ve herhalde soyunma odasına giderken, maçın büyük kısmını hâkim oynamış fenerbahçeli futbolcuların «şu futbolde sayı hesabiyle galibiyet niçin yok?» diye düşündükleri muhakkaktı.
levski antrenörü, «maç çok dostane bir hava içinde oynandı» dedi
maçtan sonra levski takımı adına konuşan baş antrenör gorgiev «biz maçın çok sert geçeceğini tahmin etmiştik. halbuki bu bir dostluk maçı oldu ve 0-0 berabere bitti.» demiştir.
neticeyi kendi bakımınlarından çok iyi bulan gorgiev «fenerbahçe bizden seri ve daha teknik bir takım. osman, lefter ve hilmi klâs futbolcular mikro mustafa kadar süratli bir açığa ilk defa rastlıyorum» dedikten sonra sozlerine şunları ilâve etmiştir: «bizinı alışamadığımız bir sahada daha iyi bir netice almamıza imkân yoktu. zayıf adamlarımız ağır sahaya dayanamadı.»
baş antrenör sofyada ne gibi bir netice alabılırsiniz sualini ise şöyle cevaplandırmıştır:
«– fenerbahçe gibi bulgaristanda da en çok taraftarı olan kulüp levskidir.. bu bakımdan fenerbahçenin sofyaya gelmesini sabıısızlıkla bekliyoruz. kendi sahamızda daha iyi oynıyacağız. fenerbahçe iyi takım fakat maçı kazanmağa çalışacağız.»
fenerbahçeliler ise kazanabilecekleri bır maçtan berabere ayrılmanın üzüntüsü içinde idiler. antrenör szekelly «takımımız bu maçta cidden güzel bir futbol oynadı. fakat şanssızlığımız maçı kazanmamıza mâni oldu.» demiştir.
balkan ikincileri turnuasının ilk maçında fenerbahçe ile 0-0 berabere kalan levski bugün trenle sofyaya müteveccihen şehrimizden ayrılacaktır. fenerbahçeli idareciler levskinin şehrimizde ikinci bir maç yapmıyacağını dün kati olarak açıklamışlardır.
bulgaristan temsilcisi levski sofya, f.bahçe ile bu maçı oynadıktan sonraki ikinci maçını partizan tiran takımıyla arnavutluk / tiran'da karşılaşmış ve bu maçı da 2-0 kaybetmiştir.
dağhan ırak'ın "hükmen yenik!: türkiye'de ve ingiltere'de futbolun sosyo-politiği" kitabından;
futbol zenginlere emanet...
1970’lerde yaşanan bu kriz ortamı, kulüp yönetimlerinin politikacılardan zengin iş adamlarına geçişiyle aynı döneme denk geldi. büyük istanbul kulüplerinde başkanlar yıllar boyu iktidarla aynı partinin mensubu olmuştu. 1960 darbesinden sonra, demokrat partili başkanla darbeye yakalanan kulüpler bu konuda biraz daha temkinli olmaya başladı. siyasi güç hâlâ kulüpler için önemliydi, ancak darbeler ülkedeki iktidar dengelerinin bir günde değişebileceğini gösteriyordu. siyasi iktidarın futboldaki gücü genel istikrarıyla paralel olarak azalırken, profesyonelleşme ve ulusal liglerle beraber ekonomik güç, siyasi gücün yerini alıyordu. fenerbahçe bu geçiş trendinin başını çeken kulüp olurken, iki dünyanın da önemli bir figürü olan adalet partisi il başkanı ve iş adamı faruk ılgaz bu dönemin sembolü hâline geliyordu. 1966-74 ve 1976-80 yılları arasındaki başkanlığı boyunca ılgaz, hem siyasi gücünü hem de iş bağlantılarını kulübü güçlendirmek için kullandı. ılgaz döneminin en kritik özelliği ise başkanın sermayedarlığının politikacılığından daha fazla yarar sağladığının görülmesi oldu. balkan kupası organizasyonu bunun net bir örneğiydi. ılgaz, daha kulübün başkanlığına seçilmeden, 1960 darbesinden hemen sonra balkan kulüplerinin birbiriyle oynayacağı bir kupa organizasyonunu ortaya atmıştı. bu fikre karşılık devletten aldığı cevap çoğu varşova paktına dahil olan ülkeler arasındaki ilişkileri ayarlamanın zor olacağıydı; ılgaz da bunun üzerine kupayı balkan ülkelerindeki bağlantılarım kullanarak kendi başma düzenlemeye karar verdi. balkan kupası, hem chp, hem ap, hem de darbe yıllarında oynanmaya devam etti. ılgaz’ın da siyasi yönelimi açıkça bilindiği halde başkanlığı iktidar değişimlerinden etkilenmedi. şükrü saraçoğlu, recep peker ve osman kavrakoğlu gibi isimlerin başkanlıkları döneminde kulüple iktidarları doğrudan birbirine bağladıkları ve iktidarın gitmesiyle kulüpten de koptukları düşünüldüğünde bu yeni bir şeydi.
ılgaz’la beraber gücünü siyasi iktidardan almayan zengin iş adamı başkan modeli yayılmaya başladı. galatasaray ve beşiktaş da bu trende uydu. lise geleneğinden gelen selahattin beyazıt galatasaray’daki geçiş döneminin başkanıydı. o da tıpkı ılgaz gibi 1970’ler boyunca iki ayrı dönem başkanlık yaptı. beşiktaş bu modaya en son katılan istanbul kulübü oldu. bu yıllar kulübün efsanesi hakkı yetenin başkanlığı bırakmasıyla siyah-beyazlı kulüp için büyük bir kafa karışıklığına neden olmuştu. 1973’te iş adamı mehmet üstün-kaya seçilinceye kadar hiçbir başkan iktidar sağlayamadı. mehmet üstünkaya bile geleneği temsil eden gazi akmal’la başkanlık mücadelesi vermek durumunda kalmış, çok net bir iktidar kuramamıştı. beşiktaş bu yıllarda rakipleri gibi güçlü bir başkan bulamayıp, trabzonspor gibi yeni bir model de üretemeyince büyük bir krize girdi ve 1966-81 yılları arası hiç şampiyon olamadı. beşiktaş krizden ancak 1980’lerde ekonomik güce dayanmayan öz kaynak modelini kurarak çıkabilecekti.