halit kıvanç'ın 1983 basımlı "gool diye diye" kitabından;
güney yarım küresiyle kuzey yarım küresi arasındaki terslik sadece telefonda "allo" yahut "ola"dan ibaret değildi. aylardan hazirandı. ama kış başlıyordu arjantin'de... pardesü, bazen de palto ile, içimizde kazak olduğu halde üşüdüğümüz oluyordu. hele mar del plata daki brezilya - avusturya maçına giderken epey üşüdüğümü hatırlıyorum. oysa mar del plata, arjantin'in güzel yazlığıydı. herkes yaz mevsiminde buraya denize girmeye, deniz eğlencelerine katılmaya geliyordu. şimdi ise, boş bir şehir gibiydi. plajlar, gazinolar kapalı, ama stad yolu açıktı. halk da akın akın stada gidiyordu.
mar del plata deyince, şirin bir arjantinli kızla yakışıklı nişanlısı geliyor aklıma... dünya kupası'nda görevli hosteslerdendi kız... maçta tanışmıştık. maçtan sonra bana mar del plata'yi gezdirmeyi teklif etti. nişanlısıyla birlikte otomobille şehri gezdirdiler. kızın nişanlısı kültürlü bir delikanlıydı. türkiye ile ilgili iki kitap okumuştu. daha tanıştığımızda "türkiye" deyince kız "atatürk'ü biliyorum" karşılığını vermişti. zaten arjantin'de türk olduğumuzu söyleyince hemen ilgi gösteriyor, sevgiyle yaklaşıyorlardı. mar del platalı genç çiftle uçak saatine kadar dolaştık, yemek yedik, iyi dostluk ettik. bir süre sonra düğün davetiyelerini de göndermeyi ihmal etmediler.
pele ile aynı uçakta gittiğimiz mar del plata maçında brezilya avusturya'yı 1-0 yendi. ama 1-0'dan çok fazlasını hak ederek... rivelino ve zico gibi aslarından yoksun olmasına karşın, yine de göz okşayan bir futbol sergilemişti.