türkiye'de sivil toplum ve milliyetçilik kitabında yer alan, tanıl bora'nın "türkiye'de futbol ve milliyetçilik" başlıklı yazısından;
(...)
son yıllarda futbolun milliyetçi araçsallaştırılışında çarpıcı bir vaka da, galibiyet/başarı kutlamalarının bir millî katharsis hali, "millî orgazm"a yol açmasıdır! futbol zaferleri, başka hiçbir "başarı"nın sağlamaya muktedir olmadığı bir kollektif şenlik atmosferi yaratmaktadır. ilkin 1993'te galatasaray'ın manchester united'i sürpriz şekilde elemesi üzerine insanların sokaklara dökülmesi ve gece yarısını geçene kadar araba konvoyları yapılmasıyla yaşanan ülke çapındaki kutlama partisi, âdet haline gelmiş; âdet haline gelmesi, maç öncesi "yenin, bizi sokaklara dökün", "bayrakları hazır edin" manşetleriyle ve maç sonrasında tv spikerlerinin sokağa davet eden anonslarıyla medya tarafından da teşvik edilmiştir. bu kutlamalar, havaya ateş açılması sonucu birçok kere insanların canına malolmuştur. en fazla kurban verilen kutlamalar, üç ölü, 9 yaralıyla 2 kasım 1993 (galatasaray'ın manchester united'i elemesi üzerine) ve 6 kişinin ölüp 8 kişinin yaralandığı 27 nisan 1995 (türkiye'nin isviçre'ye 2-1 yenmesinden sonra) tarihlerindedir. medyada bu gösteriler "zafer sarhoşu olduk" neşesiyle açıkça teşvik edilirken, kutlamalarda ölen, yararlananlar "yan tesirler"mişçesine ikincilleştirilmiştir. sabah gazetesi maçın ertesi günü "halkımız zaferi havaya ateş açarak kutladı" yazısıyla sunduğu fotoğrafın aynısını, bir insanın bu yüzden ölmesi üzerine ertesi gün "bu barbarlar imajımızı bozuyorlar" yazısıyla yayımlayabilmiştir! bu kutlama şenliklerinin, insanların katılmaya zorlandığı ya da gürültüden rahatsız olduğunu söylemeye kalkanların saldırıya uğradığı, zafer kornası çalmayan ya da tezahürat yapmayan insanların "pkk'lı mısın?" diye tartaklandığı ânlarda basbayağı faşizan bir veçhe kazandığı söylenmelidir.