mehmet ali gökaçtı'nın "bizim için oyna": türkiye'de futbol ve siyaset kitabından;
kürt sorunu ve futbol: diyarbakırspor örneği
1980 sonrasında ülkenin gündeminde yer edinmiş her türlü sorunun çözümü ya da en azından etkisizleştirilmesinde futbol hep devrede olmuştu. futbol, kitlelerin dikkatinin herhangi bir "sorun"dan başka yerlere çekilmesi için uygun araçtı. 1980lerin ikinci yarısından itibaren gitgide ağırlaşan kürt sorununun "etkisizleştirilmesi" bağlamında da futbol devreye sokulmakta gecikmeyecekti.
(...)
2001 yılına değin hemen her sezon play-off mücadelesi yapan diyarbakırspor, 1996'da olduğu gibi hedefe birkaç kez çok yaklaşmışsa da, son adımı bir türlü atamamış ve birinci lig in kapısından geri dönmüştü. 2000 yılındaysa "hava"da önemli bir değişiklik vardı. siyasal ortama bakıldığında, 2000lere gelindiğinde pkk askerî açıdan önemli ölçüde etkisizleştirilmiş, örgütün lideri abdullah öcalan yakalanmıştı. bu fırsattan istifade ederek bölgede her anlamda bir kalkınmanın ve yenilenmenin hayata geçirilmesi vakti geldiğini söyleyenler vardı. her ne kadar bölgenin kronikleşmiş sorunlarına, her şeyden önce kimlik sorununa kalıcı çözümlerin getirilmesine hiçbir şekilde yanaşılmamışsa da sağlanan nispi güvenlik ve istikrar sonucunda yatırımlar yapılmaya başlamış, turizm gelişme yoluna girmişti. diyarbakırspor'un birinci lig'e bir türlü çıkamaması, bu konjonktürde göze batıyordu. 2000 sezonundaki türkiye kupası finalinin diyarbakır'a alınması, bir tür "göz kırpma" anlamı taşıyordu. gece maçı oynanma imkânı olmaması ve stadın pek çok altyapı eksiği olmasına rağmen galatasaray ile antalyaspor arasındaki finalin diyarbakır'da oynatılması, bir "jest"ti. galatasaray'ın uefa kupası şampiyonluğu'na uzanarak "milli" bir başanya imza atmak üzere olduğu o günlerde, "terörün bittiği" ve "normalleşildiği" mesajı verilmek isteniyordu.