mehmet ali gökaçtı'nın "bizim için oyna": türkiye'de futbol ve siyaset kitabından;
futbol ve milliyetçilik
(...)
bu dönemde futbol medyası popüler milliyetçi rüzgârın önemli kaynaklarındandı. spor medyası şiddet ve cinsellik içeren sözcüklere dayalı bir milliyetçilik söylemi kuruyordu. maç günleri çıkan gazetelerdeki yorumlarda türk takımlarından rakiplerini "dağıtması, bombalaması, ezmesi, gömmesi, tokatlaması, imha etmesi, oyması ve gebertmesi" istenmekteydi. hatta kimi zaman iş doğrudan hakarete vardırılabiliyordu. 1993 yılında galatasaray'ın manchester united'ı elemesi sonrasında fanatik gazetesinin manşetinde olduğu gibi: "yedin mi türk lokumunu hırbo ingiliz!"
uluslararası futbol maçlarında ortaya çıkan bu eğilim, doksanlı yıllarda devlet güçleriyle pkk arasındaki çatışmaların tırmanması ve "kürt ayrılıkçılığı" ile ilgili tehdit algısının büyümesi ile, giderek ülke içindeki futbol maçlarında da kendisini gösterecekti. tribünlerde "şehitler ölmez, vatan bölünmez" sloganlarının atılması, maçlara bayrakla çıkılması ve 1992 yılından itibaren tüm lig maçlarından önce istiklâl marşı'nın okunmaya başlanması, bu yeni eğilimin göstergeleriydi. erzurumspor başkanı cemal polat'ın bir lig maçında alınan galibiyeti "vatanı ve milleti için canını vermiş şehit polislerimize" armağan etmesi, futbol maçlarına yüklenen misyonun vardığı noktayı gösteriyordu.