tanıl bora'nın "top bir dünyadır"da yayınlanan "bir gençlerbirliği anıtı: hasan polat" yazısından; yapı kredi yayınları, istanbul 2002.
türkiye futbolunun örgütlenmesi mahallî düzlemden ulusal düzleme geçiş aşamasındadır henüz o dönemde. ankara, istanbul, izmir ligleri kendi şehir kamuoylarının ilgi odağıdırlar. elbette istanbul ligi, en azından “istanbul basınının” ağırlığı ile, yine daha büyük bir ilgi odağıdır. o yıllarda ankara futbolunun en sükseli takımı olan gençlerbirliği, ulusal şampiyonalarında pek varlık gösterememektedir. ancak 1941 yılının türkiye futbol birinciliği turnuvası, gençlerbirliği’nin ilk ulusal düzeydeki başarısına sahne oldu. türkiye futbol birinciliği statüsü, bugünkü türkiye kupası’na benzetilebilir. büyük illerin şampiyonlarının katılımıyla elemeli usulle oynanan birincilik, aralıklarla, 1924’ten beri düzenleniyordu.
1941 türkiye futbol birinciliği, temmuz ayında ankara 19 mayıs stadında oynandı. memleketi trabzon’da askerliğini yapmakta olan hasan polat bu şampiyona için özel izin alarak takıma katılmıştı. gençlerbirliği ilk turda kocaeli bölge birincisi gölcük deniz fabrikaları spor gücü’nü 5-0, ikinci turda izmir bölge birincisi altay’ı 5-1 yenerek finale çıktı. rakip, beşiktaş’tı: beş sezon üstüste istanbul şampiyonu olan, o sezon hiç yenilmeden millî küme birinciliğini kazanan, tarihin en güçlü beşiktaş kadrolarından biri… 15 temmuz’daki finale gençlerbirliği şu tertiple çıktı: rahim kotan - ahmet erol, büyük ali - selim atak, halit şahin, keşfi tarlan - ömer göker, hasan polat, ali polat, küçük mustafa (kökçam), büyük mustafa. hasan polat, arkadaşlarını nasıl motive ettiğini yıllar sonra şöyle anlatıyor: “ben bizim takımda benim gıyabımda santrhaf oynayan çocuğu yine yerinde bıraktım, halit [şahin] diye bir çocuktu. o santrhaf oynasın, ben forvet oynarım, dedim. küçük mustafa [kökçam] vardı, allah rahmet eylesin, çok çok iyi oyuncuydu, çok efendiydi. ben maçtan evvel soyunma odasında onlara bir telkinde bulundum: beşiktaş şimdi dedim, sahaya o 52 maçın galibi havasında girecek, kendilerini çok yüksek görecekler, bize fazla önem vermeyecekler. biz bu atmosferden istifa edip ilk 15-20 dakikada bunlara yükleneceğiz...” nitekim gençlerbirliği oyuna, zamanın spor dergisi beden terbiyesi ve spor’un ağustos 1941 sayısındaki ifadeyle “çok sıkı inkişaf eden akınlarla” başladı. 6. dakikada küçük mustafa, 17. dakikada 25 metreden serbest vuruştan küçük ali, 27. dakikada halit ve ömer’in geliştirdiği ani bir konttatakta yine küçük mustafa... ilk yarım saat dolarken gençlerbirliği’ni 3-0 öne geçirdiler! 3. gole ofsayt itirazında bulunan beşiktaşlılar, ilk yarının sonlarında kazandıkları penaltıda “baba hakkı”nın vuruşunu kaleci rahim kotan kurtarınca iyice gerginleştiler. hasan polat’ın, ikinci devre taktiği şöyleydi: “ikinci devrede ben defansa çekildim. defansa yardımcı oldum yani. mütecaviz oyunu, hücum oyununu bıraktım, çünkü gol yememek lazımdı. ikinci devreye çıkarken dedim ki, bunlar 10-15 dakika içinde bize gol atamazlarsa demoralize olurlar. hakikaten de dediğim çıktı. sonunda artık ben anladım ki onlar çözüldüler, tekrar forvete çıktım, bir dördüncü golü de ben attım.” bunun üzerine beşiktaşlıların asabiyeti saldırganlığa dönüştü. “baba hakkı”nın sahada ahmet erol'u kovalıyor, oyun beş dakika duruyordu. beşiktaş’tan halil, şükrü (gülesin), gençlerbirliği’nden küçük mustafa ihraç edildiler. hasan polat şöyle hatırlıyor: “beşiktaşlılar bize tecavüz ettiler, bazı futbolcularımızı sahada kovalamaya kalktılar. çok olaylar oldu. ben arkadaşlara ‘sakın mukabele etmeyin, bunlar maçı tadil etmek isiyorlar, maksatları budur, biz bu skoru muhafaza edelim’ dedim. nitekim gençlerbirliği oyuncuları bu dediklerimizi yerine getirdi.” beşiktaşlıların mağlubiyeti hazmedemeyen bu saldırganlıkları, ankara valisi ve aynı zamanda gençlerbirliği'nin “hâmi reisi” olan nevzat tandoğan’ı çok kızdıracak, otoriterliğiyle ünlü vali, o hiddetle “bir daha ben vali olduğum müddetçe beşiktaş ankara'ya gelemez” diye parlayacaktı, bir an! son dakikalarda beşiktaş’ın penaltıdan şeref sayısı bulmasını ardından, gençlerbirliği türkiye futbol birincisi olarak bitirmişti o maçı.
gençlerbirliği, beş yıl sonra, 1946’da yine beşiktaş’ı 2-1 yenerek türkiye futbol birinciliğini ikinci kez kazanacaktı. ve hasan polat futbolculuğunun son demlerinde, yine beş yıl sonra, 1951’de, yine beşiktaş’a karşı bir finale daha çıkacak, ancak gençlerbirliği bir lisans problemi nedeniyle hükmen kaybedecekti bu kez!