memet zencirkıran'ın "beşinci şampiyon bursaspor" kitabından;
sedat özden: bursaspor'un yaşayan efsanesi
* bursaspor tarihinde türkiye kupası'nı kazanan tek takımının kaptanıydınız. kupa şampiyonluğunu anlatır mısınız?
- o sezon kupada fazla iddialı değildik, asıl hedefimiz ligde kalmaktı. kupada oynanan ilk maçların çoğuna genç futbolcularla çıkıldı. kupada iddialı olmadığımız halde, o genç futbolcular kendilerini ispatlamak ve göstermek adına inanılmaz performans sergilediler. yarı finale gelindiğinde biz de kupa geliyor havasına girdik.
altay ile yaptığımız final, ramazan ayındaydı. finalin bir gece öncesinde de taraftarlarla ilginç bir olay yaşadım. biz, balıklıköy tesisleri'nde kamptaydık. gece uyuyorum, saat 24 gibi aşağıdan bir gürültü geliyor. ben ayağımda takunyalarla çıktım. baktım karşıda üst tarafta bir yerde, bin kadar seyirci. "ne oluyor?" dedim. kaloperoviç "geldiler, gitmiyorlar" dedi. yardımcısı sinan oral'dı. ona da sordum "gitmiyorlar" dedi. ben yanlarına gidip "niçin buradasınız?" dedim. karşıdan cevap yok. "niçin buradasınız? kupayı almamamız için mi buradasınız? yaptığınız hareket bursaspor'un kupayı almamasını istemeye yönelik harekettir. lütfen burayı terk edin" dedim. hepsi tesisleri terk ettiler...
o gün takım olarak müthiş inançlıydık. kupayı alacağımıza çok inanıyordum. maçtan önce bunu takımla da paylaştım. ama herkeste bir gerilim de vardı. stat atmosferi müthişti. stat tıklım tıklım dolmuştu. belki 25 bin kişi tribünlerdeydi. maç başladı, baktım oyun istediğimiz gibi gitmiyor. bir şeyler yapıp takımı canlandırmak lazım. ben de kolay kolay sert giren, tepki gösteren bir futbolcu değildim. maçın hakemi coşkun kutay. altay'da isa vardı, fenerbahçe'de de oynayan. açık tribünün orada bir pozisyonda, ben buna topla karışık bir sert girdim. bu fırladı, piste gitti. baktım, arkamdan coşkun kutay geliyor. isa, bana "ne yapıyorsun kaptan?" dedi. buna bir sarıldım, "bak buradan sen değil, ben bile çıkamam, bu kupa bizim olmalıdır, bizim hakkımız bu" dedim. "bursa seyircisi önünde yılların birikimiyle bu bizim hakkımızdır" diye bağırdım. hocayı etki altına almak istedim tabii. arkadan da coşkun hoca geldi. "tamam, tamam ben de biliyorum'' dedi. bunları her zaman kullanmak mümkün değil tabii. 15 senede bir, iki defa olur bu. takım o pozisyondan sonra canlandı. maçı 2-0 kazandık. kupa sonrası statta, şehirde oluşan atmosferi ise anlatmam mümkün değil. müthiş bir duygu, tüylerim diken diken oldu. nihayetinde bütün şehrinin de hakkı olan bir kupayı kazanıyorsunuz.