zürich'teki maçı gördükten sonra, «galatasaray en az üçüncü maçı oynar» demiştik. nitekim öyle oldu...
ancak, iki gollük farkı kapatarak üçüncü maç oynama imkanını elde etmeyi, sarı-kırmızılı takım hesabına ben şahsen büyük başarı kabul etmiyorum. çünkü galatasaray dün zürich'teki maça nazaran daha iyi oynamış olmasına rağmen, gene de pek çok fırsatı heba etti. zürich'te de bu yüzden yenilmişti zaten.
isviçre sahasında galatasaray'ın taktik yönünden doğru hareket etmediğine şahit olmuştum. dün de, bilhassa takım tertibi bakımından isabetsizlik göze çarptı. ve mesela sakat bahri, gene mesela sakatlığı henüz geçen ibrahim... hücum oynayıp aradaki farkı kapatacak bir takımın müdafaadan çok forvet hattına dikkat etmesi beklenirdi.
fc zürich'e gelince, bu takımın dünkü müdafaa oyununa rağmen pek de boş olmadığı açıkça görüldü. kabul etmek lazım ki, üç büyük takımımız, hatta milli takımımız dahi, yurt dışındaki iddialı maçlarda müdafaa taktiğini böylesine rahat tatbik edemezdi. penaltılar haklıydı, ikincisinde brodmann'ın gafletini, bir ikram olarak kabul etmek gerekişr... bu şekilde iki kolay golle farklı kapatan bir takımın, kendisine tur atlatacak üçüncü golü daha rahat atası beklenirdi.
üçüncü maç ise, her haliyle bir «asap maçı» olacak. fizikman daha kuvvetli görünen isviçrelilerin, bir çimen sahada, biraz daha avantajlı olacakları da şüphe götürmez. iki taraf futbolcularının birbirlerine iyiden iyiye bilinmiş olmaları da, o maçın nasıl geçeceği hakkında kafi fikir verecektir. 3 üncü karşılaşma akıbetinden endişe edilecek bir maç olacaktır.