tribünleri dolduran pnbinler de, dünyanın her yerinde, «efendi futbol seyircisi» sıfatını alabilecek olgunluktaydı. demek ev sahibi olarak iyi not almıştık dün.
ev sahibini... futbolcuları da. rakiplerini net sonuçla yenerek, bu iyi nota katılmışlardı. ama beklediğimiz biçimde sevinmemiz için, sonucun bu kadarı yetmiyordu. yetmedi de... nitekim seyircinin zaman zaman durgunluğu, büyük bir fırsatın kaçtığını açıkça anlatıyordu.
galatasaray dün, üçüncü tur yoluna açılan kapının ağzına geliverdi de... şöyle bir dokunup açamadı o kapıyı. halbuki kolayca açabilirdi. açmalıydı. hele ikinci golden sonra şaşıran misafirlere bir gol daha sunmamız için üstüste pozisyonlar da düşmüştü.
yazık oldu. dağın eteğindeki ümidi, dağın ardına bıraktık. dünya futbolunu idare eden merkezlerin yatağı isviçre'den gelen haşin futbolcuları gördükten sonra da, o dağa tırmanmamız için sarp kayaları aşmak gerektiğini daha iyi anlıyoruz. fc zürichle üçüncü maç oynamak kolay değil. toptan çok rakibiyle oynayan, o öfkeli, o sert, o kaba davranışlı futbolcularla, evet, dünyaya medeniyet dersi veren isviçre'nin bu dersten kaçmışa benzer oyuncularıyla bir kere daha çarpışmak hiç de kolay değil... dün işi kolayca bitirmek fırsarını kaçıran galatasaray, şimdi böylesine zor bir işle yüzyüze...