halit kıvanç'ın 1983 basımlı "gool diye diye" kitabından;
20 şubat 1965 günü mikrofon başına geçmiş ve konuşmaya başlamıştım: "burası mithatpaşa stadı, sevgili dinleyiciler, karşınızda halit kıvanç.. türkiye kupası'nda beşiktaş'la türkiye amatör şampiyonu trabzon idman ocağı karşı karşıya,. trabzon'daki ilk maç 0-0 kapandığı için, takımların kupadaki kader bugünkü maça bağlı.."
oyun başlamıştı. siyah-beyazlı taraftarlar gol görmeye gelmişti. trabzonlu amatörlerin bu ikinci maçta fazla dayanamayacağı sanılıyordu. beşiktaş, kaya, yusuf, coşkun, rahmi, ender, ahmet'iyle hücum ediyordu ama.. gol çıkmıyordu. trabzon idman ocağı ise, giderek sahaya alışmış, oyunda ağırlığını koymaya başlamıştı. hele takımın bir kaptanı vardı ki.. beyniydi, dinamosuydu. "ahmet suat'tı adı. bir gün gelecek o maçın kahramanı ahmet suat, futbolumuzda bir büyük hoca, ahmet suat özyazıcı hoca olarak trabzonspor mucizesinin yaratıcılarından olacaktı.
maç bittiğinde kimse inanamamıştı bu işin nasıl olduğuna.. çünkü amatör trabzon idman ocağı takımı, istanbul'da mithatpaşa stadı'nda golünü de atmış ve koca beşiktaş'ı yenmiş, türkiye kupası'ndan elemişti.
maçtan sonra, ahmet suat özyazıcı'nın söyledikleri, çok ilginçti: "amatör futbolun şampiyonu olarak elde ettiğimiz bu başarı bütün amatör kulüplere ve bütün amatör futbolculara aittir."
bunun aynı zamanda karadeniz'in patlamasında ilk işaret, trabzonspor'un ligde bayrağını zirveye dikeceği günlere doğru ilk alarm olduğunu, istanbul'da kimse anlayamamıştı. galiba.