devamlı hâdise ve arbedelerle geçen maçta ferençvaroş'a 2-0 yenilen g. saray ikinci turda
tekme, tokat, tükürüklerle sindirilmeye çalışılan galatasaray canının dişine takarak oynadı
necmi tanyolaç budapeşte'den bildiriyor
sportmenlik, dürüstlük bir tarafa. bunların münakaşası şu anda yapılamaz. bu sebeple evvelâ allahsız bir hakem diyeceğiz. allahsız bir hakem vardı sahada diyeceğiz... sonra azgın bir ferençvaroş... canavarlarımış bir takım... sonra bir buçuk saat boğalar gibi bağıran 30 bin seyirci... sonra türk futbolcuları üzerine tekme tokat yürüyen insanlar...
sonra futboldaki mazisini unutrarak rakibini yemeğe çalışan, ama ne olursa olsun yemeğe çalışan maalesef canavarlaşmış bir rakip. ve sonra bu canavarlaşmış rakibe ikinci tur fırsatını vermemek için canını ortaya koyan galatasaray...
bu görülmemiş futbol faciasını ancak bir film anlatabilirdi görmeyenlere. bu sebeple işi hiç uzatmadan ve işin edebiyatına kaçmadan sahanın kenarında tutabildiğini kadarı ile notlarımdan hadiseyi size anlatmaya çalışacağım. saat 13.30: çocuklarla aynı otobüsle maça geliyoruz. müthiş bir kalabalık stada doğru akıyor ve yumruklarını sıkarak uzatıyorlar bizlere. bunlar artık maça girecek insanlar değil. sadece stadın civarında bulunacaklar, çünkü hazırlanan komloya göre 35 bin kişiyi ancak alabilecek olan stada girmelerine imkan yok ve parmakları ile «5» işaretini gösteriyorlar.
daha stada girerken
protesto uğultuları arasında stada girdik. sahada ferençvaroş'un minik takımları oynuyor ve bu kötü sahayı çepeçevre saran tribünlerden hayatumuzda bir daha duyamıyacağımız korkunç bir gürültü yükseliyordu.
saat 14:30: galatasaray çıktı evvela sahaya. çok dayanıklı olmak lazım bugün. moralsiz bir takım, böylesine müthiş bir kasırga altında maçı oynamadan kaybedebilir.
ve ferençvaroş sahaya çıkınca stad yıkılıyor zannettim. sahanın içinde çocuklar yerlerini alırken birbirlerine söylediklerini duymuyorlardı bu gürültüden. ferençvaroş maçı kendi küçücük sahasına alırken herşeyden evvel bu gürültücü taraftar kitlesine güvenmişti.
maç başladı. galatasaraylı çocukların maçını turgay'ın kalesinin arkasından seyrediyordum. gördüğüm manzara şu idi: hepsi sapsarı... heyecanlı... ve bir hadise çıkacağından emindi. menecer gündüz kılıç ve antrenör özarı, seslerinin bütün gücüyle bağırıyorlardı: «sakin olun çocuklar, sakin olun çocuklar.» ama gündüz kılıç'la özarı'nın seslerini turgay'dan başkasının duyduğunu zannetmiyordul. çünkü gürültü devam ediyordu.
ferençvaroş bastırıverdi ilk hızda. uğultu devleşiyordu adeta. rakoşi sert bir taban darbesiyle kaptığı topu dr. fenyvesi'ye uzattı. doktor girdi, soliç yerinden şutunu patlattı. turgay ve kadri beraber fırladılar ve akın kurtuldu.
4. dk. turgay topu çıkarken ilk darbeyi yedi, yerde kıvranıyor kaptan... saha karışıverdi. iki taraf idarecileri sahaya girdiler. hakemle münakaşalar oluyor... neyse ilk fırtına böyle bitti...
12. dk. dr. fenyvesi'nin şutunu turgay kornere attı. albert kornerden gelen topa vuracağına turgay'a vurdu. turgay yerde kıvranıyor, bizimkiler sinirlendi ve yeni bir hadise bekliyoruz. şu oyunu bir açabilsek.
14. dk. turgay'ın uzaklaştırdığı top soliçin şutu ile tekrar geri dönerken tarık yetişti bu defa.
15. dk. rakoşi, albert'in pasını kaptı, ceza sahamızın sağında bahri ile mücadele ederken yine hafif tertip itişmeler, kakışmalar oluyordu. ve sinir harbi her an şiddetleniyor. galatasaray defansında saçlarına kır düşmüş bir büyük futbolcunun olgun ve soğukkanlı hareketlerini görüyoruz. kadri bu bahsettiğimiz futbolcu.
arbede...
19. dak. nihayet beklenen arbade patlak verdi. sahadaki havaya göre bu arbade beklenmeyen bir şey değildi. yine ceza sahamızın kenarında bahri, rakoşi'ye mani olurken çek hakemallahsız hakem bu masum müdahaleyi beklenen kararı ile tecziye etti. penaltıyla. bizimkiler haklı olarak sinirlenmişlerdi. saha karıştı tekrar. galatasaray kalesinin önünde futbol sahalarında ender rastlanan bir arbede cereyena ediyordu. galatasaraylı futbolcuların çoğu yerde yatıyor, ayakta kalanlar tecavüze uğrayan arkadaşlarının canlarını kurtarmak için kendilerini yangına atıyor, saha kenarındaki müstahdemlerden bir grubun ve bazı ferençvaroşlu futbolcuların bizimkilere k-yasıyla giriştiğini üzüntüyle takip ve elimizdeki makina ile tespit etmeğe çalışıyorduk. bu sırada menecer kılıç tecavüze uğruyor ve sahaya giren polisler kavgayı bastırıyorlardı.
çek hakem... zavallı adam... değiştirmedi kararını... bu maçı idareye gelirken kararlı olduğu için değiştiremezdi kararını. albert, uğultular arasında penaltıdan ferençvaroş'u 1-0 galip duruma geçiren golü attı.
artık ok yaydan fırlamış, ferençvaroş ve çek hakem seyircilerin de yardımı ile futbol tarihine geçecek bir işbirliği kurmuşlardı. bu işbirliğinin gayesi açıktı, «ne yapıp yapacağız, galatasarayı eleyeceğiz» ama, bizimkilerin bütün meydan muharebesine ve bütün bu komplolara rağmen teslim olacaklarına inanmıyorduk.
...biz yapınca
dak. 20: solhaf, bir taç atışına hazırlana tarık'ı yumrukla nakavt etti. tarık kalkarken hasmına saldırdı ve hafif bir baygınlık geçirdi. çek hakem yerde kıvranan tarık'ın üzerine hücumla yürüyor ve parmağı ile ikazda bulunuyordu: «atarım seni dışarı.» dedik ya, çek hakemi için sportmenliği bir tarafa allahsız adamdı diye.
artık sahada cereyan eden şeyin futbolla bir ilişiği kalmamıştı. maalesef takviye polis kuvvetleri dahi bu tertipli havayı yatıştırmaya kâfi gelmeyecekti.
dak. 22: candemir solhafa fena girdi. saha yine karıştı. bu arada bir sivil sahanın karıştığı bîr sırada candemir'i hırpaladı. ferençvaroş'un hızı ağır ağır azalıyordu. ama aynı sözleri kızgınlık ve tribünlerdeki tahrik için söyleyemeyecektik. kısacası kızgınlık ve tahrik edici neşriyat devam ediyordu.
dak. 35: turgay solhafın şutunu uçarak toparladı.
dak. 39: bir kontratakta metin hızla matrai'yi geçti. çekti şutunu. yazık. top sıyırdı ve gitti. goldü bu aslında. gol olmalıydı.
dak. 43: galataıaray bastırıyor. ama uğur gole giderken hakem devreyi bitiriverdi. iki dakika evvel.
turgayın yüzüne tükürüyorlar
devre arasında turgay'la soyunma odasına gidiyoruz. tribünlerden kızgın insanların yumrukları uzanıyor ve arkasından bir tükürük yağmuru. turgay şöyle bir baktı. tükürük hokkolarına ve sonra sağ eliyle yüzünü bulayan psilikle beraber gözyaşlarını sildi. hepsi böyle girdiler soyunma odasına. tahkir edilerek, tükürükler altında kalarak. ve son giren candemir'i bir grubun elinden zor kurtardık. futboldaki ustalarımız ve hocalarımız macarlar, elbirliği ile spor tarihinin keydetmeyeceği derecede çirkin hadiseler yaratabilmek için oyundan oyuna geçiyorlardı.
ikinci devre
dak. 48: turgay, ceza sahasına kadar sokulan sağhafın şutunu çeldi seken topa bu defa da fenyveşi yetişti. o da patlattı bir tane. sakat bunu da kadri önledi.
dak. 52: metin gole giderken biçtiler. ilk defa çek hakem galatasaray lehine bir faul atışı verdi. metin attı frikiği, top barajda.
dak. 53: yine metin'i düşürdüler. bu defa mustafa çekti frikiği, fakat avut. allahsız hakem ters kararlar vermekte yan hakemleri ile yarış halinde.
dak. 53: candemir, penyveşi'nin gollük şutunu kafa ile kaleden çıkardı.
dak. 60: fena halde sıkışıyoruz. macarlar dalga dalga kalemize hücum ediyorlar. candemir, raikai'den sert bir taban yedi.
dak. 74: turgay, bir akına mâni olurken, solhafın sert bir şarjına mâruz kaldı. turgay, ah! diye bağırıyor. ve seyirciler alay ediyorlar turgay'la.
dak. 76: çek hakem bir penaltı daha icat ediyor. hâdisenin penaltı ile ilgisi yoktu. zira fenyveşi'nin şutu candemir'in dizine çarpmıştı. bütün itirazlara rağmen kararını değiştirmedi hakem. penaltıyı yine albert çekti. turgay havada yay gibi esnedi. uzandı va sert şutu çeldi. sonra ikinci bir atak daha. topu tutarken turgay'ı adeta yerde parçaladılar.
dâk. 78: candemir sakatlanıyor, ama oyuna devam ediyor.
dak. 88: galatataray defansı çok korkulu dakikalar geçiriyor. talât'ın albert'i bir an elinden kaçırışı bir gol yememde sebep oluyor: 2-0.
ve dakika 90. böylesine görülmemiş bir mücadele, mânasız sertlik, sportmenlik dışı olaylarla dopdolu bir müsabaka, bir düdükle sona erdi.
galatasaray, 2-0 sahadan mağlûp ayrılıyordu. ama o her bakımdan galipti. temenni edelim ki, sarı - kırmızılı takım ikinci turda, şöhretini ve mâzisini gölgeleyecek bir ferençvaroşla karşılaşmasın.