tanıl bora'nın "karhanede romantizm: futbol yazıları" adlı kitabında bulunan "tribün terörü" başlıklı yazısından;
21 kasım 2004 gecesi, istanbul inönü stadı'nın tribünlerinde gencecik taraftar cihat aktaş'ın kalbine saplanarak ölümüne yol açan bıçak, türkiye'nin futbol gündemine saplanan bir bıçaktı aynı zamanda. olay şöylesine vahimdi ki... bıçaklayan da bıçaklanan da aynı takımın taraftarıydı, ortada belirgin bir "mesele" yoktu... ama tribün "ortamı" öyleydi ki, basit bir itişme, bir "yan bakış", bir cinayeti tetikleyebilmişti.
nasıl bir ortamdı bu? avanta -veya basbayağı "rant"- peşindeki "tribün liderleri" ile onları kulüp yönetimleri ile arasındaki alışveriş ilişkileri sonucunda çeteleşen taraftar grupları... insanların et kombinasına sokulan büyükbaş hayvanlar gibi muamele gördüğü stad düzenleri... önlem deyince sadece polisiye kontrolü anlayan güvenlik anlayışı... neticede, vandalizmi teşvik eden, sahici futbolseverleri ise yıldıran bir ortam...