2 gün önce oynanan türkiye – avusturya maçında arda turan’ın ilk golü attıktan sonra kameralara eli ile "bunu da yaz" işareti yapması, yetenekli bir genç futbolcunun "daha" türk futbol sistemsizliğinde un ufak olduğunun bir kanıtı idi…
bu anı ekranda gören çoğu insan ilk anda arda’nın basın tarafından uğradığı “yüksek dozlu” eleştirilerden ötürü “haklı” bir tepki verdiğini düşünmüştür. keşke olay bu kadar “basit” ve “kolay çözülebilir” olsaydı…
unutkan bir toplum olduğumuzdan benzer olayları onlarca kez yaşadığımızı unutuyoruz. bu ülkede yetenekli futbolcuların önce -pişmeden apar topar- “büyük takıma gitmelisin” tabusu altında ezildiğini, ardından da büyük takımda şansı yaver giderse çok kısa zamanda “vezir” edildiğini ama akabinde ibre ters dönünce “aynı” kısa zamanda “rezil” edildiğini defalarca yaşadık. bu vezirlik ile rezillik arasında kalan çok kısa zamanda basın – taraftar – yönetim üçgeninin benzer tepkilerle oyuncuyu zirve ile yer arasında getirip götürmesinin genç bünyede yaptığı hasarın futbolcunun tüm geleceğini değiştirdiğini de defalarca gördük…
“arda bence messi’den daha yetenekli bir futbolcu” sözlerinin kulaklardan silinmeden “arda sakat falan değil. bu kadar kötü takımda oynamak istemiyor” sözlerinin duyulması…
çok klişe olacak ama bu ülkede “iyi” olmak gerçekten çok zor… çünkü taraftar da, yönetim de, basın da hep kısa vadeli planlar yapıyorlar. bu yüzden daha iyi olmadan “sen çok iyisin”lerle genç yeteneklere aşırı dozda güven vererek bir “vezir” yaratıyor, göz önünde olan “toy” vezirin en ufak tökezlemesinde de üstüne binip ondan rant kazanıyor ya da günahlarından arınıyorlar…
çemberin biraz daha dışında olup da bu hikayeyi onlarca kez yaşamışlara da sadece ” fırsatı varken avrupa’ya kapağı atsaydı şimdi çok iyi bir futbolcu olurdu” demek kalıyor…