ferençvaroş, galatasaray'ın geçen seneki avrupa şampiyon kulüpler turnuvasındaki başarısını göz önünde tutup oyuna çok kapalı bir müdafaa ve fevkalâde tedbirlerle başlamıştı.
göğüslerindeki ay - yıldızlara bakıp, milli bir vazife de gördüklerini daima hatırlayan galatasaraylılar ise, bu emniyet subablı müdafaayı dağıtmak için tam yarım saat didindiler.
nihayet bahri, olağanüstü bir ustalıkla bu müdafaamı yarıp galatasarayın ilk golünü attı.
bundan sonra macarlar, müdafaadaki ihtiyatkarlıklarını arttırdıkları gibi, bu golü yapın tehlikeli oyuncuyu saf harici etmek için ona tekme, tokat girişmeye başladılar. ve bir müddet sonra da böğrüne indirdikleri liston vari yumrukla amellerine kavuştular.
ikinci yarıda büyük bir fedakarlıkla ancak sahada yürüyebilecek halde çıkan bahri, takımını sadece görünüşle 10 kişi bırakmamıştı. fakat coşan galatasaray, üstüste fırsatlar kaçırmasına rağmen gollerini dörtleyiverdi.
şimdi, belki birde âdet olduğu gibi hemen koskoca macar şampiyonu ferencvaroş küçümsenecek ve galatasaray'ın muhteşem neticesi pek tabii görülecek. halbuki, dedim ya macar şampiyonu bu. nesi bizden eksikti? tecrübesi, mâzisi, çalışma imkânları mı?
fakat, kim ne derse desin. galatasaraylı futbolcular dün cidden şahane bir zafer hediye ettiler türk futboluna. bu netice, muhakkak ki, dünya futbol piyasasındaki geçen seneki itibarımızı biraz daha yükseltecektir.