iki takım da çok kötü oynadı. golleri uğur, târık, selim attı
çok sert geçen maçta, hakem basri ile tarık'ı oyundan çıkardı
eşfak aykaç
insan arzu ediyor ki, okuyucuya, galatasarayla fenerbahçe'nin oynadıkları bir kupa finalini nakletmek için masanın başına oturduğu zaman, sahadan matbaaya kafası, futbolu futbol yapan güzel örnekler dolu olarak gelmiş olsun...
şimdi kendimi zorlayaraj düşünüyorum, az evvel seyrettiğim müsabakadan, hafızamda hiç böyle izler kalmamış.
sahaya çıkan şampiyon bir takımı, bilâ sebep, bilâ lüzum yuhalayan, ıslıklayan seyirciler, birbirlerine, bilâ lüzum, bilâ sebep sövdükleri anlaşılan, tekme, sille, kafa attıkları görülen futbolcular, daha iyisini memleketimizde bulabileceğimiz bir hakem.
ya oyun...
öyle bir oyun ki ne galatasaray adına, ne *fenerbahçe adına övünülecek hemen hemen hiçbir tarafı yok.. oyun bilmeyen iki ağır sıklet pehlivaın insanı sıkıntıdan patlatan itişmesi gibi bir şey...
açık vermeye amade bir fenerbahçe defansı önünde bir türlü derlenip toparlanamayan bir galatasaray hücum hattı. şefi bulunmayan bşr orkestra gibi ahenklenemeyen bir fenerbahçe hücum hattının nispeten ne yaptığını bilen galatasaray müdafaası karşısındaki boş gayretleri.
hepsi bu kadardan ibaret. bu oyunun mühim dakikaları ise şunlar:
dak. 25: oyunun ilk golluk şütünü sol tarafta galatasaray müdafaasını çalımlayan selim attı. az farkla avut.
dak. 40: bu dakikaya kadar pek gol atmak niyetleri görünmeyen sarı - kırmızılı forvet sağdan parladı. metin getirdiği topa kendi de vurabilirdi, fakat uğur'a baraktı. bu oyuncunun yerden hafif vuruşu ağlarda.
dak. 50: ortada gol tehlikesi filân yok. fakat o ne... basri kornerden gelen topu, kendi kalesi önündeki tarık'ın önüne düşürüverdi. ve gol.
dak. 60: fenerbahçeliler sağ taraftan bir serbest vuruş kazandılar. yerden ortaya aktarılan topu, hemen hemen uğur'un atağına benzer bir pozisyonda selim ağlara yuvarladı...
dak. 73: hakem tekmeleşen tarık'la basri2yi oyundan çıkardı.
ve son dakika: suat, basri'ye nazire yaparcasına, bir geri pası verdi. topu selim kaptı. bir çalımla turgayı da ekarte etti. fakat, avut çizgisine çok yanaşmış, zaviye daralmıştı. yaptığı vuruş «ah» 1ar, «vah»lar arasında dışarı çıktı.