ahmet talimciler'in toplum ve bilim dergisi 103. sayısında yayınlanan "bir meşrulaştırma aracı olarak futbolun türkiye'de son yirmi beş yılı" adlı makalesinden;
türkiye'de futbol batı'ya/avupa'ya karşı kendi içine döndüğü 1980'lerin ortalarına kadar kendi içimizde oynadığımız, sınırların dışına çıktığımızda ise şerefli yenilgilerle döndüğümüz bir yapıyı, batı'ya hayranlığı temsil eden bir alandı. bu dönemde özal'ın avrupa ile kurduğu bağlantıdan futbol da nasibini almış, futbolda avrupa kulüplerine karşı elde edilecek olan başarılar özal'ın kendi icraatlarının da başarısı olarak öne çıkarılmıştır.
örneğin galatasaray'ın neuchatel xamax'ı 5-0 yenip elemesi ve daha sonra uefa tarafından hükmen yenik ilan edilmesi ile yaşanan süreçte tam bir milli seferberlik ilan edilmiş, dönemin hükümeti bu olayla bizzat ilgilenmiş ve uefa komisyonunda yer alan üyeler ve ülkeleri ile bire bir temasa geçilmiştir. galatasaray'ın dönemin şampiyon kulüpler kupasında elde ettiği başarıların ardından, hemen her yıl avrupa kuplarında elde edilen başarılar, batı'ya karşı duyulan hayranlık ve öykünmenin yerini rövanş almaya bırakması sonucunu doğuracaktır. "avrupa avrupa duy sesimizi" sloganları futbol sahalarında daha fazla söylenecek ve bu yeni dönemde türkiye'de futbol, medyanın da etkisi ile daha da dışa dönük bir etkinin simgesi haline gelecektir.