1962 yılı kupası tüm sertliği ve heyecanıyla sürerken, liverpool’un ıslak londra’da hiç tanınmayan ünlü dörtlüsü, emı ile anlaşma imzalıyordu. john lennon, paul mccartney, george harrison ve yeni katılan davulcuları ringo starr’dan oluşan dörtlünün liverpool’un cavern club’ında yarattıkları sansasyon dünyanın dört bir yayına yayılacak ve beatles efsanesi başlayacaktı.
1962 pop müziğin çok bereketli bir yılıdır. unutulmaz “the young ones” cliff richards’ı ünlendirmiş, neil sedaka “happy birthday sweet sixteen”le ses vermiş, bobby darin “multiplication”ı söylemiştir. yer gök “let’s twist again”dir. elvis müthiş üretkendir: “good luck charm”dan “return to sender”a gider. pat boone “speedy gonzales” olur. piyanosunda ayaklarını vura vura inleyen ray charles, “ı can’t stop loving you” ile bugüne kadar rahatça gelecektir.
new york’ta bob dylan diye bir isim ilk albümünü kabul ettirecektir. henüz yirmi yaşındadır.
aynı tarihlerde, şimdi bir yıldız kümesi olarak dünyayı poster poster saran kırılgan sarışın, mutsuz güzelik marilyn monroe’yu fox şirketi kovuyordu. yarıda bıraktığı filmin çalışanları, işlerini kaybettirdiği için variety dergisinde “marilyn’e” diye tam sayfa kinayeli bir “teşekkür” ilanı yayınlayacaklar; o ilandan üç hafta sonra duracak olan o “sarışın” kalbi ne kadar kırdıklarını bilemeyeceklerdi.
“umarız ki ölüm, dünyaya neşe ve keyif saçmış bu hassas kadın, bu hassas oyuncu için sempati ve anlayışı tekrar canlandıracaktır” denecektir, marilyn 36 yaşında toprağa verilirken, 1962’de.
bir sene kadar sonra, “o sadece perdedeki hayalinden tanıdığım şen şakrak, hayat dolu kadının mezarına ben de bir sarı gül koydum, tek bir sarı gül... neden sarı rengi seçtiğimi ben de bilemiyorum. belki de marilyn sarı bir güle çok benzediği için” diyecektir kalın gözlüklü ince bir zeki müren, amerika’da, marilyn’in mezarı başında.
1962’de, bir de santiago savaşı yaşanacaktı, tam 65 bin kişi önünde. iki italyan gazetecinin şili'yi kızdıran yayınlarından ötürü sürekli ıslıklanan ve yuhalanan gökmavililer serttir. ilk dakikalarda ferrini ve sonra david'in atılmasıyla dokuz kişi kalırlar. kemik gibi savunmalarını ev sahibi şili, ancak 74. dakikada, o da “kroşelenmiş” kırık burunla acılar içinde oynayan maschio'nun yaptırdığı bir frikik atışından ramirez'in kafasıyla kıracak ve 2-0’lık son da bitime iki dakika kala gelecekti. şili, italya’yı yenmişti.