avrupa kupa galipleri şampiyonluğunu kazanan: tottenham yine futbolün en iyisini oynuyor
her avrupa takımının amacı aynı: önce kendi memleketinde ligi yahut kupayı kazanmak, sonra da ya «avrupa kupa galipleri kupası» nı almak veya «avrupa şampiyonlar şampiyonu« ünvanına ulaşmak... bizde bu yıla kadar kupa maçları oynanmadığı ve herhangi bir takımımız «avrupa kupa galipleri kupası» nda yer almadığı için, «avrupa şampiyon kulüpler turnuası» daha fazla ilgi görmektedir. aslında, iki turnua da aynı derecede önemli...
işte bu, pek değerli şampiyonluklarından birini, ingiliz tottenham hotspur takımı kazandı. tottenham, ya da buradaki adıyla kısaca «spurs» takımının maçlarını seyrederken, «ingiltere'nin en iyi futbol oynayan ekibi» hükmünü veriyor ve doğrusu hakemin maçın bittiğini bildiren düdüğünü duyunca, staddan istemeye istemeye ayrılıyordum. böylesine şahane oynuyordu spurs. ama bu mükemmel ftıfbole rağmen, tottenham ingiltere lig şampiyonluğunu kaçırmasına şaşırabilir ya da bu takımın, «en iyi futbol ekibi» olduğundan şüpheye düşebilirsiniz. hayır, ingiliz liginde 42 maçlık maratonu, üstelik kilometreler katederek yapılan deplasman maçlarında evsahibi takımların kazanma şansının yüksekliğini nazara alırsanızz, en iyi futbol takımının değil de, en pahalı takımın şampiyonluğu kazanmasını normal karşılarsınız. gerçekten, futbolcularının kıymeti oniki milyon türk lirasını aşan, bu yüzden de «milyonerler takımı» diye anılan everton, tottenham'dan asla üstün değildi. ama maçların cilvesi, ufak puan farkıyla everton'u şampiyon çıkardı.
tottenham, ingiliz kupa maçlarında da talihsizdi. bilirsiniz, bizde de vardır: hemen her takımın, şansının tutmadığı bir takım bulunur. işte spurs de burnley'le aynı durumda. ve bu yıl kupa'da gene burnley'in karşısına düşünce şeytanın ayağını kıramamış, kupa'dan elenmişti.
gaye: avrupa kupası
tottenham, bütün gücünü «avrupa kupa galipleri kupası» nı almağa verdi bu defa. takım, hakikaten mükemmeldi. enternasyonal temaslarda kriz geçiren ingiliz futbolunun tesirsiz hüviyetinden uzak, modern bir futbol oynuyordu. ligde birinciliği kaybetmiş ama, mevsimin en golcü takımı olduğunu da ispat etmişti. 40 maçta 110 gol çıkaran tottenham, «avrupa kupa galipleri kupası» nda da rakiplerini yere seriyordu. ilk turda (şimdi iskoçya kupasını alan, cidden fevkalade bir ekip) glasgow rangers'i 5-2 ve 3-2'lik sonuçlarla elemiş, sonra çekoslovakya kupa galibi slovan'la karşılaşmıştı. prag'daki ilk maçı kaybeden spurs, bu 0-2'lik dezavantajı kendi sahasında, hem de ziyadesiyle telâfi etti. karla kaplı sahada, anormal şartlardaki bu mağlûbiyeti, normal şartlardaki revanşta, takımların gerçek kudretini ortaya koydu. son dünya kupası'nın en iyi kalecisi seçilen schroifi, tottenham'ın müthiş fırtınası karşısında gol üstüne gol kurtarmış, gene de yarım düzine sayıya engel olamamıştı. slovan'ı 6-0 yenerek eleyen spurs, daha sonra yugoslavya kupa galibi ofk belgrad'ı, iki defa yendi. belgrad'daki 2-1'lik galibiyete, londra'daki 3-1'lik sonuç eklenince, final yolu açılmıştı. fakat karşıda da şöhretli atletico madrid vardı. ve işte geride bıraktığımız 15 mayıs akşamoı, rotterdam'daki feyenoord stadını dolduran 40 bin kişiyle beraber, milyonlarca sporsever de televizyonları başında bir futbol gösterisi seyrettiler. brezilya'nın son çöküntüsünden sonra, tottenham'ın o gece gösterdiği futbol, futbol aşıkları için tam teselli olmuştu. maçı seyteden otoriteler içinde «bu mevsim bu kadar iyi futbol oynayan takım görmedik» diyenler çoktu. sahada sanki yalnız tottenham vardı. greaves'in, dyson'un ikişer, white'in de bir golüne karşılık, athletico madrid, sadece bir penaltıdan şeref sayısı çıkarabilmiş: 5-1'lik galibiyet, tottenham hotspurs'a «avrupa kupa galipleri kupası»nı kazandırmıştı.
mackay sakat
tottenham, bu maçta, sakat olan meşhur mackay'ından da mahrumdu. mackay, bu mevsimin en başarılı yanhafı ingiltere'de. bir dinamı gibi bitmek tükenmek bilmiyor. sert, fakat faullü değil. enerjisi müthiş, üstelik golcü ileri-geri şahane çalışan bir oyuncu, matthews'ten sonra 2 nolu «yılın futbolcusu» seçildi. iskoçya milli takımının da kaptanı... tottenham, bir «milliler takımı» zaten. mackay'dan başka kaleci brown ve sağiç white iskıçya; solbek henrt, sntrhaf normn, santrfor boby smith, soliç jimmy greaves ingiliz_ joınes gal; blanchflower de irlanda milli takımının yıldızlar. blanchflower irlanda'nın kaptanı...
greaves, genç yaştaki şöhretinin doğruluğunu ispat eden bir kıymet. herkesinkinden daha uzun olan pantolon paçaları ile, hafi hadi koşuyor ama, attığı çalımlar, hele şutlar, çektiği kornerler müthiş. tottenham'ın bir özelliği var zaten: sağdan olan kornerleri soliç greaves, doldakileri de sağiç white çekiyor. white zarif bir futbolcu. çalışkan, nefis inişleri var. sağhaf danny blanchflowers, ilerleyen yaşına rağmen takımın beyni. bu mevsim sakatlığı dolayısiyle birkaç ay da uzak kaldı sahadan... santrfor bobby smith, iki zarif insayfın arasında bir tank gibi. fakat golcülüğüyle takıma faydalı. spurs'un sağaçık problemi vardı bu yıl. nihayet solaçık jones'ü sağaçığa alarak hallettiler. solda da dyson, gittikçe yükselen formu ile, derdin çözümüne yardımcı oldu. evet, jones sağaçıkta da soldaki kadar başarı gösterdi. italyanların peşnden koştuğu bu açık, topu ayağına geçirince birden öylesine fırlıyor kş, kimse yetişemiyor ve gole kadar da gidiyor. şutları son derece tehlikeli. italya'dan aldığı parlak teklifleri redden jones için «jet açık» diyorlar ki, yerinde. ingiltere'de gördüğün en süratli açık...
totlenham'ı seyretmek büyük zevk. her maçı ayrı bir futbol ziyafeti olan bir takım. bu kıymeti yanında, turnuada oynadığı oyunlara ve aldığı sonuçlara şahit olarak, rahatça ifade edebilirim: «avrupa kupa galipleri kupası»nı, gerçekten bu kupa'yı hak eden takım kazandı. futbolun en iyisini oynayan totlenham kazandı.