türk futbolunun geçmiş senelere nazaran gerilediğinin iddia edildiği bu sıralarda, futbolumuzun geçmişi, nal ve geleceği hakkında bir mukayese yapmak ve durumu gözden geçirmek faydalı olacaktır.
bu konuyu tartışabilmek için, gerek milli takımımızın gerekse kulüplerimizin dış temaslarını gözden geçirmek icabeder.
fifa'ya kabul edildiğimiz 1923 yılından bu yana yabancılarla yaptığımız milli, temsili, genç takımlar ve kulüplerimizin yaptığı resmi ve özel müsabakalarda aldığımız dereceler incelenirse, milli takımımızın italyan'lara karşı 0-6 lık kötüğ derecesini ele alarak futbolumuzun geçmiş senelere nazaran gerilediğine hükmetek ve ümitsizliğe düşmek yersizdir.
milli takımımız, en kötüğ dereceler aldığı 1954 - 1955 yıllarından evvel ve sonra çok başarılı müsabakalar yapmıştır.
binaenaleyh, italyanlara farklı mağlûbiyetimiz bizleri ümitsizliğe ve kötümserliğe götürmemelidir. spor tarihimizde bundan daha kötü dereceler almış bulunuyoruz.
bizim isviçrelilere kendi memleketimizde, ankara'da 5-1'lik mağlûbiyetimiz ile, polonyalılara 6-1, mısırlılara 7-1, bulgarlara 5-1, israile 5-1, almanlara 7-2, yugoslavlara 5-1 lik ınağiûbiyetimizi unutmamak lazımdır. bu kötü neticelerin hemen akabinde milli takımımızın aldığı parlak neticeler de vardır ki bu da son mağlûbiyetten yelse düşmemize manal olmadığını göstermektedir.
1962 - 1963 mevsiminde israil, italyanlara 6-0, romenler ispanyollara 6-0, ingilizler, fransızlara 5-2 mağlûb olmuşlardır. bu gibi farklı mağlûbiyetler her milli takım için mukadderdir. ingilizlerin kendi memleketlerinde macarlara ve yugoslavlara büyük farklarla yenilmiş olmaları da bu meyanda zikredilebilir.
bir milletin futbol seviyesi, ara sıra aldığı farklı mağlûbiyetlerle ölçülmemelidir.
bunları tabii karşılamak icabeder. çünkü futbol müsabakaları daima sürprizlerle dolu neticeler veren ve sonucu evvelden tahmin edilmeyen müsabakalardandır.
geçen sene, jünyorlarda izmir'de yunanlılara, sofya'da da bulgarlara mağlûp olmuştuk. fakat aynı kadro ile macarları, fransızları, ispanyolları yenmek suretiyle grup birincisi olduk.
halbuki, bizi mağlûp eden yunanlar ve bulgarlar bu turnada da dereceye bile girememişlerdir.
bu sene şansızdık, turnanın ilk kademesinde tasfiye edildik. bu olay büyük bir üzünrü ile karşılandı ve futbolumuzun uçuruma gittiği iddia edildi.
galatasaray takımınız, ilk defa olarak avrupa şampiyon kulüpler turnuvasında üst üste tur atladı. üçüncü turda kaybedişi bizleri teessür ve ümitsizliğe şevketti. halbuki bu kulübümüzün avrupa şampiyon kulüpler müsabakalarında aldığı derece şimdiye kadar hiç bir kulüp takımımıza nasip olmamıştır.
gençleştirilmiş, milli takımımızın israil'e, danimarka'ya, habeşistan'a, istanbul'da italyanlara karşı aldığı dereceler de, küçümsenmemelidir.
geçmiş senelerde israil'in bizi 5-1 mağlûp ettiği, yine bizi yakın tarihte 4-0 ve 1-0 yenen romen milli takımının habeşlere adisabeba'da mağlûp olduğu ve danimarka'nın olimpiyat ikincisi bulunduğunu bilenler, yepyeni ve genç bir takımımızla bu takımlara karşı aldığımız dereceleri küçümsemezler.
bütün bunlar federasyonun müdafaasını yapmak için ileri sürülmüş değildir. görüşlerimi bu şeklide açıklamakla umumi efkârın türk milli futbol takımına güvenini muhafaza etmesini ve ondan ümidini kesmemesini temin içindir.
gelecekte milli takımımızın alacağı dereceler bu görüşümü teyit edecektir.
bu görüşüme dayanarak iddia edebilirim ki, türk futbolu geçmiş senelere nazaran çöküntü halinde değildir. hiç bir millete mensup sporcular, türk gençlerinin tâbi olduğu kötü ve ağır şartlar altında spor yapmazlar.
dünyanın hiç bir ülkesinde, bir futbol takımı haftada üç maça tahammül edemez. üstelik futbol bütün dünyada çim sahalarda oynanır. futbolda küçümsediğimiz habeşistan, sudan'da bile bize nazaran mükemmel ve çim sahalar mevcuttur.
yine dünyanın hiç bir yerinde bizdeki gibi kontroldan uzak ve disiplinsiz acaip bir profesyonelliğe rastlanamaz.
futbolumuza istikamet verecek federasyonun elinde antrenör yoktur. mevzuat buna imkân vermez. bölgelerimiz teknik elemandan mahrumdur.
okullarımızda futbol organize edilememiştir. bilhassa, bizim futbolcularımız kendi kendine yetinmekte ve ancak milletimize mahsus şahsi ve üstün vasıflara dayanarak sahalarda bir şeyler yapmak için mücadele etmektedirler.
buna rağmen, futbolda avrupa'nın birçok memleketlernden daha üstün seviyede bulunmaktayız.
türkiye'de futbol her bakımdan geçmiş senelere nazaran gelişmiş ve gelişmektedir.
futbolumuzun istikbali ne olabilir sorusuna gelince, bütün kötü şartlara rağmen her gün biraz daha iyiye gitmekteyiz.
daha iyi randıman alınabilmesi için;
a) tesislerimizi program dahilinde geliştirmek.
b) milli ligde kulüp adedini 16 hattâ 14'e indirmek.
c) ikinci milli ligi faaliyete sokmak.
d) türkiye kupasını anadolu takımlarının daha fazla katılacağı bir program dahilinde tertiplemek.
e) mümkün olduğu kadar kuvvetli yabancı takımlarla temaslar yapmak.
f) avrupa'da olduğu gibi şehirleri temsil edecek kulüpler meydana getirmek.
g) federasyonun rasyonel çalışmasını temin etmek.
h) gerek federasyon, gerekse bölgeler ve kulüpler için teknik eleman, hoca, antrenör temin etmek.
ı) hakem işlerini düzene koymak. (i - bütün türkiye için bir tek hakem birliği kurmak.) (ii - bu birliğin federasyonla işbirliği yapmasını sağlamak.)
i) bölgelerde amatör kulüp adedini azaltmak.
j) profesyonel kulüplerde idari istikrar sağlamak.
k) profesyonel faaliyetlerde şirketler kurulmasını kolaylaştırmak.
l) okullarda futbolu organize etmek.
m) futbolcuyu hüçük yaşta ele alarak yetiştirmek,
n) futbol federasyonunun faaliyetini devlet mevzuatı dışında tutmak,
o) türkiye'de futbolun tek otoritesinin futbol federasyonu olduğunu kabul etmek. (okullar, üniversite, müesseseler, asker futbolculara ait statüler federasyonca tespit edilmelidir.)
federasyon olarak bütün bunların tahakkuku için çalışmalar, yapmaktayız.
bugün milli takımımız bir istihake geçirmektedir. tanınmış ve yaşlı futbolcularımız bu kadar ağır bir faaliyetin yükünü kaldıramamaktadır.
bu güçlükler yenilecektir. bu intikal devresinin sonunu beklemek, sabırlı olmak lâzımdır.